OSMANLI'NIN KIYMETLİLERİ
23 Nisan 2013 10:40 tsi
Bir şehrin asıl büyüklüğü ve şerefi, kelle sayısı ile ölçülmez, orada yaşayan gerçek büyüklerin, değerli insanların sayısı ile anlaşılır.
Osmanlının Kıymetlileri
Osmanlı okullarında okuyamamış, Osmanlı toplumunda yaşayamamış, Halife ekmeği yiyememiş; Mekkeye, Medineye, Şama, Bağdada, Beyruta, Sanaaya, Selanike, Yanyaya, Üskübe pasaportsuz gidememiş olmam bendenizin büyük eksikliklerimdendir. Doğum tarihim bunlara el vermedi
Kaderim böyleymiş
Hayatımın en mes'ud hadiselerinin başında, Osmanlıdan kalmış birtakım değerli zevatı görmem, onların sohbetlerini dinlemem, nasihatlerinden az da olsa yararlanmış olmamdır.
Benim neslim Osmanlıya yetişmedi ama hiç olmazsa Osmanlının bazı büyüklerine, kıymetlilerine yetiştik. Maalesef genç nesiller buna da nail olamadılar.
Bir evin, bir mekanın, bir karyenin, büyük veya küçük bir şehrin ve bir ülkenin en büyük şerefi değerli, mânevî derecesi yüksek kıymetli zevatı barındırmasıdır. Bu yüzdendir ki, "Şerefü'l-mekân bi'l-mekîn" denilmiştir.
Bir şehrin asıl büyüklüğü ve şerefi, kelle sayısı ile ölçülmez, orada yaşayan gerçek büyüklerin, değerli insanların sayısı ile anlaşılır.
Anadolu'da beş bin nüfuslu küçük bir ilçe düşünelim. Bu şehirde ulemadan, fukahadan, âliman ve ârifandan, üdebadan, meşayihten, kibar kişilerden, ziyalılardan bir fert bile yoksa orası sıfırdır. Böyle kişilerden yirmi kişi varsa orası gerçek şehirdir. Çünkü onlar münevver, gerçek aydın kimselerdir. Onlar olmazsa, gece gündüz elektrik ampulleri yansa da şehir maneviyat bakımından karalıklarda kalır.
Eskiden küçük, orta ve büyük şehirlerimizde medreseler, tekkeler vardı. Başta kadı efendi olmak üzere icazetli ulema ve fukaha vardı. Tekkeler vardı, onların icazetli şeyhleri vardı. Cuma namazları oralarda Halife-i Müslimînin izin ve beratı ile kılınırdı.
Eski Osmanlı evlerinde ve beldelerinde muhadderat-ı İslamiye vardı.
Alim ve fazıl rical sınıfı, bir cismin başı gibidir. Baş olmayınca gövdenin büyük olmasının hiçbir kıymeti yoktur.
Büyük veya küçük İslam şehirlerinde gerçek İslam Medreseleri yoksa
Gerçek tasavvuf tekkeleri yoksa
Gerçek ulema, fukaha, müderrisler, şeyhler yoksa
Ziyalı ve müeddeb beyefendiler ve hanımefendiler yoksa
O mekanlara İslam şehri demek yanlıştır.
İslamda önemli olan, kemiyetten (kelle sayısından) önce düşünülmesi gereken husus keyfiyettir. Keyfiyet ise ilimle, irfanla, ahlak ve faziletle, kültür ve sanatla olur.
Himmetü'r-rical taklaü'l-cibal buyurulmuştur. Yani büyük adamların himmeti ile dağlar devrilir. Büyük adamlar olmazsa, dağlar Müslümanların üzerine devrilir.
Göynük denilince hatıra kim geliyor. Fatih Sultan Mehmed hazretlerinin hocası ve mürşidi Akşemseddin gelmiyor mu?
Kastamonu
Şaban-ı Veli
Konya Mevlana Celalüddin Rûmî
İstanbulun değişmez valisi kimdir? Alemdar-ı Fahr-i Kainat Eba Eyyub el_Ensarî
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Kaynak: MİLLİ GAZETE
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Osmanlinin_Kiymetlileri/14657#.UXeG2mAqE4w
Bu haber 649 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle