En Sıcak Konular

YAKUP AKKAYA: ''2016 YILI 'ENGELLİ FARKINDALIK YILI' OLSUN''

3 Aralık 2015 13:41 tsi
YAKUP AKKAYA: ''2016 YILI 'ENGELLİ FARKINDALIK YILI' OLSUN'' Engellilerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, "3 Aralık Dünya Engelli Farkındalık Günü" sebebiyle basın açıklaması yaptı.İşte o açıklama:

ENGELLİLERDEN SORUMLU CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE İSTANBUL MİLLETVEKİLİ YAKUP AKKAYA'NIN 3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ'NE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

1992 yılından bu yana 3 Aralık günü Birleşmiş Milletler tarafından "Dünya engelli farkındalığı" günü olarak kabul edilmiştir. 
3 Aralık günü tüm dünyada engellilerin topluma kazandırılması ve haklarının 'tam ve diğer insanlara eşit ölçüde' sağlanması amacına dönük çalışmaların yapılması gereken bir gün olarak duyurulmuştur. 
Dünyada bir milyardan fazla insan bir tür engellilik ile yaşamakta, bu insanların yaklaşık 200 milyonu hayatlarını devam ettirme konusunda kayda değer zorluklar yaşamaktadır. 
Engellilik önümüzdeki yıllarda daha da büyük bir kaygı konusu haline gelecektir, çünkü yaygınlığı artmaktadır. Nüfusların yaşlanması ve yaşlı insanların engelli hale gelme riskinin daha yüksek olması ile birlikte diyabet, kalp ve damar hastalıkları, kanser ve akıl sağlığı bozuklukları gibi kronik sağlık sorunlarının da küresel olarak artış göstermesi engelliğinin artmasının nedenleridir.
Dünya çapında, engelli olmayan insanlara kıyasla engelli insanlar daha kötü sağlık durumuna, daha düşük eğitim başarısı ve iktisadi katılıma ve daha yüksek yoksulluk oranlarına sahiptir. Birçoğumuzun varlığına alıştığı sağlık, eğitim, istihdam, ulaşım ve bilgi edinme gibi hizmetlere erişimde engelli insanların bariyerlerle karşılaşıyor olması bu farkları kısmen açıklayabilir. Bizim gibi toplumlarda bu sorunlar daha yakıcı hale gelmektedir.
Dünya genelinde ve ülkemizde inançlar ve önyargılar; eğitim, istihdam, sağlık ve sosyal katılım konularında engeller oluşturmaktadır. Örneğin, öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, diğer çocukların ve hatta aile üyelerinin tavırları engelli çocukların özel eğitim kurumları dışındaki okullarda kapsanmasını etkilemektedir. İşverenlerin engelli insanların engelli olmayan akranlarına göre daha az verimli olduğuna dair yanlış kanıları ve çalışma yaşamında engellerin kaldırılmasını sağlayan mevcut düzenlemeler konusundaki cehalet, istihdam fırsatlarını sınırlamaktadır.
Bütün herkesin yaşadığımız bu dünyada engellerin sadece bizim için değil, bu toplumda yaşayan bütün insanlar için aşılabilmesi için çaba göstermesi gerekmektedir. 
Bu çerçevede öncelikli olarak sağlık hizmetlerindeki engelleri aşmak mevcut her türlü sağlık hizmetini kapsayıcı hale getirmek ve kamu sağlık hizmetlerini engelli insanlar için erişilebilir kılmak, sağlık alanında yaşanan eşitsizlikleri ve karşılanmayan ihtiyaçları azaltacaktır. 
Bununla birlikte toplum temelli rehabilitasyon sistemlerinin devreye sokulması, engelli insanların mevcut hizmetlere erişimini kolaylaştırmak ve önleyici sağlık hizmetlerini teşvik etmek ve gözetlemek bakımından oldukça önem arz eder. 
Sağlık ve bakım hizmetlerini karşılamak için başka kaynaklara sahip olmayan engelli insanların, kendi bütçelerinden ödemeleri gereken harcamaları azaltmak ve dolaylı maliyetleri karşılayabilmeleri için engellilere gelir desteği sağlamak, sağlık ve bakım hizmetlerinin kullanımını geliştirebilir. 
Destek ve yardım hizmetlerindeki engelleri aşmak için engellilerin toplum ile bütünleşmiş olarak yaşamasını sağlamak, bir dizi destek ve yardım hizmeti sunmak ve enformel bakım sağlayıcılarını desteklemek bireylerin bağımsızlığına katkıda bulunacaktır. 
Adil engellilik tespit prosedürleri ve net engellilik kriterleri geliştirmek, standartlar belirlemek ve uygulatmak suretiyle hizmet sunumlarını düzenlemek hizmetleri satın alamayacak durumda olan engelliler için gerekli ödemeleri yapmak hükümet stratejileri olarak belirlenmelidir. 
Engellilerin kamusal yaşama katılımları için fırsat tanıyan çevresel koşullar yaratmak adına Kamu binalarında, ulaşımda, enformasyonda ve iletişimde karşılaşılan engellerin ortadan kaldırılması, izolasyon ve bağımlılığı azaltarak bireylerin eğitim, istihdam ve sosyal yaşama katılımına olanak tanıyacaktır.
Ayrımcılık karşıtı yasalar, engelli insanların istihdama dahil edilmelerini teşvik etmek için bir başlangıç noktasıdır. İşe alım ve seçim prosedürlerinin erişilebilir kılınması, çalışma koşullarının değiştirilmesi, çalışma saatlerinin ayarlanması ve yardımcı teknolojilerin sağlanması gibi düzenlemeler çalışma yaşamında ayrımcılığı azaltabilir, iş yerine erişimi arttırabilir ve engelli insanların üretken olma kapasitelerine ilişkin algıları dönüştürebilir.
Bu ve buna benzer birçok politika önerisi, hükümetlerin, uluslararası örgütlerin, Birleşmiş Milletlerin, engelli örgütlerinin, kamu ve özel hizmet sunucularının, Akademik kurumların, özel sektörün, engelliler ile ailelerinin katılımıyla daha da genişletilerek uygulanabilecek stratejiler oluşturulabilir. 
Önemli olan toplumumuzun engelleri kaldırmaya yönelik tutum ve algısıdır, farkındalığıdır.
Ne yazık ki, Türkiye'de bu algı ve farkındalık oldukça zayıftır. Türkiye'de bulunan yaklaşık 10 milyonu aşkın engelli vatandaşımızın büyük bir çoğunluğu, toplumsal yaşamdan dışlanmış durumda, evlerinde hapis hayatı yaşarken; sosyal yaşamda yer alamamakta, yardıma muhtaç olarak yaşamaktadır.
Engelli yurttaşlarımız sadaka değil, eşit yurttaşlar olarak sorunlarına köklü, kalıcı çözüm beklemektedirler. Engelli yurttaşlarımız plansız çarpık kentleşme kurbanı olmakta, empati eksikliği ve duyarsızlıktan kaynaklanan nedenlerden dolayı önlerine çıkan aşılması zor ulaşım engelleri nedeniyle sokağa çıkamamakta, kamusal alanları özgürce kullanamamakta, eğitim, özel eğitim, mesleki eğitim gibi temel insan haklarından yararlanamamakta, istihdam dışı bir yaşama mahkûm kalmaktadırlar.
Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, 3 Mayıs 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, engellilerin haklarını ve taraf devletlerin yükümlülüklerini erişilebilirlik, eğitim, sağlık, çalışma ve istihdam, siyasi ve kamusal hayata katılım gibi başlıklar altında ele almaktadır. Türkiye'nin de taraf olduğu 50 maddelik sözleşme, engellilerin insan hak ve özgürlüklerinden tam ve eşit olarak yararlanabilmelerini sağlama konusunda rehber niteliğindedir. Ne var ki engellilerin Birleşmiş Milletler'e bireysel ve kolektif başvuru hakkının tanınmasını içeren "İhtiyari Protokol", TBMM tarafından henüz onaylanmamıştır. Ülkemizde engelli bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak kurumsal yapı bu nedenle oluşturulamamaktadır. Bu nedenle de engellilerle ilgili istihdam, erişebirlilik, eğitim, sağlık gibi birçok alanda sorunlar giderek büyümektedir.
Engelli yurttaşlarımızın eşit, özgür bireyler olarak yaşamlarını sürdürmelerinde istihdamın önemi büyük olmakla birlikte yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen hala dolaylı yollarla önlerine engeller çıkartılmaktadır. Engelli istihdamı ile ilgili yasa ve yönetmeliklerin içeriklerinde cezai müeyyideler bulunmasına rağmen kamu kurumlarında dahi engelli kontenjanları boş durmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 30'uncu maddesi ve 5378 sayılı Engelliler Yasası'nın 2'nci Maddesi'ne göre 50 kişi ve üzerinde işçi çalıştıran özel şirketler yüzde 3, kamu işletmeleri ise yüzde 4 oranında engelli personel çalıştırmak zorunda. Çalıştırmayan kurumlara 1907 lira ceza kesiliyor. "Ben şirketimde, fabrikamda engelli çalıştırmam" diyenlerin cezası ise katlanarak artıyor.
Ancak devlet kendi çıkardığı yasanın gereklerini yerine getirmiyor. Yasalar gereği 60 bin 730 engelliye iş vermek zorunda olan devlette şu ana kadar sadece 39 bin engelliyi işe yerleştirildi. Yani engelli kadrosunda 20 bin kişilik açık var. Dahası kamu kurumları işe alacakları engellilerden örneğin yirmi yıllık tecrübe gibi olmadık ek şartlar istemektedir. Kamu kurumları ödemesi gereken 38 milyon liralık cezayı da ödemiyor. Bir diğer deyişle kamu kurumları yasalara aykırı davranışları nedeniyle cezalandırılmıyor.
Özel sektörde ise engellilik olgusuna yaklaşım tam bir ayrımcılık ve ötekileştirme mantığı içermektedir. Özel sektör yöneticilerinin aşırı kâr dürtüleri, ön yargılı yaklaşımları ve engelliler konusunda bilgi sahibi olmamalarından dolayı bu kuruluşlarda engelli istihdamı, zorunlu olmasına rağmen çok yetersizdir. Resmi rakamlara göre özel sektörün de 25 bin engelliyi işe alması gerekiyor. Ancak özel sektörde de engelliler istihdam edilemiyor.
Engellilerin uzun yıllar birikmiş sorunları "sadaka kültürü" ile aşılamaz. Çağdaş sosyal devlet anlayışı çerçevesinde engellilerin bakım, tedavi, ilaç, ortez, protez masraflarının tamamı devlet ve yerel yönetimler tarafından karşılanmalıdır. Bu tür insani destekler için bütçe yetersizliği asla gerekçe gösterilemez. Engellilik konusunda kalıcı ve köklü çözümler ancak ve ancak denetlenebilir, hesap vermekten kaçmayan, hukuka saygılı, şeffaf, çağdaş sosyal devlet anlayışıyla mümkündür. Engelli yurttaşlarımızın yaşadığı acıların, sorunların çözümü "engelli farkındalığından" geçmektedir. 
Engellilerimize 2022 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Özürlü ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun gereğince aylık bağlanmaktadır. Bu aylıklar 2015 yılı itibariyle engellilik oranı % 40-69 olanlar için 305, 51 TL, Bakıma Muhtaç Engelliler için  458, 26 TL ve 18 Yaş altı engelli Yakınları için ise 305, 51 TL'dir. Bu aylığa hak kazanabilmenin oldukça zorlaştırıldığı bir yönetmelik de devreye sokulmuş ve bu yönetmelik gereğince muhtaçlık düzeyi olarak tanımlanan 303 TL'nin altında geliri olanlar bu aylıklara hak kazanabileceği hüküm altına alınmıştır. Yine aynı yönetmelik çerçevesinde "kanunen bakmakla yükümlü kimsesi bulunmayan" şartı getirilmiş, muhtaçlık durumunun tespiti de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları Mütevelli Heyetleri'ne bırakılmıştır. Bu nedenle, Gelir testi uygulamaları yapılmış ve onbinlerce engellinin aylıkları muhtaçlık kriterlerine uymadığı gerekçesiyle kesilmeye başlanmıştır. Yaklaşık 1,4 milyon emeklinin aylığı bu nedenle kesilmiş, maaşı kesilen engellilere bir de geriye yönelik borçlar çıkarılmıştır.
Yine 2022 sayılı Kanun'a göre muhtaçlık aylığı alanlar Genel Sağlık Sigortası'na geçmiş ve katılım payından muaf tutulmuşlardı. Ancak uygulamada SGK'nın bu kişilerden katılım payı kesintisi yapmaya devam ettiği görülmektedir. 
AKP, bu anlamsız yaklaşımıyla, kendi çıkardığı kanunları bile uygulamamaktadır. Bu yönetmelikle AKP, engelli ve muhtaç durumda bulunan büyük bir kitleye sosyal devletin bir gereği olan gelir desteği sağlama yükümlülüğünden kaçmakta, bu insanları kaderleriyle baş başa bırakmakta ısrar etmektedir. En düşük gelirli engellilere vermeyi uygun gördüğü aylık ise insanca yaşam sürmeye bile yetmemektedir. AKP hükümeti, 13 yıldır yaptığı gibi engelli yurttaşlarımıza çağdaş bir sosyal devletin vermesi gereken hizmetleri ve sosyal hakları vermemektedir
Özellikle bugün üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise 5378 Sayılı Engelliler Hakkındaki Kanunu gereğince engellilerin kamu hizmetlerinden yararlanabilmesinde fırsat eşitliği yaratmak adına yapılması gereken düzenlemelerin ne yazık ki hayata geçirilememesi sorunudur. 
Söz konusu Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra 2012 yılına kadar bütün kamu binalarının ve kamu hizmetlerinin engellilerin kullanımına uygun hale getirilmesi gerekmekteydi. TBMM tarafından yapılan bir değişiklikle bu süre ne yazık ki 3 yıl ertelenmişti. Erteleme süresi de 7 Temmuz 2015 tarihinde sona ermiş, sonuçta Kanun sadece kağıt üzerinde kalmıştır. Sabancı Üniversitesi'nce yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'deki 29 bin 735 kamu binasının yüzde 51.9'unda engelli rampası, yüzde 94.2'sinde görme engelliler için hissedilebilir zemin, çok katlı binaların yüzde 67.5'inde asansör bulunmuyor. Türkiye'de bulunan 285 bin 871 adet yaya yolunun yüzde 81.4'ünde rampa ve yüzde 96.1'indeyse hissedilebilir zemin uygulaması bulunmamaktadır.
Nitekim bu ve benzeri sorunların çözümlenmediği Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanan Türkiye İzleme Raporunda da açıkça ifade edilmiştir.
Vatandaşı müşteri gibi gören, icraatlarını rant üzerine inşa eden bir zihniyetten Engellilerin sorunlarını çözmeyi beklemek "Devenin hendeği atlamasını beklemek"le eşdeğerdir.
Buradan şu soruyu sormak da gerekiyor. Kamu adına toplu konut ve kamu hizmet binaları yapımında tek kurum TOKİ haline getirilmiş durumdadır. Bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra yüzlerce, binlerce toplu konut projesi yapıldı. Yeni yapılan konutların yüzde kaçı engellilerin erişimine yönelik düzenlendi? 
Nitekim, geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaşılan 64. Hükümet programında da engellilere yönelik AKP hükümetinin bu anlayışı yine gözler önüne serilmiştir. Engellilerin topluma katılmaları, yukarıda tanımladığımız sorunların çözümüne yönelik fırsat eşitliği sağlanmasına dönük önlemler yerine sadece engellilerin sosyal zamanlarını geçirebilecekleri mekan ve merkezler açmayı planlayan bir yaklaşımla karşı karşıyayız. 
Buradan bugünün önem ve anlamı çerçevesinde yeniden çağrıda bulunmak istiyoruz. Bu sorun toplumsal bir sorundur. Partiler üstü bir anlayışla ele alınmalıdır.  
2016 yılında önceki yıllarda başaramadığımız, engellilerin kaliteli eğitim almalarını, saygın işler bulmalarını ve seslerinin duyulmasını sağlayarak engellerle yaşayan insanları güçlendirmemiz ve engellileri topluluklarına katılmaktan alıkoyan bariyerleri ortadan kaldırmamız gerekmektedir. 
Bunun için öncelikle asıl sorumluluk sahibi olan siyaset kurumlarının temsilcilerinin siyasal farklılıklara ve ayrımlara bakmaksızın, engellilerin ve ailelerinin yaşadıkları sorunlara kalıcı çözüm üretmek adına biraraya gelmesini ve stratejiler belirleyerek, biran önce imzalamış olduğumuz Birleşmiş Milletler Sözleşmesine de uygun olan düzenlemeleri hayata geçirmek ve Birleşmiş Milletler'e bireysel ve kolektif başvuru hakkının tanınmasını içeren "İhtiyari Protokol"'un onaylanması için çalışmaya davet ediyoruz.
Bu vesile ile 2016 yılının "engelli farkındalık yılı" olmasını temenni ediyor; bütün yurttaşlarımızı engellilik, engelli farkındalığı konusunda duyarlı olmaya çağırıyoruz. 


Yakup AKKAYA 
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI

İstanbul Milletvekili

 



Bu haber 619 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,501 µs