5.MADDE KABUSU
3 Mayıs 2012 21:44 tsi
NATO tarihinde ilk ve tek olarak 11 Eylül saldırıları ile birlikte ABD'nin "Saldırıya uğradık, bütün müttefikler silah başına!" çağrısıyla uygulamaya konulan şu meşhur 5. Madde bir kez daha gündemde.
5. Madde Kâbusu
NATO tarihinde ilk ve tek olarak 11 Eylül saldırıları ile birlikte ABD'nin "Saldırıya uğradık, bütün müttefikler silah başına!" çağrısıyla uygulamaya konulan şu meşhur 5. Madde bir kez daha gündemde.
Bu seferki "olası çağrı adresi" Türkiye ve "muhtemel saldırgan güç" ise Suriye...
Nasıl olur demeyin? Olur olur, hem de bal gibi olur. Ne de olsa son zamanlarda ortalık hayalcilerden geçilmiyor...
Şöyle ki...
Gözlerinizi bir an için kapayın ve hayal kurun. Bu hayalde, Suriye Silahlı Kuvvetleri Ankara-Şam hattında artan tansiyon üzerine kahrı gelen Devlet Başkanı Beşar Esed'in bir parmak işareti ile sınırdan Türkiye'ye topyekun bir şekilde "Allah Allah" ve "Esed Esed" nidalarıyla akın akın girmeye başlıyor.
Hayal bu ya... Bizim ordumuz da bu güçlü taarruz karşısında fazla dayanamıyor ve bir kez daha Bozkır'ın derinliklerine doğru çekilmeye başlıyor.
Bunun üzerine Ankara imdat "butonu"na basıyor ve 5. Madde için müttefiklerine "help" (yardım) diyor.
Yok, bu böyle olmadı, biraz ağır geldi, gururumuza dokundu diyenler olduysa aramızda, o zaman bu hayalin daha "layt" versiyonunu ileri sürelim. Ne de olsa, hayal kurmak bedava...
Yazın kendini iyice hissettirdiği sıcak bir haziran günü. Sınırdan buram buram sıcak hava dalgası yükseliyor. Ankara-Şam hattında ipler iyice gerilmiş, sinirler tavan yapmış, eller tetikte...
Tam o esnada havada bir sinek vızıltısı. Bunu takip eden derin bir sessizlik ve ardından da bu sessizliği bozan sağanak halinde kurşun yağmuru...
Sineğin kanat seslerini kurşun vızıltısına benzeten Suriye askerleri "saldırı var" diye basıyor tetiğe. Ve tabi ardından da bizimkiler...
Eller bir kez daha imdat "buton"unda, "help" çağrısını alan Washington ve Brüksel ise ayakta, "esas duruşta". Ne de olsa müttefikleri taarruz altında...
Şimdi, bir diğer bam teli sorusu. NATO gerçekten "esas duruş"a geçer mi? Bence sorulması gereken soruların başında bu geliyor. Özellikle de, Türkiye-NATO ilişkilerinin geçmişi, bugünü ve geleceği boyutu itibarıyla...
Dolayısıyla 5. Madde'nin gerekçesi kadar, burada bu sorunun bulacağı yanıt da oldukça önemli. Ne de olsa "NATO Mermer NATO Kafa"...
NATO ve ABD ile ilişkiler bağlamında Johnson Mektubu deneyimine sahip olan Ankara, muhtemelen 2003 sonrası PKK terör örgütünün saldırıları karşısında hatırlattığı 5. Madde'nin dost-müttefik ülkeler nezdinde nasıl bir yankı uyandırdığını da hatırlıyordur.
Hatırladığımız kadarıyla sonuç, koskoca bir hayal kırıklığıydı. Çünkü bizim teröristimiz onların teröristi değil, hatta onlar açısından birer "iyi çocuktu"...
Aman canım, bu kadar da kötümser olmaya ne gerek var, bu sefer "dost kazığı" yemeyiz diyenler olabilir aranızda...
Olabilir... Bakarsınız, gerçekten rüzgar tersten eser (hayal ya), 5. Madde yürürlüğe girer, "müttefik ordular" Batı'dan harekete geçer, Amik Ovası'nda toplanırlar. "Haç" ve "Hilal" NATO şemsiyesi altında bir araya gelir. Bir tarafta göğe yükselen gayda gürültüsü, diğer tarafta da mehter marşları tüm Ova'yı titretir...
Peki, o zaman adama sormazlar mı, "bu ne iş" diye? Sen ki tarihte koskoca bilmem kaç tane "Haçlı Ordusu"nu bu Anadolu topraklarında bozguna uğratmış, kutsal topraklar uğruna kanını akıtmış, şehit olmuş bir ecdadın torunusun diye...
Sorarlar, bugün sormazlarsa elbet yarın sorarlar...
İslam'ın sancaktarlığını ve koruyuculuğunu yapmış bir millet, böylesi bir lekeyi hangi gerekçe ile olursa olsun kaldıramaz. Hatta, böylesi bir çağrı, söylem bazında bile olsa/kalsa, tarihsel misyonumuza yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biri olarak tarihe geçer!
Bunun dışında, mevcut şartlar altında, NATO'nun diğer üye ülkelerinin böylesi bir çağrıya "evet" demesi de zaten pek mümkün görünmemektedir. O zaman da ortaya tartışılması gereken bir diğer mevzu çıkacaktır.
Çünkü, böylesi bir durumda NATO'nun varlığını tartışmanın ötesinde, bizim NATO'daki varlığımız tartışmalı bir hale gelecektir. Varlığı bu şartlarda tartışmalı hale gelen Türkiye, acaba bu sefer, böylesi bir sonucu ne kadar kaldırabilecek ve hazmedebilecektir? Gereğini yaptığı takdirde ise, bu sefer kim ona "Gel, buyur" diyecektir?
Dolayısıyla, Ankara'ya dış politikada şu dörtlü sacayağını bir kez daha hatırlatmakta fayda var: "Kararlılık", Tutarlılık", "Saygınlık" ve "Caydırıcılık." Aksi takdirde, bu kabuslar ve hayal kırıklıkları pek biteceğe benzememektedir...
Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL - Milli Gazete
Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/makale/5-madde-k%C3%A2busu-237891.htm
Bu haber 784 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle