İDDİALAR KARARTILIYOR MU?
21 Aralık 2013 16:02 tsi
Başbakan öncelikle Hükümet yakınlarının Ahlaken iddia edildiği gibi bir yozlaşma içerisinde olmadığını aydınlığa kavuşturmakla yükümlüdür. Siyasi ve insani evrensel değerler bunu ona zorunlu kılmaktadır.
İDDİALAR KARARTILIYOR MU?
Düşünebiliyor musunuz!.. Aralarında 3 bakanın çocukları, bir kamu bankası genel müdürü ve iktidara ait bir belediye başkanın da bulunduğu büyük çaplı bir rüşvet ve yolsuzluk olayı ortaya çıkıyor, Başbakan Erdoğan bunu yurt dışı uzantılı bir çetenin siyasi bir mühendislik girişimi olarak tanımlıyor. Siyasi ahlak açısından hükümetin istifası beklenirken, oğlu gözaltına alınmış olan içişleri bakanının mahiyetindeki vali olayla ilgili soruşturmayı yürüten emniyet müdürlerini görevden alıyor.
Ancak bu müdürlere soruşturma emri veren savcılar ise görevlerine devam ediyor. Bu uygar dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilmesi mümkün olmayan bir durumdur. Böyle bir şey olsa olsa otokratik rejimlerde olur. Sonrasında da soruşturmayı yürüten ekibe 2 tane de ek savcı atanarak yargı ekibine de müdahale ediliyor.
Şimdi bu durumu nasıl yorumlayıp, nasıl kabul edeceğiz . Olayları 14 aydır birlikte takip edip suç delillerini toplayan, olaya vakıf alan ekibin, emniyetteki ayağının görevden alınması doğrudan doğruya olayı yürüten savcıların ellerini ve kollarını bağlamaktan başka bir anlam ifade etmez . Yine Adalet Bakanın apar topar Hatay'dan Ankara ya gelerek, HSYK da ki odasında çalışma yapmasının ardından, savcı ekibinin içine yeni elemanların eklenmesi de hoş olmayan ve kuşku yaratıcı bir durumdur. Eğer soruşturmayı yürüten savcılar yetişemediklerini ileri sürerek, bizzat yeni savcıları kendileri istedilerse durum başkadır. Yok eğer böyle bir durum yoksa bu son derece düşündürücüdür.
Başbakan Erdoğan 14 aydır dinleme ve izleme olmuş, emniyet müdürü, vali ve bakanın haberi olmamış, bu devlet içinde devlet olmaya çalışan bir çetenin işidir diyor. Bu söz Başbakanın polisin adli kolluk görevi sırasında savcının emrinde çalıştığı ve onun talimatlarına uymak zorunda olduğunu bilmediği ortaya koyuyor. Yani savcının bakanların oğulları ile ilgili gizlilikle yürüttüğü bir soruşturmayı polisler müdürlerine ya da valilerine mi söylemelilerdi. Hiç böyle bir şey olabilir mi? Bunu söyleyen bir başbakanın ne demokrasi ne şeffaflık ne de temiz ve dürüst siyasetten bahsetmesi mümkün olamaz? Hükümet bu polis müdürlerini görevden alıp ve de yeni savcılar atayarak, bu rüşvet ve yolsuzluk iddialarını bir nevi kabul etmiştir. Aksi olsaydı!..açıkça bir müdahale olduğu ortada olan böylesi bir girişimde bulunmazdı.
Velev ki bu bir çete işi . Devlet içinde devlet olduğu iddia edilen bir yapı, içinde 3 bakanın oğullarının da olduğu büyük çaplı bir rüşvet ve yolsuzluk olayını ortaya çıkarmaya Çalışıyor!.. bunun ülkeye ne gibi bir zararı olabilir. Yani böyle bir yolsuzluk olayı ortaya çıkarılmasın mı? Ama siz bu olayı 14 aydır takip ederek ortaya koymuş ve delilleri mahkemeye en iyi şekilde sunabilecek olan müdürleri görevden alarak, bir nevi böyle davranmış olmuyor musunuz? Sonra başında Cumhuriyetin savcılarının olduğu böylesi bir soruşturma nasıl olurda bir çete faaliyeti olarak adlandırılabilir. Yani savcılar çete üyesi mi ? Çete üyesi ise halen neden bu soruşturmayı sürdürmelerine müsaade ediliyor. Hiç böyle bir şey olabilir mi.
Burada Sayın Başbakana düşen şey öncelikle ortadaki rüşvet ve yolsuzluk iddialarının aydınlatılması için devletin tüm olanaklarını savcıların emrine soktuğunu kamuoyuna ilan etmektir. Bunun içinde ilk adımı görevden alınan emniyet müdürlerini yeniden görevlerine iade ederek atmaktır. Bunun aksi her türlü davranış, Başbakanın bu olayı karartmak istemesi olarak algılanacaktır. Olayın çete ve kirli oyun gibi değerlendirilmeleri daha sonra elbette ki tartışılmalıdır. sayın Başbakan 3 Bakanının oğullarının ve bir de Belediye başkanının adının karıştığı böylesi bir rüşvet olayının gerçekliğinin araştırılmasına müsaade etmeden, ki müdürlerin görevden alınmasıyla bu gerçekleşmiştir, olayı başka yönlere çekmeye çalışmaktadır.
Başbakan öncelikle Hükümet yakınlarının Ahlaken iddia edildiği gibi bir yozlaşma içerisinde olmadığını aydınlığa kavuşturmakla yükümlüdür. Siyasi ve insani evrensel değerler bunu ona zorunlu kılmaktadır. İşin çete ya da mete gibi diğer yönleri ise bundan sonra gelir.
GÜNÜN SÖZÜ : BANA ARKADAŞINI SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM
ATASÖZÜ
Yalçın Güzelhan - Ortadoğu
Kaynak: ORTADOĞU GAZETESİ http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=32250
Bu haber 813 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle