AKP'NİN AÇIKLANMASINI REDDETTİĞİ 1 MART TESKERESİ İÇİN ÖNEMLİ AÇIKLAMA

Dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçınbayır, tezkerenin reddedilmesinde önemli rol oynadığını belirterek, konuyla ilgili kabinede yaşadıkları tartışmaları açıkladı

 

1 Mart tezkeresinin tutanaklarının açılması TBMM'de AKP'lilerin oyları ile reddedilirken, dönemin Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, 10 yıl sonra suskunluğunu YENİÇAĞ'a bozdu Yalçınbayır, tezkerenin reddinde önemli rol oynadığını belirterek, "Tezkere iyi ki geçmedi, geçseydi Türkiye kan gölüne dönecekti" dedi.

YENİÇAĞ'ın konu ile ilgili sorularını yanıtlayan Yalçınbayır'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:

 

Baykal etkili konuştu

 

TBMM Genel Kurulu'nun açık bölümünde usül hakkında konuşmalar yapılmıştı. O zaman CHP Genel Sekreteri Önder Sav konuşma yaptı. AKP'den konuşmalar oldu. Bu halka açıktı. Kapalı oturumda da Başbakan Abdullah Gül ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal konuştu. Baykal'ın konuşması gerçekten etkileyiciydi.

 

Demokrasi ayıbı

 

Açıklığın denetimin ön tarafta olduğu bir süreçte bu tutanakların açılmaması bir demokrasi ayıbıdır. Bu artık dava konusu olmaz. Siyasetin konusu olan bir şey bir taraftan sırlarla ilgili bilgi edinmeyle ilgili engellemeleri kaldıralım sırları aza indirelim, demokrasimizin sırları dökülsün de şeffaflık olsun diyeceğiz öbür taraftan demokrasiyi sırlara büründüreceğiz. 

 

İzin alacak değilim

 

Ben o zaman AKP grubunda da daha fazla konuşmak istedim. Başbakan Gül "sizin muhalefetiniz belli siz uluslararası meşruiyeti vurguluyorsunuz bunları söylemeniz de bir beis yok" dedi. Konuşmak için elbette ondan izin alacak da değildim. 

 

20 Mart tezkeresi de var

 

20 Mart tezkeresi geliyor, Onun da 10. yılı. O da açılmayacak. 

Parti çıkarları önde 

Türkiye'de kapalı ve gizli oturum TBMM'de çok yapıldı. TBMM'de kapalı oturumların yapılmasının nedenini ben ülke çıkarlarından daha ziyade siyasi mülahazalarla, parti çıkarı mülahazalarıyla yapıldığını gördüm. Siyasetimizin ayıbıdır bunlar.  

Kabine'de tartışma

 

Uluslararası meşruiyeti ve demokrasiyi, barışı söyledim. Dönemi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın da aralarında bulunduğu  bazı bakanlar "Siz barışseversiniz de biz değil miyiz'" eklinde konuşunca kendilerine "İnsanları olağanüstü süreçlerde belli olur, olağanüstü süreçlerde sınanır, insanlar sınanmayacak mı? kurumlar sınanmayacak mı? Olağan şartlarda herkes demokrattır, herkes barıştan yanadır, herkes insan haklarından yanadır, insanların ve kurumların sınandığı zamanlar olağanüstü zamanlardır. Bu olağanüstü zamanların içerisindeyiz" dedim. Aradan zaman geçtikten sonra bir üst düzey yetkili bana "İyi ki 1 Mart tezkeresi geçmedi. Türkiye bir kan gölüne dönecekti" dedi. 

 

Parti programı bağlıyor

 

Bakanlar kurulu'ndaki tezkerenin geçmesinden yana olan Maliye Bakanı Unakıtan, "Bu tezkerenin geçmesi lazım bizim misyonumuz bu" demişti. "Biz bunlardan zarar görüyoruz, bunları kaldıramayız" deyince ben de "Partinin misyonu programında bellidir. Siz bana bir yer gösterin ki misyonumuzu öğreneyim. Bu partinin programı ve uluslararası hukuk herkesi bağlıyor. Anayasa 92. madde herkesi bağlıyor" dedim, aramızda kısa süreli tartışma oldu. 

 

Arınç iyi yönetemedi

 

TBMM Genel Kurulu'na o zaman birkaç kitap sızdırılmıştı. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün yayınları arasındaki karikatür kitapçığı. Uluslararası basında ve ABD basınında 1 Mart tezkeresi karşısında Türkiye'nin durumunu karikatürize eden insanı da tahrik eden eleştiri hudutlarını aşan karikatürler vardı. Türkiye'yi, Tük liderlerini kötü durumda gösteren karikatürler vardı. Bu karikatürler kapalı oturumda tarafımızdan Genel Kurul'a gösterildi. Birkaçı dağıtıldı. AKP milletvekillerinin bunu görünce tahrik olmaması mümkün değildi. O dönem gerçekten TBMM Başkanı iyi yönetmedi. AKP grubu iyi yönetilmedi. 

 

Yönetimi uyarmadım

 

Ben bunları İdris Naim Şahin'e de anlattım. Kapalı oturumu TBMM ilk defa yapıyor. Milletvekilleri yeni. Böylesine oturumlarda TBMM'yi yöneten başkan veya başkan vekili kullanılan oylara ilişkin sonuçları açıklar eğer endişe varsa çekimser kalmasını tahmin ettikleri kişilere girmeyin denebilir. O sayıdan düşer. Bu suretle daha kolaylıkla geçebilirdi. "Bu konuda bizi neden uyarmadın" deyince ben de "Tezkerenin geçmesinden yana değildim" dedim. Neden uyarayım. 

 

Ben engelledim

Oylama yapıldıktan sonra divana gittim oyları görünce "Bu geçmedi" dedim. Bakanlar Kurulu'na geldiğimde evetler çok olunca arkadaşlar "Geçti" dedi.  Ben "Geçmedi" dedim. Kendilerine "İçtüzüğe bakın anayasanın 96. maddesine bakın geçmediğini görürsünüz" dedim. 

 

Arınç dışarı çıkmamı istedi

 

Biraz sonra TBMM başkanı arka taraftaki odaya çekildi. Kanunlar Kararlar Dairesi Başkanı İbrahim Araçla beraber ben de doğrudan oraya gittim. Bülent Arınç'la İbrahim Araç konuşuyorlar. Bülent Bey, "Ertuğrul bey bizi yalnız bırakır mısın, mütalaamız var" dedi. Ben kendilerine şunu dedim "53. hükümetin Ana-Yol hükümetinin güven oyu aramadığına dair anaya mahkemesinin kararı var. Hatırlatırım. Bülent bey de biliyor, o davanın açılması ile ilgili davanın içerisindeydim . O zaman DSP'liler çekimser kalmışlardı. Çekimser kalanlar sayıya dahil ediliyordu, "Onu hatırlatırım" dedim. Arınç'ı bu konuda ilk uyaran bendim. Bakanlar Kurulu'ndaki arkadaşlar da Bülent Arınç yeterli çoğunluğun olmadığını söylendi toplantı kapandı. Ben CHP'li Katip üyeyi uyardım, "Bunlar gizli, oylar açıklanamaz, AKP grup başkanvekilleri öğrenmeye çalışacaklar, lütfen buna dikkat edin" diye. Öğrendiler mi, öğrenmediler mi bilmiyorum. TBMM Başkanının buna fırsat vermediğini düşünüyorum. Daha sonra Gül'ün konuk evinde Milli Güvenlik kurulu'na katılan bakanlarla bir toplantı yapıldı.  Kimin ne oy kullandığını araştırmayın dedim. Milletvekilleri içtüzükten kaynaklanan haklarını kullanmışlardır. Bu konularda grup kararı alınamaz dedim. Gizlilik gerektiren konularda grup kararı alınamaz. 

 

Erdoğan geçecek zannetti

Oylama öncesi grup toplantısı  yapıldı. 100'e yakın milletvekili söz aldı. Orada oylama yapıldı. Herkes oyunun ne olduğunu belirten pusulaları torbaya attı. Açık ara orada evet kararı tezkerenin geçmesi kararı çıktı. Oy pusulasını atmayan kişiler de vardı. Grup toplantısından sonra bir odada Tayyip Bey, Abdullah Gül ve MGK'ya katılan diğer bakanlarla bir toplantı yapıldı. Tayyip Bey geçtiğinden emin şekilde toplantıdan çıktı.  Ancak milletvekilleri huzursuzdu ve rahatsızdı. 

 

20 Mart tezkeresi nedir?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 19 Mart 2003 Çarşamba günü saat 23.00 sıralarında TBMM'ye sevkedilen Hükümet tezkeresi, 20 Mart Perşembe günü Genel Kurul'da görüşüldü ve kabul edildi. 763 sayılı TBMM Kararı, 21 Mart'ta Resmi Gazete'de yayımlandı.Kabul edildikten yaklaşık 5 saat sonra ABD tarafından Bağdat bombalandı. Tezkerede, TBMM'den, "gereği, kapsamı, sınırı ve zamanı Anayasanın 117'inci maddesine göre milli güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından Yüce Meclise karşı sorumlu bulunan hükümet tarafından belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak'a gönderilmesine; etkili bir caydırıcılığın sürdürülmesi amacıyla Kuzey Irak'ta bulunacak bu kuvvetlerin gerektiğinde belirlenecek esaslar dairesinde kullanılmasına ve muhtemel bir askeri harekat çerçevesinde yabancı silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını Türk makamları tarafından belirlenecek esaslara ve kurallara göre kullanmaları için gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından yapılmasına", Anayasanın 92'inci maddesi uyarınca 6 ay süreyle izin verilmesi istenmişti.

Kaynak: YENİÇAĞ GAZETESİ http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=81716