Her insan doğduğu gibi, bir gün ölecektir. Özellikle gençler başta olmak üzere ölüm, insanların kendilerine çok uzak gördükleri bir kavramdır. Ancak er ya da geç, genci de yaşlısı da ölümü tadacaktır.
Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. ( Al-i İmran Suresi -185 )
Dünya hayatına sımsıkı bağlanmış olan insanlar için ölüm, dünyadaki nefsanî zevklerinin sonu anlamına gelir ve asla akıllarına getirmek istemezler. Bazısı ölümüyle beraber her şeyin son bulacağını düşündüğü için, dünyada iken ne yapsam kardır mantığı ile hiç ölmeyecekmiş gibi gününü gün eder. Bazısı da ölümden sonra dirileceğine, cennet ve cehennem hayatına inanır, ancak bütün bunlarla karşılaşmasına vesile olacak ölümü asla aklına getirmek istemez. Çünkü ölümden sonraki hayatta başlarına gelecekler konusunda kafa yormaları ve olumsuz bir sonla karşılaşmamak için Allah’ın dinini yaşamaları gerektiğini bilirler. Dünya hayatında onca oyalanacak konu varken, vakitlerini ölüm ve sonrasını düşünerek geçirmek bu kişiler için büyük kayıptır. Her zaman daha sağlıklı, daha genç kalmanın yollarını ararlar. Kader gerçeğinden haberleri olmadığı için, Allah’ın takdir ettiği ölüm saatini bu şekilde geciktirebileceklerini zannederler. Oysa ölüm, insana hiç beklemediği anda ve hiç beklemediği bir yerden gelecektir. En zengini de, en güzeli de, en sağlıklı görüneni de Allah’ın yarattığı herhangi bir sebepten dolayı bir gün ölecektir.
Her nerede olursanız ölüm sizi bulur, yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile... (Nisa Suresi, 78)
"De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)'a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi - 8)
Din ahlakını yaşamayan insanlar ölümü düşünmekten ne kadar kaçsalar da, Allah insanlara gün içinde ölümü defalarca hatırlatır. Bazen bir mezarlığın yanından geçerken, bazen televizyon ya da gazetedeki bir haberle, bazen yanımızdan geçen bir ambulansla veya okunan bir sala ile. Bütün bunlar, anlık da olsa insana ölümü düşündürür. Ancak Allah’ın bu hatırlatmasından, ölüm gelmeden evvel daha fazla salih amelde bulunmayı amaçlayan müminler dışında kimse öğüt alamaz.
Siz şu anda bu satırları okurken, tanıdığınız veya tanımadığınız pek çok insan, farklı nedenlerle hayata veda ediyor. Kendinizi ölümden çok uzak görüyor olabilirsiniz. Ancak belki de bir saat sonra siz öleceksiniz. Bir saat sonra öleceğinizi düşündüğünüzde, hayatınız boyunca değer verdiğiniz şeylerin sizin için bir önemi kalıyor mu? Bir saat sonra neyle karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz, belki ölüm sonrası için çok hazırlıksızsınız. Geri dönüp neleri düzeltmek isterdiniz? İnsan, ölümü aklından çıkarmadan, her an kendisinin de başına gelebileceğini düşünüp, ahiret için hazırlıksız yakalanmaktan korkmalı ve ciddi bir çaba ile ölüme hazırlanmalıdır.
De ki: "Eğer Allah katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, (ve) doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin." (Bakara Suresi -94)
Oysa onlar, önceden ellerinin takdim ettiklerinden dolayı onu (ölümü) hiç bir zaman kesin olarak dilemeyeceklerdir. Allah, zalimleri bilendir. (Bakara Suresi -95)
Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin." (Mü'minun Suresi -99)
Kimsenin aklından çıkarmaması gereken bir gerçek vardır ki, ölüm asla bir yok oluş değildir. Ölüm, insanın gerçek ve sonsuz hayatının başlangıcıdır. Sonsuz hayattaki mekanı ise, insanın dünyadaki yaşantısını nasıl geçirdiği ile belirlenir. Eğer dünyada iken kişi, Allah’ın rızasına uygun olarak yaşamışsa, sonsuz mutluluk ve kurtuluş onundur. Ancak Allah rızasından yüz çevirmiş ve ahireti düşünmeden nefsini doyurarak bir ömrü tüketmişse, "Keşke o (ölüm her şeyi) kesip bitirseydi” (Hakka Suresi – 27) ayetindeki gibi ölümün her şeyi bitirmesini isteyecek, ancak her şeyin aslında yeni başladığını anlayacaktır.
İbrahim Akın
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle