En Sıcak Konular

ELİF ŞAFAK YAZAR OLALI BÖYLE ELEŞTRİ GÖRMEDİ

11 Ekim 2012 21:25 tsi
ELİF ŞAFAK YAZAR OLALI BÖYLE ELEŞTRİ GÖRMEDİ Aylık edebiyat dergisi Hece 190. sayısıyla yeniden okuyucusuyla buluştu. Dergide roman üzerine yazılar kaleme alan Fuat Bozkurt popüler yazar Elif Şafak'ın İskender kitabına ağır eleştiriler getirmiş.

Elif Şafak, yazar olalı böyle eleştiri görmedi

Aylık edebiyat dergisi Hece 190. sayısıyla yeniden okuyucusuyla buluştu. Dergide roman üzerine yazılar kaleme alan Fuat Bozkurt popüler yazar Elif Şafak'ın İskender kitabına ağır eleştiriler getirmiş.

Bozkurt, Şafak için Türkiye'yi ve tarihini tanımamakla itham ederken roman için "Özetle söyleyecek olursak İskender kötü bir roman" diye de bitiriyor. Bozkurt kitaptaki yanlışlara ve yazarın hatalı Anadolu algısına atıfta bulunarak şu cümleleri kuruyor: "Son yıllarda parlayan romancıları okuyamamam bende bir eksiklik duygusu uyandırdı. Bu özlemle ben de yeni kuşaktan bir yazarın romanını okumak istedim. Plajlarda özellikle genç bayanların elinden düşürmedikleri, İskender romanını okumaya koyuldum. Bu arada basında söz konusu roman bir yandan övülüyor, bir yandan da bir İngiliz yazarın İnci Gibi Dişler romanından intihal olduğu söylentileri yayılıyordu. Sırandan bir okur olarak kendi beğenime göre değerlendirmek üzere  romanı okumaya başladım. Eleştirmen olmadığım için değerlendirmem, kendim ve romanı okuyan yakınlarımla sınırlı kalacaktı. Ne var ki romanı okumaya başladıktan sonra, düşüncelerimi yazmanın tarihsel bir sorumluluk olduğu kanısına vardım. Romanda toplumu ve geçmişi bilmemekten kaynaklanan öylesine büyük yanlışlar yapılmış ki, bunlara suskun kalmak, bu suça ortak olmaktan başka bir şey değil."
Anadolu gerçeğini bilmiyor
Bozkurt ayrıca romanda anlatılıp aslında gerçekle ilgisi olmayan konulara ise şöyle değiniyor: Yazar, anlatılan zaman diliminde bölge insanını ve Türkiye'yi tanımamaktan kaynaklanan sayısız yanlış yapmış. Bu yanlışlar romanın inandırıcılığını tümüyle sıfıra indirmiş. Örnekler: 'Köyün üç yaşlısı, kambur bedenleri ve kederli çehreleriyle bütün gün kahvede oturup ömür kadar narin, gönül gibi sırça bardaklarla çaylarını yudumlar, Allah'ın hikmetlerine ve siyasetçilerin hilelerine akıl sır erdirmeye çalışırlarmış. Naze'nin sessizlik andı uzayınca onu ziyaret etmeye karar vermişler' (s. 18) Olay 1946 yılında, Fırat ırmağı yakınlarında Kürtçe adı Mala Çar Bayan, Türkçe adı Dört Rüzgârın Evi olan kimsenin yeterince Türkçe bilmediği bir köyde geçiyor. Yazar kimsenin uğramadığı bu dağ köyünde köyün üç yaşlısını köy kahvesine yolluyor ve orada 'ömür kadar narin, gönül gibi sırça bardaklarla' çay içiriyor. O yıllarda Anadolu köylerinde kahve var mıydı, çay yaygın mıydı, hele hele sırça bardak ne arıyordu, siyaset bu topraklara girmiş miydi, bir kez bunları sorgulama gereğini duymadan 2011 yılı Türkiye'sine bakarak, desteksiz atışlarla 1940'ların Doğu köyünü betimliyor. Bırakın 40'lı yılları, 60'lı yıllarda bile köylerde bardak yapmak için şişelerin yarı yerinde kesildiği gerçeğini bilmiyor. Köylerde kahvelerin bulunmadığından haberi yok. Hele çay Anadolu köylerinde 60'lı yıllarda bile sınırlı ölçüde içilebilen, saygın konuklara sunulabilen bir içecekti. Dünyanın adı belli kentlerinde büyüyen yazar, bir kez Anadolu gerçeğini bilse, böyle yanlışlara düşmezdi."

Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler
Popüler kitaplarıyla tanınan ve yazım kalitesi sürekli eleştirilen Elif Şafak'ın İskender'ine Hece Dergisi yazarı Fuat Bozkurt'tan bir eleştiri yazısı geldi. Bozkurt yazısında, Şafak'ı Anadolu'yu tanımamakla itham ederken romanındaki büyük hatalarını yüzüne vurdu.

Bozkurt şu cümleye de dikkat çekerek "Cemile köşeye sıkıştığını hissederek afallamıştı. Bir gün evlenmek istiyordu -bir gelinlik ve şehirde yaptıkları türden beyaz kremalı pasta harika olurdu- ama o kadar önemli değildi. (s. 44)" Fırat kıyılarında adı verilmeyen kasabaya 50'li yılların ortalarında kasabaya giden çocukların düşleri, konuşmaları bunlar. 'Duygusal' sözcüğünü kullanıyor, sonra bir gelinlik ve şehirlerde yapılan türden beyaz kremalı pasta düşlüyor. Strasburg doğumlu yazar, tam anlamıyla 'Ekmek bulamıyorlarsa pasta börek yesinler diyen' Maria Antoinette türünden hayaller kurduruyor. 1950'li yıllarda bir dağ köyünde büyüyen çocuğa beyaz kremalı pasta hayal ettiriyor." Anadolu insanını, toplumsal yapıyı tanımamadan kaynaklanan saçmalar bunlarla da bitmiyor. Hemşire Pembe'nin karnına iğne yapınca, Pembe bağıra bağıra ağlıyor. Çocuğu susturmak için Baba Berzo, eğer ağlamazsa onu sinemaya götüreceğini söylüyor. Bunun üzerine Pembe'nin sesi kesiliyor. "Sinema kelimesi, parlak kağıda sarılı şekerler gibiymiş' (s. 63) Delikli, renkli şekerlerin düşlere girdiği dönemde Hanfendi sinemayı Pembe'nin gözünde parlak kağıda sarılı şekerlerle canlandırıyor! Acaba baba Berzo biliyor muydu sinemayı? Bayan Şafak'ın anlatımına göre anne Naze 50'li yıllarda süt yapsın diye havanda ceviz dövüp yiyor, banyoda saçına bademyağı sürüyor. Bir kalıp sabunun bulunmadığı; kadınların saçlarını açmak için kil kullandıkları, ahırlarda teşler içinde ayda yılda bir yıkanıldığı dönemlerde, bayan Şafak, Naze'ye banyoda bademyağı sürdürüyor. Bari hazır eli değmişken banyoyu da betimleseydi, gömme banyo mu, duşa kabin miydi Naze'nin çimdiği banyo!

Kötü bir roman
Özetle söyleyecek olursak İskender kötü bir roman. Yazar kitabını akıl almaz kötü bir biçemle yazmış. Böyle bir yazarın Türkçe bir yana başka bir dili, yazınsal düzeyde bildiğinden kuşku duyulur. Bir Edgar Alan Poe, bir James Joys'u İngilizce okuyacak düzeyde olması beklenmez. Çünkü dil bir düşünme olayıdır, bayan Şafak, herhangi bir dilde düşünme yeteneğinden yoksun. İskender'de bu dil yeteneksizliğini gizlemek için, biçem oluşturma oyunlarına girişiyor, gereksiz zaman değişikliği yaparak yüzüne gözüne bulaştırıyor... Roman Batı'nın Doğu anlayışında görmek istediği masal motifleri ile donatılmış. Ne ki inandırıcılıktan yoksun bu motifler yapay ve gülünç kalmış. Kişi ve olaylar üzerine yazar gereksiz yorumlarda bulunmuş. Romana hiçbir şey katmayan kişi ve olaylarla kitap şişirilmiş.  Karakterle konum ve düzeylerine göre değil yazarın düzeyi ile konuşturulmuş.

HECE DERGİSİ TEL: 0312 4196913


Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/haber/elif-safak-yazar-olali-boyle-elestiri-gormedi-252254.htm


Bu haber 1,998 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,002 µs