Evrimciler, çamurlu suda sözde tesadüfen oluşan bir hücrenin zaman içinde gelişerek karmaşık canlılara dönüştüğünü iddia ediyorlar. Mesela kabuklu, kemiksiz canlılar zamanla omurgası olan balıklara, balıklar zamanla karada nefes alabilen amfibyenlere, amfibyenler sürüngenlere, sürüngenler de memeli ve kuşlara dönüşmüştür diyorlar! Tüm bu geçişleri ispat için de şahsına münhasır canlı fosillerini ara form olarak sunuyorlar.
Balıkların amfibyenlere sözde dönüşümde de Coelacanth isimli balığı ara form olarak göstermişlerdir. Şimdi bu balık neden ara form değil, ona deyinelim.
Evrimciler bu balığın sert, kemikli yüzgeçleri olduğu için karaya çıkmaya hazırlandığını iddia etmişlerdi. Sert, kemikli yüzgeçlerin deniz tabanında yürümeye yarayan ayaklara evrimleştiğini zannediyorlardı. Sonradan yağ kesesi olduğu anlaşılan kısmı da, gelişmekte olan akciğer olarak yorumlamışlardı. Ancak 1938'de Hint Okyanusunda, bu balığın birebir yaşayan örneği bulundu ve bu iddialar çürümüş oldu.
Bilim adamları denizaltıyla 200 metre derine inip bu balığı yakından incelediler. Coelacanth yaklaşık 150 cm boyunda, dışı zırh gibi kalın ve sert pullarla kaplı, sert ve kemikli yüzgeçleri olan bir balık türüydü. Karaya çıkmaya hazırlanmak şöyle dursun, tam tersi dip balığı olduğu anlaşıldı. Coelacanth'ın doğurduğu ve köpek balığı kanı taşıdığı da yapılan araştırmalarda ortaya çıktı.
Kemikli yüzgeçlerin de, dört ayaklı kara canlılarının yürüme görevini gören uzantıları ile hiç alakası yoktur. Bu yüzgeçler sayesinde Coelacant baş aşağı, ileri, geri her yöne rahatlıkla yüzebilir.
Coelacanth'lar Doğuruyor
Coelacantların yumurtaları portakal büyüklüğündedir. Yumurta, balığın içindeyken çatlar ve balık, yavrularını doğurur. Ayrıca yavruların, annenin bedeninden plasenta benzeri bir organla beslendiklerine dair bulgular da mevcuttur. Plasenta, yavrunun anneden oksijen ve besin sağlamasına yardımcı olur. Aynı zamanda solunum ve besin atıklarını yavrunun bedeninden uzaklaştıran son derece kompleks bir organdır.
Karbonifer döneme ait (360-290 milyon yıl önceki dönem) embriyo fosilleri böyle kompleks bir sistemin memelilerin ortaya çıkmasından çok önce var olduğunu göstermektedir.
Coelacantlar Elektromanyetik Alanlara Duyarlıdır
Yapılan araştırmalarda Coelacantların, çevredeki elektromanyetik alanlara duyarlı oldukları tespit edilmiştir. Yani Coelacantlar son derece kompleks bir duyu organına sahiptir. Focus dergisinde bu sorun şöyle ifade edilmektedir:
Fosillere göre, balıkların ortaya çıktığı tarih, günümüzden yaklaşık 470 milyon yıl öncesine denk geliyor. Coelacanth'ın ortaya çıkması ise bu tarihten 60 milyon yıl sonra. Çok ilkel özelliklere sahip olması beklenen bu yaratığın, son derece karmaşık bir yapı sergilemesi şaşkınlık uyandırıyor.
1966'da ele geçirilen bir Coelacanth, bilim adamları tarafından donduruldu ve kanı üzerinde incelemeler yapıldı. Sonunda Coelacanth'ın, kendi gibi kemikli balıkların kanını değil, kıkırdaklı balık türlerinden olan köpek balığının kanını taşıdığı anlaşıldı!
Coelacanth dışındaki tüm kemikli balıklar deniz suyunu içip, fazla tuzu gövdelerinden atarak su ihtiyaçlarını karşılarlar. Ancak Coelacanth'ın bedenindeki sistem, kıkırdaklı balıklar türüne giren köpek balığındaki sistemle aynıdır.
Köpek balıkları, proteinlerin parçalanması sonucu açığa çıkan amonyağı üreye dönüştürürler. İnsan için ölümcül olabilecek miktarda üreyi kanlarında tutarlar. Çevrelerindeki suyun tuzluluk oranına göre kandaki bu maddenin oranını ayarlarlar. Yani dışarıdaki su ve kandaki üre aynı yoğunluğa ulaşınca dışarı su kaybı olmaz. İşte bu sistemin aynısı Coelacanthlarda da vardır.
Tüm bunlar evrim teorisine büyük birer darbedir. Focus dergisi, Coelacanth'da köpek balığı kanı bulunmasını, Profesör Keith S. Thomson'un ifadesiyle "evrimsel bir sorun" olarak nitelemişdir. Dergi sorunu daha açık hale getirmekte ve moleküler analizlere dayanılarak, kıkırdaklı balık olan köpek balıkları ile kemikli bir balık olan Coelacanth arasında hiç bir evrimsel bağ kuramamaktadır. Kabul edilmelidir ki bu canlıları ortak tasarımla ayrı ayrı yaratan ilmin sahibi Allah'tır
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle