Uzaktan eğitimin bazı açılardan olumlu sonuçları beraberinde getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Yıldız, “Eğitim teknologları olarak yıllardır teknolojinin ve dijital ortamın eğitime entegre olması gerektiğini söylüyorduk. Dijital dönüşüme bir an önce geçmek zorundaydık. Ancak bu farkındalığı maalesef yaratamıyorduk. Şimdi ise tüm öğrenci ve öğretmenler dijital ortama temas etmek zorunda kaldı” diye konuştu.
Yüz yüze eğitime, dijital alt yapıyla destek olmalıyız
İlerleyen zamanlarda içerik geliştirme üzerine odaklanılacağını işaret eden Prof. Dr. Yıldız, “Milli Eğitim Bakanlığı Öğretim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’ne bağlı İçerik Geliştirme Birimi'nin altyapısının oluşturulması lazım. Ben, atanacak personeller noktasında bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi mezunlarının bu alana çok katkı sunacaklarına inanıyorum. Her zümre için bir ya da iki kişi atanabilir. Teknolojide küçük bir ekibin geliştirmiş olduğu bir uygulamayı, tüm okullarda kullanabiliyorsunuz. Geliştirme maliyeti yüksek görünse bile kullanıcı sayısının çokluğu neredeyse o maliyeti sıfırlıyor. Üniversitelerde de benzer uygulamalara başlanacağını ümit ediyorum. En azından bilişim teknolojileri birimlerine bağlı olarak bu tür uzmanlar istihdam edilmeli” diye konuştu.
Pandemi, geleneksel yöntemin yetersizliğini kanıtladı
Uzaktan eğitim sürecine Türkiye ve dünya tamamen hazır değil
Prof. Dr. Yıldız, “Uzaktan eğitim sürecine Türkiye ve dünya tamamen hazır değil. Ancak daha 2. Dünya Savaşı öncesinde dünyada ve Türkiye’de bunun temelleri atılmış. İKÜ Onursal Başkanı ve İKÜ kurucusu Fahamettin Akıngüç’ün babası Halil Akıngüç, 1938’de kurduğu Kültür Dersevi’ne ek olarak Almanya’da mektupla uzaktan öğretim veren ve ismi uzak okul anlamına gelen Fernschule’nin Türkiye temsilciliğini henüz o yıllarda almış. Ve Halil Akıngüç’ün Almanya’dan transfer ettiği mektupla teknik eğitim veren Fernschule’ye, o günün koşullarında 600 öğrenci kaydolmuş, mektupla uzaktan eğitim almış. Fakat bugüne baktığımızda Türkiye ve dünyanın bu sisteme teknolojik olarak tam anlamıyla hazır olmadığını görüyoruz. Türkiye’de yalnızca birkaç üniversitenin belli oranda hazır olduğunu söyleyebiliriz. Dünyada da belirli örnekler dışında tüm kurumların hazır olduğu söylenemez. İnanıyorum ki sadece ülkemizde değil tüm dünyada bu tür çabalar daha çok önemsenecek ve daha çok ürün ortaya çıkacak. Dolayısıyla dijital eğitime daha hızlı geçiş yapmış olacağız” diyerek sözlerini tamamladı.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle