En Sıcak Konular

DÜVENDE DÖNEN ÖKÜZÜN AĞZI BAĞLANMAZ MI?

27 Mart 2014 22:51 tsi
DÜVENDE DÖNEN ÖKÜZÜN AĞZI BAĞLANMAZ MI? Harmanını teslim ettiği öküzünün ne yediğini takip etmek yerine pisliğine çanak tutma mevkiine razı olmuş topluluk, ruhen çürümüş demektir.

Düvende dönen öküzün ağzı bağlanmaz mı?

Bu yazıda şu ya da bu şahsı değil, bütün zamanlarda ve mekânlarda yaşamış ve yaşayan dünyanın her yerindeki bütün hırsız politikacıları ve onlara çanak tutanları kastediyorum. "Çanak tutma" ifadesi, yazının nirengi noktasıdır.
Devleti yönetme mevkiine gelmiş ya da bir şekilde getirilmiş yöneticilerin, milletin ortak ihtiyaçlarını gidermek için vergi ya da başka yollarla toplanan parasını ve malını çalıp çırpmalarının en tehlikeli boyutu, bu hırsızlığın halk tabanında bir mazeretle gerekçelendirilmesi ve meşrulaştırılmasıdır. Bütün kötülüklerin ve günahların karşılık göreceği üç temel mahkeme vardır: Dünyada devletin resmî hukuk kurumu, halk (kamu) vicdanı ve mahşerde kurulacak büyük, ilahî mahkeme. 
Yapılan bütün kötülük ve günahlar, bütün hırsızlıklar, dünyada devletin mahkemesinden ya da kamu vicdanından bir şekilde kaçırılsa bile büyük mahkemeden kaçamayacaktır, burası kesin. Son merhale orasıdır ve orası hakkın, hakikatin gerçekleşeceği tek sağlam ve emin yerdir. Fakat ondan önce dünyadaki resmî olmayan toplumsal mahkeme ise halk vicdanıdır. Dünyada kamu vicdanı kirlenirse, aldatılıp kandırılırsa, basiret ve feraset bağlanıp yok edilirse, o zaman milletin ahenkli kurumsal devlet varlığı içindeki sürekliliği yok olur gider. 
Değişik dönemlerde Türk milletini yönetme nöbetini devralmış İslamcı etiketli politika esnafının Allah'la, İslam'la aldatma manevralarının bir türü olarak halk vicdanını nasıl kirlettiğinin bir yansıması ve neticesi, son zamanlarda duyduğum bir sözdür. Zihni, beyni, ruhu ve kalbi sahte İslamcı şaklabanlıklarla iğfal edilmiş bir kısım halktan, hırsız siyasetçilerle ilgili aklama ve meşrulaştırma çırpınmaları çerçevesinde şu sözü duydum:
"Düvende dönen öküzün ağzı bağlanmaz, arkasından çanak tutulur."
Eski köy ziraat kültüründen haberi olmayan şehirli okuyucularımız için bazı teknik bilgiler verelim. Düven, harmanda ekinlerin sapını ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde bir araçtır. Genellikle öküzlerle çekilir. Öküzler, daire biçiminde olan harmanda uzun süre dönerek buğday tanelerini saplarından, kabuklarından ayırır. Bu süre içinde öküzler, acıktıkça bu harmandan ihtiyaçları kadar yerler ve bu yedikleri, onların emeklerinin karşılığıdır. Bir bakıma sadece maaşlarıdır. Maaşlarından fazlasına tenezzül etmezler. Yani yedikleri helaldir ve sadece o günlük ihtiyaçlarını karşılayacak kadardır. Mesela harmanda düven sürerken yüz yıl yetecek kadar bir buğday ya da sap yemezler. Harmanın yarısını ya da büyük bir bölümünü götürüp evlerinde istiflemezler. 
Öküzün arkasından çanak tutmak ise pisliğinin buğdaya düşmemesi ve bulaşmaması için arkasında çanakla onu takip etmektir.
Şimdi dindarlık ve muhafazakârlık hassasiyeti derin olan ve kutsallaştırdığını her hal ü kârda koruma, kollama zihniyetinden kurtulamamış bir takım vatandaşlarımız, kendisinin ve diğer milletdaşlarının alın teri, el emeği olan devlet hazinesinin, millet parasının kılıfına uydurulmuş değişik usullerle yağmalanmasını, talan edilmesini, hırsızlanmasını normal, olağan göstermek için bize böyle derin, hakîmane!... bilgece!... bir cevap yetiştiriyor. Diyor ki: "Düvende dönen öküzün ağzı bağlanmaz, arkasından çanak tutulur."
Bu söz karşısında lâl kesiliyorsunuz. Artık bir şey deme gereği duymuyorsunuz. Kahırlanıp sessizce köşenize çekilip, "ne haliniz varsa görün", diyorsunuz ve bir de şu hadis-i şerifi okuyorsunuz: "Nasılsanız öyle idare edilirsiniz."
Harmanını teslim ettiği öküzünün ne yediğini takip etmek yerine pisliğine çanak tutma mevkiine razı olmuş topluluk, ruhen çürümüş demektir. 
Bir şahıs, Emevi valisi Zalim Haccac'a (661-714) Hz. Ömer'in adaletinden bahseder. İnsanlara zulmetmekten, adam öldürmekten zevk alan Haccac da ona şu cevabı verir: "Siz Ömer zamanındaki insanlar olsaydınız, hiç şüphesiz ben de Ömer olurdum." Meselenin özü, hırsız politikacı ve yöneticileri suçlamadan önce millet olarak kendimizi sorgulamaktır. Son cümlemiz, bütün ölçülerin kendisiyle tartıldığı en sağlam ölçü ve söylenebilecek en son sözdür: "Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah da onları değiştirmeyecektir." (Ra'd suresi, 11)

Prof. Dr. Nurullah Çetin - Yeni Mesaj

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12009341/duvende-donen-okuzun-agzi-baglanmaz-mi/prof-dr-nurullah-cetin



Bu haber 852 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,853 µs