En Sıcak Konular

GÜZELDUYUSAL BİR HAYAT TASAVVURU VE MEVLANA

28 Kasım 2012 20:21 tsi
GÜZELDUYUSAL BİR HAYAT TASAVVURU VE MEVLANA Güzelduyu, “estetik” kelimesinin Türkçe karşılığı. İnsanlar için anlamlı, verimli, değerli ve kaliteli bir hayat, güzel duyusal bir algılama ile mümkün olur.

Güzelduyusal bir hayat tasavvuru ve Mevlana

Güzelduyu, "estetik" kelimesinin Türkçe karşılığı. İnsanlar için anlamlı, verimli, değerli ve kaliteli bir hayat, güzel duyusal bir algılama ile mümkün olur. Kaba saba, basit, yüzeysel, derinliksiz, güzellikleri keşfedememiş, tamamen maddeye ve menfaate dayalı bir hayat, yaşanmış olmaya değmez. Toplumlar arasında görülen bütün kargaşalar, itiş kakışlar, hır gürlerin temelinde kâinatın, varlığın, olayların ve hayatın güzelduyusal değerini, şiirini, musikisini, ahengini keşfedememek yatar. Bir belagat dini olan İslam, bütün insanlara tamamen güzelduyuya dayalı, anlamlı ve değerli bir hayat kurgusu sunar. 
İnsanların canlı cansız diğer varlıklardan ayrılan en temel vasfı, güzellik kavramıyla alakalı olmasıdır. Güzel olan şeye ilgi duyan, güzeli arayan, güzellik duygusuyla mutlu olan, her şeyi güzel yapmaya çalışan, her eylemine güzellik katan, varlıkta ve hayatta güzel değerinin farkında olan ve bunun peşinde olan tek yaratık insandır. Bilgi ve bilinç üreten ve bunları dille, yazıyla, davranışla ifade eden tek varlık insandır. Bu bağlamda Mevlana, bir belagat dini olan İslam'ın neşesini, coşkunluğunu, nizamını, derinliğini, çarpıcı, sarsıcı anlam dünyasını güzel duyuya bağlı bir yapı içinde sunmaya çalıştı. Mesela bu bağlamda tasavvufu bazıları eğilimine ve içeriğine göre tasnif ederler: Muhyiddin-i Arabî'nin temsilcisi olduğu varlık merkezli tasavvuf, İmam-ı Gazalî'nin temsilcisi olduğu ahlak merkezli tasavvuf ve Mevlana'nın temsil ettiği güzelduyu merkezli tasavvuf diye. 
Mevlana aslında her üç değere de önem vermekle birlikte en çok güzelduyu merkezli bir tasavvuf anlayışına bağlı kalmış ve en çok kâinatta gizli ya da açık yaygın biçimde var olan hüsn-i mücerredi yani soyut güzelliği keşif peşinde olmuştur. Kâinatın hem yaratılışında, hem işleyişinde, hem varlıklar arası ilişkide yani bütününde ilahî bir ahenk ve musiki vardır. Bunu ancak kalp ve ruh hassasiyeti derin olan âlim ve sanatçılar keşfedebilir. Mevlana kâinattaki bütün varlık ve olayların hem suret güzelliğinin, hem mana güzelliğinin, hem de ahenk güzelliğinin farkına varabilen nadir mütefekkirlerimizden biridir. Buna bir örnek verelim: 
Mevlana, bir gün kuyumcular çarşısından geçerken Selahaddin-i Zerkûbî adlı bir kuyumcunun çekiç sesleriyle vezinli, ahenkli bir şekilde altın işleme seslerini duyar. Bu ahenk, onda birden bire kâinattaki ilahî musikiyi hatırlatan bir çağrışım yapar ve sema etmeye başlayıp şu beyti söyler: 
"Yekî gencî bedîd âmed, der în dükkân-ı Zerkûbî 
Zehî sûret, zehî manâ, zehî hûbî, zehî hûbî." 
(Bu kuyumcunun dükkânında bir hazine göründü. Bu ne güzel suret, bu ne güzel mana, bu ne güzellik, bu ne güzellik). 
Burada Mevlana'nın kuyumcunun çekiç seslerinden hareketle çağrışım yoluyla gördüğü ve hissettiği şudur: Kâinattaki bütün varlıklar ve olaylar surettir. Bunların her birinin bir manası, bir sembolik karşılığı, bir soyut değeri var. Yani kâinatta görünen her şeyin bir de görünmeyen manevî tarafı var. Kâinat, madde ve mana bütünlüğüdür. Kâinattaki görünen her varlık ve olayda Allah'ın isimlerinin tecellileri var. Allah'ın isimlerinin manalarının gereklerinin yansımasından başka bir şey yok. Dolayısıyla madde ve mana bütünlüğünün, varlıklarda ilahî isimlerinin tecellisi ile birlikte algılanması olağanüstü bir güzellik ortaya çıkarıyor. İşte bu yaklaşım, tamamen kâinata güzelduyusal açıdan bakıştır ve asıl estetik dediğimiz şey budur. Mevlana'nın yaptığı şey, kâinatta var olan hüsn-i mücerredi (soyut güzelliği) keşfetmek ve bunu şiirle, sema ile yani dille ve davranışla ifade etmektir. 
Mevlana, düşüncelerini en çok şiirle yani edebiyatla dile getirdi. Çünkü edebiyat, güzelduyu ile doğrudan alakalıdır. Hayatı güzelduyusal bir yaklaşımla algılamak ve ifade etmek, edebiyattır. Mevlana, bir İslam mütefekkiridir. Her peygamberin kendine ait başat bir mucizesi vardır. Hz. Muhammed'e verilen en önemli mucizelerden biri de Kur'an'ın belagatli olmasıdır. 
Yani en doğru düşünceyi, tek hakikati olanca yalınlığı ile en uygun zamanda, muhataba en uygun, en etkili, en çarpıcı, en sarsıcı edebî bir dil ve üslupla söylemiş olmasıdır. Mevlana da işte Kur'an'ın bu belagat mucizesini en iyi anlayıp yansıtan şairlerden biridir. Mevlana, hem tabiatta canlı cansız varlıklarda, hem insanda, hem değişik olay, olgu ve durumlarda ilahî güzellikleri gördükçe, derinden hissettikçe bunun coşkusunu dile getirmek için şiir söyleyip semaa kalkardı. İşte hayatı güzelduyusal açıdan algılamak budur. Şiirleriyle söze ve manaya nizam veriyor, sema ile de davranışlara estetik bir düzen veriyordu. 
Medeniyet, nizam demektir. Yani düşünceleri, duyguları, davranışları, kılığı kıyafeti, caddeyi, sokağı, şehri, mahalleyi, işi gücü her bir şeyi nizama, düzene sokmak demektir. İşte Türk-İslam medeniyetinin büyük kurucularından Mevlana da bu anlamda düşünceleri, duyguları ve dili nizama sokarak eserler verdi, davranışları nizama sokarak Mevlevî ayini denilen bir sistemi getirdi. 
Yine törenlerdeki hareketler ve figürler de kâinattaki ilahî güzelliği, musikiyi, ahengi, olağanüstü düzeni ve hakikati sahnede temsilî olarak yansıtarak sergilemektir. Mesela sema, kâinattaki canlı cansız bütün varlıkların ilahî aşkla dönüş sistemini temsil eder. Çekim kanunu olarak izah edilen hadiselerin Allah aşkıyla dönüş şeklinde ifade edilen görüntüsü, sema ile temsil edilir. Nasıl kâinatta cansız varlıklar, Allah aşkıyla dönüyorsa canlı, bilgili ve bilinçli bir varlık olarak biz insanların da onların bu dönüş coşkusuna katılmamız gerektiğini ve dolayısıyla evrensel birlik olan vahdete iştirak etmemiz gerektiğini hatırlatan bir semboldür. 
Mevlana'nın insan sevgisini de yine güzelduyu kuramıyla açıklamak lazımdır. Mevlana, insanı, bütün insanları sever. Bazı batılı oryantalistlerin ve bizde İslam karşıtı yerli oryantalistlerin söylediği gibi Mevlana, insan sevgisini sıkça dile getirdiğinden dolayı hümanist değildir. Hümanizm, Batıda Ortaçağda muharref Hristiyanlığının insanı yok sayan, ezen, bastıran mevhum ilahî otoritesine karşı Aydınlanma döneminde insanı semavî dinlerin tanrısına rakip olarak ilâhlaştırmasıdır. Mevlana, hâşâ Allah'ı reddederek insanı ilâhlaştıran bir hümanizm düşüncesine sahip değildir. O, yaradılanı yaradandan ötürü seven bir insan sevgisine sahiptir. Asıl önemlisi de, insanı Allah'ın en güzel şekilde yaratmış olmasından dolayı yani onda güzelduyusal bir değer bulmasından dolayı sever. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Allah, "Biz insanı en güzel surette yarattık" (Tin, 4) diyor. İnsanı Allah'ın yarattığı bir güzel varlık olarak yani estetik bir varlık olarak sever. Yoksa insanların yanlış fikirlerini, sapık düşüncelerini, kâfirliklerini, müşrikliklerini seviyor, İslam dışı dinleri de Hak din olarak kabul ediyor değildir. 
Bir insan olarak varoluşumuzu tamamlamamızda, mütekâmil bir insan olmamızda, insanlığımızın gereği olan zarafet ve nezakete ulaşmamızda Mevlana fikriyatına dönmek, Mevlana okumak, Mevlana tefekkürüne dalmak önemli bir basamaktır. 
Önemli Not: Her Cumartesi günü, saat 14.00'te Kanal 99 televizyonunda sanat, edebiyat, kültür, düşünce siyaset programımız "Türkçe Bakış" yayına başlamış durumdadır. Okuyucularımızı bu programı takip etmeye davet ediyoruz. 


Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12003738/guzelduyusal-bir-hayat-tasavvuru-ve-mevlana/prof-dr-nurullah-cetin


Bu haber 620 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,696 µs