En Sıcak Konular

ATATÜRK

12 Kasım 2015 14:18 tsi
ATATÜRK Yıllardan beri Atatürkçülük alanında “sahtecilik” sürüp gitmektedir. Issız bir yerde zorla kimlik kartını alarak onu kendisi kullanan sahtekâr neyse gerçek Atatürkçülere çamur atarak kendileri Atatürkçü geçinen kişiler de odur.

Atatürk

TDK'nın yayımladığı 1972-1980 yıllarına ait Atatürk Özel sayılarını inceledim. Birçok bilimci, sanatçı, düşünür, yazar Atatürk için birbirinden güzel yazılar yazmışlar. Ben de o yıllarda derginin her özel sayısını enine boyuna okumuş ve "Yüce Kurtarıcımızı" tanımaya, anlamaya çalışmışım. Çünkü birçok satırın altını çizmiş ve birçok not almışım.
Ben bu yazımda birbirinden değerli yazıların içinden Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun yazdığı "Atatürk Sevgisi ve Atatürk Korkusu" başlıklı yazıyı irdelemek istedim.
Yazar, yazıyı 01 Kasım 1972'de yazmış. Diyor ki, "Hayata gözlerini yumduğu zaman -küçük bir azınlık ayrık tutulursa- Türkiye'de onu sevmeyen yoktu; ırk, din, mezhep ayırımı olmaksızın bütün yurttaşlar son yolculuğuna ağlıyorlardı. Zaten Atatürk, ülkesinde ırk, din, mezhep ayırımı tanımazdı. Her Türk vatandaşı onun gözünde Türk'tü. Onun için de her Türk onun ölümüne gözyaşı döküyordu.
Evet, halkının böylesine içtenlikle, böylesine derin sevgisine sahip ve layık olmak, dünya tarihinde pek az devlet adamına nasip olmuştur. O günün kültürü ve bakışı ile ölümsüzlüğüne inanan insanımızın "sağlılığı" ile ilgili yayınlanan bildiriler, yaşlıyı, genci hatta okul çağındaki çocuğu ile gözyaşı dökmüştür. Türkiye'nin gözü gazetelerin ilk sayfalarında; kulağı ise radyolarda olmuştur..
Atatürk de: "Benim fâni vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza değin ayakta kalacaktır" demesine karşın O'nun yerine "toprak olmağa" razı milyonlarca insanımız vardı. 
Velidedeoğlu aynı yazısında diyor ki "Atatürk niçin bu kadar çok sevilmiştir?"
Bu sorunun yanıtını en kısa ve kestirmeden yine kendisi veriyor: "Türk vatanını, Türk milletini kendi canından çok sevdiği için."
O'nu, genç yaşında Trablusgarplarda, Balkan dağlarında, Çanakkale sırtlarında, Doğu illerimizde, Suriye çöllerinde savaştan savaşa koşturan şey elbette ki sevgidir.
İlk Dünya Savaşı'nın ardından gelen çöküntüden sonra Türk ulusunun başına geçerek sürdürdüğü bağımsızlık savaşı ile kesin savaşı kazanmasının temelinde sevgi vardır.  Yaşama gücünü yitirmiş olan çürümüş kurumları yıkarak Cumhuriyeti kurmasında da en büyük etken elbette ki O'nun ruhundaki ulus sevgisidir.
"Milletimizi çağdaş ulusların seviyesinin üzerine çıkaracağız" sözünde bu soylu sevginin yarattığı özlem vardır.
Devlet adamlarının siyasetçilerin değerini ölçmek için şu sorulara verilecek yanıtlar bir denektaşı görevini yerine getirir: "Ne buldu? Ne yaptı? Ne bıraktı?"
Yüce Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında Anadolu'da ne bulduğunu anlamak için O'nun Büyük Söylevi'nin başındaki "Genel görünüm" bölümünü okursak şöyle diyor: "Ordusu dağıtılmış, silahları elinden alınmış, halkı fakir ve perişan. İstanbul hükümeti ise hain ve işbirlikçi."
Peki, ikinci sorunun yanıtını irdelersek yani Atatürk ne yaptı? İlk iş askerlikten çekildi. Türk ulusunun bağrına sığındı. Ona içinde bulunduğumuz durumun korkunçluğunu anlattı. Türk'ün dünya tarihinde nasıl silinmek istendiğini bölge bölge, kongre kongre dolaşarak anlattı. Ulusu bu durumdan kurtarmak için ne gibi özverilerin gerektiğini söyledi. Özgür ve bağımsız yaşamak için savaşmanın ön koşul olduğunu haykırdı.
Atatürk: "Bence bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın var olması ve ayakta durabilmesi, o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olması koşuluna bağlıdır." 
"Yalvarmakla, merhamet dilemekle bir milletin ve devletin onuru ve bağımsızlığı kurtarılamaz."
30 Ağustos 1922 Zaferi, 29 Ekim1923 Cumhuriyetin ilanı, peşinden çağdaş devrimler, koyduğu ilkeler onun Türk halkıyla birlikte yaptığı onurlu başarılardır.
Türk halkı Ata'sının yalnız kahramanlığı, yalnız vatan kurtarıcılığı, yalnız devrimciliği için değil, birkaç yüzyılın ezilmişliğinden kurtardığı için, millet olmanın gururunu ve mutluluğunu tattırdığı için seviyordu ve seviyor.
Yüce Atamız 10 Kasım 1938'de sonsuza göçünde bize ne bıraktı?
Bize Türkiye Cumhuriyetini bıraktı. Bize miras olarak Atatürkçülük ilkesini bıraktı. Bağımsız bir ulus ve devlet bıraktı. Özgüveni olan gençlik bıraktı…
Atatürk korkusuna Velidedeoğlu şöyle bakıyor: "Atatürkçülüğün her şeyden önce 'Özgür ve bağımsız olma ülküsü' olduğunu bilen ve geri kalmış ulusları sömüren devletler oldum olasıya Atatürk'ün ve Atatürkçülüğün bu gibi uluslararasında yayılmasından korkmaktadırlar. 
Atatürk'ün ölümünden sonra kanser hücreleri gibi çoğalan halkımızın temiz dini duygularını sömüren çıkarcı çevreler ve onların işbirlikçileri, halkımızın Atatürk ilke ve devrimleriyle aydınlanmasından korkmaktadırlar."
Yıllardan beri Atatürkçülük alanında "sahtecilik" sürüp gitmektedir. Issız bir yerde zorla kimlik kartını alarak onu kendisi kullanan sahtekâr neyse gerçek Atatürkçülere çamur atarak kendileri Atatürkçü geçinen kişiler de odur.
Kısaca özetlersem, Atatürk düşmanlarının O'ndan korkusu, Atatürkçü kuşakların bir gün bu görevi mutlaka yerine getireceklerini bilmelerinden kaynaklanıyor.
Çünkü aydınlıklar karanlıkları kesin olarak yener. Atatürk'ün ülkemize getirdiği aydınlığı O'nun düşmanları ve onların işbirlikçileri hiçbir zaman söndüremeyeceklerdir.
Yazımı bir anı ile bitirmek istiyorum. Bir Cumhuriyet Balosu'nda İngiliz ataşesi Atatürk'e gözlerini dikmiş olumsuz bakıyormuş. Atatürk yaverini çağırmış, "Sor bakalım o adamın benimle zoru ne?" Yaver gitmiş sormuş ataşenin yanıtı 'O benim babamı Çanakkale'de öldürdü.'
Atatürk, "Git öğren bakalım, onun babasının Çanakkale'de ne işi vardı?"
Öyle ya bir İngiliz kilometrelerce uzaktaki bir ülkenin topraklarında ne arıyordu?

Ekrem Yazar -Yeni Mesaj 

Kaynak: Yeni Mesaj Gazetesi http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12015333/ataturk/ekrem-yazar



Bu haber 552 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,376 µs