KAZANACAK DA BELLİ KAYBEDECEK DE
3 Eylül 2013 11:34 tsi
AKPnin sıcak paraya dayanarak ve güvenerek uyguladığı bol keseden harcama ve borçlanma stratejisi ciddi biçimde fiyaskoya uğradı
Kazanacak da belli kaybedecek de
AKPnin sıcak paraya dayanarak ve güvenerek uyguladığı bol keseden harcama ve borçlanma stratejisi ciddi biçimde fiyaskoya uğradı. Düşük kur-yüksek faiz politikasıyla küresel ölçekte adeta serseri mayın gibi dolaşıp tatlı kazanç peşinde koşan sıcak parayı çeken AKP, yanlış ekonomi politikasının neticesinde bugün faiz lobisi diye feryat figan ediyor. Ancak kendisinin besleyip semirttiği faiz lobisine karşı sahte şikayetleri karşılık bulmadığı gibi eli kolu bağlanmış halde attığı adımlarla bu çevreleri zengin etmeye devam ediyor.
Merkez Bankasının faiz arttırımı, özellikle de Fedin ABDdeki faizleri artıracağının sinyalini vermesinden sonra kaçınılmaz hale gelmişti. Merkez Bankasının açıklamasının hemen ardından küresel sermayenin emrindeki kuruluşlar bu kararı büyük bir ilgiyle karşılayıp devamının geleceği müjdesini (!) verdiler. IMFden de gelişmekte olan ülkelere yönelik uyarıların gelmesi, yaklaşmakta olan yeni bir fırtınanın habercisi gibi.
Bugüne kadar açıkça ihya ettiği bankalara ve faizcilere (sıcak para vs) sözümona tavır alıp prim yapma gayreti resmen çöken AKP, bir anda ekonomideki açıkları kapatamaz ve çarkları çeviremez bir duruma gelinmesi korkusuna kapılıyor haliyle. Geçen sene durgunluğun eşiğinden teğet geçen ekonomi, geçen seneyi bile aratan bir kötü performans gösteriyor. Ekonominin baş belası olan cari açık yeniden istikrarlı bir artış sürecinde ve büyüyen bu açığın kapanması için gerekli dış kaynak girişi de pek muhtemel gözükmüyor. Bel bağlanan yabancı kaynaklar da Fedin kararının ardından yön değiştirme eğilimine girerse, ekonomide çok ciddi sıkıntıların baş göstermesi mukadder gibi.
Ekonomideki bariz kötü gelişmelerden bahsetmeyi bile felaket tellallığına yorma illüzyonu bile bu sefer hükümeti kurtaramayabilir. Özellikle de önümüzdeki senenin seçim senesi olması ve yanlış politikaların devamı halinde durgunluk içindeki bir ekonomik manzara ile seçime gidilmesi, AKPnin işini daha da zorlaştırabilir. Küresel ölçekte yeni bir kriz dalgası yaklaşırken, AKP eğer bir seçim ekonomisine giderse, Türk halkı çok ama çok ağır bir bedelle yüzleşebilir.
Kendine ait olmayan ve pahalı bir kaynağa (sıcak paraya) ve yüksek faizle borçlanmaya dayalı sahte ekonomik başarı tablosu, önümüzdeki kritik dönemde çok büyük bedeller ödetebilir bu ülkeye. Ekonominin yapısal sorunları olan bütçe açığı, cari açık ve tasarruf açığını adamakıllı çözmek tedbirler yerine pansuman tedbirlerle durumu geçiştirmenin, borcu borçla kapatma stratejisinin ve ekonomik büyümeyi dışarıdan gelen kaynaklara endekslemenin faturası çok ağır olabilir.
Hata baştan, yani Derviş-Fischer modelinin uzantısı olan düşük kur-yüksek faiz politikasında ısrar etmekle yapıldı. Küresel ölçekte gezinen ve bolca bulunan yabancı kaynaklar, adeta kendi paramızmış gibi harcandı ve faiz lobisinin hanesine devamlı surette gelir yazıldı. Hane halkının borç yükü inanılmaz noktalara gelirken, küresel ölçekteki bu para bolluğunun hiç bitmeyeceği zannedildi. Tam anlamıyla günü kurtarmak adına atılan bu adımlar, kısa vadede bir büyüme üretse de, orta ve uzun adede kabaran özel sektör borcu ve cari açık olarak geri döndü.
Doların tarihi rekoru kırarak 2 liraya yükselmesi, aslında Türk Lirasının değer kaybetmesidir. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, kurdaki artışı ile ilgili olarak, Reel sektör biraz döviz borçlusu olduğu için tedirginlik oradan kaynaklanıyor. Hiç endişe etmelerine gerek yok dese de, ekonomi yönetiminin de gidişatın vahametini kavramaya başladığı görülüyor, geç de olsa.
Her ne kadar Merkez Bankası Başkanı Başçı, her zamanki soğukkanlılığının dışına çıkarak aslanlar gibi TLyi savunacağız, hem de faiz silahını kullanmadan dese de, yaklaşmakta olan fırtınanın neler getireceği pek belli değil gibi duruyor. Üstelik doların 1.92lere inmesinin sürpriz olmayacağını söylemesinin ardından dolar Başçıya inat rekor üstüne rekor kırıyor. Bu haddinden fazla iddialı ve kabadayıca söylem, piyasalara güven vereceğine kriz habercisi gibi algılanıyor adeta.
Velhasıl-ı kelam, giderek deniz tükenirken, ekonomik balonların patlaması siyasilere en fazla oy kaybettirecek, ancak vatandaşa büyük bedeller ödeteceği kesin. Gülecek olanların da muhtemelen faiz lobisi diye sahte şikayetlerin adresi olan bankalar olacağına da emin olabilirsiniz.
Burak Kıllıoğlu - Milli Gazete
Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Kazanacak_da_belli_kaybedecek_de/16411
Bu haber 683 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle