En Sıcak Konular

İSLAM MEDENİYETİ İNSAN MEDENİYETİ DEMEKTİR

29 Nisan 2013 22:51 tsi
İSLAM MEDENİYETİ İNSAN MEDENİYETİ DEMEKTİR İnsana hakiki değerini iade eden, insanı ezik, sürüngen bir böcek konumundan; saygın bir insan seviyesine çıkaran İslâm’ın yeniden keşfi gerekiyor.

İslam medeniyeti, insan medeniyeti -1

Yazıya Mehmet Akif'in "İnsan" adlı şiirinin ilk 2 beytiyle başlayalım:
1– "Haberdâr olmamışsın kendi zâtından da hâlâ sen, 
 "Muhakkar bir vücûdum!" dersin ey insân, fakat bilsen…"
 (Ey insan; sen hâlâ kendi varlığından, özünden ve kişiliğinden haberdar olmamışsın da "ben hor hakir, düşük, zavallı görülen bir varlığım" dersin. Fakat bilsen).
2– "Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir: 
Avâlim sende pinhândır, cihânlar sende matvîdir." 
(Senin aslın, esasın, iç yüzün meleklerden bile yüksektir. Bütün âlemler, sende gizlenmiştir, dünyalar sende dürülüp bükülmüştür).
Şair burada bazı kişi ve grupların insanı hakir, küçük, zavallı, aciz görmelerine bir tepki göstermiştir. Bunlar ana hatlarıyla bazı Batılılar ve ve İslam'ı yanlış anlayan Müslümanlar. Allah kâinatı insan için yarattı. Kâinatın bütün düzeni, insana göre ayarlanmış. Allah insanı merkeze alan bir varlık, dünya, kâinat tasarımı ortaya koymuş. İnsan, bütün varlıkların efendisi konumunda. Her şeyin farkına varma yetisi olan bilinç, sadece insanda var. Fark etme, fark ettiğini ifadeye dönüştürme, isteme, istekleri doğrultusunda iş üretme, yaratılıştan güzel olan kâinata sanat anlamında değer üreterek daha da güzelleştirme, hayatı ve varlığı anlamlı hâle getirme kabiliyeti sadece insanda var. İnsan âdeta kâinatın özü ve başlıca amacı. Ama insan, bunu anlayamamakta ve hemcinsi olan diğer insanların değerini bilmemektedir. Bugün insan, kirli ihtiraslar uğruna harcanmakta, savaşlarda kitlesel anlamda katliamlara tabi tutulmakta, ezilmekte, süründürülmekte, horlanmakta, itilip kakılmakta ve yok sayılmaktadır. İnsan, insan tarafından değeri en bilinmeyen mahlûk. Bugün insanlık, sağlam bir insan felsefesinden yoksun olduğu için ideal bir insanlık dünyası kurulamamaktadır. Kupkuru bir makine ve madde medeniyetine sahip olan materyalist dünya, özü, ruhu, manayı, soyut değeri temel alan sağlam bir insanlık medeniyetinden yoksundur. Bugün bu yoksunluğun sancıları yaşanmaktadır.
Batı felsefesi, kültürü ve düşüncesi insanı tarih boyunca muhakkar (horlanan) bir vücut olarak algılamış ve öyle yaklaşmıştır. Yani hakir görmüş, değersizleştirmiş, hakaret etmiş, aşağılamış ve insanı ezmiştir. Batının antikite döneminde Eski Yunan tanrıları, hakir gördükleri insana karşı savaş açmışlardır. Eski Yunan mitolojisi, büyük ölçüde sanal tanrıların insanla mücadelesine, insana karşı olan faaliyetlerine dayalıdır. Eski Yunan mitolojisi hikâyelerinde Tanrı–insan zıtlaşması, hâkim olan motiftir. Mesela insanlığın faydasına olan ateş ve ışığı tanrıların katından çalarak insanlara ulaştıran Promete, baş tanrı Zeus tarafından işkenceye tabi tutulur. Zeus, ceza olarak Promete'yi bir kayaya bağlar, her sabah bir kartal gelir, Promete'nin ciğerlerini yer. Fakat her gece Promete'nin ciğerleri yenilenir, ertesi gün kartal gene yer ve bu işkence böyle sürüp gider. Bir zaman sonra bu işkenceye Herkül son verir. Eski Yunan mitolojisinde insanların iyiliğini istemeyen sanal tanrılar ve onlar etrafında bol miktarda hikâyeler üretilmiştir. Bunlar, Batı kültür tarihindeki insanın çilesinin, aşağılanmasının, insanın muhakkar görülmesinin en eski belgeleridir. 
Ayrıca Batı tarihinin ikinci önemli devresi olan Muharref Hıristiyanlık döneminde de kilise kurumu, insanı yine düşman ilan etmiştir. Antik dönemde sanal tanrıların baskısına maruz kalan insan, muharref Hıristiyanlık döneminde yani Orta Çağda da bu sefer beşerîleştirilmiş, aslından saptırılmış bir Hıristiyanlık üretimi olan Tanrı anlayışı tarafından baskı altına alınmış ve hakir görülmüştür. Mesela insanın kiliseden bağımsız olarak bilim yapmasına, sanat yapmasına izin verilmemiştir. İnsan, kiliseye hizmet eden bir köle olarak algılanmıştır, ezilmiştir. Onun kişisel dünyası, özgün duygu, düşünce ve yaşama alanı yok edilmiştir.  Yani insan, bu dönemde de muhakkar bir vücut olarak görülmüştür.
Yine aynı Batının üçüncü önemli dönemi olan modern zamanlarında da insanın kaderi değişmemiştir. Modernizmin baskın karakteri olan kapitalist döneminde insan yine muhakkar bir vücut olarak görüldü ve insan, zenginlerin, sermayedarların, fabrika sahiplerinin aşırı kâr hırslarına, çok para kazanma arzularına kurban edildi. Kapitalizm, insanı az bir ücretle gece gündüz çalışan bir robota döndürdü. 
Blaise Pascal şöyle der: "İnsan bir saz gibidir, doğadaki en güçsüz şey, ama düşünen bir saz. İnsanı ezmek için evrenin tümüyle silahlanması gerekmez. Onu öldürmeye hafif bir rüzgâr esintisi ya da bir damla su yeter. Evren insanı ezdiğinde bile insan kendisini yok eden evrenden daha soylu olurdu. Çünkü insan öldüğünü de bilir evrenin onun üzerindeki üstünlüğünü de. Oysa evren bunların bir tekini bile bilmez. Öyleyse bütün değerimiz düşünceye bağlıdır. Başımızı dik tutabilmemiz için gereken destek noktası düşüncedir. Bütünüyle doldurmayı hiçbir zaman başaramayacağımız zaman ve mekân değil. Öyleyse iyi düşünmeye çalışalım. Ahlakın ilkesi budur işte."(Düşünceler, 1670)[1]

İslam medeniyeti, insan medeniyeti demektir - 2

Burada insan–tabiat karşıtlığı ve mücadelesi var. Akif ise İslam'da insan–tabiat–Allah bütünlüğünü ortaya koyuyor. Yine Batı modernizminin ikiz kardeşi olan Komünizm de Kapitalizm gibi insanı muhakkar bir vücut olarak gördü. Kapitalizmde insan, gözünü hırs bürümüş zenginin kölesi olarak aşağılanıyordu, komünizmde ise Marksist ideolojinin emrine verilen bir köleye dönüştürüldü. 
Batı kaynaklı kapitalizm, komünizm gibi beşerî sistemler tarafından varlığı silinen, ezilen, yok edilen, insanlığından çıkarılan insanın böylesine muhakkar görülüşünü yine bir başka batılı yazar, simgesel ironik bir göndermeyle ele alıp işlemiştir.
Prag'da doğan Franz Kafka (1883–1924), 1912'de yazdığı Dönüşüm adlı anlatısına şu cümlelerle başlar: "Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. (…) Ne olmuş bana böyle? diye düşündü. Gördüğü, düş değildi. Biraz küçük, ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duvarın arasında eskiden nasılsa, şimdi de öyleydi." (Franz Kafka, Dönüşüm, çev. Ahmet Cemal, Can Yayınları, İstanbul 2008, s. 13)
Bu anlatıda pazarlamacı olan bir kişinin temsilciliğinde insanların materyalist Batı modernizminin kurguladığı bir hayatta ne hâle getirildiği anlatılır. İnsan denen saygın bir varlığın, Batı, kapitalist sistem, modern zamanlar, çevre, aile, değişik kurumsal yapılar tarafından ezilişini izleriz. Bu eserde muhakkar bir varlık hâline getirilen ve böcekleştirilen insanın, içinde yaşanılan hayatı bir böcek olarak izleyişini, böcekleştirilen insana diğer insanların insanlık dışı davranış biçimlerini görürüz.  
Burada insanın böceğe dönüşmesi, aslında Batı medeniyetinin insanı insanlığından uzaklaştırdığının bir göstergesidir. Batı medeniyet sisteminde insan, insanlığından koparılmış, kendi yaratılışına, fıtratına, özüne yabancılaştırılmış, bütün anlam ve değerlerinden uzaklaştırılmış ve yerlerde sürünen bir böcek kadar önemsiz bir seviyeye düşürülmüştür. İnsanın insanlığından uzaklaştırılıp böcekleşmeye doğru itilmesi süreci, bugün de batıl batıcılık anlayışı içinde devam edip gitmektedir. İnsanın böcekleşmesi motifi o kadar yaygınlaşmış ki Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde Garipçiler olarak bilinen akımın öncüsü olan Orhan Veli, "Böcekler" adlı şiirinde bu duruma şöyle yer verir: "Düşünme, / Arzu et sade! / Bak, böcekler de öyle yapıyor" (Orhan Veli, Bütün Şiirleri, İstanbul 1959, s.110.)
Burada düşünmeyen, yani insan olarak var oluşunun temel işlevlerinden biri olan özgür düşünce üretmeyen, ya da üretemeyen insanın trajedisi yansıtılıyor. Mutlak hakikattan uzak olan, onu bulamadığı için bunalıma giren, hayatı sadece biyolojik ihtiyaçları doğrultusunda yaşayan, büyük manevi, ruhani, kutsal, soyut hakikatleri reddeden bir insanın trajedisi dillendiriliyor. Bu materyalist zihniyete göre insan, böcekler gibi, hayvanlar gibi yer içer, yatar, eğlenir ve bu dünya cifesinde sürünerek ölür gider. Bütün varlığı, değeri, anlamı, işlevi bundan ibarettir. Kutsallarından uzaklaştırılmış insanın çıkabileceği en yüksek mertebe, sadece arzularına, duyularına, nefsine, içgüdülerine göre yaşayan bir böcek olmaktır. Batı modernizmi insanı getire getire sürüngen bir böceğe dönüştürdü. İşte Orhan Veli, bu şiirinde bu insan trajedisini traji–komik bir üslupla böyle ortaya koyuyor. 
Yine aynı dönemlerde Batı modernizminin ruh krizini yaşamış ama sonradan hakiki manada İslam imanıyla kendisini kurtarmış olan Necip Fazıl, insanın Batı medeniyeti tarafından böcekleştirilmesi olgusuna şöyle yer verir: "Hiç kalmadı soran: Ne var insanda? / Ben duvarda ezik bir böcek miyim? / Yoksa, pırıl pırıl, tek damla kanda, / Kâinatı süzen bir mercek miyim?" (Necip Fazıl Kısakürek, Çile, 7. baskı, Büyük Doğu Yayınları, İstanbul 1979, s.215) Necip Fazıl, aşağı yukarı 1922–1934 yılları arasında modernizm kaynaklı bir ruh krizi içinde böcekleştirilmiş, kendi ifadesiyle duvarda ezik bir böcek hâline getirilmiş bir varlık olarak yaşadı. Yani kendisini duvarda ezilmiş bir böcek kadar değersiz gören bir algı içinde yaşadı. Ancak 1934'te hakiki manada bir İslâm imanıyla buluşunca kendisinin muhakkar bir böcek değil, muhterem bir insan olduğunun farkına vardı. Bu farkına varış yüksek bir şuura dönüştü ve bu şuuru yine aynı yükseklikte ifadeye dönüştüren şiirler, yazılar yazdı. 
Necip Fazıl'ın gençliğindeki bohemlik döneminden şuurlu Müslümanlık dönemine geçmesi demek, duvarda ezik bir böcek olmaktan kâinatı süzen bir mercek olan insanlık katına çıkması demekti. Aslında Necip Fazıl'ın insanı İslâm imanıyla kâinatı süzen bir mercek olarak algılaması, hem Mehmet Akif hem de bir başka büyük Türk şairi olan Şeyh Galip'le aynı duyarlıkta birleşmesi demektir. Nitekim Şeyh Galip de bir Terci–i Bendinde şöyle der:
"Hoşça bak zâtına kim zübde–i âlemsin sen / Merdüm–i dîde–i ekvân olan âdemsin sen" (Kendine iyi bak, dikkat et ki sen âlemin özüsün, varlıkların gözbebeği olan insansın sen.) (Abdülbaki Gölpınarlı, Şeyh Galip, Varlık Yayınları, İstanbul 1953, s.34)
Bu beyitte ayrıca Kur'an'da geçen "Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık" (Ettîn Suresi, Ayet Nu: 5) ayetinin bir yansıması da vardır.
Bütün bunlardan sonra şu söylenebilir: Yaşanabilir, huzurlu bir dünya, salt maddeye dayalı materyalist bir dünya kurgusundan vazgeçip, saf İslam imanının insan fıtratına tamı tamına uyan yüksek insanlık medeniyetinin yeniden inşasıyla mümkündür. İnsana hakiki değerini iade eden, insanı ezik, sürüngen bir böcek konumundan; saygın bir insan seviyesine çıkaran İslâm'ın yeniden keşfi gerekiyor. [2]

Prof. Dr. Nurullah Çetin - Yeni Mesaj

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ 

[1] http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12005564/islam-medeniyeti-insan-medeniyeti-1/prof-dr-nurullah-cetin

[2] http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12005553/islam-medeniyeti-insan-medeniyeti-demektir2/prof-dr-nurullah-cetin



Bu haber 948 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,306 µs