En Sıcak Konular

3 MAYIS 1944 TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI

30 Nisan 2013 11:14 tsi
3 MAYIS 1944 TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI 3 Mayıs Türkçülük Bayramı, bazılarının sulandırdığı şekilde milliyetçiler bayramı, milliyetçiler günü falan değildir.

03. Mayıs 1944, Türkçülük Bayramı

3 Mayıs Türkçülük Bayramı, bazılarının sulandırdığı şekilde milliyetçiler bayramı, milliyetçiler günü falan değildir. 3 Mayıs 1944, Türkçü-Turancı olmanın sanki bir suç olduğunu söyleyenlere karşı, Türkçülük ve Turancılığın suç olmadığını mahkeme kararıyla ispat ettirten Nihal ATSIZ ve arkadaşlarının (Zeki Velidi TOGAN, Hasan Ferit CANSEVER, Hüseyin Namık ORKUN, Dr. Fethi TEVETOĞLU, Necdet SANCAR, Alparslan TÜRKEŞ, Reha Oğuz TÜRKKAN, Orhan Şaik GÖKYAY, Heybetullah İDİL, İsmet Rasim TÜMTÜRK, Cihat Savaş FER, Muzaffer ERİŞ, Zeki SOFUOĞLU, Hikmet TANTU, Said BİLGİÇ, Cemal Oğuz ÖCAL, Cebbar ŞENEL, Hamza Sadi ÖZBEK, Nurullah BARIMAN, Fehiman ALTAN, Fazıl HİSARCIKLI, Saim BAYRAK, Yusuf KADIGİL) beraat ettikleri ve bu sebeple bu günün Türkçülük Bayramı olarak kutlandığı bir gündür. Bu günün adı Türkçülük Bayramı'dır. Böyle biline

Türkçülük Bayramı; günümüzde T.C. Anayasası'nın değişmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddesini değiştirmek isteyenlere karşı "1. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti'nin adı vatandaşlık tarifinden ve Anayasa'dan çıkarılamaz", "2. Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz", "3. Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milleti'nin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk'ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz" şeklinde özetlenen Türk Milletine Çağrı adlı bildiriye imza atan 300 aydınla birlikte milyonlarca Türkün, ataları Bilge Kağan'ın sözlerindeki yıkılmama inancını "Türk Milleti, Üstte mavi gök çökmezse, altta kara yer delinmezse senin ilini, töreni kim yıkabilir,  Titre ve kendine dön!" yeniden bütün dünyaya bir kere daha haykırdıkları bayramdır.

Ne mutlu Türküm diyene !

Türk Ülküsü Türkçülük;  "Türk milletini yükseltmek demektir."

Türk Ülküsü Türkçülük; "Türk kültürünün ve Türk dilinin dünyanın en üstün özgün bir kültürü ve dili olduğuna inanmak" demektir.

Türk Ülküsü Türkçülük; "Türk milletinin bütün milletlerden daha fazla mesut ve müreffeh yaşama hakkının olduğuna inanmak" demektir.

Türk Ülküsü Türkçülük; "Dünyanın en merhametli ve hoşgörülü milletinin Türk milleti olduğunu kabul edip, tarihte utanılacak hiçbir davranış ve kendimizi suçlu görecek hiçbir kabahatimizin olmadığına iman etmek" demektir.

Türk Ülküsü Türkçülük; "bu millet adam olmaz, Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar kıymetlidir" gibi sözleri söyleyebilen, yabancı kültürlerin esiri olmuş iki yüzlülere karşı Türklük bilinciyle hareket eden cesaretli millî kahramanlarımızın, aydınlarımızın ortaya çıkıp bu gidişe dur deme zamanının geldiğine inanmak ve gerekli hareketliliği göstermek" de demektir.

Atatürk Türk Ülküsünü şöyle tarif etmektedir:

"Elbette bir milletin ülküsü olacaktır. Ama bu ülkü devlet tarafından açıklanmaz. Millet tarafından yaşanır. Nasıl bakarken gözlerimizin farkında değilsek, ama bizim görmemizi onlar sağlıyorsa, ülkü de bütün davranışlarımızda farkında olmadan yaşar ve bizim davranışlarımıza yön verir. Hareketlerimiz olduğu gibi, düşüncelerimiz de onun etkisi altındadır."

"Türk Birliği'nin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun hayali ile kapayacağım. Türk Birliği'ne inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak, dünya sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türklüğün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek. Hayatta yegâne iftiharım Türk olarak doğmamdır."                                                                                                                

Bu başlıkları gören bazıları garip görecek ve ütopya diyecekler, biliyorum.

Ütopya değil bu. Tarihin akışı böyle olacak. Bu akışa kimse engel olamayacaktır. Dünyada, Türk milletinin sahip olduğu tarihî görev ve yükümlülüğüne sahip olmuş başka bir millet var mıdır? Cevabı: Yoktur.

Türkiye'nin ve dünyanın bugünkü bunalımdan çıkabilmesi ve huzurlu bir gezegen olabilmesi için bütün dünyada, Türk dilinin, Türk örf ve âdetinin, Türk üslubunun, Türk hayat tarzının,  kısacası Türk kültürünün hâkimiyeti ele geçirmesi lazımdır. Bu misyonun Türk  Milletine verildiğini dedem Kaşgarlı MAHMUT Divânu Lugati't-Türk  adlı eserinin  ön sözünde  "Tanrının devlet güneşini Türklerin burçlarından doğurduğunu, onlara Türk adını Tanrı'nın verdiğini, onlara kendi ordum dediğini, zamanımızın hakanlarını onlardan çıkardığını, bütün milletlerin idaresini onların ellerine verdiğini, onlarla olanları aziz kıldığını, onlarla geçinmek için dillerini öğrenmekten başka çare olmadığını, Peygamberimizin 'Türk dilini öğreniniz, çünkü onların uzun süre saltanatları olacaktır şeklindeki hadisi sahih ise Türk dilini öğrenmenin bir Tanrı emri olduğunu, sahih değilse akıl ve mantığın Türk dilini öğrenmeyi emrettiğini" belirterek Türk milletinin tarihî görev ve yükümlülüğüne işaret ediyordu.

Biz aynı inançları daha önce, VIII. asırdaki Göktürk Anıtları'nda da görüyoruz: Bilge Kağan "Tanrı gibi gökte doğmuş Türk Bilge Kağan" diye kendini tanıttıktan sonra, "doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar olan yerlerdeki milletler hep bana tâbidir" şeklindeki âdeta kozmik, uçsuz bucaksız bir mekâna hâkimiyetini  tarif ederken; "üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında kişi oğlu kılınmış. İnsanoğlunun üstüne ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş" sözleriyle de bu hâkimiyetin ezelden beri Türklere verildiğini belirtiyordu. Bilge Kağan bu hâkimiyet gücünü "yukarıda Türk Tanrısı, Türk mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiş. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İlteriş Kağanı, annem İlbilge Katunu Tanrı tepesinde tutup yukarı çıkarmış olacak" sözleriyle Tanrının isteğine bağlıyordı. Bilge Kağan "Türk, Oğuz beyleri, milleti, işitin: Üstte gök basmazsa altta yer delinmezse, Türk milleti, ilini töreni kim bozabilecek" şeklindeki anlatımıyla "Türk milletini, ancak ilâhî bir gücün yıkabileceğini, beşerî hiçbir gücün Türk milletini yıkamayacağını" belirtiyordu.

Daha önceki destanlar devrinden gelen inançlara da bakalım. Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz Kağan'ın dünya hâkimiyetine başlarken milletine "Takı taluy, takı müren, Kün tuğ bolgıl, kök kurıkan (Denizleri, ırmakları aşalım, yurdumuzu öyle genişletelim ki gök kubbesi bize çadır, güneş de bize tuğ olsun) ülküsünü hedef göstererek, dünya hâkimiyetinde bütün Türklere ve komşu kavimlere yaptıkları işe göre ad verip onları dünya üzerindeki bölgelere yerleştirip (orduyu İdil nehrinden ilk defa yaptığı ağaçtan oyma kayıklarla geçiren kimseye içi oyuk ağaç anlamına gelen Kıpçak adını; Buz dağında kendi atını bulan kimseye üstü başı karla kaplı olduğu için karlı anlamındaki Karluk adını, savaşta taşıyamadıkları ganimetleri ilk defa kağnı yaparak taşıttıran ve kağnının çıkardığı sesten esinlenerek ona Kangaluk>Kanklı adını, şehri saklayıp kendisine teslim eden kimseye yaptığı işten dolayı Saklap adını vermesi gibi) dünya düzenini kurduktan sonra dünyayı oğulları arasında paylaştırırken söylediği nutukta "Kök Tengrige  men ötedim, sizlerge bire men yurtum" (Gök Tanrıya ben ödedim, sizlere ben yurdumu veriyorum.) sözlerinde "ben borcumu Gök Tanrı'ya ödedim" anlatımında kendisinin Türk'ü dünyaya hâkim kılmakla görevli olduğunu, bu görevini yerine getirmenin borcunu ödemek anlamına geldiğini, böylece huzur bulup görev ve sorumluluğunu yerine getirdiğini biliyoruz. Demek ki Türk insanının Gök Tanrı'ya ödenecek borcu vardır, bu borç, ancak, Türkü dünyaya hâkim kılmakla ödenecektir.

Destanlarımızda, özellikle Ergenekon Destanı'nda Ergenekon'dan demir dağı eritip dışarıya çıkma motifi, etrafı Tanrı ve Altay Dağları gibi sıradağlarla kaplı kara kıtası Orta Asya'dan dağları aşarak bütün dünyayı kaplamak, ufuklara gitmek demektir. Bütün Türk Tarihi ve Türk'ün hâkimane yürüyüşü bu hedefe ve Oğuz Kagan'ın emrine uygun olarak gerçekleşmiştir.  Aşılan ırmaklar, Seyhun, Ceyhun, Dicle, Fırat, Kızılırmak, Aras, İdil,  Tuna, Meriç, Seyhan, Ceyhan ve Nil; aşılan denizler, Aral (bir deniz gibi), Hazar (bir deniz gibi), Karadeniz, Akdeniz, Marmara, Ege, Kızıldeniz, Adriyatik değil midir? Çin Seddi'nden Viyana' ya, Adriyatik'e kadar her yerde Türk yok mudur?

Türk tarihi ve Türk yürüyüşü insanoğluna yakışan, yaraşan bir tarih ve yürüyüştür. Bizim imparatorluklarımız değil, devletlerimiz vardır. En büyük özelliğimiz devlet kurabilmemizdir. Hiçbir kültürde "devlet ana", "devlet baba" deyimleri yoktur.

Türk Ülküsü'nü, tarihte Hun Kağanı Çiçi, Oğuz Kağan, Bilge Kağan, Alpaslan; yakın geçmişte İsmail Gaspıralı dilde fikirde işte birlik düsturuyla, Kazak Türklerinden Mağcan Cumabay Alıstaki Bavırıma ve Türkistan şiirleriyle, Ziya Gökalp,  Atatürk, Sadri Maksudi Arsal, Nihal Atsız, Başbuğ Alparslan Türkeş ve Prof. Dr. Turan Yazgan  en doğru şekilde tanımlamışlar ve hayatlarını bu ülküyü gerçekleştirmek yolunda feda etmişlerdir. Alparslan "size öyle bir vatan aldım ki ebediyen sizin olacaktır" sözleriyle Malazgirt Zaferi'nin sonucunda Anadolu'nun ebedî Türk yurdu olacağını vurgulamıştı.

Evet, Türkiye toprakları Türk insanına atalarının bir hediyesidir. Canla, kanla fethedilmiştir. Hiçbir güç bu topraklarda ayrı bir devlet kurup Türk milletini parçalayamayacak ve Türk Milleti er geç tarihi misyonunu gerçekleştirecektir.

Prof. Dr. Mehmet Metin KARAÖRS

Kaynak: aydinlarocagi.org http://aydinlarocagi.org/2013/04/03-mayis-1944-turkculuk-bayrami/#.UX95jaJSg6g


Bu haber 1,247 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,370 µs