En Sıcak Konular

ÖZGÜRLEŞMEMİZİN SIRRI MİLLİ MÜCADELE RUHUNU YENİEN KUŞANMAKTA

9 Ocak 2013 22:22 tsi
ÖZGÜRLEŞMEMİZİN SIRRI MİLLİ MÜCADELE RUHUNU YENİEN KUŞANMAKTA Tam bir kararlılık hali ve sonuna kadar mücadele azmi, hiçbir şeyden yılmama ruhu. Şimdilerde İslamcı kisveli Amerikan taşeronu ibiş siyaset esnafı, Türk gençliğinin bu millî ruhunu yok etmeye çalışıyorlar.

Özgürleşmemizin sırrı, Milli Mücadele ruhunu yeniden kuşanmakta

Millî Mücadelemizi yürüten yiğit Kuva-yı Milliye mücahidi subaylarımızın hatıra kitaplarını okumaya bayılırım. Yaşadıkları ve anlattıkları hususlar, güncelliğini hâlâ koruduğu için, bu eserlerde içinde bulunduğumuz kötü durumları açıklamada yararlanabileceğimiz çok önemli tespitler ve olaylar var. Bunlardan biri Albay Şerif Güralp'in İstiklâl Savaşının İç Yüzü (Polatlı Belediyesi Yayınları, Ankara 2007) adlı hatıratıdır. Buradan alacağım bazı bölümlerden hareketle istiklâlci Türk ruhunu ortaya koymaya çalışacağım. 
Edirne'nin işgal edilmesi tehlikesi karşısında sıradan Edirneli bir Türk, Şerif komutana şöyle diyor: "Esareti kabul etmeyip koca Arabistan'ı bölüğünle yarıp çıkan yalnız sen varsın. Bir şey yapmak lazım geliyorsa düş önümüze. Bütün sağ kalmış Edirne delikanlıları emrindedir. Allah bize düşman göstermesin. Eğer Yunanlılar gelirlerse senin kumandanın altında hepimiz şehit düşünceye kadar vuruşuruz." (s.24) 
Türk'ün asil ruhu esareti, köleliği, sömürüyü, emperyalist baskıyı kabul etmez. Gerekirse canını verinceye kadar savaşır. İkincisi kendi ruhunu taşıyan, yerli ve millî kişiliğine güvendiği komutan ve yöneticilerine bağlıdır, onların emrinde gözünü kırpmadan savaşır. İstiklâl Harbini bu ruh kazanmıştır. Bugün modern anlamdaki Haçlı-Siyon emperyalizmine karşı vereceğimiz mücadelede kılavuzumuz, bu ruh olacaktır. 
Atatürk, Millî Mücadele için savaşmaya gelen Şerif Komutana Anadolu'ya ne maksatla geldiğini sorar. Şerefli Türk subayı Şerif Bey, tam adına yakışır şekilde şu şerefli cevabı verir: 
"İki yerden emir aldım paşam. Birinci emri Allah'tan aldım. Çünkü Allah, gazayı (savaşı) farz kılmıştır. Bu farzı ifa etmek üzere geldim. İkinci emri vicdanım verdi. Mütareke şartlarının maddelerini kendi lehlerine yürüten düşmanlarımız her tarafta topraklarımızı istila ettiler. Bizi müstemlekelerinin (sömürgelerinin) zavallı insanları haline koymak istiyorlar. Bu durumu siz, bizlerden daha iyi gördüğünüz için bu mukaddes vazifeyi üzerinize aldınız. Bendeniz de aynı gaye uğrunda çalışmak için İstanbul'da firar ederek geldim." (s.54) 
Yanlarında bulunan Miralay (albay) İsmet Bey'e Atatürk: "İsmet! Bizim gayemizi Şerif Bey'e söyle" der. Miralay İsmet Bey de Kuva-yı Milliyecilerin gayesini şöyle özetler: 
"Şerif Bey! Düşmanlarımızla uğraşacağız. Onlar kuvvetli, biz zayıfız. Belki mağlup olarak en çok bir köye kadar küçüleceğiz. Lakin yılmadan mücadele edeceğiz. Nihayet bu köyden bir güneş gibi yayılarak tekrar genişleyeceğiz. Düşmanlarımızı da bu topraklardan kovacağız." (s.54) 
Burada önemli olan İsmet Bey'in kişiliğinin şöyle veya böyle olmasından çok, bütün bir Türk milletinin istiklâlci ruhuna tercüman olmasıdır. İstiklâlci, şahsiyetli Türk duruşu budur. Türk, vatanı, milleti, devleti, bayrağı, kültürü, dini işgal edildiğinde, düşmanların ayağı altında çiğnendiğinde 2 kaynaktan; yani sadece Allah'tan ve vicdanından emir alır. Bundan sonra tereddütsüz işgalci düşmanı harim-i ismeti olan vatanından sürüp çıkarmak için savaşa katılır. Tam inanmış istiklâlci Türk, görünen fiziksel şartlara bakmaz. Düşmanın kuvvetli, bizim zayıf olmamızı ölçü almaz. Düşmanın gücünü esas alan bakış, pozitivist bir bakıştır. Müslüman Türk ise "inanıyorsanız üstünsünüz" ilkesine göre tavır alır. Belirleyici olan, düşmanın fiziksel gücü değil, kalbindeki kuvvetli imandır. 
Köye kadar küçülüp sonra genişlemek motifi de Ergenekon Destanı'ndan alınmadır. 
Peki bugün Allah ve vicdan sahibi bildiklerimizin emperyalist Batının ülkemizi siyasi, ekonomik ve kültürel işgalleri karşısında bırakınız mücadele etmeyi, bu işgallere zemin hazırlayan, destekleyen ve himaye eden politikalarını nasıl izah etmek lazımdır? 
İşgal döneminde sıradan vatandaşın aklı karıştırılmıştır. Mustafa Kemal Paşa'ya ve Kuva-yı Milliyecilere güvenip güvenmemekte tereddüde düşenler olmuştur. Kuvacılar, halkı ikna etmekle de uğraştılar. Nitekim Şerif Bey bir vatandaşla olan münakaşasına yer verir ve ona şöyle der: 
"Amca son kararımızı söyleyeyim. Eğer millet bize uymazsa, bugün elde mevcut on binden fazla subay, yedek subay ve başımızda Mustafa Kemal Paşa olmak üzere hep beraber eşkıya olarak dağlara çıkacağız. Düşmanla da uğraşacağız, sizlerle de. Ta ki bu memleketimiz kurtuluncaya kadar, bütün topraklarımızda kırmızı sancağımız sallanıncaya kadar, her çareye başvurarak, ölünceye kadar vuruşacağız. İşte bu söz, bana mücadelenin başına geçen Mustafa Kemal Paşa'nın söylediği son sözdür. Şimdi maksadımı iyice anlatabildim mi amca?" (s.96) 
Millî Mücadelenin nasıl bir ruh hâliyle kazanıldığının en veciz ifadeleridir bunlar. Tam bir kararlılık hali ve sonuna kadar mücadele azmi, hiçbir şeyden yılmama ruhu. Şimdilerde İslamcı kisveli Amerikan taşeronu ibiş siyaset esnafı, Türk gençliğinin bu millî ruhunu yok etmeye çalışıyorlar. Günümüz Türkiye'si yukarıda bahsedilen Millî Mücadele süreciyle hemen hemen aynı. O zaman yapılacak iş de bellidir. İsmet Bey'in o günkü sözlerini bugüne uyarlayalım: "Emperyalist Amerika, İsrail ve Avrupa'nın baskıları ve politik oyunları sonucu bir köye kadar küçülebiliriz. Lakin yılmadan mücadele edeceğiz. Nihayet bu köyden bir güneş gibi yayılarak tekrar genişleyeceğiz. Amerika'sının da, Avrupa'sının da, İsrail'inin de, başka düşmanlarımızın da bütün modern işgal tezgâhlarını bu topraklardan yok edinceye kadar istiklâl mücadelemize devam edeceğiz."  

Prof. Dr. Nurullah Çetin - Yeni Mesaj

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12004235/ozgurlesmemizin-sirri-milli-mucadele-ruhunu-yeniden-kusanmakta/prof-dr-nurullah-cetin



Bu haber 612 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,930 µs