En Sıcak Konular

KKTC'NİN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ

19 Aralık 2013 21:09 tsi
KKTC'NİN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ Bu gün KKTC’nin ilanının 30. yılı.

KKTCnin Kıymetini Bilmeliyiz

Bu gün KKTC'nin ilanının 30. yılı.
 
Koskoca bir 30 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Ortalama bir insan ömrünün neredeyse yarısından biraz az bir zaman dilimi bu 30 yıl.
 
1974 Mutlu Barış Harekâtı'nı hatırlıyorum daha dün gibi. Yağmur gibi yağan kurşunlar, hiç durmadan yanı başımıza düşen havanlar, korku, heyecan, üzüntü, ağlayışlar, açlık, susuzluk, yaralananlar, ilaç eksikliği, şehit olanlar, toplu mezarlar hepsi hâlâ canlı canlı hafızamda.
 
Kıbrıslı Türklerin yaşama tutunma ve var olma mücadelesindeki en önemli köşe taşlarından bir tanesiydi 1974 Mutlu Barış Harekâtı. Bence önemli olanlardan bir diğeri de Selimiye Camisi'nin yanındaki meydanda 1948 yılında yapılan mitingdi. O miting, gerçekte, nur içinde yatsın, rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş'ın politik hayata gözlerini açtığı, liderliğe adım attığı gündü. Bence siyasi doğum günüydü.
 
Evlad-ı Fatihan'lara yani Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiği vakit Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalmış, aynen bizler gibi ve bizim konumumuzda olan ve yabancı bir ülkenin sınırları içinde yaşamlarını sürdürmek zorunda bırakılmış Osmanlı evlatlarına, torunlarına bakıyorum. Olayları ve fırsatları zamanında değerlendirip, kazanıma çevirebilmiş olan başka bir Evlad-ı Fatihan topluluğu göremiyorum.
 
Bizim şansımız neydi, farkımız neydi ki kendi egemenliğimizi kurabilecek aşamaya gelebildik ve devletimizi ilan ettik. Belli ki Kıbrıs Türk halkının azmi, mücadeleci ruhu, kenetlenmeyi bilmesi ve Dr. Behiç, Ali Dana, Necati Özkan, Faiz Kaymak, Dr. Fazıl Küçük, Rauf R. Denktaş ve benzerleri gibi daha birçok adlarını rahmetle andığım toplum liderlerine ve kanaat önderlerine sahip olmamızdı şansımız aslında. Mişon'un, Bereketçilerin, Alpay'ın,  Bora'nın, Türkmen'in, Sanver'in, M. Erdal'ın, Kelami'nin, Fikri'nin ve daha nice adları sayfaları dolduracak kahramanların gayretleri, toplum olarak verdiğimiz mücadelenin bel kemiğini oluşturdu, diğerlerine örnek oldu.
 
Bizim kaderimizin, diğer bölgelerdeki Evlad-ı Fatihan'larınkinden farklı olmasının bir başka nedeni de Türkiye'de 1950–1960 yılları arasında iktidarda olan Demokrat Parti döneminde, bir evvelki CHP hükümetinin "Bizim Kıbrıs diye bir konumuz yoktur" diyen düşüncenin tam tersini taşıyan rahmetli Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun, rahmetli Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın ve rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in hükümette yer almalarıydı.
 
Bu üç güç birleşince, önce adada yaşamlarını sürdüren Kıbrıslı Türkler, Rumlarla eşit siyasi ve kurucu statüye yükseldiler sonra da 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurucusu oldular, Türkiye de Lozan Anlaşması'nın 16. maddesinin kendisine yarattığı hakla, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Garantörü oldu.
 
Anavatan Türkiye'miz, toplum liderlerimiz ve halkımızın içindeki kahramanlarımız olmasaydı ne 1963-64 yıllarındaki saldırılara karşı koyabilirdik, ne de Rumların 11 yıl boyunca acımasızca bizlere uyguladığı soykırıma karşı direnebilirdik.
 
1977 yılında rahmetli Denktaş ile Makarios arasında gerçekleştirilen I. Doruk Anlaşması'nda iki liderin "Kıbrıs adasında var olan iki halkın ekonomik olarak ayakta durabileceği topraklara sahip olacak şekilde iki bölgeli ve siyaseten eşit Federal bir yapı" kurulması üzerinde mutabakata varmaları Kıbrıs konusunda yeni bir aşamayı oluşturdu. Bu anlaşmanın altına attığı imzanın kahrıyla ölen Makarios'un yerine seçilen Meclis Başkanı Kyprianou, 1979 yılında rahmetli Denktaş'la yaptığı II. Doruk Anlaşması'nda 10 maddelik daha da gelişmiş bir Federasyon yapısı altına imzasını attıktan sonra, EOKA'cı damarı tutmuş olmalı ki veya da Rum Ulusal Konseyi'nden zılgıt yemiş olmalı ki, bu anlaşmayı bozmak için elden geleni yaptı ve Mayıs 1983 tarihinde BM'den çıkarttırmayı başardığı "Kıbrıs kararı", 15 Kasım 1983 tarihinde KKTC'nin ilan edilmesinin yolunu açtı.
 
Bunu Evlad-ı Fatihan'lar arasında bir tek biz başarabildik. Şimdi "Özgürüz", "Egemeniz" ve "Bizim seçtiğimiz temsilcilerimizin yönettiği demokratik bir devlet"e sahibiz. Kendi egemen topraklarımız içinde "Birinci sınıf vatandaşlarız". Bunlar çok kıymetli ve birçok ülkede var olmayan olgular.
 
KKTC'nin kıymetini anlamak için Avrupa Birliği'ni, Orta Asya devletlerini veya da Ortadoğu'yu ziyaret etmenizi öneririm. Kimi çok pahalı, kiminde demokrasi yok, kiminde insan hakları yok, kiminde de yaşamınız garanti altında değil. En önemlisi de hiçbirinin, başı sıkıştığı vakit hep yanında olan "Türkiye" gibi bir "Anavatanı" yok… 

Prof. Dr. Ata Atun - Milli Gazete

Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/KKTCnin_Kiymetini_Bilmeliyiz/17881#.UrM7T9JdWbQ


Bu haber 772 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,871 µs