APO NE İSTİYOR AÇIKLAYIN ARTIK!
17 Ocak 2013 10:54 tsi
Artık yeni tabularımız var. Üstelik bu tabular o kadar güçlü ki, karşı çıkmak falan değil sadece sormak bile güç odaklarının öfke oklarını çekmeye yetiyor.
Apo ne istiyor, açıklayın artık!
Artık yeni tabularımız var. Üstelik bu tabular o kadar güçlü ki, karşı çıkmak falan değil sadece sormak bile güç odaklarının öfke oklarını çekmeye yetiyor.
Örneğin herkes "çözümden" yana. Kiminle konuşsanız "Aman çözüm yine engellenmesin, provokasyonlara dikkat edelim" diyor.
Bir çözüm lafıdır gidiyor ama çözümün ne olduğunu söyleyebilen yok. Her gece TV ekranlarına salınmış bir dolu insan konuşuyor. Anlatıyorlar da anlatıyorlar.
Temel fikir hep aynı: "Bu sorunu çözmeliyiz." "Sorun" dedikleri elbette Kürt sorunu. Hükümetin terör örgütüyle başlattığı resmi pazarlıklar nedeniyle mutluluktan uçuyorlar. Aynı oranda da korku ve endişeleri var. Ya sürece bir şey olursa, ya bir provokasyon olursa!
Ama hepinize sormak istiyorum; bu kadar çok laf dinliyorsunuz, çok derin analizler, yorumlar duyuyorsunuz, peki çözümün ne olduğunu, çözüm olarak size ne anlattıklarını anlıyor musunuz?
Apo ile resmi pazarlıklar yapılıyor. Kimileri çok umutlu ve mutlu. Peki ne konuşuluyor, Apo ne istiyor biliyor musunuz? Hayır hiçbirimiz bilmiyoruz. Ama milyonlarca insan adeta efsunlanmış gibi "çözüm" bekliyor.
Her yerde soruyorum; "Ne olursa çözüm olmuş olacak?" diye.
Henüz kimse cevap vermedi çünkü veremiyor. Nedeni basit; bunların hiçbirinin aklında çözüm önerisi yok. Varsa bile onu söyleyecek cesaretleri yok. Sorunumuz bu.
Bir de üstüne bu soruları sorduğumuzda alay etmeye, küçümsemeye kalkıyorlar. "Efendim umutlanalım ama önemli olan adım atmaktır yoksa kısa sürede zaten çözüm olmaz." Sahtekârlığın, iki yüzlülüğün dik âlâsıdır bu.
Oysa söyleyin, "şunlar olmalı" deyin. Hayır bu yapılmıyor, yerine güya derin tarihsel ve bilimsel analiz yapılıyormuş gibi Türkiye, Türkler kötüleniyor. İşin kökenine iniliyormuş süsü verilerek beyinler yıkanıyor. Hep yuvarlak laflar, "analar ağlamasın istiyoruz, silahlar sussun diyoruz, barışın sağlanmasını amaçlıyoruz." İyi de...
Bunlar için ne yapılacak?
Ne olursa analar ağlamayacak?
Ne yapılırsa silahlar susacak?
Artık bu soruların cevabının verilmesinin zamanı gelmedi mi? [1]
***
Nelerin olmayacağını biliyoruz olacakları bilmiyoruz
Terör lideri Apo ile yapılan resmi pazarlıklarda "Apo ne istiyor?" diye sormuştum dün.
Yazının çok ilgi çektiğini söylemeliyim. Çok sayıda mesaj aldım.
Örneğin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bizzat arayarak kutladı ve "Asıl merak edilmesi gereken soruyu sormuşsunuz. İşte biz de bunu söylüyoruz" dedi.
Nedense yüzlerce gazeteci her gün yazıyor, TV ekranlarında konuşuyor, ama herhâlde "merak" kavramı ortadan yok olmuş ki, hepsi derin analizler yapıyor da bu soruyu sormuyor. Bunun yerine güya sorunun kökenine iniliyormuş gibi yapılarak laf salatalarıyla halkın zihni bulandırılıyor.
Onca konuşma ve görüş beyan etme içinde atılan adımın ne olduğunu, hangi sürece zarar verilmemesi gerektiğini anlayamıyoruz.
Ama başımızda demoklesin kılıcı gibi duran bir "aman süreci baltalamayalım" söylemi var. Soru mu sordun, koro hâlinde saldırı başlıyor "Her şey çok güzel olacak, sen ne karıştırıyorsun şimdi?"
Bunlara karşı Apo ile yapılan resmi pazarlıklarda "nelerin hiç konuşulmadığı" konusundaki bilgi kirliliği ise had safhada. Özellikle yandaş kişilerden nelerin konuşulmadığını ya da nelerin asla yapılmayacağını öğreniyoruz.
Örneğin terör lideri Apo'nun cezaevi koşullarında bir iyileştirme olmayacakmış. TV verilerek bir adım atılmış sadece. Ayrıca Başbakan da açıkladı, Apo'nun rahatı yerinde. 12 metrekarelik hücresinde yatağı falan bile varmış.
Yine terör liderinin bir eve nakli de asla söz konusu değil. Bunu yıllardır söyler PKK yanlıları. Benzetme ise Mandela'dan. Çünkü o da yıllarca bir adada hapis tutulduktan sonra bir çiftlik evine nakledilmişti. Sonunda Mandela bir milyon kişinin katıldığı bir törenle mahkûmiyetini çektiği çiftlik evinden çıkmış halkının yanına gitmişti. Ardından biliyorsunuz Mandela Güney Afrika Cumhuriyeti Başkanı olmuştu.
Hükümlülükle ilgili benzetme olabilir ama Mandela'nın durumu ile Apo'nun durumu aynı değil. Güney Afrika'da azınlıkta olan beyazların iktidarı vardı. Siyahların vatandaşlık hakları sınırlıydı, seçme seçilme hakları yoktu, beyazlara karşı ikinci sınıftılar ve ayrı bölgelerde otururlardı. Bugün Türkiye'deki Kürtlerin durumu böyle değil.
Pazarlıklarda bir başka hiç konuşulmayan konu ise terörist Apo'nun serbest bırakılacağı imiş. Böyle bir şey olmayacakmış. Kürtler bağımsız bir devlet istemiyor bu nedenle ayrılma ya da özerk bölge de konuşulmuyormuş.
Eeee, peki ne konuşuluyor?
Bunlar yoksa terör lideri neden masaya otursun ki?
Mantık çok basit. Siz terörü bitirmek ve teröristlerin silah bırakmasını sağlamak için terör lideriyle masaya oturuyorsunuz. "Silahı bırak" diyorsunuz. Elbette bunu söylerken bazı şartlar ileri sürüyorsunuz. Terör lideri de buna karşı bir şey söylüyor değil mi?
İyileştirme yok, ev hapsi yok, serbest bırakma yok, bağımsızlık ya da özerklik yok.
Peki ne var?
Ciddi cevap bekliyorum, öyle derin tahlillere aklım ermiyor çünkü.[2]
Can Ataklı -Vatan
Kaynak: GAZETEVATAN
[1] http://haber.gazetevatan.com/Haber/506450/1/Gundem
[2] http://haber.gazetevatan.com/Haber/506708/1/Gundem
Bu haber 2,528 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle