3 MAYIS ZÜLMÜ VE UNUTULMAMASI GEREKENLER
3 Mayıs 2020 04:08 tsi
3 Mayıs 1944, Türkiye'nin mühim dönüm noktalarından birisinin yaşandığı ve CHP tek parti iktidarının gayri milli yüzünü gösterdiği bir tarihtir.
3 Mayıs Zulmü ve Unutulmaması Gerekenler
3 Mayıs 1944, Türkiye'nin mühim dönüm noktalarından birisinin yaşandığı ve CHP tek parti iktidarının gayri milli yüzünü gösterdiği bir tarihtir.
Sistemli saldırıların fitilini, o dönemde Orhun dergisini çıkaran Nihal Atsız'ın dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na yazdığı iki açık mektup ateşledi. Atsız mektuplarında Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in bakanlığı komünistlerin sığınağı haline getirdiğini ve tedbir alınması gerektiğini yazıyordu. Hükümet, bunu iç ve dış politikada yapmak istediği değişiklikler için bir fırsata dönüştürmek ister ve Sabahattin Ali'nin 'hakaret davası' açması üzerine Nihal Atsız mahkemeye verilir. Ankara'daki ilk duruşma 26 Nisan 1944 tarihinde yapılır. 2. Duruşmanın tarihi 3 Mayıs 1944'tür. 3 Mayıs günü içlerinde o zaman henüz üsteğmen olan Alparslan Türkeş'in de bulunduğu milliyetçi gençler, bir destek gösterisi düzenlerler. Gösterici gençlere polis saldırır, bir çok genç yaralanır ve içlerinden 165 kişi tutuklanır.
Ankara'daki hadiselerin ardından seri tutuklamalar başladı. 23 Türk Milliyetçisi düşünür, edebiyatçı, öğretim üyesi, öğretmen ve asker tutuklandı, korkunç işkencelere uğradılar, İstanbul'da Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılandılar ve toplamda 3 yıl süren mahkeme süreci sonunda hepsi beraat ettiler. Irkçılık ve Turancılık suçlamasına dönüşen davada tutuklular ortalama bir buçuk yıl cezaevinde kaldılar. Hükümetin tüm baskılarına, mahkeme heyetlerini değiştirmesine rağmen dava beraatle sonuçlandı. Çünkü yapılan ithamların başlangıçtan itibaren boş suçlamalar olduğu görülmekteydi.
Suçlanan isimler şunlardı: Hüseyin Nihal Atsız, Hasan Ferit Cansever, Fethi Tevetoğlu, Alparslan Türkeş, Nurullah Barıman, Zeki Özgür Sofuoğlu, Fazıl Hisarcıklı, Hüseyin Namık Orkun, Nejdet Sançar, Saim Bayrak, İsmet Rasin Tümtürk, Cihat Savaş Fer, Muzaffer Eriş, Fehiman Altan, Yusuf Kadıgil, Cebbar Şenel, Zeki Velidi Togan, Orhan Şaik Gökyay, Hikmet Tanyu, Reha Oğuz Türkkan, Hamza Sadi Özbek, Cemal Oğuz Öcal, Sait Bilgiç.
Tabutluk (mûtena hücre) denilen yerlerde yapılan işkenceler o zamana kadar görülmemiş şiddetteydi. Sanıkların mahkeme heyetine müracaatlarına Savcı Kazım Alöç'ün verdiği cevap aslında her şeyi izah etmekteydi: 'Efendim biz bunları yüksek mahkemenin huzurunda Cumhurbaşkanı adayları olarak değil, hükümeti devirmeye çalışan câniler, vatan hâinleri olarak çıkartmış bulunuyoruz. Kendilerini saraylarda yatıracak değiliz. Elbette işkence yaptık. Bunlar her türlü muâmeleye lâyıktırlar.'
Hapishanelerde zulüm ve işkence sürerken dışarıda Türk Milliyetçilerine karşı tam bir karalama ve propaganda savaşı yürütülmekteydi. Başta Cumhurbaşkanı (Milli Şef) İsmet İnönü, Başbakan Şükrü Saraçoğlu ve MEB Hasan Ali Yücel olmak üzere tüm hükümet üyeleri tutukluları her vesile ile karalıyor, vatana ihanetle, hükümeti devirmeye çalışmakla, gençliği iğfal etmekle, Türkiye'nin başını belaya sokmakla itham ediyorlardı. CHP teşkilatları işi gücü bırakmış, tutukluların ırkçı olduğu propagandasını yapıyor, Turan devleti kurmak için memleketi maceraya sürükleyeceklerini söylüyorlardı.
Tek parti idaresinin basını, kamuoyu oluşturma işinde başı çekiyor, elinde kalem olan herkes 'vurun abalıya' kabilinden Türk Milliyetçiliği'ni gözden düşürmeye, mahkum ettirmeye gayret ediyorlardı. Başını Falih Rıfkı Atay, Hüseyin Cahit Yalçın, M. Zekeriya Sertel, Asım Us, Ahmet Emin Yalman, Nadir Nadi gibi isimlerin çektiği kalemşörler sürekli kin ve nefret kusuyor, daha mahkeme safahatı bitmeden Milliyetçileri mahkum ediyorlardı.
1945 tarihinde İstanbul'da Tophane Askeri Cezaevi'ndeki sanıklar, Ankara'da hadiselerin başlangıç tarihi olan 3 Mayıs'ta aralarında bir anma toplantısı düzenleyerek bir adeti başlatmış oldular. O günden bu güne Türk Milliyetçileri tek parti döneminin zulmünü ve memleket sevdalılarının direnişini 3 Mayıs Türkçülük Günü olarak yad ederler.
Kutlu olsun.
Kaynak: https://sefikkantar.blogspot.com/
Bu haber 2,372 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle