En Sıcak Konular

BİR EMPERYALİST TAKTİK: ULUSLARARASI MÜDAHALE

2 Eylül 2012 19:47 tsi
BİR EMPERYALİST TAKTİK: ULUSLARARASI MÜDAHALE Son günlerde hem Suriye hem de Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesi ile ilgili olarak yetkili ve yetkisiz siyasi çevrelerden çok tehlikeli sözler sadır olmaya başladı.

Bir emperyalist taktik: Uluslararası müdahale

Son günlerde hem Suriye hem de Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesi ile ilgili olarak yetkili ve yetkisiz siyasi çevrelerden çok tehlikeli sözler sadır olmaya başladı. Türkiye-Suriye sınırında BM gözetiminde güvenli bölge oluşturulması için uluslararası müdahale talebi, sorumluluk sahibi bir Türk siyasetçisinin sarf edeceği sözler değildir. Bu, sınırlarımızın ve ülkemizin bizim kontrolümüz dışında Amerika ve Avrupa merkezli Haçlı ordularının hâkimiyetine geçmesi ve bu kanalla istedikleri her türlü emperyalist projeyi uygulama imkânı bulmaları demektir. 
Amerika, Büyük İsrail'in güvenliğini ve genişlemesini sağlamak ve bu bölgeyi yağmalamak üzere Büyük Orta Doğu projesi kapsamı içerisinde diğer İslam ülkelerinden sonra Suriye'ye geldi. Suriye içinde isyankâr bir muhalif kesim oluşturdu, destekledi, kargaşa çıkardı, desteklemeye ve karıştırmaya devam ediyor. Amacı, Suriye'yi parçalamak ve etkisiz hale getirmek. Çünkü Suriye, İsrail'in rahatsız olduğu İran, Lübnan Hizbullahı ve Filistin'le birlikte hareket ediyor. Bir İsrail planı olarak Amerika, Suriye'yi Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye'ye kırdırmak istiyor. Suriye'nin kargaşa içerisinde tasfiye edilmesinden memnun olacak bir tek taraf var; o da İsrail. Yani savaş naraları ve savaş sonunda yakılacak ağıtlar Arapça ve Türkçe olacak, zafer şarkıları da İngilizce ve İbranice. 
Türkiye'yi sadece Suriye'ye karşı değil; aynı zamanda İran'a karşı da kışkırtıyorlar. Bu plan açıktır. İsrail Müslümanı müslümana kırdırarak aradan bu bölgenin hâkimi süper güç olarak sıyrılmak istiyor. İsrail kaynaklı ve yandaşı bir takım uluslararası fitne fesat odakları, İslam ülkelerini hem mezhep bağlamında Sünni-Şii diye birbirine kırdırma, hem de etnik planda Türk, Arap, Kürt çatışmaları çıkararak birbirine düşürme planları yapmış ve bu planlar büyük oranda da uygulamaya konmuştur. Buna göre Sünni siyasetçileri Şiilere karşı, Kürtleri de Arap ve Türklere karşı kullanmak istemektedirler. Dikkat edilsin, tahrik etmek, kışkırtmak, kendi emelleri doğrultusunda kullanmak istedikleri taraflar, mezhep bağlamında bir takım Sünni siyasetçiler, etnik planda da bir takım Kürtlerdir. Bu durumda İslam kardeşliğini esas alan aklı başında siyasetçilerin, partilerin ve kanaat önderlerinin bu mezhep ve etnik çatışma oyunlarına karşı tedbir almaları lazım. Birlik, beraberlik, kardeşlik kavramlarına önem veriyorlarsa hem Orta Doğunun tamamındaki Kürtlerin, hem Sünni siyasetçilerin emperyalizmin tahriklerine kapılmamak, oyunlarına gelmemek konusunda dikkatli ve uyanık olmaları gerekir. Tabii Türklerin, Arapların ve Şiilerin de aynı hassasiyeti taşıyarak Amerika ve Avrupa öncülüğündeki Haçlı emperyalizmine karşı hem İslam kardeşliği hem de aynı bölgenin sahibi olma duygusuyla birlik olmaları gereğini tahkim etmeleri gerekiyor. 
Uluslararası müdahale meselesi, emperyalizmin çok eski bir taktiğidir. Haçlı-Siyon cephesi, İslam ülkelerinde ya da başka ülkelerde önce etnik kavgalar ve mezhep çatışmaları çıkarır, millî hükûmetlere karşı meşrutiyet, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar etrafında muhalif gruplar oluşturur, sonra "burada kargaşa var, gidelim müdahale edelim" derler. Ya da içerden ayarladıkları bazı işbirlikçiler vasıtasıyla bu müdahaleyi istetirler. BM ve NATO gibi kurumlar kanalıyla uluslararası müdahale adı altında gelirler, çullanırlar, "Biz, barış ve demokrasi getirmek için buradayız" derler. Bir süre sonra o bölgede barış ve demokrasi değil; bölünme, parçalanma, sömürgeleştirme, yer altı yerüstü zenginliklerin yağmalanması ve misyonerlik faaliyetleriyle Hristiyanlaştırma görülür. Netice budur. 
Bugün de Batının önce Suriye'de, sonra bizde yapmak istediği şey budur. Suriye'ye BM gözetiminde uluslararası müdahale istemek, bu bakımdan çok tehlikelidir. Zira bu işin tarihte örnekleri görülmüştür. Osmanlı devleti, Tanzimat'tan bu yana uluslararası müdahale ile çok toprak kaybetti. 
Bu meseleyle ilgili olarak 2. Abdülhamit hatıralarında uzun uzun anlatır. 
2. Abdülhamid'in anlatımına göre o zaman Avrupa devletleri, Ermenileri tahrik etmiş, devlet aleyhine kışkırtmış, bir kısım Ermenilerin terörist faaliyetler yapmasına zemin hazırlamış, Ermenileri Müslümanlara karşı tahrik etmişti. 2. Abdülhamid de Zeki Paşa ile Ermeni ayaklanmalarını bastırmıştı. Avrupa devletleri elçileri saraya gelerek Ermenilerin kılıçtan geçirildiğini yani devletin zulüm yaptığını söylerler. 2. Abdülhamid şöyle devam ediyor: 
"Hele İngiltere elçisi, hemen bir araştırma komisyonunun kurulmasını istiyor ve buna öncülük etmek için de bir İngiliz Askerî Ataşesinin hemen olay yerine gönderileceğini söylüyordu. Bütün elçilere ve bu arada daha sert bir dille İngiliz elçisine, bunun bir asayiş meselesi olduğunu, ordunun buralardaki eşkiyaları temizlediğini söyledim ve ilave ettim: Ataşe göndermenize müsaade etmem. Çünkü bugünlerde buralarda bir İngiliz ataşesinin görünmesi yatışmış toplumları yeniden birbirine düşürür." (İsmet Bozdağ, Sultan Abdülhamid'in Hatıra Defteri, s. 58). 
Aynı durum, bugün de tekrarlanıyor. Batılı emperyalist odaklar, o zaman Ermenilere yaptıkları gibi bugün de Türkiye vatandaşı olan bir kısım Kürt vatandaşlarımızı uzun zamandır ayaklanmaya, isyana tahrik etmektedirler. Türk devleti de PKK eşkiyalığını orduyla bastırmaya kalkınca, o zaman İngiliz elçisinin araştırma komisyonu kurulması talebi gibi bugün de batı kaynaklı odaklar ve içerdeki sözcüleri, "Hakikatları Araştırma Komisyonu kurulsun" diye bağırmaya başlıyorlar. Yani Abdülhamid'in dediği gibi devletimizin iç işi ve asayiş meselesi olan bir konuyu hemen uluslararası mesele haline getirerek, Türk devletini boğmak istiyorlar. O zaman Abdülhamid yüksek bir kararlılıkla, basiret ve feraset sahibi bir devlet adamı kimliğiyle İngilizlerin yani Haçlı Batının araştırma komisyonu kurmasına da, ataşe göndermesine de yani uluslararası müdahalede bulunmasına izin vermemişti. Ama bugün maalesef sorumluluk sahibi bazı yetkili kişi ve kurumlar, emperyalist Batının şeytanî tezgâhlarına gelerek devletimizin iç işi olan PKK eşkiyası ile mücadeleyi Hakikatları Araştırma Komisyonu kurmak, uluslararası konferanslara taşımak gibi gaflet, hatta söylemek istemediğim bir tavır içine giriyorlar. 
Bugün PKK yandaşı değişik çevrelerden gelen Hakikatları Araştırma Komisyonu kurulması meselesi, güya Türk ordusunun faili meçhul cinayetler işlediği savından hareketle dillendiriliyor. Yapılan pek çok araştırmada görüldü ki faili meçhullerin çoğu PKK tarafından Kürt vatandaşlarımıza uygulanmış iç infazlardır. Faili meçhulleri işleyen Türk ordusu değil, PKK'dır. Ama bu işi, Türk ordusuna yıkmak ve devletimizi suçlu konumuna sokmak ve Batılı devlet ve kurumlar tarafından cezalandırılmasını istemektedirler. 
Aynı oyun ve tezgâh 2. Abdülhamid zamanında da oynanmıştı. Nitekim Abdülhamid, hatıratında bu meseleyi şöyle anlatıyor: 
"Oyunun ikinci aşamasına geçildi. Türk kılığına giren Ermeniler, kendilerine yardım etmek istemeyen kendi vatandaşlarını öldürüp sonra da "Görmüyor musunuz, sizi Türkler kesiyor, siz hâlâ bizimle birlik olmuyorsunuz" demeye başladılar. Bir yandan da Türk köylerine giriyorlar ve Müslüman halkı türlü işkencelerle öldürüyorlardı. Bunların içinde vücudu bıçakla yarılıp içine barut doldurulduktan sonra tutuşturulanlar da vardı." (s.58) 
Nitekim bugün de aynı oyun PKK üzerinden oynanıyor. PKK da kendisiyle birlik olmayan, Türk millet birliği içinde yaşamak isteyen devletine bağlı Kürt vatandaşları öldürüyor, infaz ediyor, sonra da, "görmüyor musunuz, sizi Türk ordusu faili meçhule tabi tutuyor, siz hâlâ bizim tarafımızı tutmuyorsunuz" diyor. PKK yandaşlarının, meseleyi Hakikatları Araştırma Komisyonuna, uluslararası konferanslara ve müdahalelere taşımak isteği, kendi cinayetlerini Türk ordusuna ve devletine yıkarak amacına ulaşma arzusudur. Türk milleti bu gerçeklerin farkına varsın ve oynanan oyunu çözsün. 
2. Abdülhamid hatıratında yine şöyle devam ediyor: 
"Avrupa gazeteleri meseleyi parmaklarına dolamışlardı. Durmadan yazıyorlar, şahsıma "Kızıl Sultan" diye hücum ediyorlar, dünya kamuoyunu aleyhimize kışkırtıyorlardı. Böylece Ermeni meselesi bir dünya kamuoyu meselesi olmuştur ama devletler arası ciddi bir mesele olmamıştır." (s.59) 
Bugün de yine aynı Haçlı Batı emperyalizmi, sürekli Kürt meselesi diye cazgırlık yapıyorlar. O zaman devletin birliğini, bütünlüğünü korumak isteyen, ayrılıkçılara izin vermeyen Abdülhamid için "kızıl sultan" diye aleyhte karalayıcı, suçlayıcı bir propaganda yaymışlardı. Bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin toprak bütünlüğünü ve millî birliğini korumak isteyen yetkili siyasetçi ve aydınlarımızı şovenist, militarist, baskıcı, jakoben, merkeziyetçi, demokrasi düşmanı, bilmem neci diye suçluyorlar. Ayrılıkçı ve bölücüleri de demokrasi kahramanı diye lanse ediyorlar. 
Vatandaşların bir bölüğünü etnik, din, mezhep ya da hayat tarzı farklılıkları gibi özelliklerine bağlı olarak ayrıştırıp devlete karşı kışkırtmak ve ayaklandırmak, sonra da bu meseleyi uluslararası mesele haline getirip bölüp parçalama oyunu, Haçlı batının eskiden beri uygulaya geldiği bir oyundur. Nitekim Abdülhamid hatıratında bunu açıkça ortaya koyuyor: 
"Bu oyunu ben de dünya da biliyordu. Çünkü Bulgaristan'da denenmiş ve sonunda Bulgaristan'a muhtariyet adı altında bağımsızlık kazandırmıştı. Onun için zabıta kuvvetleri ile Ermeni-Müslüman çatışmasını önlemeye çalışıyordum. Ermenilerin muradı, Müslümanları kışkırtmak, üstlerine saldırtmak, sonra da dünyayı ayağa kaldırmaktı. Bundan sonra Avrupa devletleri işe karışacaklar, bu iki unsurun bir arada yaşayamayacaklarını ileri sürerek muhtariyet isteyeceklerdi." (s.57) 
Bugün de aynı oyun oynanıyor. Amerika ve Avrupa merkezli fitne fesat odakları, PKK marifetiyle bir kısım Kürt vatandaşları kışkırtıyor, Türk ordusu bu eşkiyalığı bastırmak isteyince dünyayı ayağa kaldırıyorlar, yaygara yapıyorlar. Bir sonraki aşamada da uluslararası müdahale ya da uluslararası konferanslar adı altında Batılı devletleri işe karıştırmaya çalışıyorlar ve Türklerle Kürtlerin bir arada yaşamasının imkânsız hâle geldiğini söyleyip muhtariyet, özerklik, federasyon ve giderek ayrışmayı teşvik ediyorlar. 
O bakımdan Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetme mevkiinde olanların ve yönetmeye talip olanların Türk tarihini iyi bilmeleri, geçmiş tecrübeleri iyi okumaları temel bir zorunluluktur. Bu sorumlu ve yetkili siyasi çevreler, 2. Abdülhamid'in Hatıralarını okuyunca o zamanki olayların bugün de tekrarlanmakta olduğunu göreceklerdir. 
Emperyalist Batılı devletler, o zaman meşrutiyet (demokrasi), hürriyet (özgürlük), müsâvât (eşitlik), uhuvvet (kardeşlik) kavramlarıyla jön Türkleri kandırıp devlet aleyhine yıkıcı ve bölücü faaliyetlere sürüklemişlerdi. Bugün de aynı kavramlar hiç değiştirilmeden demokrasi, özgürlük, kardeşlik, barış, eşitlik gibi ifadelerle bir takım gruplar, millî Türk devletini tasfiyeye yönlendiriliyorlar. Türk milleti, gelecekte de bu vatanda, bu coğrafyada olacaksa tarihini güncele tercüme ederek iyi okumalıdır. Yoksa emperyalist batının aldatıp kandırdığı, işbirlikçi olarak görevlendirip önüne siyasetçi, aydın, gazeteci, uzman diye sürdüğü kişi ve oluşumlara destek vermeye devam ederse kendi eliyle kendi sonunu hazırlamış olacaktır. 

Prof. Dr. Nurullah Çetin - Yeni Mesaj

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12002816/bir-emperyalist-taktik-uluslararasi-mudahale/prof-dr-nurullah-cetin


Bu haber 608 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,698 µs