En Sıcak Konular

BEHCET SAATÇI: ''KALEMİMİZ ÖNCEDEN KIRILMIŞ''

13 Ekim 2013 16:09 tsi
BEHCET SAATÇI: ''KALEMİMİZ ÖNCEDEN KIRILMIŞ'' Tek dili savunmak için bilbordlara verdiği ilan nedeniyle partisi tarafından ihracı istenen Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, kendisinin MHP’den atılması için bahane üretildiğini söyledi.

Kalemimiz önceden kırılmış!

Tek dili savunmak için bilbordlara verdiği ilan nedeniyle partisi tarafından ihracı istenen Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, kendisinin MHP'den atılması için bahane üretildiğini söyledi.
 
MHP'nin başarılı  Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı'nın başına gelenleri biliyorsunuz.
Tekrara girmeyeceğim. Yalnızca şuna değineceğim; Fethiye gibi rantın en yüksek olduğu turistik bir bölgede bugüne kadar adı en ufak bir şaibeye karışmamış ve herkesin takdirini kazanmış, hizmetleriyle, kişiliğiyle 3 Hilali gururla dalgalandırmış bir dava, gönül adamı Behçet Saatcı.
Ne oldu da başına bunlar geldi?.. Biz sorduk, Behçet Saatcı  kalbinden konuştu ve cevap verdi: Harfine dokunmadan aynen yer veriyorum;
- Sayın başkan, nedir bu Kürtçe ilanın gerçek yüzü?..
- Tek dil vurgusu yapmak istedik. Ne yapmak isteyeyim başka arkadaş. Yani buradaki ironiyi anlayamayan arkadaşlara benim diyecek bir şeyim yok.  Arkasından demecim de var. Anamızın ak sütü gibi sahip çıkmamız gereken Türkçemizin önemini vurgulamak için bunu yapıyoruz. Kürt kardeşlerimize sorduk hepsinin tercümesi birbirinden farklı. Lehçe farkı var, kelime farkı var. İşte bu yüzden ortak dilimiz Türkçeye sahip çıkmamız gerekiyor. Karamollaoğlu Mehmet Bey'den de örnek verdik ama bunu Kürtçe açılım gibi değerlendirecek olan kafaya benim diyecek bir şeyim yok ki. Bu şimdi Kürtçe bir açılım mı?.. Bu tek dil vurgusu yapmak için, Kürtçe açılım paketine bir kinayeli gönderme. Biz böyle düşündük, Türkiye'nin yüzde 90'ı da böyle düşünüyor ama art niyetli düşünen ya da anlayamayana da diyecek bir şeyim yok.  
- Neden anlaşılmadı?..
- Anlaşılmadı değil, anlaşılmak istenmedi bence, bu kadar da basit. Şimdi bunu anlayamayacak ne var. Her şey meydanda yazmışız oraya. Arkasına demişiz; "anladın mı işte bu yüzden tek vatan, tek bayrak, tek dil" diye yazmışız. Bunu yazan adam şimdi oldu "Kürt açılımına destek veriyoruz", öyle mi? Burada bir şey var. Üzerine basa basa söylemek lazım, bizim kalemimiz daha önceden kırılmış, bu bahanesi oldu işin bence ama bu bahane de kamuoyu tarafından, "Ya tamam bak doğru, MHP Genel Merkezi doğruyu yapıyor" a getirmedi, çok sıkıntıya düştü arkadaşlar. Bu da benim partim, ben onların sıkıntıya düşmesinden göbek atacak adam değilim ki...  
- Kaleminiz daha önceden neden kırılmıştı? Ne yaptınız da?..
- Çok sevilmek iyi değil bu partide. Öne çıkmayacaksın, başarılı olmayacaksın. Diyecek çok fazla da bir şey yok. Bunun bir sürü örnekleri var. Ali Güngör'den itibaren al gel işte. Bu başka bir sebep. Ha diyeceksin ki, "MHP'de 200 küsur belediye başkanı var, bunların hiç birine bu tepki gösterilmiyor da sana niye gösteriliyor, bir seni mi sevmiyorlar, bir sen mi çok seviliyorsun..." Bunu demek istemiyorum böyle bir şey yok ama, var bir sıkıntı demek ki, bu bunun sonucu oldu. Derler ya, akşama kadar kar yağdıysa tavşanın ayağından çıkan bir kar tanesi çığın oluşması için yeterli. Bardak dolu herhalde, bu da son damla oldu yani, ne diyeyim...
- Bir daha Belediye Başkanlığına aday olacak mıydınız? Adınız Muğla için geçiyordu. 
- Partim beni Büyükşehir'e aday yapmayı istiyordu zaten Muğla'ya. Ben hesap kitap yaparım, yapamayacağım şeyin altına girmem. Ben de Büyükşehir'in olamayacağını söyledim kendilerine. Olursa bir dönem daha Fethiye'nin olabileceğini söyledim ki zaten yapılan kamuoyu araştırmaları da yüzde 60-70 ile önde çıkıyoruz. Üç dönem yapan adam için de bir dönem daha yapmanın çok da önemi de yok. Bu beldelerin birleşmesi Büyükşehir uygulaması olmasa zaten tadında, kararında bırakmak en doğrusuydu. Ama şimdi artık bu saatten sonra bu iş farklı bir boyuta gitti...
 
Behçet Saatcı'nın bilbordlara verdiği ilanda Türkçe ve Kürtçe kelimeler karıştırılarak "Ülke bitûnîyme bozulmaması ve hezkırına insana dı hûndure me kuvvetlenmesi dılxaziya meye. Qurban Bayramımız piroz be" ifadesi kullanıldı. İlanın altında ise "Anladınız mı? Bu yüzden, Tek Millet, Tek Vatan, Tek Dil, Tek Bayrak, Tek Devlet!" yazılarak, tek dilin önemine dikkat çekildi.
 
Bu nasıl kırmızı çizgi?..
-Kesin ihraç istemiyle disiplin'e verilmenizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben disipline sevk edilecek bir suç işlemedim. Türkiye'de bu işi herkes anladı benim Genel Merkezim anlamak istemedi. Bu anlamda daha önce dediğim gibi yanılmıyorsam bununla ilgili bizle ilgili bir hüküm var, ya da bir dedikodu var. Bilmiyorum artık neyse bu. Bu Gezi olaylarında da bir çıkışımız vardı bizim.  Herhalde bunlar üst üste geldi bir yanlış değerlendirmeler... Çünkü; gerçekten dedikodu toplumları yöneten, maalesef Başbuğ'un ifadesiyle bize geçmiş sıkıntılı bir hastalık. Bunun sonucu diye düşünüyorum, yoksa aklı selim bir Genel Merkez yöneticisi bu billboarda bakıp da, "Ya arkadaş burada anlatılmak istenen meydanda, biz ne yapıyoruz" demesi lazım. Ben yine de sağ duyunun hakim olacağını, aklı selim insanların MHP Genel Merkezinde var olduğuna inanarak bu işin öyle ya da böyle her iki tarafı da fazla rencide etmeden olumlu sonuçlanacağını düşünüyorum. Allah var, böyle söylemek istiyorum, böyle düşünmek istiyorum. Ama öteki türlü olursa da ben istenmediğim yerde bir dakika durmam. Ama bir de şu var, biz burada kiracı değiliz. Benim 40 yıllık geçmişim var. Ben MHP'de kiracı değilim. Ben ev sahibiyim. Ev sahibi kovulmaz evden o kadar da ucuz değil bu işler. Kırmızı çizgiden bahsediyor arkadaşlar. Yüz defa ihlal edilen kırmızı çizgiler oldu. MHP sadece kendi elemanlarına mı uyguluyor kırmızı çizgiyi? Ülkede kırmızı çizgi mi kaldı? Aynı tepki onlara neden gösterilmiyor da yani kendi arkadaşlarımızı hemen bir kıyma makinesi gibi; ya istemedik atın. Biz nasıl iktidar olacağız. Biz kendi içimizde kendi barışımızı sağlamazsak, kucaklamayı sağlayamazsak ülke bütünlüğünü nasıl sağlayacağız. Olur mu böyle şey. Ben kabul edemiyorum...
- Genel Merkez'den arayan oldu mu?
- Yok. Genel Merkezden arayan yok. Maalesef ne de milletvekili arkadaşlardan... Şimdi biz vebalı pozisyona düştük ya, nasıl arayacaklar. Dün Ülkü Ocaklarından arkadaşlar geldiler, gece siyah çelenk koydular belediyeye. Ülkü Ocaklarını tutan benim. Böyle şeyler söylenmez, döşeyen benim. Rahmetli Başbuğ döneminde 79'da Başbuğumuz Kürtçe bir dergi çıkarmıştı. O zaman gidip rahmetli Başbuğumuzun mezarına da mı siyah çelenk koyacaklar? Var mı böyle bir şey. Ki, ben Kürtçeyi öne çıkarmak için değil, tamamen tek dil vurgusu için yaptım. Ama önemli değil. Bizim abdestimizden şüphemiz yok...
--Genel Merkez savunma isterse gidip verir misiniz?
- Hayır. Oraya gidip savunma yapmam benim kendimi inkârdır. Ne savunma yapacağım. Neyini savunacağım yani. "Aa, ben öyle demedim, böyle demek istedim" mi diyeceğim. Yani her şey meydanda. Herkesin anladığını arkadaşlar anlamak istemiyorsa bu saatten sonra diyecek bir şey yok ki. Bu demektir ki kalem kırılmış, ihraç kafaya konmuş. Vicdanları ile baş başa bırakıyorum ona imza atacak arkadaşları. O arkadaşların çoğu beni tanıyor. Birebir arkadaşım çoğu. Onun altına imza atabilecek vicdanları varsa, biz inançlı insanız, ahirette bir hesaplaşma olacağına da inanıyoruz; ilahi adalete... Herkesi vicdanı ile baş başa bırakıyoruz...
 
Kafamı uzatıp da "Buyurun kesin" demem
Eğer ihraç edilirseniz, bağımsız  
olarak  tekrar aday olur musunuz?
- Bu saatten sonra böyle bir şey olursa bu bir inatlaşmadır. İnceldiği yerden kopar, biz de yolumuzda gideriz. Arkadaşlarla istişaremizi yaparız, yolumuza gideriz. Bağımsız olur, bize kucağını açan birisi olur ama bunlara inşallah gerek kalmaz. 40 yıllık geçmişi, 5 yıllık Belediye Başkanlığına tercih etmek bizim hiçbir zaman anlayışımız da olmaz. Bize ters gelir. Fakat iş inatlaşmaya binerse ben şunu da dedirtmem; kafamı uzatıp da "Buyurun kesin" de demem. Biz Pavlov'un köpeği değiliz, zil çaldığında ağzımızdan salya aksın. Allah'a şükür Bozkurtuz, bir duruşumuz var. Bunu kendimi methetmek için söylemiyorum ama çizgimizden taviz vermemişiz. 15 yıllık Belediye Başkanlığımızın her gününün, her kuruşunun hesabını veririz. 16 yaşından itibaren girdiğim davamın da, 40 yılımın hesabını da veririm. Ama davaya girip de 5-10 yılın hesabını veremeyenlerin bana hesap sorma şansı yok. Böyle bir yanlışlık olduysa, "Başkan bu yanlış" denir.
Şuna aklım erer, bize parti Genel Merkezimizden, yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcımızdan bir yazı gelir denir ki; açılım paketiyle Türkçeye yeni katılan harflerden ve Kürtçe kelimelerden herhangi bir propaganda malzemesi olarak kullanmayacaksın. Bundan sonra ben bunu yaparsam arkadaşlar yerden göğe kadar haklı. Biz burada bir ironi yaptık. Bu ironiyi anlamıyor arkadaşlar. Kırmızı çizgiyi geçmişim... Kırmızı çizgi mi kaldı Allah aşkına. Hangi kırmızı çizgiden bahsediyorsunuz? Başka partilerde bakanlık yapmış, başka partilerde genel sekreterlik yapmış arkadaşların gelip baş tacı olduğu bir yerde 40 yılın hesabını veren bir adam, Ülkücü arkadaşlar dışlanıyorsa burada düşünmesi gereken ben değilim, Genel Merkez... 
- Eklemek istediğiniz 
    bir şey var mı?
- Aklı selimin galip gelmesini temenni ediyorum. Aslında ortada bir şey yok. Şunu da ilave edeyim, şu oluyorsa o zaman ben haddimi aşmışım.  "Arkadaş sen belediyesin, sen kıçı kırık bir Belediye Başkanısın. Senin neyine. Ulusal politikayı biz yaparız. Sen git parkını yap, bahçeni yap..." Buysa istenen, o zaman haklılar. Tek haklı sebepleri bu.  "Sen ne karışıyorsun, Gezi olaylarına ne karışıyorsun, bize ayar mı veriyorsun, bu Kürtçe pakete mi müdahale ediyorsun. Biz biliriz..." Bu anlayış sonrası bana böyle bir ceza verilecekse, belki bunda haklılar. Bu anlamda belki Belediye Başkanlığı sınırlarını aşmış olabiliriz ama, arkadaş tekrar ediyorum; neticede biz Belediye Başkanıyız. Bir kanaatimiz, toplumsal bir değerlendirmede bir fikrimiz olmayacak mı? Ha bir sınır çizerler bize, o sınırın dışına çıkarsak, o zaman eyvallah... E, böyle bir şey de yok arkadaş. Söylediğimde MHP'yi rencide eden, Sayın Genel başkanı rencide eden bir cümle olur, bir şey olur aklım erer. Beni Kürt arkadaşlar arıyor  "Başkanım Allah razı olsun"  diyor. Bir sürü Kürt Ülkü Ocakları başkanlığı yapmış kardeşlerimiz vardı 80 öncesi. Olayı bu boyuta da getirmemek lazım... (MÜLAKAT: AHMET TAKAN - YENİÇAĞ)


Kaynak: YENİÇAĞ GAZETESİ  http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=89899



Bu haber 653 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,096 µs