En Sıcak Konular

BEYNİNDEN APARTMAN FIŞKIRAN MİMAR

1 Ekim 2013 20:45 tsi
BEYNİNDEN APARTMAN FIŞKIRAN MİMAR Apartman denen yığına bir alternatif oluşturamadığın, şehri ve mekanı ucuz metrekare hesaplarına yem ettiğin için günahın büyük...

Beyninden apartman fışkıran mimar

Beyninden apartman fışkıran mimar! Mesleğini, salt menfaate, ranta, kapitalist çıkarcılığa değişmeye mimarı hariçte bırakarak, özellikle sana sesleniyorum! Eğer ki şehirlerimiz, ilkel bir beton yığınına, pespaye bir görgüsüzlüğe ve çirkinliğe dönüştüyse, bil ki bunun sorumlularından birisi de sensin. Serbest piyasa ekonomisi veya vahşi kapitalizmin saçtığı menfaat kıvılcımlarına "sanatını" sattığın için ve estetiği, özgünlüğü "iş kapabilmek" adına ucuz tasarımlara değiştiğin için suçlusun. 
Apartman denen yığına bir alternatif oluşturamadığın, şehri ve mekanı ucuz metrekare hesaplarına yem ettiğin için günahın büyük... Ama az ama çok; suçlusun maalesef! Elbette ki, bugünün Türkiyesinin şehirlerini esir alan çirkinliğin, estetik yoksunluğunun ve plansızlığa bağlı çarpık gündelik hayat olgusunun tek sorumlusu değilsin ey "beyninden apartman fışkıran mimar"!

Aslında, mimar belki de bu yozlaşma ve bozulmadan en asgari düzeyde sorumlu bir konumda. "Paragöz müteahhit" ve "saksıdaki çiçeği bile rant olarak gören siyasetçi/idareci"nin günahları yanında onunki "devede kulak" mertebesinde kalacaktır. Ona kızmaktaki maksat, diğer ikisinden yana zaten bir beklentinin olmamasıdır. Bir şehir ve dolayısıyla medeniyetin bir burcunun inşası, gözü ve gönlü açık mimarla olacaktır. Müteahhit veya siyasetçinin ortaya koyacak bir birikimi olmadığı zaten bir Türkiye gerçeğidir. 
Maalesef, manasız ve şekilden öteye gitmeyen bir "modernleşme" çılgınlığıyla şehirler nefes alamaz hale getirildi. Toprağı anında ranta dönüştürme güdüsünün özellikle de son yıllarda hızlanmasıyla, medeniyet adına hiçbir değeri olmayan birtakım beton yığınları hayat alanımızı işgal ediyor.

Öyle bir hale geldi ki, şehir insanı her bulduğu fırsatta ağaca, ormana, yeşile kaçmak istiyor ve kaçıyor. Ancak şehir insanının "yeşil"e akını da kalabalıktan kaçışa vesile olamıyor artık. Şehir, haftasonu bile rahatlayamıyor, adeta bir astım hastası gibi boğuk boğuk alabiliyor nefesini. Paragöz müteahhit ve saksıdaki çiçeği bile rant olarak gören siyasetçi/idareci birleşince ve "beyninden apartman fışkıran mimar" da bunlara teşne olunca, şehirlerimiz tarumar ediliyor, kimliksiz ve kişiliksiz bir yığına dönüşüyor. 
Acaba gökdelenlerle, AVM'lerle, rezidanslarla silüeti yeniden şekillenen şehirlerimizin bir resmini çeksek ve bilgisayar marifetiyle bu resimlerden misal cami görüntülerini çıkarsak ne olur acaba? Bu resmileri insanlara gösterip hangi medeniyete ait bir şehir olduğunu sorsak doğru bir cevap alabilir miyiz artık? Mesela Balkanlar'daki eski bir İslam kasabasını veya dokusu bozulmamış bir Anadolu şehrini görünce, binalarından bile bir İslam kenti olduğunu anlayabiliyorken, bugün aynı şeyden bahsedebilir miyiz? Camiler olmasa şehirlerimizde İslam medeniyetine ait bir iz kaldığını söyleyebilir miyiz bugün?

Şehrin, bir kültürün, bir toplumun "kafa kağıdı"ndan farksız olduğunu, cadde ve sokaklarına, binalarına ve insanlarının hal ve tavırlarına bakarak hangi medeniyetin mensubu olduğunun anlaşıldığını unutunca, küreselleşmeydi, gökdelendi, AVM'ydi, rezidanstı, ranttı, cazibe merkeziydi, kaptırıveriyoruz kendimizi… 
Sovyet sisteminin ruhsuz ve heyüla gibi diktiği ve insanları resmen içine "tıktığı" kolhozlardan ne farkı var cicili biçili apartmanların, yeni adıyla sitelerin, rezidansların? İnsan ruhuna ve dolayısıyla şehrin kimliğine ve dokusuna ne katkısı oluyor, medeniyete ne gibi bir değer katıyor çok katlı saçmalıklar?

Aslında suçlu ne "paragöz müteahhit", ne "saksıdaki çiçeği bile rant olarak gören siyasetçi/idareci" ne de "beyninden apartman fışkıran mimar"… Suçun büyüğü köşe dönmeciliğe, ucuz siyasete, kültürsüzlüğe, ne oldum delisi olmaya, "her yol mübah" anlayışına prim veren toplumun ta kendisidir suçlu olan. Günahı o kadar büyük ki, beton yığınlarından oluşan bir açık hava hapishanesinde sürüyor mahkumiyetini…

 

Burak Kıllıoğlu - Milli Gazete 

Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Beyninden_apartman_fiskiran_mimar/16793#.UksJ8NLxrao


Bu haber 724 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,455 µs