En Sıcak Konular

''BALYOZ DAVASI''NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

24 Eylül 2012 12:39 tsi
''BALYOZ DAVASI''NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ Hukuk devletine bakışı “yargıya söyledik gerekeni yapacak” şeklinde olan bir siyasi irade var.Bundan dolayı da mahkeme kararları hukuk tarihimizin en çok tartışılan kararları olmaya aday.

Balyoz Davasının düşündürdükleri

Balyoz Davası'nda kararlar nihayet açıklandı.  Askerin üzerine ağır bir balyoz indi. Yüzlerce komutan, darbeye eksik teşebbüsten mahkûm oldu.  365 sanıktan 325'i ceza aldı. Hiç kimse böylesine ağır kararlar beklemiyordu. 
Komutanların neredeyse hepsi "Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini, cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek" suçundan mahkûm oldular. Eski TCK'nın "cürme teşebbüs" başlığını taşıyan 61. maddesine göre cezalar kesildi. 
Mahkeme, sanıkların darbeyi planladıklarını ancak "ellerinde olmayan sebeplerden dolayı gerçekleşmediğini" de hükme bağlıyor. 
Balyoz Darbe Planı 20 Ocak 2010 tarihinde Taraf'ta yayınlandı. 5000 sayfalık belgelerde aşama aşama orduyu darbe yapmaya sevk edecek planlar hazırlanmış. Bu planların hepsi 2003 yılına dayanıyor. Aradan 7 yıl geçiyor ve birileri bavullar içinde bu darbe planı olduğu iddia edilen belgeleri Taraf'ın muhabirlerine veriyor böylece de yargı süreci başlıyor. 
Yani "ortada bir darbe" yok.   
Darbeyi planlayıp vazgeçme ya da mahkemenin deyimiyle "ellerinde olmayan sebeplerden dolayı gerçekleşmeyen bir darbe" var. 
Şimdi bunların hangisi doğru? 
Balyoz bir darbe planı mı, yoksa askerlerin dediği gibi "giderek artan gerginlik dönemlerinde yapılan bir seminer toplantısı mı?" 
Mahkeme üyelerinin bu konuda "kafası çok net": Ortada bir eksik darbe teşebbüsü var. 
Ama bizim kafamız net değil. 
Mesela: 
Birkaç kişi bir araya gelip bir cinayet planı yapıyorlar. Bu planı kâğıda döküyorlar. Sonra şu veya bu sebepten bu cinayetten vazgeçiyorlar ya da araları bozuluyor, üstelik aradan da yıllar geçiyor, hepsi memleketin bir tarafına çekiliyor, emekli oluyorlar, yıllar önce düşündükleri hatta planladıkları suçu fiilen gerçekleştirme imkânı kalmıyor.   
7 yıl sonra birileri geliyor bu "çetenin" bir masanın üzerinde unuttukları "cinayet planını" buluyor. Ve 7 yıl sonra bu adamların hepsi sanık olarak hâkim karşısına çıkıp "suça eksik teşebbüsten" ağır hapis cezaları alıyor. 
Benim gördüğüm kadarıyla Balyoz'da olan bundan ibaret. 
2003 yılındaki semineri baştan sona suç olarak değerlendirseniz bile daha sonraki zaman diliminde bu planı gerçekleştirecek bir "aktivite" yoksa 7 yıl sonra "siz darbeye teşebbüs ettiniz" diyerek insanlar hapsi bu kadar kolay boylayamaz. 
Mesela, 2003 yılında darbe semineri yaptınız, 2004'te görev dağılımı yaptınız, 2005'te şunu yaptınız 2006'da yine aynı darbe amacına yönelik bunu yaptınız gibi somut eylem örneklerine dair 5000 sayfa delil içinde tek bir kelime yok. 
Mahkemenin "ellerinde olmayan sebeplerden dolayın darbe gerçekleşmemiş" ifadesi de aslında bizim tezimizi destekliyor. Sebep ne olursa olsun "planlanan bir eylem" yapılmıyor. İster ellerinde olmayan sebep olsun, ister anlaşmazlıktan dolayı olsun; bu ifade aynı zamanda "ellerinde olmayan sebeplerden dolayı darbeden vazgeçtiler" yani suç işlemekten vazgeçtiler sonucunu da doğurur. İyi de insanlar planladıkları bir suçu ellerinde olmayan sebeplerle de olsa işlemedikleri takdirde 7 yıl sonra "eksik teşebbüsten mahkûm" olmaları TCK'nin suça eksik teşebbüsü tanımlayan maddesine ne kadar uyuyor? 
Yeni TCK'nın 35. maddesinde şöyle düzenlenmiştir: "(1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur." 
Bu madde bence şöyle yorumlanmalı: Bir cinayet planı yapan ekip yaptıkları planı uygulamak için olay yerine giderken polis tarafından yakalanırlarsa ya da bir ihbar sonucu yakayı ele verirlerse burada işte tam da kanunda belirtilen "ellerinde olamayan sebeplerle suçu gerçekleştireme" durumu meydana çıkar. Zira faillerin hem amacı hem niyeti değişmemiştir. 
Ama "bu ekip" eylemden de eylemin düşüncesinden de vazgeçmişse 7 yıl sonra suça eksik teşebbüsten yargılanamazlar. 
Dolayısıyla Balyoz mahkemeleri sanıkların 2003 yılından sonra da darbeyi gerçekleştirmek için düşünce ve eylem devamlılığı içinde olduklarını delillendirmeliydi. 
Ancak bunun tek bir delili ortaya konulmadı. 
Bence ortada ne teşebbüs ne de eksik teşebbüs var. Eylem zaten yok. Eylemi gerçekleştirme düşüncesi bile yok. 
Ama hukuk devletine bakışı "yargıya söyledik gerekeni yapacak" şeklinde olan bir siyasi irade var
Bundan dolayı da mahkeme kararları hukuk tarihimizin en çok tartışılan kararları olmaya aday.

Muharrem Bayraktar - Yeni Mesaj

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12003070/balyoz-davasinin-dusundurdukleri/muharrem-bayraktar



Bu haber 629 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,356 µs