BEKİR SITKI ERDOĞAN'IN ARDINDAN
7 Eylül 2014 21:54 tsi
Bâbıâli Sohbetlerinde bu hafta, 24 Ağustosta kaybettiğimiz zamanımızın en büyük şairlerinden Bekir Sıtkı Erdoğan için anma toplantısı gerçekleştirildi.
Yüzyılın En Büyük Şairlerindendi
Şair Bekir Sıtkı Erdoğan, vefatının ardından ilk kez ESKADERin düzenlediği Bâbıali Sohbetlerinde yâd edildi. Toplantıda Türkiyenin önde gelen şair ve yazarları, Erdoğanı çeşitli yönleriyle anlattılar, şiirlerini seslendirdiler.
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneğinin (ESKADER) her perşembe günü Timaş Kitap Kahvede düzenlediği Bâbıâli Sohbetlerinde bu hafta, 24 Ağustosta kaybettiğimiz zamanımızın en büyük şairlerinden Bekir Sıtkı Erdoğan için bir anma toplantısı gerçekleştirdi. Kendisine yakın şairlerin anlattığı Bekir Sıtkı Erdoğanın yâd edildiği programda konuşmalara şairin mısralarıyla sık sık ara verildi, bilinmeyen yönleri anlatıldı. Şair ve yazar Yavuz Bülent Bâkiler, klasik Türk musikisinin üstatlarından Fırat Kızıltuğ, şair ve yazar Sadettin Kaplan, yakın dostu Galip Çakır, Mehmet Âkif Ersoy Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, şair ve yazarlar Bestami Yazgan, Yusuf Dursun, Yusuf Bilge, Ali Hakkoymaz ile manevî evladı ve talebesi Halil Gökkaya, Bekir Sıtkı Erdoğanın ardından hislerini ve hâtıralarını naklederek şiirlerini okudular. Büyük şairin anıldığı ilk program olma özelliği taşıyan toplantı, kalabalık bir dinleyici topluluğu tarafından büyük ilgi ile takip edildi.
Programın açılış konuşmasını ve takdimini gerçekleştiren ESKADERin Kurucu Başkanı edebiyatçı yazar Mehmet Nuri Yardım, Bekir Sıtkı Erdoğanın ESKADERin yaşarken de unutmadığı sanatkârlarımızdan olduğunu kaydederek vefatından sonra gerçekleşen ilk toplantıyı da düzenleyerek şairin hep hatırlanması amacının taşındığını ifade etti. Şair hakkında biyografik bilgiler nakleden Yardım, baskısı bulunmayan ve gün yüzüne çıkmamış eserlerinin Akıl-Fikir Yayınları tarafından önümüzdeki aylarda neşredileceği müjdesini vererek Bekir Sıtkı Erdoğanda Yahya Kemal titizliği vardı. Türkçeye ve kelimeye değer veren dil şuuruna sahip çıkan bir şairdi. Basın, Anadolu Ajansının bilgi paylaşımına rağmen büyük şairimizin ölümüne yeteri kadar alaka göstermedi. dedi.
GÖNLE YAKIN TUTULASI ŞAİR
Yavuz Bülent Bâkiler, Bekir Sıtkı Erdoğanın Cumhuriyet devri edebiyatımızın en önde gelen şairi olduğunu kaydederek, medyanın vefat haberini vermekte son derece ketum davrandığına dikkat çekti. Şairle birlikte yaşadıkları hâtıralara konuşmasında sık sık yer veren Bâkiler, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bekir Sıtkı Erdoğanın cenazesi Üsküdar Selimiye Camiinde soğuk bir askerî törenle ve Chopinin Ölüm Marşı ile değil omuzlar üstünde tekbirlerle kaldırılsın isterdim. Ama mümkün olmadı. Bundan daha ötesi gazetelerde ölüm haberini görememek beni dehşete düşüren bir tavırdır. O, zamanımızın en büyük şairiyken en mütevazısı ve müşfik olanıydı. Kendisine gelen ve şiirden nasibi olmayıp yazmaya çalışanları dahi kırmazdı. Türkiyenin meselelerini çok iyi inceleyen ve üstünde hassasiyetle duran bir insandı. Daha önce kaleme aldığım Arif Nihat Asya İhtişamı gibi bir kitap da onun için yazmak istedim. Fakat o kritik dönemde sağlığım buna elvermedi. Şiirleri, Türkçemizin mükemmel şiirleridir. Nâzım Hikmet ile mukayese edilirse ondan daha iyi bir şair olduğu görülür. Buna rağmen geri planda bırakılmıştır. Bu her ikisinin vefatının ardından gazetelerin verdiği önem karşılaştırıldığında da anlaşılabilir. Vefatından önce vakit namazlarını camide kılamadığı için çok üzüldüğünü söylemişti. Onun şiirleri gereğince tanıtılmalı ve sevdirilmeli. Milletimiz onun gibi bir şairi gönül defterinden uzak tutmasın dilerim.
MANEVÎ HOCAMDI
Fırat Kızıltuğ, 1985 yılında edebiyat dünyasına girdiğinden itibaren Bekir Sıtkı Erdoğanın kendisini hep desteklediğini, buna bağlı olarak dostluklarının pekiştiğini dile getirdi. Yazdığı her şiiri kendisine okuduğunu Erdoğanın manevi hocası olduğunu kaydettikten sonra sözlerine şöyle devam etti: Bazı kişileri ne zaman tanıdığınızı hatırlamazsınız. Arkadaşlığınız o kadar tabiidir. Bekir Sıtkı Erdoğan da benim için öyle biriydi. 1990 yılından itibaren yılın altı ayını bir arada geçirebilmek için Heybeliadada ikamet etmeye başladım. Yavuz Bülent Bâkilerin de sık sık katıldığı çok güzel sohbetler yapardık. Bağlama ve kaval çalardı. Heybeliadada çok güzel günlerimiz oldu. Ondan şiirden önce senaryosunu yazmayı öğrendim.
ŞİİRİN BEYEFENDİSİYDİ
Sadettin Kaplan, Bekir Sıtkı Erdoğanın Yahya Kemal ile mukayesesini yaparak benzerliklerini ortaya koyduğu konuşmasında şairlerin kendi kelimeleri ile daha yakından tanınabileceğine inandığını kaydetti. Yahya Kemal ile Bekir Sıtkı Erdoğanda halis şiir hassasiyeti olduğunu kaydeden Kaplan, mısralarındaki sükûnet havasının birbirine benzediğini dile getirdi. İkisi de sükût edebilen şiirler yazmış. Yahya Kemal ile ruh, ilham ve kan yakınlıkları var. Her ikisi de Adaları kendine mesken seçmiştir. diyen Sadettin Kaplan, Erdoğanın şiirlerinde zaman içinde değişiklik yapmasını da doğru bulmadığını sözlerine ekledi. Bestami Yazgan, sanatçıların iki ömrü olduğuna inandığını belirterek Bekir Sıtkı Erdoğanın biyolojik ömrünü tamamlasa bile sanatı ile yaşamaya devam edeceğini söyledi. Yakından tanıdığında tılsımı bozulmayan bir şair kişiliği taşıdığını ifade eden Yazgan, Şiirin beyefendisiydi. diyerek şairin Cihanda Türk adlı şiirini okudu.
MARYA BİRÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, 60lı yıllarda şiire özellikle aşk şiirine büyük bir ilgi olduğunu ve Bekir Sıtkı Erdoğanın Marya adlı şiirinin o dönemde çok büyük bir ilgi ile karşılandığın ve bu akımı değiştirdiğini ifade etti. Lise yıllarındayken öğrencisi olduğunu belirten Çiftçigüzeli, Her derste şiir okurdu. Lisede sivil platformların oluşması için öncülük etti. Çarşamba günleri sanatkârları okulumuza davet eder ve bir konuşma yaptırırdı. Âşık Veyseli böyle tanıdım. diyerek Bekir Sıtkı Erdoğanın dinî kültüre son derece hâkim, estetik ve mistik yönü ağır basan bir şair olduğunu ifade etti. Yusuf Bilge, Bekir Sıtkı Erdoğanın Türk edebiyatına köküne kadar vâkıf olduğunu söyleyerek Türkçenin arûza uygun olmadığını savunanlara karşı delilleriyle tam aksi olduğunu ispatladığını ifade etti ve şairin Ses Ver adlı şiirini seslendirdi.
ÜSTATLAR YAŞARKEN KIYMETLERİNİ BİLELİM
Son sözü alan Halil Gökkaya, 25 yıldır Bekir Sıtkı Erdoğanın yanında olduğunu ve bu süre zarfında birçok hâtıra biriktirdiğini ifade ederek yakın bir zamanda şairin biyografisini yayımlayacağı müjdesini verdi. Hakkındaki birçok kaynağı toparladım. Çok küçük yaşta babasını kaybetmiş ve kardeşlerine babalık yapmıştır. Ankarada askerî görevinin yanı sıra edebiyat fakültesini okuması ise başlı başına bir serüven. Yayımlanmayan kitaplarıyla birlikte 65 yıl boyunca ikinci baskısını yapamamış eserleri var. diyen Gökkaya, önümüzdeki günlerde bu eserlerin tamamının okuyucu ile buluşacağını ve Bekir Sıtkı Erdoğanın az tanınırlığı ile ilgili engeli böylece aşmayı amaçladıklarını belirtti. Şairin bilinmeyen yönleri üzerinde duran Gökkaya, Erdoğanın bağlama çalmayı Orhan Gencebaydan öğrenmesi, Hancı şiirinin iki farklı bestekâr tarafından bestelenerek adlî bir süreç yaşaması, divanının Cumhuriyet dönemine ait tek divan olması gibi ilginç anekdotlar aktardı. Büyük şairlerin yaşarken anılması gerektiğini vurgulayan Gökkaya, Çok az üstadımız kaldı. Hepsinin kıymetini bilmeliyiz. diyerek Bekir Sıtkı Erdoğanın şiirden başka bir edebiyat dalı ile ilgilenmediğini sözlerine ekledi.
Program boyunca meslektaşı Galip Çakır Kışlada Bahar şiirini, Yusuf Dursun Bekir Sıtkı Erdoğanın 23 yaşında iken kaleme aldığı Böyle Başlar isimli şiirini, İbrahim Özgün Anılar Diyarı adlı şiirini, Ali Hakkoymaz ise Marya isimli şiirini seslendirdiler. Programın sonunda Ertuğrul Arpat bir aşr-i şerif okurken Ahmet Yüter Bekir Sıtkı Erdoğana özel kaleme aldığı manzum duayı seslendirdi; dinleyiciler ve konuşmacılarla birlikte hâtıra fotoğrafları çekildi.
Elif Sönmezışık (Sanatalemi.net)
Kaynak: sanatalemi.net http://sanatalemi.net/haber.asp?ID=1793
Bu haber 904 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle