CHP/AKP ekseninde laik/antilaik çatışmasını körükleyen hainler

Bir tarafta AKP.
Beri tarafta CHP.
Biri sözde ‘İslamcı.
Diğeri sözde ‘solcu’.
Temsil ettikleri düşünce çerçevesinde, bugüne kadar ülkenin vizyonunu genişletecek, toplumun ufkunu geliştirecek, ‘ekonomide’, ‘bilimde’, ‘kültürde’, ‘sanatta’ yepyeni çığır açacak, üzerinde ‘orijinal’ çizgiler taşıyan bir tek ‘somut’ plan ve proje dahi ortaya koyamadılar.
Birinin sermayesi ‘inançlar’.
Diğerininki ise ‘laiklik’.
Biri ‘inaçları’ istismar ederek, yelkenlerini şişirmeye, ‘mağdur’ ve ‘mazlum’ kan ve gözyaşı üzerine inşa ettiği saltanatı sürdürmeye çalışıyor.
Diğeri, ‘laikliği’ istismar ederek, ‘duyarlı’ ve ‘hassas’ çevreler üzerinden iktidara ulaşmanın hesaplarını yapıyor.
‘Laiklik’ ve ‘inançlara’ dayalı elbiseyi üzerlerinden çıkardığınız an, çırılçıplak ortada kalacaklar.
İkisi de ‘TÜSİAD’ içerisinde yuvalanan ve ‘küresel sermayenin’ acentalığını yapan ‘tekelci sermaye patronlarının’ emrinde.
İkisi de Avrupa Birlikçi.
İkisi de Amerikancı.
İkisi de İsrailci.
Yok aslından birbirlerinden farkları.
Ama birisi ‘Atatürk’ün partisi. (?)

***

‘5 yıldan beri’ ortalıkta görünmüyorlardı.
“Neredesiniz?” çağrılarına kulaklarını tıkamış, adeta yer yarılmış da yerin dibine girmişlerdi.
Ama ne zaman ki, BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden ülke gündeminin üzerini ‘türban’ ile örtmeye kalkışmasından rahatsız olan MHP, “Gelin artık çözelim” diye bir çağrı yaptı, sanki bir yerlerden dürtüklenmişlercesine topyekun yeniden sokaklara döküldüler:
- “Başörtüsü her yerde serbest bırakılmalı.”
Peki, üniversite kapılarında yaşanan ‘rezalet’ tam sona erecek iken, yurtdışına gitme imkanı olmayan fakir-fukara çocukları yeniden ‘eğitim haklarına’ kavuşacak iken, yaptıkları hareketlerin karşı tarafın işine yarayacak bir ‘provokasyon’ olduğunu bilmiyorlar mı?
Tabii ki biliyorlar?
Ama meselenin çözülmesini istemiyorlar.
Çünkü çözümsüzlük, hem ‘inanç hortumculuğu’ ile geçimlerini sağlayan ağababalarının, hem de onları ‘birer kukla gibi’ parmaklarında oynatan perde arkasındaki aktörlerin işine yarıyor.

***

Bugüne kadar hep “türban” diyorlardı.
‘Ninelerin’, ‘anaların’, ‘bacıların’ taktığı ‘başörtüsüne’ karşı olmadıklarını söylüyorlardı.
Ama ne zaman ki, BOP Eşbaşkan adayı Deniz Baykal’ın yeniden iktidarın ekmeğine yağ sürmeye başlamasından rahatsız olan MHP, “Alın size başörtüsü” diye tavrını ortaya koydu, sanki bir yerlerden düğmelerine basılmışçasına topyekun yeniden meydanlara indiler:
- “Başörtüsü, İslam dininin bir simgesidir.”
 “Türkiye laiktir laik kalacak”, “Şeriata karşı omuz omuza” diye yürüyenlere öncülük edenlerin bir kısmı, Cumhuriyet mitinglerini sabote edenler gibi milletvekili olma peşinde, bir kısmı ise demokrasi içerisinde asla siyaset yapamayacaklarını anlayıp, ‘darbe çağrısı’ yapıyor.
İmal ettikleri yeni gerekçe ise oldukça garip.
Neymiş efendim, başörtülü kızlar eğer üniversiteye girerlerse, başı açıkları başörtü takmaya zorlayıp, eğitim haklarını ellerinden alacaklarmış.
Olmayan ‘ihtimaller’ üzerinden yola çıkıp, halihazırdaki ‘zulmü’ bir hak olarak dayatıyorlar. 

***

‘Gerilim’ üzerinden menfaat teminine çalışmak, geleneksel bir Yahudi stratejisidir.
Türk milleti, ‘laik/antilaik’ diye bölünüp parçalandıkça, ‘suni gündemler’ ile oyalandıkça, bu durumdan kim veya kimler kârlı çıkacak dersiniz?
Amerika.
Avrupa Birliği.
Ve tabii ki İsrail.
AKP ve CHP eksenindeki ‘laik/antilaik’ kutuplaşması da Türk milletinin birlik ve bütünlüğünü parçalamaya çalışan emperyalizmin bir eseridir.
BOP kapsamında Türkiye’yi de kendi emelleri doğrultusunda yeniden dizayn etmek isteyen emperyalistlerin yerli uzantıları, ellerini ovuştura ovuştura yangının üzerine körükle gidiyorlar.
Her zamanki gibi yine provokatörler devrede.
‘Özgürlük’ veya ‘laiklik’ adına meydanlara inen provokatörlerin beslendikleri kaynakların izini takip edin, her iki grubun da aynı mahfillere hizmet ettiklerini göreceksiniz.
Aman ha dikkat.

İsrafil Kumbasar - Yeniçağ