En Sıcak Konular

SAHİH GELENEĞİN SAHTE MODERNİZME İSYANI

4 Ağustos 2013 23:37 tsi
SAHİH GELENEĞİN SAHTE MODERNİZME İSYANI Dünya tarihinin iki ana dönemi var: Geleneksel dönem, modern dönem.

Sahih geleneğin sahte modernizme isyanı

Dünya tarihinin iki ana dönemi var: Geleneksel dönem, modern dönem. Modern dönem, Ortaçağ sonrası Rönesans ve Reform hareketleriyle başlayıp Hümanizm, pozitivizm, bilimcilik, materyalizmle devam eden süreçtir. Geleneksel dönem daha çok dinlerin, milletlerin, ülkelerin, kültürlerin ayrı ve bağımsız adacıklar halinde yaşadığı bir dünyadır. 
Bunlar daha çok savaşlar yoluyla karşı karşıya gelirler, temasları dışarıdan ve cephedendir. Modern dönemde ise dünya toplumları bilimin, teknolojinin, iletişim ve ulaşım imkânlarının artması ve gelişmesi ile birlikte artık iç içe geçmeye, karışmaya başladı. 
Dışarıdan cephe savaşları yerine içerden beyin, bilgi, kültür, propaganda, reklam, güce boyun eğdirme savaşları başladı. Bu bağlamda Batı emperyalizmi, kendi dışındaki dünyayı esir almak, boyun eğdirmek için bilgiyi, gücü, görüntüde renkliliği mankurtlaştırma aracı olarak kullandı, kullanmaktadır. 
Bizde özellikle Tanzimat dönemlerinde batıya gönderilen öğrenciler oralarda yeni gelişen bilim, sanat, kültür, felsefe, ideolojiler havasında yeni kavramlar, yeni yöntemler, yeni felsefeler, yeni ideolojilerle âdeta beyinleri yıkandı. Mesela bu bağlamda batının modern bilim, sanat, kültür değerleri ilerici, asrî, çağdaş, dinamik; geleneksel kültürler ise gerici, ilkel, işlevsiz, durağan, eski değerler olarak sunuldu. 
Bu takdim biçimi, Müslüman Türk çocuklarında bir aşağılık duygusuna kapılmalarına sebep oldu. Dayatılan faaliyet ve propagandalar sonucu Müslüman Türk çocukları kendi Türk-İslam değerlerini, yaşama, duyma, düşünme biçimlerini utanılacak, terk edilecek; hatta düşman olunacak değerler; batılı değerleri de mutlaka alınması ve içselleştirilmesi gereken, hayata geçirilmesi, kimlik ve kişilik haline getirilmesi gereken değerler olarak gördüler. Mankurtlaşma dediğimiz budur. 
Dışarıdan batılı emperyalistler, içerden onların sözcüleri ve yerli işbirlikçileri özellikle pozitivizmi bu anlamda işlevsel bir mankurtlaştırma aracı olarak kullandılar. Yani dünya tarihini ilerlemeci, gelişmeci bir çizgide yorumladılar. Buna göre Ortaçağ öncesi dönemini teolojik dönem, insanlığın çocukluk dönemi, hayatı, olayları ve varlığı anlamada ve anlamlandırmada salt dinî açıklamalara dayanma dönemi olarak sundular. 
Ortaçağ dönemini gençlik ve metafizik dönem olarak tanımladılar. Yani bu dönemde de insanlık hayatı ve varlığı salt soyut kavramlarla açıklamaya çalışmıştır. Bu dönemde de onlara göre teolojik dönem gibi eski, geri ve ilkel dönemdi. 
Ancak insanlık, 1789 Fransız İhtilali'nden sonra pozitif döneme, olgunluk dönemine geçmiştir. Bu dönem son, çağdaş, modern, akılcı, deney yönteminin somut verilerini esas alan, aklın ürünü olan pozitif bilimlerle hayatı, olayları ve varlığı tam ve gerçekçi biçimde açıklama dönemidir. 
Bu tür bir tarih yorumu, dinlerin medeniyet ürettiği dönemi aşağılıyor, reddediyor, geçersiz kılıyor, ama vahiyden bağımsız hatta vahye karşı salt insan aklının madde ve dünya merkezli hayat kurgusunu kutsallaştırıyor. Modernizm, çağdaşlık, ilericilik dedikleri bu. İşte böyle bir bilim ve felsefe propagandası altında kalan Müslüman Türk çocukları kendi kimliklerinden, kişiliklerinden, dinlerinden ve milliyetlerinden utanmaya; hatta düşman olmaya başladılar yani mankurtlaştılar.
Bugün de dışarıdan haricî bedhâh olan Batı ve dahilî bedhâh olan yerli karanlık aydınlar yüzlerce televizyon, radyo, gazete dergi, kitap kanalıyla ve başka kanallarla İslam'ı ilkel, geri bir din; Türklüğü ise ırkçılık, faşizm, şovenizm olarak sunuyor. Yoğun propaganda ile Türk millet birliği ırkçılık, ama etnik köken farkına, mezhep farkına ve hayat tarzı farkına göre bu millet birliğini paramparça etmek, demokrasi olarak anlatılıyor. 
Kavram kargaşası ile evrensel terimlerin anlamını, içeriğini boşaltarak, kendi bağlamından kopararak yapılan yoğun propagandalar ile Türk milleti mankurtlaştırılıyor ve kendi kimliğini savunamaz hale getiriliyor, hatta kendisine düşman ediliyor.
Modernizmin bütün evrensel değer ve kavramları altüst edici şaklabanlıklarına, entelektüel gevezeliklerine, genelde bütün dünya insanlığını, özelde Türk milletini salt görünene, fiziksel olana, dünyaya, maddeye davet eden alçaltıcı, insanı salt et, kemik ve kandan ibaret algılayarak onu hayvanlaştırıcı tavrına karşı, geleneğimizin en sahih değeri olan saf İslam imanını kuşanarak manevî değerimizi kazanıp beşerîlikten insanîliğe yükseleceğiz. 
Ayrıca uluslarüstü kapitalist yağma ve sömürü şirketlerinin kolayca pazarı haline getirmeyi amaçlayan hümanizm, dünya vatandaşlığı, globalizm, enternasyonalizm, liberalizm gibi bizi sürüleştirici, ruhsuz, kimliksiz, şahsiyetsiz, milliyetsiz bir ekonomik kitleye dönüştürücü şeytanlıklarına karşı da derin tarihsel kimliğine bağlı şahsiyetli, şerefli, onurlu bir Türk milleti kimliğimizi kuşanarak global çetelerin oyunlarını bozacağız. Her türlü emperyalist batı kaynaklı modernizm tuzaklarına karşı direniş zeminimiz, Müslümanlık ve Türklüktür, Türk-İslam zırhını kuşanarak soylu mücadele ruhumuzdur.
Bu mücadelenin özü de millî sorumluluk ruhunu her daim diri tutmak, benmerkezci bir nemelazımcılık bataklığında çürümemek, ferdî rahat ve gevşekliği millî felâketin önüne geçirmemek, ferdî varoluşun millî varoluşla mümkün olduğu idrakinde olmaktır. Bu meseleyi tavazzuh ettirecek yaşanmış gerçek bir olay aktaralım.
Haçlı sürülerinin son barbarca istilası ve işgali olan Millî Mücadelemiz sırasında Büyük Taarruz esnasında cephede savaş bütün hızıyla devam ediyor. Bazı subaylar ve bir doktor, geride ateş yakmış, çay içip dinleniyorlar. Bir sağlık eri koşarak gelir ve bir erin ağır yaralı olduğunu, acil tıbbî müdahale edilmesi gerektiğini haber verir. Doktor: "Sabahtan beri bir dakika nefes almadık, bekleyin birazdan gelirim" der ve yaralıya bakmaya gitmez. Tam o sırada bulundukları yere bir şarapnel parçası düşer, kaynayan çaydanlığı savurup doktorun alnına yapıştırır ve doktor, hemen oracıkta ruhunu teslim eder. Doktor ağır yaralı askeri tedaviye gitseydi o olay başına gelmeyecekti. (Uğur Doğrugüven, Şaşkın Kuşak)
Bugün Türk milleti, Büyük Taarruz esnasındaki var olma mücadelesini "demokratik" bir kaygan zeminde son hızıyla yaşıyor. Türk milletinin evlatları, aldatılarak, kandırılarak, aptallaştırılarak, mankurtlaştırılarak, celladına tapınan ahmaklara dönüştürülerek her gün ağır yaralanıyor. Böylesine ağır sorumluluk gerektiren bir vasatta bu milletin doktoru olan sahih münevver Türk aydınlarının bir kenara çekilip çay içme, keyif çatma, "bana ne" deme lüksü yoktur. 
Çünkü bu yangından o da kurtulamayacaktır. Emperyalizmin, Haçlı Siyon global çetelerin, dağda gezeni ile düz ovada siyaset yapanı ile Türk düşmanı etnikçi eşkıyanın şarapnel parçalarından o da kaçamayacaktır. O halde Türk milletinin bütün aydınlarının tam bir millî sorumluluk adına, gece uyumadan gündüz oturmadan Türk milletini yeniden kendi vatanında, kendi devletinde bağımsız millî Türk devletini yeniden kuruncaya kadar çalışması bir mecburiyettir. Ferdî kurtuluş, millî kurtuluşa bağlıdır. Millî çöküş, ferdî sorumsuzluk ve gevşekliklere bağlıdır.


Prof. Dr. Nurullah Çetin - Yeni Mesaj 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12006708/sahih-gelenegin-sahte-modernizme-isyani/prof-dr-nurullah-cetin



Bu haber 589 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    193,897 µs