ELENA: RUSLARIN KAPİTALİZMLE İMTİHANI

Çocuklarınıza iyi bir yaşam sunabilmek için ne kadar ileri gidebilirsiniz? Böyle bir soruyla başlayan ve bu sorunun cevabını verirken izleyeni son derece rahatsız eden bir film var karşımızda. Daha önce "Dönüş" ve "Sürgün" gibi iki sarsıcı filme imza atan Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev son filmi Elena ile Rus toplumunun derinine iniyor ve onların kapitalizmle olan imtihanını bir anlamda başarısızlıklarını yüzlerine vuruyor.  Çok değil birkaç gün önce gazetelerde boy boy Vladimir Putin'in serveti hakkında detaylı bir bilgi birikimine sahip olduk. Yatları katları say say bitmeyen Putin halkına şu cümlelerle sesleniyordu: "ben de sizden biriyim ve sizler gibi yaşıyorum" Rus halkının nasıl yaşadığı fazla bilmiyoruz ama Putin kadar şatafat içerisinde yaşamadığından eminiz. Putin'in memleketinden sinemalarımıza teşrif eden bir film var. Ağır bir tempoyla açılan ve devamında aynı tempoda ilerleyen son dönemin en iyilerinden bir film. Gayet hoş bir şekilde dizayn edilmiş bir evde açılışı yapıyoruz. İşinin ehli bir bakıcı olan Elena zengin, yaşlı ve evde bakıma muhtaç bir adam olan Vladimir'le rutin bir hayat geçirmektedir. Sabah kahvaltıları, spor ve alışveriş. Her ikisinin de farklı bir hayatları daha vardır. Vlademir'in bir kızı, Elena'nın ise evlenmiş çoluk-çocuk sahibi olmuş ama bir baltaya sap olamamış oğlu vardır. Oğlu sabahtan akşama kadar evde oturup televizyon seyrediyordur. Ergenlik evresindeki torunu da babasından farksız bir yaşam sürmemektedir. Elena'nın tek korkusu da torununun da babası gibi amaçsız bir hayata sürüklenmesidir. Onun için ne kadar ileri gidebileceği sınamaya kalkar ve sonuçlarına kendisi bile inanamaz.

YOZLAŞMIŞ BİR TOPLUMUN GETİRİSİ

Film sade bir konu üzerinden işlense de içerisine yerleştirilmiş ustaca ayrıntılar ve sarsıcı diyaloglarla izlenesi keyifli bir yapıma dönüşüyor. Özellikle de çok katlı evlerinde birbirinden habersiz bencil bir şekilde yaşamaya başlayan toplumlara ağır göndermeler yapıyor. Aile içerisinde birbirinden uzaklaşan bireylerin kapitalist düzende nasıl yok olduğunu ya da yok olmaya mahkum olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bunda da başarılı oluyor. Toplum olarak yozlaşan ve en temiz insanı bile yoldan çıkarabilecek geçim sıkıntısı ya da "daha iyi bir yaşama sahip olmalıyım" takıntısı insanoğlunu nerelere sürükleyeceğini ağır bir tonda sunsa da şiddetli bir şekilde yüzüne çarpıyor."Aslında biz bu değiliz" cümlesini ise hiç kullanmıyor. Çünkü istediğimiz bir hayatı seçiyoruz ve "düzen"in istediği o şaşalı hayatı elde etmek için de başkalarının hayatından çalmak zorunda bıraktığını çok iyi biliyoruz. Film genel anlamda bol katmanlı bir şekilde ilerlese de işsizlik, tembellik, hırs, gibi insani öğeleri ön planda tutuyor. Filmin bir çok sahnesine farklı bir gerilim de hakim. Bu gerilim de filmi sıkıcı olmaktan çıkartıp izlenesi bir tona kavuşturuyor.

OYUNCULUKLAR FİLMİ ZİRVEYE ÇIKARIYOR

Nadezhda Markina'nın Elena rolünde ustaca bir oyunculuk çıkardığı filmde Vladimir rolünde Andrei Smirnov'u, Elena Lyadova'yı ise Katerina karakteriyle seyrediyoruz. Filmin görüntü yönetmeni koltuğundan Mikhail Krichman oturuken senaryoda ise Oleg Negin ismiyle karşılaşıyoruz. Yaklaşık iki saatlik filmde zaman zaman tempo düşse de çarpıcı diyaloglar ve akıcı geçişlerle filmi sıkıcı olmaktan kurtarıyor. Az sözle çok söylemeyi başarabilen nadir filmlerden olan Elena, Ruslar'ın kapitalizmle olan imtihanını merak edenler için iyi bir seçim olabilir. (Seyid ÇOLAK-Milli Gazete)

Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/haber/ruslarin-kapitalizmle-imtihani-249403.htm