En Sıcak Konular

şık VEYSELDE MİLLİYET ŞUURU

2 Mayıs 2013 21:20 tsi
şık VEYSELDE MİLLİYET ŞUURU Bugün en önemli meselelerimizden biri, millî birlik ve bütünlük sorunudur.

şık Veyselde milliyet şuuru -1

Bugün en önemli meselelerimizden biri, millî birlik ve bütünlük sorunudur. Her türlü şer odakların etnik siyaset dayatarak, Kürt ırkçılığını Türk düşmanlığı üzerinden temellendirerek Türk millet birliğini paramparça etme savaşlarına hız verdikleri bu vasatta bizim de yerli kaynaklarımızdan hareketle milliyet şuurumuzu tahkim etmemiz lazımdır. Bu bağlamda Âşık Veysel, Türk milletinin önemli bir aydınıdır. Onun uyarılarını dikkate almamız lazımdır. Âşık Veysel, mektep medrese görmüş bir âlim olmasa da hayat mektebinden iyi yetişmiş bir ariftir. Türlü çeşit bilimlerin teknik ayrıntılarında boğulmuş bir teknokrat, bir bilim adamı, bir uzman olmasa da sezgilerinin, çilelerinin, düşünce ve duygu yoğunluklarının yoğurup pişirdiği bir Türk halk bilgesidir. O, Türk milletinin millî kimliğini oluşturan maddi ve manevi bütün değerler dizgesini ve bunlardan süzülen milliyet şuurunu okuyarak değil, yaşayarak içselleştirmiştir. 
Dolayısıyla Âşık Veysel, Türk millî vicdanının tabii bir tercümanı, bir Anadolu köyünde yetişmiş hüda-yı nabit bir harika temsilidir. Ne büyük şehirlerin yabancı tesirlere açık kozmopolit ortamlarının sentetik bir "dünya vatandaşı"dır, ne yabancı ideolojilerin eğip büktüğü mekanik bir maniveladır. O, saf, temiz, katışıksız Anadolu Türk köylerinin kendi hür ve tabii havasında var olmuş, kendi yerine, kendi tabiatına, kendi fıtratına, kendi tarihsel gelişim sürecine ve kendi hür gelecek tasavvuruna ihanet içinde olmayan, tepeden tırnağa doğal bir Anadolu Türk'üdür. 
Milliyetimizi İstanbul gibi çeşit çeşit medeniyet ve kültürlerin karıştığı aristokrat bir ortamda mı arayacağız, yoksa dış tesirlere kapalı saf Anadolu köylerinde mi? Tartışmaları kesin neticeye ulaşamamış ve hep eksik kalmış ilim gevezelikleridir. 
Veysel, ilmin kuru ve soyut kuramlarını yanıltan bir şaşırtıcı bir Türk millî şuur timsalidir.
Veysel'e göre millî şuurun temeli millî birliktir. Bu tezini bir çok şiirinde dillendirir. Ama ben bu yazımda bu bağlamdaki şiirlerin hepsini ele almayacağım. Bu ruha tercüman olan bütün şiirlerini temsilen bir şiirini alıp onun üzerinden Veysel'in milliyet şuurunu açıklamaya çalışacağım.
Üzerinde yaşadığımız Anadolu ve Trakya coğrafyasında yaşayan, aynı devlet nizamını paylaşan, etnik köken, mezhep, sosyal konum ve coğrafya mensubiyeti ne olursa olsun hepimizin ortak sosyolojik, hukukî ve kültürel değerlerde buluştuğumuz üst toplumsal yapımızın adı "Türk milleti"dir. Dolayısıyla bir ve bütün halinde bir Türk millet varlığını sürdürmemizin yolu, bu birlik ve bütünlük şuurunu diri tutmaktır. 
Biz ilim adamları, bir takım kavram, terim ve yöntem bilgisiyle ulaştığımız bu gibi sonuçlara Âşık Veysel, saf bir Türk sezgisiyle ve yalın bir duyarlılıkla kestirmeden varıyor. Her anlamda birlik ve bütünlük olmazsa millet olmaz. Veysel diyor ki:
     
GEL BİRLİK KAVLİNE GİRELİM, KARDAŞ
     
"İtimat edersen benim sözüme
Gel birlik kavline girelim, kardaş
Birlik, çok tatlıdır, benzer üzüme
İçip şerbetini duralım kardaş
     
Son verelim iftiraya buhtana
Kardeşâne sevişelim can cana
El birlikle çalışalım vatana
Çok okul fabrika kuralım, kardaş
     
Çalışalım kurtulalım buhrandan
Nedir senlik benlik usandık candan
Irkımız neslimiz aynı bir kandan
Yurdun yaraların saralım, kardaş
     
Yürüyelim Atatürk'ün izine
Boş verelim bozguncular sözüne
Göz atalım şu dünyanın hızına
Yürüyüp hedefe varalım, kardaş
     
Atatürk'ün yattığı yer nur olsun
Azim, fikir, emelimiz bir olsun
Herkes birbirine kız versin alsın
Çıkarıp nifakı, sürelim kardaş
     
Veysel'in sözleri kanun dışı mı
Mantığa uymazsa kesin başımı
Bana düşman etmiş vatandaşımı
Sebebi ne ise soralım, kardaş." 

şık Veyselde milliyet şuuru 2

Önceki köşe yazımda Âşık Veysel'in millî birlik ve bütünlük meselesini "GEL BİRLİK KAVLİNE GİRELİM, KARDAŞ" şiiriyle net olarak ortaya koyduğunu belirtip bu şiiri vermiştim. Bu yazımda o şiirden hareketle Veysel'de milliyet şuurunu açmaya çalışacağım. 
Veysel, fıtratından gelen temiz Türk sezişiyle, batı emperyalizminin ta Tanzimat'tan bu yana, etnik yapı, mezhep, coğrafya, toplumsal ve ekonomik konum ve hayat tarzı farklılığına dayalı olarak Türk millet birliğini paramparça etme projesinin farkına varmış, sezmiş ve bu projeye karşı tepkisini ortaya koymuştur. 
Zira Tanzimat'tan itibaren Haçlı–Siyon emperyalizmi, nasyonalist politikalarla kavmiyetçiliği tahrik ederek Türk millet düşmanlığına dayalı ırkçı temelde ayrışmayı körüklemiş. Bir dönem gelmiş, alafranga–alaturka, garplı–şarklı tasnifine dayalı bir ayrışmayı tahrik etmiş. Bir dönem gelmiş, Marksist ideolojiyi sokarak Türk millet birliğini ekonomik durum farklılığı temeline dayalı sınıfsal bir ayrışmayı ve çatışmayı hızlandırmış. Bir dönem gelmiş alev–sünnî adıyla mezhep temelli bir ayrışma ve çatıştırmayı denemiş. Hâlâ da günümüzde hem etnik, hem mezhep, hem sosyal ve ekonomik tasnif temelli ayrıştırma ve çatıştırma projesi bütün yönleri ve çeşitleriyle devam ediyor. İşte Veysel'in yukarıya aldığımız şiiri ve daha birçok şiiri bu bağlamda güncelliğini korumaya devam eden millî metinlerimizdendir. 
Veysel'in son verelim dediği iftira ve bühtan, işte Haçlı–Siyon emperyalizminin propaganda ettiği şeylerdir. Yani millî Türk devletinin vatandaşlarımızı etnik kökene, mezhep türüne, ekonomik ve toplumsal konum farkına göre ayırdığı, haksızlık, adaletsizlik ve zulüm yaptığı, ezdiği, şovenist, militarist baskılar uyguladığı gibi batı kaynaklı aslı astarı olmayan, garazkâr ideolojik söylemlerdir. Veysel, bütün bu söylemlerin millî Türk devletine ve Türk millet birliğine atılmış iftira ve bühtan olduğunun bilincindedir ve buna karşı "can cana kardeşâne sevişelim" diyerek millî tepkisini ortaya koyuyor. 
Bizim ekonomik farklılık temelli çatışan sınıflardan ve etnik temelli adacıklardan meydana gelen kozmopolit bir topluluk değil; kaynaşmış, yekpâre bir şuurlu millet oluşumuzu öne çıkarıyor. Elbirliğiyle vatana çalışmak, ona göre okul ve fabrika kurmaktır. Zira okul ve fabrika kurulursa Türk millet birliğini dağıtmaya dönük dışarıdan gelen her türlü ideolojik saldırılar akamete uğrayacaktır. 
Okul ve fabrika kelimeleri, rastgele söylenmiş değildir. Bu ikisi, bizim millet anlayışımızın iki temel unsurunun kurumsal karşılığıdır. Okul, Türk milletine millî ve manevî değerlerini, tarihini, ecdadını, kültürünü, dilini, dinini öğretecek; yani milletimizin manevi, soyut, millî değerlerini inşa edecek, ruhunu ve kalbini doyuracak bir kurumdur. 
Fabrika da cesedimizi, maddi, biyolojik varlığımızı doyuracak, besleyecek, maddi olarak varlığımızı idame ettirecek bir kurumdur. Dolayısıyla manevî ihtiyaçlarımız için okul, maddî ihtiyaçlarımız için fabrika birer simge kavram olarak kullanılmıştır. Bu iki kurum sadece bize ait olursa yani bunlar üzerinde bizim bağımsız millî irademiz belirleyici ve yönlendirici olursa o zaman yekpâre millet yapımız korunacaktır. 
Veysel, şiirinin bu ikinci dörtlüğünde Türk milleti olarak bizim kendi bağımsız irademizle, elbirliğiyle vatana çalışmamız, kendi okulumuzu ve fabrikamızı kendimiz yamamız gereği üzerinde duruyor. Aslında burada ince bir gönderme var. Okul ve fabrikayı biz yapacağız ve tamamen bize ait olacak. Okulumuz yani eğitimimiz, Batı dayatmalarına ve emperyalist Batının eğitim programlarına tabi olmayacak. 
Yani Avrupa Birliği ve Amerika talimat ve dayatmalarıyla evrensel dünya vatandaşı yetiştirmeye dönük ruhsuz, milliyetsiz, şuursuz, bencil, menfaatperest bir birey yetiştirmeyi amaçlayan bir eğitim sistemimiz olmayacak. Bunun yerine milliyetçi Türk, yani önce kendi milletini düşünen, önce milleti için kaygı duyan ve önce kendi milletini kalkındırmaya çalışan bir milliyetçi Türk yetiştirmeyi hedef edinen millî eğitim sistemimiz olması lazım demek istiyor. 
İkinci olarak fabrika da bizim olacak. Yani kendi yeraltı ve yerüstü bütün doğal kaynaklarımızı, hammaddemizi kendi fabrikamızda kendimizin işlemesi ve ancak ürünlerini yabancılara satmamız gerektiği kastediliyor. Fabrikayı biz kurmaz ve bizim olmazsa o zaman yabancı şirketler gelir fabrikalarımızı satın alır ya da kendisi yeni fabrika kurar, hammadde kaynaklarımızı çok ucuza alır, karın tokluğuna bizi işçi, bekçi, memur olarak çalıştırır, sonra ürününü de bize kazık fiyata satar. İşte uzun uzun anlattığımız bu meseleleri Veysel, kısacık bir dörtlük halinde açık, anlaşılır ve yalın bir dil ve üslupla anlatıvermiş. Buradaki millî hassasiyeti bizim sezmemiz ve farkına varmamız lazım. 
Şiirin üçüncü dörtlüğü, tamamen Türk millî varlık ve bütünlüğünü ifade ediyor. Türk milleti olarak bizim ırkımız, neslimiz, kanımız aynıdır, birdir. O zaman komünistlerin tahrikiyle sosyal sınıflara, gâvurun kışkırtmasıyla mezheplere ayrılıp senlik benlik davası gütmenin manası yok. Bu millet olarak hepimizi candan usandıran bir şeydir. Ancak millî Türk birliği şuuruyla bu ayrılık yaralarını sarabiliriz. 
Dördüncü ve beşinci dörtlüklerde Veysel, millî Türk birliğinin sembol figürü olan Atatürk'e gönderme yapıyor. "Bozguncular sözüne boş verelim, Atatürk'ün izinden gidelim" derken zımnen kastettiği ve vermek istediği mesaj şudur; Bizi Marksizme göre sınıflara ayıran komünistler, mezheplere, etnik gruplara, kavimlere ayırıp çatıştıran gâvurlar ve bunarın içerdeki temsilcileri, sözcüleri bozgunculardır. Onların sözüne bakmayacağız, Atatürk'ün izinden gideceğiz. 
Çünkü Atatürk, Türk düşmanı etnikçilere, mezhep ayrımcılarına ve sınıflaşmaya sebep olan kapitalizme karşı mücadele vererek sınıfsız, imtiyazsız bir Türk millet birliğini tesis etmiştir. Veysel'in söylediği o zamanki bozguncular, bugün Türkiye'de etnik ve mezhep farklılığını her gün kaşıyan, bunun siyasetini yapan, haricî bedhah olarak Amerika, Avrupa, İsrail ve diğerleri, dahilî bedhah olarak da içerden liberal, Kürtçü, Ermenici, Sorosçu, Amerikancı, Avrupa Birlikçi, bilmem neci karanlık aydın ve siyaset esnafıdır. İşte bugün de biz bütün bu fesat güruhuna karşı Atatürk'ün Türk millet birliği idealine bağlı kalmalıyız. 
Şiirin son iki mısraı olan şu kısım: 
"Bana düşman etmiş vatandaşımı 
Sebebi ne ise soralım, kardaş" 
aynı zamanda en vurucu, en can alıcı, en kışkırtıcı ve eyleme davet edici mısralardır. Vatandaşımı bana düşman edene hesap sormak. İşte alınacak tavır budur. Türk millet birliğini oluşturan ve fert planında eşit olan vatandaşlarıma etnik, mezhepsel ve sınıfsal anlamda grup kimliği verip millî Türk devletine ve Türk milletine düşman eden Haçlı–Siyon emperyalizminden ve onların içerdeki sözcü ve temsilcilerinden hesap sormak zorundayız. Türk milleti olarak biz bu hesabı sormazsak, onlar bizim hesabımızı görüyor. Veysel, en yumuşak perdeden ve usulca bir büyük kıyama davet ediyor aslında. Bu millî Türk kıyamıdır. Onun sesine ses vermezsek sesimizi kısacaklardır. Bu böyle biline. 
Şiirin bana göre anahtar kavramı "kardaş"tır. Bu kelime, Anadolu Türk halkının içten, kalpten, gönülden gelen son derece sıcak ve samimi bir şekilde yakınlık, birlik, bütünlük ruhunun karşılığı olan bir kelimedir. Türk millî birlik ve bütünlük şuurunu tam olarak ifade eden bir kavramdır. Marksist ideolojiye uygun sınıfçı birliğin ifadesi olan "yoldaş" ne kadar soğuk, korkutucu ve itici ise milletçi bütünlüğün ifadesi olan "kardaş" o kadar sıcak ve munistir. 
Velhasılı kelam, Kardaşlığımızı bozmayalım, kardaşlarımızı feda etmeyelim, kardaşlarımızı ona buna yem etmeyelim. Kardaşlığımızı karındaşlık ruhuna uygun şekilde koruyalım ve geliştirelim.  

Prof. Dr. Nurullah Çetin -Yeni Mesaj

Kaynak. YENİ MESAJ GAZETESİ  

[1] http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12005595/sik-veyselde-milliyet-suuru--1/prof-dr-nurullah-cetin

[2] http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12005596/sik-veyselde-milliyet-suuru-2/prof-dr-nurullah-cetin


Bu haber 717 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,823 µs