En Sıcak Konular

MACCHIAVELLI SİZİNLE GURUR DUYUYOR

4 Aralık 2012 23:01 tsi
MACCHIAVELLI SİZİNLE GURUR  DUYUYOR Doğalgaz ödemesini bile ihracat gibi gösteren bir anlayışa her yol mübahtır ne de olsa. Macchiavelli yaşasa, pek bir gururlanırdı muhtemelen.

Macchiavelli sizinle gurur duyuyor

Ekonomi veya iktisat, tam bir denge işidir. İktisadi bir ilişki veya mekanizma anlatılırken, misal dış ticaret, muhakkak eşitliği sağlaması gereken ikinci bir büyüklük daha gereklidir. Yani, tek başına ihracatı ele alamazsınız veya sadece ihracatı kapsayan bir hedef belirleyemezsiniz. Dış ticaret başlığından bahsediyorsanız, ihracatın yanına muhakkak ithalatı da koymanız ve eşitliği sağlamaya çalışmanız gerekir.

Hükümetin bakanlarının ekonomik birtakım hedefler ve programlar çerçevesinde kendilerini başarılı sayma çabalarına bakılınca, maalesef bu tek taraflı değerlendirmeye rastlıyoruz. En belirgin olanı, hükümetin bakanlarının ve ekonomik programın mimarlarının bile "gerçekleşmesi imkansız" denen 2023 hedefleri. Bu afaki hedefler dahilinde ihracatın 500 milyar dolar olması gibi bir amaç var mesela. Mevcut 150 milyar dolar skalasındaki ihracata göre kıyaslayınca, 500 milyar dolarlık bir ihracat rakamına ulaşmak gerçekten de müthiş bir başarı gibi gözüküyor.

Evet, iktisadi bakış açısı ve bilgisi yetersiz olan veya hiç olmayan, sıradan bir vatandaş ölçeğinde düşünüldüğünde bu bir başarıdır. Ancak, iktisadi mantıkla baktığınızda, 500 milyar dolarlık ihracat hedefi havada kalan ve yanına muhakkak başka değişkenlerin de konması gereken eksik bir önermedir. 500 milyar dolarlık ihracat, kendi başına bir anlam ifade etmez. İktisadi anlamda ihracatın tamamlayıcısı olan ithalat hedefini de bilirseniz, o zaman 500 milyar dolarlık hedef bir anlam kazanabilir.

Mesela, 500 milyar dolar ihracat yaparken, ithalatınız da 1-1.5 trilyon dolar olursa ve verdiğiniz dış ticaret açığı ekonominin dengelerini bozuyorsa, o ihracatın makro anlamda ekonomiye getirisi, götürüsünü karşılamayacaktır. O zaman da, bir hedef belirlerken dört başı mamur belirlenmesi ve ayaklarının yere basmasının gerekliliği ortaya çıkar.

IMF'ye olan borcun sıfırlanacağı ve 5 milyar dolar borç vereceğimize dair övünmeler de yine aynı şekilde eksik bırakılmış önermelerdir. Tek başlarına söylenince, konuya hakim olmayan bünyeler nezdinde gerçekten de büyük başarılar gibi algılanması söz konusudur. Ancak, meselenin aslına inince başlı başına sorunludurlar.

Bir kere IMF'ye olan borç 2002 yılında alınmış ve toplam tutarı da 23.5 milyar dolar olan bir borçtur. Türk Lirasına çevrince aşağı yukarı 41-42 milyar liraya tekabül eder ki, bu borcu 10 senelik bir dönemde ödemeyi büyük bir başarı gibi göstermenin mantığını anlamak da mümkün değildir. Ayrıca, meselenin takdim şeklinde bakılınca, sanki IMF'ye olan borç Türk ekonomisinin en önemli sorunudur ve bu siyasi iktidar döneminde üstesinden gelinmiştir havası sezilmektedir.

Ancak, gelin görün ki, IMF'den borç alınan ve 10 senelik bir dönemde ödenen bu borç miktarından daha fazlasını, yaklaşık 50 milyar lirayı her sene faiz ödemesi olarak vermekteyiz. IMF'ye olan borcu bitirmekle övünenler, her nedense ve gayet tabii olarak bun görmemekte, yanından bile geçmemektedirler. Ne diyelim, alıştık artık!

Bir ilginçlik de, "IMF'ye borç para veriyoruz" bahsindedir. "Alan değil veren el olduk" böbürlenmesiyle devam eden bu bahiste, küçük bir azınlık dışında kimseler çıkıp da "Hangi parayı veriyorsunuz?" ve "Neden veriyorsunuz?" gibi bir çıkışta bulunmaz. Güya, ekonomimizin müthiş derecede iyi olmasından ötürü IMF'ye bile yardım edecek duruma gelmişsizdir çünkü. Memur maaş zamları görüşülürken buçuk puanın hesabını yapıp, "Yunanistan gibi oluruz" deyip, bütçe açığı hedefini bile tutturamayıp zam üstüne zam yapanlara, kimseler çıkıp da "parayı nereden buldunuz?" diye sormaz. Böyle bir şey gerçekten varsa (ki olmama durumu da var), "IMF'nin derdi size mi düştü?" sorusu da kimsenin aklına gelmez. Herkes hayatından memnundur çünkü.

Sanki, göreve gelindiğinden beri IMF'nin politikalarını, hem de zerre şaşmadan uygulayan bir başkasıymış gibi, güya IMF'ye "posta koyar" tarzda yapılan açıklamalar, basit bir borç ödemesinin müthiş bir başarı gibi sunulması vs vaka-i adiyyedendir. Doğalgaz ödemesini bile ihracat gibi gösteren bir anlayışa her yol mübahtır ne de olsa. Macchiavelli yaşasa, pek bir gururlanırdı muhtemelen.

Burak Kıllıoğlu - Milli Gazete

 

Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/makale/macchiavelli-sizinle-gurur-duyuyor-257322.htm


Bu haber 592 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,058 µs