TÜRKLÜK DÜŞMANI İSLAMCILARIN ŞAPA OTURDUĞUNUN BEYANIDIR
21 Nisan 2013 17:14 tsi
Son günlerde Batının Türk düşmanlığına dayalı Nasyonalist projelerinin yerli uygulama memuru olan dahilî bedhahlar, İslamcılık adına Türk düşmanlığını temel politikaları haline getirdiler ve söylemlerinin merkezine oturttular.
Türklük düşmanı İslamcıların şapa oturduğu beyanındadır
Son günlerde Batının Türk düşmanlığına dayalı Nasyonalist projelerinin yerli uygulama memuru olan dahilî bedhahlar, İslamcılık adına Türk düşmanlığını temel politikaları haline getirdiler ve söylemlerinin merkezine oturttular. Bunlara göre Türklük ırkçılıktır, etnik bir grup adıdır. Türkiyede 36 ayrı etnik grup vardır, Türkler de bunlardan biridir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti, millî bir Türk devleti olmaktan çıkarılmalı, Türklük yok edilmeli, devlet, kozmopolit bir yapı içinde 36 kavim çorbasına döndürülmelidir.
Halbuki Türklük, tarih boyunca önce bir kavim adıyken, zamanla bir millet adı haline gelmiştir. Bu bağlamda Müslüman olan herkese Türk denilmiştir.
En eski Batı kaynaklarında bile Türklükle Müslümanlığın eşdeğerde olduğu, Türk deyince Müslüman anlaşıldığı yani Türklüğün bir ırk ve etnik köken aidiyeti olmaktan çıkıp sosyolojik anlamda bir üst toplumsal yapı olan millet adı olduğu açıkça tarihî bir gerçekliktir. Bu meseleye bir örnek vermek istiyorum.
Türkiyede uzun süre bulunmuş batılı bir misyonerin 1908 yılında basılan bir eserinde (James L. Barton, Amerikan Misyonerleri Heyeti Sekreterinin Anıları, Türkiyede Gündoğumu, çev. Zekeriya Başkal, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010), Türklükle Müslümanlığın aynı şey olduğu açıkça belirtiliyor.
Yazar, kitabının bir yerinde Türkler alt başlıklı bölümde şunları yazıyor:
Türkiyede Türk kelimesi Müslümanları tarif etmek için kullanılır. İslamı kabul eden bir Ruma derhal Türk denilir. Ve ondan da kendini Türkleştirdi şeklinde söz edilir. Sıradan kullanımında Türkiyede bu kelime sadece dinî bir inancı işaret eder. Bu noktada Muhammedî (Hz. Muhammedin dinine mensup olanlar) kelimesini kullanmak yerine, konunun bu kısmını Türkler başlığı altında değerlendireceğiz. Böylece dinî ve millî paralelliği bozmamış olacağız.
Türkiyenin Türkleri, bu topraklarda yaşamış ve İslamı kabul etmiş her ırkı içerir. Farklı ırkların insanları İslamı benimserken derhal Muhammedî kitleyle karşılaşır ve büyük ölçüde devletin ve dinin aşıladığı ortak geleneklerle bu kitleyle birleşir. Bu asimile olmuş ırklar arasında evlilikler vardır. Bu yüzden, ırkların karışımdan uzak tutulduğu Arabistan hariç, Türkler arasında açık bir ırk tipi bulmak güçtür.(s.6061)
Şimdi bu ifadeler, Türklükle Müslümanlığın bir olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bugün Türk düşmanlığına dayalı Kürt ırkçılığı yapan İslamcı görünümlü; ama aslında HaçlıSiyon batı emperyalizminin yerli işbirlikçi taşeronları, ısrarla Türklüğü etnik bir grup seviyesine indirgemeye ve Türk millet birliğini 36 etnik gruba bölüp parçalamaya ve Türkiyeyi kavimler kargaşasına sürüklemeye, Türk adını silmeye çalışıyorlar.
Türklüğü İslam dışı bir şey olarak gösterip her türlü milliyetçiliği ve bu arada Türk milliyetçiliğini; hatta din milliyetçiliğini yani bu kapsamda İslam milliyetçiliğini de ayakları altına alan Türkiyeli siyasetçiler, Müslümanlıkla Türklüğün Osmanlı Devletinde en eski devirlerden son zamanlara kadar nasıl özdeş iki kavram olduğunu; bu misyonerin 1908deki şu sözlerinde açıkça görebilirler. Tabii gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar kümesinden değillerse. James L. Barton adlı bu misyoner anlarında şöyle diyor:
İmparatorluk içinde sadece tek bir birleştirici güç vardır ve o da İslamdır. Geldikleri ırka bakmaksızın İslamı benimsemiş herkes yönetici kesimin aslî bir unsuru haline gelir. Böylece derhal Türkçe ya da Arapçayı kullanmaya başlar ve Türk olarak anılmaya başlar. (s.38)
Yine bir HaçlıSiyon projesi olan millî Türk Devletini yok edip Yeni Türkiye inşa etme işinin bir boyutu da Türk milletine Türk dememek, Türkiyeyi Türksüzleştirmek, Türk milletini yok saymak için hep Osmanlıyı gündeme getirmeleri, Osmanlıyı örnek olarak göstermeleridir. Bu işbirlikçi taşeronlara göre Osmanlı Devleti Türk devleti değil, kozmopolit bir kalabalık güruhun devleti imiş. Osmanlıda Türk yokmuş, Osmanlı vatandaşları ve Osmanlı Devleti varmış. Herkes Osmanlı imiş, Türk mürk değilmiş, Türk lafı hatta Türkiye adı sonradan; Cumhuriyetten sonra çıkmış filan. Dolayısıyla şimdi de Türk demezsek Osmanlı gibi olabilirmişiz ve barışı sağlayabilirmişiz.
Bunlar tabii cehaletten öte bir ihanetin yansımaları. Türkün milliyetini, Türklük ruh ve şuurunu yok etmek için emperyalist batının talimatları ile piyasaya sürülmüş, PKK zihniyetine dayalı bir Kürtçülüğü hâkim kılmak için üretilmiş bir projenin yansımasıdır.
Türkiyede yaşayan bütün vatandaşlarımızın kimlik adı olan Türk milletini, devletimizin adı olan Türk Devletini anayasadan ve diğer bütün kurumlardan silmek için Osmanlı Devletini referans olarak alanlar şapa otururlar. Zira yukarıda sözünü ettiğimiz batılı misyonerin 1908 yılında basılan bu eserinde Osmanlı Devleti bir Türk İmparatorluğu olarak anılır. Eser boyunca misyoner, hep böyle der. Mesela: Türk İmparatorluğunun mevcut sınırları şöyle ifade edilebilir. Avrupada Makedonya, batıda Yunanistana uzanan, kuzeyde Sırbistan, Bulgaristan ve Edirneyi içeren topraklar, doğuda Rusya ve İrana kadar bütün Küçük Asya, Suriye ve Arabistan, Afrikadaki iki küçük bölge ve Akdenizdeki birkaç küçük ada. Türkiyenin direkt hâkimiyeti altında bulunan bölgenin büyüklüğü ve bu bölgedeki nüfus şöyledir:(s.8)
Bu ifadelerde batılı bir misyonerin bile Osmanlı Devletinin bir Türk İmparatorluğu, hatta ülkenin adının da Türkiye olduğu açıkça belirtiliyor. Dolayısıyla Osmanlıda Türk sözü yoktu, herkese Osmanlı deniyordu, o yüzden barış ve kardeşlik vardı. Şimdi de Türk demezsek barış ve kardeşlik gelir safsataları tamamen Türkü silmeye dönük manevralardır. Türk milleti, kendi üzerinde oynanan oyunları fark etme feraset ve basiretine sahiptir. İslamcı görünümlü ama ne idüğü bizim tarafımızdan bilinen uyanık Türkiyeli siyaset esnafı, Türk milletinin adını da kendini de Allahın izniyle yok edemeyecektir. Biz sadece sabırlıyız.
Prof. Dr. Nurullah Çetin - Yeni Mesaj
Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12005471/turkluk-dusmani-islamcilarin-sapa-oturdugu-beyanindadir/prof-dr-nurullah-cetin
Bu haber 654 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle