En Sıcak Konular

ÖMER SEYFETTİN DÜNYA DİLLERİNDE

25 Mart 2012 19:38 tsi
ÖMER SEYFETTİN DÜNYA DİLLERİNDE Ömer Seyfeddin İngilizce'den sonra Arapça ve İspanyolca'ya da çevrilen hikâyeleri ve bunların Gönen Belediyesi desteğinde yayınlanan kitapları ile artık bir dünya yazarı oldu...

Ömer Seyfeddin dünya dillerinde

Anadolu'da doğmuş pek çok yazarımızın İstanbul'da doğanlar kadar anılmak konusunda pek fazla bir şansı yok maalesef. Bazı şehirlerimizdeki kültür hayatı bunu biraz telafi eder, ama çoğunluğu öyle bir yazarın adını duymamış gibi davranır. Bir kısmı da unutulur gider...

Yunus Emre, Mevlâna, Hacı Bayram, Hacı Bektaş ve Şeyh Şabanı Veli gibi şahsiyetler müstesna. Bunlara yalnız doğup büyüdüğü yerlerde değil, dünyanın başka köşelerinde de sahip çıkılır. Mesela İbrahim Hakkı Hazretlerine Erzurum'dan başka yerler, Necip Fazıl'a Maraş'tan çok başka şehirler sahip çıkar, Sait Faik'i de Adapazarı'ndan çok başkaları anarlar. Ahmet Muhip, Orhan Şaik Gökyay, Rıfat Ilgaz, Orhan Kemal, Abbas Sayar nereli önemli mi?

Gönen bunun istisnası bir belde olarak dikkati çekiyor: Ömer Seyfeddin'e öylesine sahip çıktı ki, 25 yıla yakın bir zamandır yarışmalar, sempozyum ve açık oturumlar, elbette bunların yayınlanması gibi, ancak bir şehir belediyesinin kaldırabileceği yükleri omuzladı ve bütün Türkiye'ye örnek bir işi başardı: Ömer Seyfeddin'i dünya dillerinde tanıtmayı da başardı!

Geçen yıl oğlum Mehmed'in İngilizceye tercüme ettiği Ö. Seyfeddin hikâyelerinin Gönen Belediyesi adına yayını münasebetiyle Gönen'deki toplantılara katıldık. Bu toplantıların ilkini Türk Edebiyatı Vakfı ile Gönen Belediyesi işbirliğiyle hazırlayan Gazi Altun dostumla ve oğlumla yaptığımız açık oturum çok ilgi gördü. Biz toplantıdan sonra Belediye Başkanı Hüseyin Yakar Beyle bu çeviri faaliyetini daha da geliştirmeyi ve başka dillere çevirecek dostlar bulmayı kararlaştırdık. Bu yıl onu başarmanın mutluluğuyla yeniden bir araya geldik.

Arapçaya çeviren benim dostum Dr. Muhammed Harb ile İspanyolcaya çeviren oğlumun mektup arkadaşı yeni Müslüman Guilliana Elizabeth de Ömer Seyfeddin'i çok sevdiler.

Evet, Ömer Seyfeddin İngilizce'den sonra Arapça ve İspanyolca'ya da çevrilen hikâyeleri ve bunların Gönen Belediyesi desteğinde yayınlanan kitapları ile artık bir dünya yazarı oldu...

TÜRK BEŞLERİ VE ÖMER SEYFEDDİN

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş yıllarında eser vermiş, sonra da gönlümüzde âşina sesler bırakmış, ruhumuza akraba şair ve yazarları çok başka görürüz. Mehmet Âkif, Yahya Kemal ve Ömer Seyfeddin böyle şahsiyetlerdir. Çünkü bir mahşerin ortasında bize umut verdiler. Naif bir tavırla insana ve hayata bakan, gördüklerini afacan bir çocuğun masum yaramazlıkları gibi anlatmaktan çekinmeyen Ömer Seyfeddin, belki de bunlar içinde çok farklı bir konumda. Kendi gözlem ve tespitlerini her türlü önyargı ile ideolojik söylemden arınarak anlatır ve nüktesini muzip bir tebessümle ifade ederek her çevreden insana seslenmeyi bilir.

Edebiyatın ve sanatın gitmesi gereken tabii yolu Yeni Lisan adlı yazısıyla bulan ve bunu arkadaşlarına da kabul ettirerek yüz yıl önce halka yönelen Ömer Seyfeddin, böylece milli sanatın sırrını da yakalamış oldu. Yaşayan Türkçeden kopan Servet-i Fünuncularla dilde tasfiyeyi savunanlara karşı çıkmış ve hem o gün, hem de yarın okunmanın sırrını bulmuştur. Bizi geçen yüzyılın başında çağdaş Müslüman Türk olarak temsil ettiği için de bunu hak ediyor.

Ömer Seyfeddin herkesin severek okuduğu bir yazar olmanın avantajlarını taşıyor, o yüzden adını öteki önemli şahsiyetlerle birlikte anıyoruz. Namık Kemal, Mehmet Âkif, Yahya Kemal ve Necip Fazıl'la birlikte milletin desteğine sahip bize özgü "Türk Beşleri"ndendir. Ömer Seyfeddin bunlar arasında belki de hepsinden daha rahat okunabilecek olmasına rağmen, nedense Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri devletlilerimiz onu pek sevmemiş...

Hikâyelerini çocukların okuması için ders kitaplarına almış, ama insana, hayata ve bunları yönlendirme yolundaki toplum mühendisliğine yönelik eleştirilerine hiç katlanamamıştır.

Halbuki Yeni Lisan anlayışının esaslarını Genç Kalemler dergisine yazdığı yazıda açıklayan Ömer Seyfeddin, bununla birlikte Yeni Hayat ve Yeni İnsan kavramlarını da hayatımıza ve kültürümüze sokmuş oldu. Dünyanın genç nesillerini kendilerini taklide zorlayan Batılının çağdaşlık gerekçesiyle ezmeye ve sömürmeye çalıştığı ortada olan Batı Avrupa ve o dönemde yeni yeni dünya devleti olmaya başlayan ABD karşısında ayakta durmak için, kolay öğrenilerek dünya ile rahat iletişim kurabilecek sade bir dile ve üreterek kalkınmayı ilke edinen iyi yetişmiş insana o dönemde çok ihtiyacımız vardı. Bunlar bizi yeni bir hayata kavuşturacaktı.

Mehmet Âkif de bunu sık sık ifade eder ve tevekkülü yanlış anlayanlara İstanbul'un sokak diliyle seslenerek uyandırmaya çalışır. Safahat'ta yer alan gerçekçi manzum hikâyelerden Seyfi Baba, Küfe ve Mahalle Kahvesi'nin manzum dili ile Ömer Seyfeddin'in Yeni Lisan'da savunduğu ve yayınladığı hikâyelerde kullandığı nesir dili İstanbul dilidir. Bunların birbirinden habersiz benimsediği bu dil, çağdaş edebiyatımızın kullandığı zengin bir dil olmuştur.

Ömer Seyfeddin de Mehmet Âkif gibi son sözünü Merkez-i Umumi'ye bırakmayan ve Teşkilât-ı Mahsusa ile de ilişkisi bulunan bir İttihatçı olarak yaşayan ve görüşleriyle eleştirilerini ifade ederken, Hz. Ali'nin ifadesiyle "hakikatin hatırını dostumun hatırından aziz" bilen bir tavırla konuşur. Bugün herkesin büyük şevk ve istekle kullandığı İstanbul dili, yine bu iki şair ve yazarın gayretleriyle yazı dili haline gelmiştir. Bunların akl-ı selimde de buluştukları için, birbirlerinden habersiz, ama paralel bir şekilde benimseyip geliştirdikleri şiir ve nesir dili, çağdaş edebiyatımızın yapı taşını oluşturmuş, okulların kullandığı eğitim dili olmuştur.

KÜLTÜREL MİRASA SAHİP ÇIKMAK

Milli kimliğimizle tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkarak gelenekten yararlanmaya çalışan Ömer Seyfeddin darbecilere de karşı çıkar. İttihatçı olduğu halde Efruz Bey dizi hikâyelerinde onların yanlışlarını ve toplum mühendisliği yapma çabalarını eleştiren bu şahsiyet, asker olduğu halde askeri vesayete karşı çıkan nâdir aydınlarımızdan biridir. Kadınlarımızla genç kızların okutulmasını ister, ama onların ninelerinden öğreneceği gelenekleri de önemser.

Yalnız dilde değil, hayat tarzında da tabii olmayı savunur, medeniliği alafranga züppelikte değil, belli bir kimliği şuurlu temsilde görür. Dürüst ve çalışkan olduğu kadar elinin emeğinden başkasına tenezzül etmeyen onurlu bir Müslüman Türk'tür. Tanıyanların hepsi, ahlakî bir âbide olduğunu açıkça ifade ederler. Fikren muhalif olanlar bile ona kefildir.

Tanzimat döneminin mirasyedileri olan Felatun ve Bihruz Beylerin Meşrutiyet'ten sonraki temsilcisi olan Efruz Bey karşısında, Câbi Efendi gibi halktan insanların akl-ı selimi temsil etmesini istediğinden farklı tipleri canlandırmış; fanatiklerin tarafgirliğini eleştirmiştir.

Bu toplum mühendisliği yolunda girişilen züppelikleri en iyi anlatan Efruz Bey hikâye dizisinden bazılarının yayınlanması bizzat İttihat ve Terakki mensupları tarafından önlenmek istenmiş ve bu dizideki bütün hikâyeler ancak ölümünden sonra yayınlanabilmiştir.

Bize ait değerlerin sözcülüğünü yapan şair ve yazarlarımızı bir sükût suikastına kurban ediyoruz. Namık Kemal'in hasretini benimseyen Ömer Seyfeddin gibi Yahya Kemal ve Mehmet Âkif ile Necip Fazıl'ın da ihmali karşısında kim gerçeği haykırabilir? Gerçekten de her biri Bir Dünya Yazarı olan bu Türk Beşleri'ni unuttuktan sonra ruhlarımıza kim ses verebilir!

İttihatçı zihniyetinin zaman zaman hortlayarak darbelere girişmesi ve demokratik yönetimleri vesayet altında tutma çabası, Cumhuriyet tarihinin ciddi sıkıntısı olmuştur. Bu sıkıntı aşılırken, asker kökenli bir yazar ve fikir adamı olarak askeri vesayete karşı çıkan Ömer Seyfeddin'in yabancı dillere tercüme edilerek "Bir dünya yazarı" haline gelmesi anlamlıdır.

Başka hastalıklarını kontrol için hastaneye gittiği halde, sinsice ilerleyen şeker yüzünden genç yaşta öldü. Hastanede ilgisizlikten ötürü iki gün morgda kalan cesedi, kim olduğu bilinmeden Tıp talebelerinin derslerinde kadavra olarak kullanıldı. Bunu, hayatını milletine adayan ve daha çok gençler tarafından okunup sevilen Ömer Seyfeddin'in cesediyle ilgili ironik bir hizmet olarak görerek hiç yadırgamayalım. Bu durum onun hayatına uygun bir son.

Ömer Seyfeddin'in ölümünü öğrenen arkadaşları tarafından hemen hastaneden alınarak sanat ve edebiyat çevresinden dostlarıyla toprağa verilen cesedinin konduğu ilk mezar yeri, yine ironik bir sebeple, tramvay yolu o mezarlıktan geçtiği için başka bir yere nakledildi.

Genç yaşta ölürken, 150'den fazla hikâye, bir o kadar şiir, mensur şiir, fantezi, fıkra ve makale yazan, çok yönlü eserleriyle çağdaş bir klasik haline gelen ve gençlerden ilgi gören Ömer Seyfeddin'i rahmetle anmamıza yardımcı olan bütün dostlara çok teşekkür ediyoruz.

Mustafa Miyasoğlu -  Milli Gazete

 


Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/makale/makale-233852.htm


Bu haber 1,925 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,004 µs