En Sıcak Konular

TÜRK 'BEY'İNİ BEKLİYOR

6 Haziran 2012 10:09 tsi
TÜRK 'BEY'İNİ BEKLİYOR Milletimiz Allah'a ve kendine olan güvenini kaybetmedikçe son büyük Türk hakanı Atatürk'ten sonra gerçek bir Türk beyi çıkarma potansiyeline sahiptir.

Türk, Bey'ini bekliyor!

Türk beyi olmak, dünya çapında büyük bir olaydır, kolay değildir. Türk beyi olmak, ateşi elinde tutmak demektir. Türk beyi olmak, dünyanın en zor işidir ama, bir o kadar da en önemli işidir. Türk beyi olmak, kabile şefliği seviyesinde küçük, ufuksuz, sıradan bir liderlik değildir. Türk beyi, sadece Türkiye'nin meseleleriyle uğraşan değil; bu coğrafyanın, bütün Türklük âleminin, bütün İslam âleminin derdini dert edinen adam demektir.   
Türk beyi olmak, şahsî menfaat endişesi taşımayan, tamamen milletinin menfaatinin koruyucusu olma kararını vermiş adam demektir. Türk beyi olmak demek, bey olduğu gün, hân-ı yağmâ ile bütün şahsî varlığını milletine hediye eden, ondan sonra da bir şey talep etmeyen adam demektir.   
Türk beyi, bin türlü cambazlıkla, göz boyayıcılıkla, bin türlü tehditle, alavere dalavere ile, Türk milletini kabilelere ayırma, ülkemizi bölüp parçalama, vatanımızı elimizden alma amacında olan, Türkiye'yi Türk'e bırakılamayacak kadar önemli gören Avrupa Birliği'ne, "Senin birliğine girme dilekçemizi geri çekiyorum. Sen yolunu, biz yolumuza. Senin bizimle eşit hak ve yetkilere dayalı medenî bir birlik kurma niyetin yok. Senin asıl niyetin, giriş sürecini istismar ederek altımı oymaktır. Ben senin gibi şeytanların ağa babalarını tarihte çok gördüm. Hadi git işine! Senin birliğine dirliğine ihtiyacım yok. Ben kendi birliğimi, büyük Türk birliğimi kuracağım" deme yürekliliğini gösteren bir kutlu adamdır. Avrupa şeytanlarının birlik oyunları arasında paspas olmak yerine kendi birliğini kurup oranın beylerbeyi olmayı seçen bir büyük Türk hakanıdır.  Büyük Türk beyi, azgınlaşmış, azmanlaşmış, haddi aşmış, eşkıyalığı hayat tarzı hâline getirmiş Amerikasına, Avrupasına, Rusyasına, şusuna busuna karşı bu coğrafyanın lideri olarak, onları bu coğrafyadan kovup "sen git kendi toprağında eşelen" deme kararlılığını ortaya koyan bir büyük emîrdir, emîrü'l-ümerâdır. 
Türk beyi, milletimizi kirli paralarıyla karım karım karıştıran Soros'lara, şunlara bunlara ülkeye giriş yasağı koyacak kadar evinin uyanık sahibi bir bekçi adamdır.  Türk beyi, milletine cart curt ederek ağalık taslayan değil, ona hizmet edendir. Yani, "Seyyidü'l-kavmü hâdimühüm" (Milletinin efendisi ona hizmet edendir) bilincine sahip insan gibi bir insandır. Türk beyi, kapalı kapılar ardında gavurla, şununla bununla milletinin menfaatleri aleyhine gizli anlaşmalar yapan adam değildir. Türk beyi, bütün Türk milletinin menfaatine olacak işler yapmaktan başka bir amacı olmayan, tam güvenilir, içi dışı ayan beyan ortada olan bir yiğit devlet adamıdır.   
Türk beyi, hükmettiği ülkesinde kökeni ne olursa olsun her vatandaşını, tek dilde, tek vatanda, tek bayrak altında, tek devlette, tek idealde birleştirerek millet yapan adamdır. Vatandaşlarının anadilde eğitim bilmem ne diyerek kavim haline geri dönmelerine izin vermek yerine; onları tek dilde birleştirip yekpare bir millet yapma cehdinde olan adamdır. Türkçe bilmeyen vatandaşına, git sen istediğin dilde işini gör deme kolaycılığı yerine, ona Türkçe öğreterek onu kabileden millet katına çıkaran adamdır. 
Türk beyi, ülkesinin yönetimine gavuru ortak eden, gavurun her işimize burnunu sokmasına izin veren değil; kendi milletini kendi vatanında efendi eden, kendi işini kendisi gören, kendi devletini kendisi idare eden adamdır.  Türk beyi, vatanının ve milletinin bütün ekonomik zenginliklerini, yer altı yer üstü zenginliklerini gavura peşkeş çeken değil, milletinin hizmetine sunan adamdır.  Türk beyi, kendi ülkesinde gavuru imalatçı, tüccar, iş adamı, dükkan sahibi, patron; milletini de onun müşterisi, pazarı, gavurun malını, parasını koruyan askeri, hizmetçisi ve kölesi yapan adam değildir. Türk beyi, milletini kendi işinin hem sahibi hem işçisi yapan adamdır. Türk milleti bağrından Mete Han, Alparslan, Fatih Sultan, Yavuz Sultan Selim, II. Abdülhamit ve Atatürk gibi büyük Türk beyleri çıkardı. Milletimiz Allah'a ve kendine olan güvenini kaybetmedikçe son büyük Türk hakanı Atatürk'ten sonra gerçek bir Türk beyi çıkarma potansiyeline sahiptir. Ama önce iyice bir silkinmesi, özgüven bunalımını aşması gerek.[1]  

İstiklalci Türk beyi nişan almaz, nişan takar

"Türkiyeli!" bazı aydın, yazar, edebiyatçı, siyasetçi güruhu, bir Avrupa ülkesinden ya da Amerika'dan veya şuradan buradan kendilerine ödül verilmesini, nişan takılmasını itibarlarını artıran bir şey olarak telakki ediyorlar. Çalışmalarını, faaliyetlerini de hep Haçlı Batıdan ödül ve nişan almaya göre ayarlıyorlar. Haçlı-Siyon ittifakı olan emperyalizmin kendilerini takdir etmelerini, beğenmelerini, aferin diye taltif edilmelerini önemseyerek, bunu bir şeref gibi belleyerek Türk milleti üzerinde tahakküm kurmaya çalışıyorlar. Mesela Fransızların Legion d'Honneur yani Fransız devlet nişanını almak, bu mankurtlaşmış, batıcı, kozmopolit çevreler için cennetin tapusunu almak gibi bir şeydir. Bu kişi ve kurumlar, sadece Allah'ın ve Türk milletinin beğenisini kazanmaya değil, sadece gavurun aferinini almaya dönük bir çaba içerisindeler. Bu bir zillet halidir, bu bir eziklik, küçüklük, yanaşmalık, sığıntılık psikolojisidir ve hastalıktır. 

Türk beyi olmak, büyük bir meziyet, onurlu bir yükümlülük, ağır bir yüktür. Türk beyi olmak, Allah'tan başka kimsenin önünde eğilmemek, özgür ruhlu Türk milletini temsil edebilme şerefine talip olmak demektir. 

Türk beyi, sadece Allah'ına, vicdanına ve milletine hesap verir. Bu üç temel unsurun dışında ne Amerika'ya, ne Avrupa Birliği'ne, ne Rusya'ya, ne Çin'e, ne İran'a, ne şuna ne buna; kimseye, hiçbir devlete, hiçbir odağa, kişiye ve ideolojiye hesap vermez, boyun da eğmez. 

Türk beyi, her anlamda tam istiklâlcidir. Yani yüzde yüz bağımsızlıkçıdır. Tam istiklâlci olmanın şartları ve özellikleri çoktur. Önce zihin, ruh, kalp, kafa ve gönül istiklâlci olacaktır. 

Türk beyi, Allah'a isyan etmiş, kula zulmetmiş gâvurdan ödül, nişan, aferin almayı, onun tarafından taltif edilmeyi, beğenilmeyi zül addeder. İstiklâlci Türk beyi, Allah ve kul hakkını gaspetmiş gâvurun beğenisini gözetirse, alçağın gölgesi altında serinlemeyi umarsa iyice ufalmış olur. 

Türk milleti olarak bizim gerileyişimiz, çöküşümüz, batıcılıkla batıllaşma sürecimizin önemli bir kesiti olan Tanzimat'la birlikte artmıştır. Tanzimat'tan önce Türk beyleri gâvurdan nişan, ödül, aferin almayı zül addederler, hatta böyle bir şey kimsenin aklına gelmezdi. Hatta gâvurun bile aklına gelmezdi Türk beyine nişan vermek. Gavur bile o zamanlar, Türk beyine nişan verme liyakatinde ve ehliyetinde olmadığını bilirdi. Yani haddini bilirdi. O zamanlar sadece bir şey bilinirdi, o da nişan verme hakkının sadece Türk beyinde olması. 

Tanzimat'tan sonraki süreçte istiklâlci ruhumuzu kaybedince gavura yanaşma, gavurdan medet umma, gavuru büyük ve efendi bilme zilleti, alçalışı hızla ilerledi. Güçlü İslam imanını kaybeden Türk, artık Allah'a, kendine ve milletine güvenmek yerine gâvura güvenmeye, gâvurdan yardım dilenmeye, ancak gâvurun kanatları altında yaşayabileceğine inanmaya başladı. Bütün sorunlarımızın, geriliğimizin, mağlubiyetimizin temelinde bu zelil ruh hâli vardır. Özgüveni yok olmuş, ufku gavurun müsaadesiyle sınırlı Türk beyi, Türk milletinin önünde takozdur. 

Amerikalı Yahudi bilmem ne kuruluşundan cesaret nişanı almak, Avrupa Birliği bilmem ne kuruluşundan Avrupa'nın en iyi kent ödülü almak, Nobel edebiyat, şu bu ödülü almak, eurovizyon bilmem ne yarışmasından ödül beklemek, Amerika ve Avrupa Birliği kaynaklı değişik şer odaklarından ödül, nişan, taltif bilmem ne almak, ummak, alınca da böbürlenmek, Türk millî ruh ve şuurunun silinmiş olmasının bir göstergesidir. 

İstiklâlci Türk beyi, gavurun verdiği ödülle yükselmez, geriye düşer. O bilir ki gavur, sadece kendi emellerine en iyi hizmet edene, kendi projelerine en başarılı şekilde taşeronluk yapana ödül verir, aferin der. Gavurun verdiği nişan ve ödülle iftihar eden, şımaran, gururlanan kişi de milletine değil, gavura hizmet etmekle ödüllendirilmenin kıvancıyla pişkince sırıtıyor demektir ki bu, Türk milletinin hazmedebileceği bir durum değildir. İstiklâlci Türk beyi, sadece ve sadece, Allah'ın rızası, milletinin memnuniyeti ve vicdanının itminanı ile yükselir. 

Gavurdan nişan almayı marifet bilen Türk beyi, beyliğinden vazgeçmiş, ufkunu karartmış ve özgür ruhunu köreltmiş demektir. Zira gâvurdan aferin almayı marifet bilen kişi, özgürce kendi istediği şekilde ve tamamen milletinin talepleri doğrultusunda değil, kendisini, kabiliyetlerini, niyetlerini, becerisini, birikimini, imkânlarını gâvurun hoşuna gidecek şekilde iş yapmaya ayarlamıştır. 

Gerçek istiklâlci, şahsiyetli, onurlu Türk beyi gavurdan nişan almaz. O, ancak gavura nişan takabilir. Nitekim bugün Avrupa Birliği, Amerika ve İsrail'den nişan, ödül, madalya alan, almayı dört gözle bekleyen, başarısını buna bağlayan kişilere gerçek bir istiklâlci Türk beyini örnek vererek akıllarını başlarına almaya davet ediyorum. 

Kırım Savaşında büyük kahramanlıklar gösterdiğinden dolayı Fransız hükûmetince kendisine nişan takılan Deli Hasan Ağa'nın bu nişanını takmadığını gören Fuad Paşa, Hasan Ağaya: 

-Aldığın nişanı ne yaptın? diye sorunca Hasan Ağa, cebinden nişan kutusunu çıkarıp: 

-İşte burada, cevabını vermiş. Fuad Paşa'nın da: 

-O pek büyük bir nişandır. Niçin göğsüne takmıyorsun, demesi üzerine ihtiyar, yeleğini çözüp, göğsündeki yaraları göstererek: 

-Paşam, benim vücudumda harpte kazanılmış yedi nişan var. Onlar varken elin frenginin (gavurunun) nişanını ben ne yapayım, demiş. (Ali Haydar Bayat, Keçecizade Mehmed Fuat Paşa'nın N.Ş.N.H.Y.Ş., Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1988, s.59-60) 

Bu tavır, tam özgür istiklâlci bir Türk beyi tavrıdır. Bu oldukça yüksek bir şahsiyet göstergesidir, büyük bir fazilettir. Türk tarihi ve milleti büyükse böyle istiklâlci beylerimiz sayesinde büyüktür. Bugün Türk milleti tasfiye edilme sürecini yaşıyorsa, batı emperyalizminin oyuncağı olmuşsa istiklâlci ruhunu kaybetmiş sömürge valileri sayesindedir. 

Efendi ödül almaz, ödül verir. Türk beyleri uzun zamandır efendi olmayı, yüksek Türk ruh, şahsiyet ve şuurunu kaybettiklerinden, gavur bize ne zaman ödül verecek, ne zaman bize aferin diyecek diye el açar haldeler ve batı ufkuna doğru kısık, fersiz, yalvaran gözlerle bakmaktalar. 

Tanzimat'tan itibaren gavur, uyguladığı değişik yöntemlerle Türk'ün yüksek millî ruhunu yok etti, sonra da borç para, nasihat, ödül ve nişan vererek Türk'ü esir etmenin yollarını aradı. Gavurdan nişan, madalya, ödül almak demek, ona esir olmayı, onun talimatlarına göre hareket etmeyi, onun belirlediği ilkelere, kurallara ve kurumlara uygun davranmayı kabul etmek demektir. Gavurun aferinine bakan, ufkunu kaybetmiş, kendine ait özgün proje üretmeyi unutmuş, millî hedeflerini kendi elleriyle yok etmiş, kendisini gâvurun iltifat sınırları içine hapsetmiş demektir. 

Büyük Türk istiklâli, önce ruhuyla, kalbiyle, gönlüyle, zihniyle, duygu, düşünce ve hayalleriyle gavurun esaret zincirlerini kırıp atmış, her anlamda tam istiklâlci bir ruh kazanmış asaletli milliyetçi Türk beylerine sahip olmakla başlayacaktır.[2]

 

Prof. Dr. Nurullah Çetin - Yeni Mesaj

 


Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ

 

[1] http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12001847/turk-bey-ini-bekliyor/prof-dr-nurullah-cetin

[2] http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12001850/istiklalci-turk-beyi-nisan-almaz-nisan-takar/prof-dr-nurullah-cetin



Bu haber 876 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,247 µs