EN BÜYÜK DÜŞMAN GEZİ
14 Kasım 2013 21:06 tsi
Gezi olaylarına karşı devletin tavrı akıl almaz bir sertlik ve anti demokratiklikle devam ediyor.
En büyük düşman Gezi!
Gezi olaylarına karşı devletin tavrı akıl almaz bir sertlik ve anti demokratiklikle devam ediyor. Gerek Taksim'de gerek Ankara'da sokağa çıkan, yürüyen, slogan atan gençlere karşı "aradan aylar geçmesine rağmen" polisiye takip devam ediyor.
Kamera kayıtları teker teker inceleniyor ve kimlikleri tespit edilenler adliyeye sevk ediliyor.
Habere göre; Ankara Emniyeti Güvenlik Şube'de oluşturulan özel ekip, 1 ay süren eylemlere ilişkin MOBESE, polis kamerası ile TV görüntüleri üzerinden incelemesini sürdürerek yeni şüpheliler belirliyor. Emniyet, görüntülerden tespit ettiği kişileri şüpheli olarak savcılığa bildirdi. Savcılık da bu kişileri soruşturma dosyasına ekledi. Şüpheli sayısının şimdiden 800'ü bulduğu ifade edildi. Bu kapsamda açılan davaların da eklenmesiyle Ankara'daki Gezi eylemlerinde sanık sayısının 1000'e çıkması bekleniyor.
Yani "gençlik heyecanıyla sokağa çıktım, bağırdım çağırdım, sonra evime döndüm" diye bir şey yok. Aylar sonra da olsa evinizin kapısını polis çalabilir.
"Kameralarda görüntünüz vardı, emniyete buyurun" diyebilirler.
Geçen hafta Şırnak Emniyet Müdürlüğü'ne PKK'lılar saldırdı. Sopalarla, taşlarla saldırdılar. Yetmedi polislerin üzerine el bombası attılar. Üç polis yaralandı. Birinin durumu ağırdı.
Polis olaylara o gün müdahale etti ve sonra "her şey bitti!"
Sanki adamlar emniyetin bahçesine gül atmışlar gibi ne kimsenin evi basıldı ne kimsenin işyerine operasyon yapıldı.
Orası Şırnak burası Ankara!
Türkiye'de iki ayrı bölgeye göre iki ayrı hukuk uygulanıyor.
Devletle masaya oturmuş olan eli silahlı çete mensuplarının yaptığı saldırılar "ölüm ve yaralanma ile de sonuçlansa" da kısa sürede gündemden düşürülüp, sorumlularına geniş bir yargı hoşgörüsü tanınıyor.
Ama Gezi eylemelerine katılan gençleri aradan aylar geçmiş olmasına rağmen devlet "MOBESE kayıtlarının, kamera arşivlerinin, TV görüntülerinin" peşine düşerek tek tek belirleyip korku girdabının içine itmeye çalışıyor.
En hafifinden "gösteri ve toplantı yürüyüşleri kanuna" muhalefetle suçlanacaklar bu gençler.
Devlete olan düşmanlığın hoş görüldüğü ama hükümet icraatlarına olan düşmanlığın asla affedilmediği bir bürokratik paranoya ile karşı karşıyayız.
"Devlete düşman ol ama bana düşman olamazsın" şeklinde özetleyebileceğimiz ben merkezli iktidar anlayışı, otoriter devlet idaresini de aşan bambaşka bir baskı yöntemi arz ediyor
"Benim yanımda isen, halka 'gavat' desen de seni harcamam, bana karşı isen aylar sonra da olsa sokakta katıldığın yürüyüşleri kameradan bulup hesap sorarım" siyasetini "demokratik açılım" gibi kulağa hayli hoş gelen bir "yüksek demokrasi sürecinin" neresine koyacaksınız?
Bazıları bu durumu polis devleti diye nitelendiriyor ama ben daha vahim bir durum görüyorum.
Bu, başka bir şey.
Başka bir şey!
Muharrem Bayraktar - Yeni Mesaj
Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12007763/en-buyuk-dusman-gezi/muharrem-bayraktar
Bu haber 579 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle