''ÜLKÜCÜLER NE BİRBİRİNE HASIMDIR NE DE MUARIZIDIR''

ÜLKÜCÜLER NE BİRBİRİNE HASIMDIRNE DE MUARIZIDIR

MHP kongre sürecine girdiğinden beri bir avuç karıştırıcı fesat erbabı, kongreler sırasındaki demokratik yarışı bahane ederek MHP'de bir telaş, bir panik havası varmış gibi göstermeye çalışmaktadır. Aralarında başka mahfillerde menfaat arayanlar, başka güç odaklarının önünde eğilenler vardır. Bunlar başka çevrelerden aldıkları destekle şimdi de MHP tabanına fitne ağaçları dikerek kendilerine tutunacak dal bulmaya çalışmaktadır. Bu çevrelerin geçmişte kalan bazı kırgınlık ve küskünlükleri kaşıyarak yamanmak, yaranmak ve kullanmak istedikleri Ülkücüler, bunların oyunlarına gelmeyecektir. 10. Büyük Kurultaya giden süreçte kafa karışıklığı yaratarak camiamızdaki insicam ve bütünlük havasını dağıtmaya soyunan böylelerinin çabası boşunadır. Muhalif-taraftar ikilemi tesis etme gayretleri sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Mensuplarımızı genel merkez yanlısı ve muhalif diye ayırmak bühtandır, haksızlıktır. Camiamız içinde ayrımcılık ve kamplaşma gayretleri çok yakışıksızdır, rezilcedir. Elbette her Ülkücünün partimize katılma, üye veya delege olma hakkı vardır. Bunlar ne birbirine hasımdır, ne de muarızdır.

Siyasi partilerde adaylık yarışı demokratik sistemin bir gereğidir. Dolayısıyla MHP kurultayında genel başkan adayı olmak da Ülkücülerin hakkıdır. Ancak MHP'de bir lider ve liderlik sorunu yoktur. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli görevinin başındadır. Hâl böyleyken, MHP'de adaylık konusunun hangi ateşlerde ısıtılıp hangi kazanlarda kaynatıldığına bakmak lâzımdır.

MHP, küresel güçlerin bölgedeki nihaî hedefleri ve terörizmin önünde yegâne engel olduğu için içeriden çökertilmesine çalışılmaktadır. Nitekim küresel güçlerle onların Türkiye'deki hempa ve piyonlarının 10. Olağan Kurultaya giden süreçte MHP'de nifak ve bölünme yaratma gayretleri belirgin şekilde artmıştır. Partimizde genel başkan adaylığı olgusunu fırsat bilerek bu kirli oyunu tezgâhlayanlar, figürasyon olmaya heveslenenleri bazı küçük medya organlarının merdiven altındaki yağlama ve ovalama seanslarına sokmuş, nefsanî tahriklere kapılmalarını sağlamıştır. Kirli tezgâhın oyuncularının, onlarla birlikte kurultay sonrasında bazı küskün ve tepkili arkadaşlarımızı da çıkmaz yollara sevk etme riski yüksektir. Er meydanına sürecekleri genel başkan adaylarına seçimi kazandıramayacaklarını bilseler de, bunu kurultay sonrasında MHP'de bölünmeye kapı aralama planları için başlangıç hamlesi olarak kullanmak isteyebileceklerdir. MHP'nin lider sorunu olmadığını cümle âlemin bilmesine ve Sayın Devlet Bahçeli'nin yeniden delegenin teveccühüne mazhar olacağına şüphe bulunmamasına rağmen, malum çevrelerce genel başkan adayı isimlerinin kamuoyuna pompalanmasının arkasında aynı aktörlerin çirkin yüzü sırıtmaktadır. Mamafih camiamızın bu tür hesapları boşa çıkaracağı ve küresel güçlerin kirli oyunlarını bozmak için gereken refleksi derhal göstereceği şüphesizdir. MHP'de yeni genel başkanlık rüzgârı estirdiğini zannedenlere şimdiden kendilerini boşuna yormamalarını, akıllı olmalarını tavsiye ederiz. Yol yakınken, MHP'nin birlik ve beraberliğini, kaya gibi sağlam duruşunu ve ilkelerinden taviz vermeyen politikalarını dikkate almalarını öneririz. Ancak eklemeliyiz ki MHP'nin güçlü ve caydırıcı siyasi konumunu berhava etmeye ve partimizin bütünlük çatısını çökertmeye matuf bir küresel oyunun maşası olanları milletimiz ve tarih affetmeyecektir.

Diğer taraftan, kongrelerde seçilerek teşkilatlarımızda görev alanlar, istisnasız tabanın ve camiamızın meşru temsilcileridir. Parti yönetimine ve delegeliğe hak kazanan bütün arkadaşlarımız, camiamızın güzide mensuplarıdır. Onlar MHP'nin dışında bir mahfilden gelmemişlerdir, öyleyse bunların genel merkez nezdinde farklı değerlendirilmeleri de mümkün değildir. Çünkü listedekilerin hepsi bizim dava arkadaşlarımızdır. Genel merkezimiz hepsine eşit yakınlıktadır. Bu böyle bilinmelidir. Delegelerimiz, bütün teşkilatımız ve camiamız adına büyük kurultayda serbestçe oylarını kullanacaklardır. MHP'de kongre süreciyle ilgili hiçbir problem ve rahatsızlık söz konusu değildir. MHP, mensupları üzerinden hesap ve plan yapmamaktadır. Ancak söz konusu marjinal grup tarafından olmayan bir şey varmış gibi göstermeye çalışılmaktadır. Kongre sürecini bahane ederek MHP'de telaş ve panik havası olduğunu iddia edenler, öyle olmasını arzu edenlerdir. Mukassi göstermeye çalıştıkları partimizdeki letafet ve ferahı 4 Kasım'da idrak edeceklerdir.

Mütegallibe olmaya azimli marjinallerin varmak istedikleri bir başka hedef de parti kadrolarını kötüleyerek kendi hesaplarına gelen ismi veya isimleri yarışa sokmaktır. Bu gibileri Türkiye'de kamuoyu da iyi tanımakta; acemice ve biraz da hoyratça sergiledikleri oyunları tebessümle seyretmektedir. Akıl salabeti ve sağduyudan mahrum bu tipler, MHP'de kim göreve gelirse gelsin peşin hükümle eleştirmeyi ve küçültücü ifadelerle saldırarak ucuz kahramanlığa soyunmayı âdet edinmişlerdir.

Elbette partimizin politikaları ve icraatı tabu değildir. Partimizin yöneticileri de dokunulmaz değildir. Şüphesiz bütün Ülkücülerin tenkit hakkı vardır. Ancak eleştirilerin insaf ve vicdan sınırlarını aşmaması, Ülkücü ahlakın süzgecinden geçirilmesi gereklidir. Kimden gelirse gelsin, seviyesiz eleştiri ve ithamlar, hem iddia sahiplerine hem de hareketimize zarar verecektir. Bu tenkit ve ithamlarına eskiden önemli mevkilerde görev yapmış arkadaşlarımızın serzeniş ve sitemlerini âlet etmeye, dayanak yapmaya kalkanlar kitabı tersinden okumaktadır. Geçmişte üst düzeyde görev yapmış bulunan ve parti teşkilatlarının hemen her kademesinde görev alan arkadaşlarımız, camiamızın dokusunu ve ilkelerimizi iyi bilen kimselerdir. Bunlar karıştırıcı mahfillin oyunlarına âlet olmayacak kadar akıllı ve tecrübelidir. Ayrıca parti teşkilatlarında görev yapmış olmanın hiç kimseye nüfuz ve ayrıcalık getirmeyeceğini de iyi bilmektedirler. Camiamızda herkesin yerini ve konumunu Ülkücü Hareket'in büyüklüğüne borçlu olduğunun, kerametin fertlerde değil ülkülerin mehabetinde olduğunun en çok farkında olan onlardır. Zaman; kişilerin ülküleri değil, ülkülerinin kişileri yücelttiğini defalarca ispatlamıştır. Bir vakitler kendilerinde liderlik, hakikati ve marifeti vehmederek aramızdan ayrılanların nasıl marjinalleştiğine, siyaset aynalarında cüceleştiğine yakın tarih şahitlik etmiştir.

Eğer camiamızda liyakat ve tecrübeden söz edilecekse en belirgin liyakat ve deneyim ölçüsü, Ülkücü olarak kalmak ve Ülkücülüğün erdemlerini muhafaza etmektir. Bu bağlamda en büyük sorumluluk da, yol arkadaşlarına karşı seviyeli üslupla hitap etmek, onların şeref ve izzetinefsinin kendisininkilerle aynı olduğunu hiç unutmamaktır.