LİBERAL FAŞİSTİN TÜRK'Ü MANKURTLAŞTIRMA OYUNU

Türkiye gazete ve televizyonları liberal faşist gazeteci ve televizyoncular tarafından işgal edilmiştir. Dışarıdan Avrupa ve Amerika emperyalist odakları, içerden de onlarla işbirliği yapan yerli taşeronlar tarafından Türk basın yayın organları bunlara teslim edilmiştir. Türk milleti, her gün sadece bunları dinlemeye, sadece bunları okumaya mecbur ediliyor.  Çünkü liberal, muhafazakâr, cemaatçi, İslamcı, solcu, çağdaş bütün basın yayın organları bunlara teslim edilmiştir. Değişik düşünce ve hayat tarzına sahip olan kesimler, aslında çok kanallı tek sesli bir emperyalist yayın bombardımanına maruz durumdadır.  Bu liberal faşist gazeteci ve televizyoncu, Türk'ün beynini yıkamak, Türk'ü mankurtlaştırmak, Türk'ün sağlıklı düşünme melekesini iğdiş etmek için çarpıtma, dönüştürme, suret-i haktan görünme, yumuşak üslup, alay, hiciv, yalan haber, maksatlı yönlendirilmiş bilgilendirme yollarının hepsini deniyor.  Türk düşmanı liberal faşistin Türk'ü mankurtlaştırmak için üzerinde yoğunlaştığı başlıca propaganda şudur: Türk milliyetçiliği yapmak, millî ve manevî değerlere bağlı kalmak, bağımsız Türk devlet idaresini savunmak, yer altı ve yer üstü ekonomik zenginliklerimize sahip çıkmak, Türk ahlakı, Türk gelenek ve görenekleri, İslam inancı ve yaşama biçimi kötüdür, işlevsizdir, anlamsızdır, geridir, çağ dışıdır, ilkeldir.  Liberal faşiste göre Türk milleti uyumlu, yardımlaşmacı, dayanışmacı, millî ve manevî değerleri etrafında kenetlenmiş, millî hedefleri olan bir millet olmaktan çıkmalı, tek tek fertlerden oluşan, güçten ve çaptan düşmüş, ortaklaşa iş görme melekesini kaybetmiş, kuru, kozmopolit, uyumsuz, birbirinin derdiyle dertlenmeyen bir kalabalığa, ruhsuz bir yığına dönüştürülmelidir.  İçi boşaltılmış, millî ve manevî bilinci yok edilmiş, ruhu, vicdanı, dini, milliyeti teslim alınmış bu manasız kuru, kozmopolit kalabalık, embesilleştirilmeli, aptallaştırılmalı, sersemletilmeli, düşünemez, sorgulayamaz, eleştiremez, kendi hâlini muhasebe edemez, ne oluyoruz, nereye sürükleniyoruz diyemez hâle getirilmelidir. Türk, sadece günlük makarna ve kömür ihtiyacını düşünen, sadece onunla ayakta kaldığına şükreden, başka da bir şeye karışmayan, gel deyince gelen, git deyince giden bir sürüye dönüştürülmek isteniyor.  Gazeteci, televizyoncu, siyasetçi, uzman, bilmem neci azman liberal faşist makulesinin kendine biçtiği tek misyon, Türk'e olan kinini, nefretini, düşmanlığını Türk'e bir iman hâlinde kabul ettirmektir. Biraz tezatlı bir hüküm gibi gelebilir ama değil. Ayniyle vakidir. Liberal faşist, bıkmadan usanmadan, kafasına vura vura bir kısım Türk'ü Türk düşmanı yapabilmiştir, bunu başarmıştır.  Yani bir kısım Türk, düşmanı olan liberal faşistin lâfına bakarak kendine düşman hâline gelmiştir. Etrafınıza bakın, bir sürü Türk'üm diyemeyen, Türk'üm demeyi günah ve ırkçılık zanneden insan görürsünüz. Ama Türk'üm demekten utanan bu mankurtlaştırılmış insanlar, habire Kürt ırkçılığı propagandası yapıyorlar. Vaziyet bu.  Liberal faşistin her gün köşesinden uzattığı Türk'e düşmanlık lağımını mankurtlaştırılmış, milliyetine düşman edilmiş bir kısım Türk, rahmet niyetine yüzüne gözüne sürüyor. Liberal faşistten okuduklarını ya da dinlediklerini dua niyetine eline yüzüne sürüyor, kendi kimliğine, milliyetine, ruhuna bir numaralı düşman olan liberal faşisti üstat, kurtarıcı, aydın, siyasetçi, akıl hocası belliyor, ona tapıyor.  Liberal faşist, yazı ve konuşmalarında Türk düşmanlığını nasıl kusar? Şöyle: Liberal faşiste göre, Türk milletini yok etmek isteyen ırkçı terörist başıyla suni bir biçimde sorun olarak gündemimize soktukları meseleleri müzakere etmeli, konuşmalı, tartışmalı, ne istiyorsa vermeli, sakın onlara karşı çıkmamalı, onların belirlediği çerçevede kalmalı, onların talepleri doğrultusunda siyaset üretmelidir.  Teröristiyle, siyasetçisiyle Kürt ırkçısı ne yaparsa sineye çekmeli, ortalığı yakıp yıksa da, devlete isyan da etse, Türk bayrağını yaksa da, Atatürk'e hakaret de etse, devlet yöneticilerine küfür de etseler onları demokratik hak arayıcıları olarak görmeli, yaptıkları her türlü kanunsuz eylemi, demokratik mücadele olarak algılamalı, onları barış elçisi olarak selamlamalıdır.  Ama bunlara karşı devleti, milleti, bayrağı, Türk milletinin millî ve manevî değerlerini korumak adına demokratik tepki koyan Türk milliyetçilerini de ilkel, gerici, taş devri adamı, şiddet yanlısı, diktatör, barışı sabote eden, uzlaşma dilinden yoksun gibi her türlü olumsuzlayıcı özellik yükleyerek bertaraf etmelidir.  Liberal faşiste göre hem teröristi hem siyasetçisiyle, hem dağlısı hem düz ovalısıyla ırkçı Kürtçülerin yaptığı her türlü eşkiyalık düşünce özgürlüğüdür, iletişim kurmadır, tartışmadır, müzakeredir, sorunları konuşarak çözmedir yani bunlarla siyaset yapmaktır. Ama silahla ya da siyasetle yapılan her türlü eşkiyalığa dur diyen Türk milliyetçisi, bu liberal faşiste göre kaba gücü devreye sokan kavgacı, küfürlü, geri bir adamdır ve Meclise sokulmaması gereken bir vahşidir.  Liberal faşistin derdi Türk milletinin millî ve manevî değer ve menfaatlerini savunacak olan Türk milliyetçilerini Meclise sokmamak; ama öbür taraftan gerek irili ufaklı bir çok partiyi istila eden, gerek bağımsız adıyla ortaya çıkan Kürt ırkçılarını olabildiğince fazla sayıda meclise sokarak Türk millî iradesini eşkiyanın vicdanına teslim etmektir. Liberal faşistin bütün hesabı, derdi budur ve bunun için Türk milliyetçilerine olmadık hakaretler yaparak onları saf dışı bırakmaktır. Liberal faşiste göre Kürt ırkçısının yaptığı her türlü kanunsuzluk, edepsizlik, eşkiyalık, ilkellik demokratik hak mücadelesi olarak algılanırken; Türk milliyetçisinin yasal savunma hakkı Türk milletine kavga, küfür, saldırı, savaş dili olarak yutturulur. Kabahat dışarıdan yönlendirmeli Kürt ırkçılarında değil; kabahat bunların sözcüsü, ebesi olan liberal kılıklı karanlık aydınları tanımayan zavallı mankurtlardadır.  Bunları söylerken; emperyalist Batının, Haçlı gâvurunun aklına uyup Türk düşmanlığı yapan Kürt ırkçılarıyla, Türklüğü millî bir kimlik olarak benimseyen Kürt kökenli Türk vatandaşı kardeşlerimizi birbirlerinden ayırdığımızın farkındayız.