''TERBİYESİZCE''
14 Nisan 2013 22:33 tsi
Şimdi siz "Türk Bayrağından" rahatsızlık duyup, "Bunu devlet bayrağı yapalım" diyen kişi için, "Onun orada ne işi var" diyene "Terbiyesiz" derseniz sözünüzün arkasında durmanız da gerekir.
"Terbiyesizce!"
Başbakanın Siyasi Baş Danışmanı ve AKP Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan akil insanlar için yapılan eleştirileri, "Bunlar terbiyesizce yapılan eleştiriler" olarak değerlendirmiş.
Böyle bir üsluba cevap aynîyle olmalı amma tabi bu herkesin yapabileceği bir şey değil.
Başbakanın siyasi danışmanı okumuşyazmış adam amma demek ki okuduğu okullarda "suçun şahsiliği ile ilgili" bir bilgiyle karşılaşmamış. Karşılaşmadığı için de akil insanlar için yapılan bütün eleştirileri "terbiyesizce" sınıfına sokmuş.
Şimdi siz "Türk Bayrağından" rahatsızlık duyup, "Bunu devlet bayrağı yapalım" diyen kişi için, "Onun orada ne işi var" diyene "Terbiyesiz" derseniz sözünüzün arkasında durmanız da gerekir.
Mesela Başbakan için konuşma metni hazırlarken o metnin bir yerine, "Bir kardeşimiz, 'Türk bayrağı demeyelim, devlet bayrağı diyelim' demiş. Birileri de tutuyor bunu eleştiriyor. Görüyor musunuz şu terbiyesizliği? Türk bayrağı değil devlet bayrağı diyelim diyen eleştirilir mi; terbiyesiz herif!" metnini iliştirmelisiniz ve Başbakan da bunu on binler karşısında okumalı, yandaş televizyonlar da canlı yayınlamalı
Terbiye, sözünün arkasında durmaktır.
Ayrıca, hiç kimsenin akil insanlarla bir alıp veremediği yok. Alt alta bu 63 kişiyi yazın. İster gazeteci olsun, ister siyasetçi, ister başka meslekten biri, acaba kaç kişi bunlar aleyhinde bir söz söylemiştir
Belki bir, bilemedin iki eleştiri çıkar, o kadar.
Öyleyse ister isim verilerek ister isim verilmeden yapılan "akil insanlar eleştirisi" aslında onları oraya layık gören için, bizzat Başbakan için yapılıyordur.
Bunu çocuk bile anlar.
Mesela benim Orhan Gencebay'la ne işim olur? Amma o akil adamlığını, "Batsın bu dünya'yı söyledim; benim 300 bin tirajım var, boynumda şöyle bir kolye taşıyorum" diye savunursa, ben de, Cemal Kuru'nun "Ah kabrimin ilk gecesi" iki milyon tiraj yaptı der, Türkiye'ye acırım.
Başdanışmanın yaptığı, el bombasının pimini çekip ortalığa bırakmaktır.
Hatasını telafi için Sayın Akdoğan'ın "terbiyesizce"ye örnek vermesi gerekiyor. Bakalım verebilecek mi?
Ve vereceği örneklerin dengi yahut mislini bizzat siyasi danışmanı olduğu kişi vatandaş yahut muhalefet için söylemiş mi?
Söylemişse, Sayın Akdoğan bakalım o zaman, "O da terbiyesizce davranmış" diyebilecek mi?
Bugün "Akdoğan"la başladık bari Akdoğan'la noktalayalım:
"T.C." ibaresinin kaldırılması konusunda da Sayın Akdoğan: "Sağlık Bakanı sanıyorum 'Bakanlığın üzerinde bu ibare var. En taşradaki, ücra köşedeki herhangi bir yerin başına illa asmaya gerek yok. Burası zaten Türkiye Cumhuriyeti anlamında bir söz söylemiş. Bunu başka yere çekmek doğru olmaz" demiş, diyebilmiş.
Bir kere Sağlık Bakanı "Böyle bir söz söylememiş" böyle bir genelge yayınlamış. Şimdi sen durup dururken on binlerce tabelanın üzerinden "T.C." ibaresini çıkartmak için bir genelge yayımlarsan ve daha önce de Ziraat Bankası logosundan "T.C."yi kaldırmışsan, o zaman vatandaş "Ne oluyor yahu?" diye sorma hakkına sahiptir.
Siz ne derseniz deyiniz, işin aslı, (T.C.)'nin Doğu ve Güneydoğu'nun bir bölümünden tasfiyesiyle ilgilidir.
Tamam, Sağlık Bakanlığı ve Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü Ankara'da, oralarda (T.C.) kalacak; Doğu ve Güneydoğu'da (T.C.) silinecek. Millet uyanmasın diye uygulama Türkiye genelinde yapılacak.
Bu iş organize bir iş.
Çünkü bu iş Başbakanın haberi ve oluru olmadan yapılabilecek bir iş değil.
Niyet buydu. Milletin tepkisi geri adım attırdı. Amma göreceksiniz, vazgeçmeyecekler.
Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12005368/terbiyesizce/hasan-demir
Bu haber 712 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle