En Sıcak Konular

''KUVVET KOMUTANLARI DARBE YAPSA ÖLDÜRÜLECEKTİ''

19 Mart 2012 17:22 tsi
''KUVVET KOMUTANLARI DARBE YAPSA ÖLDÜRÜLECEKTİ'' Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu, Ceviz Kabuğu programında şok açıklamalarda bulundu.

Ceviz Kabuğu "şok" iddiayla gündemi sarstı

Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu'nun, canlı yayında ekrana gelen programı Ceviz Kabuğu'nda bu hafta "gazeteciliğin sınırları" tartışıldı.Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut'un da konuk olduğu programa katılan Mehmet Baransu, "Darbe yapmaya kalkan komutan öldürülecekti" dedi.
 
Müthiş iddia:  Kuvvet komutanları darbe yapsa öldürülecekti 
Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu, Ceviz Kabuğu programında şok açıklamalarda bulundu. Baransu,  "Komutanlar eğer 'saat 9'da darbe yapıyoruz' deseydi, saat 9 olmadan öldürüleceklerdi, evlerinden karargâha varamayacaklardı" dedi.
Kuvvet Komutanlarının darbe yapmaları durumunda topluca öldürülecekleri ve bu amaçla "Başbakanlık'ta karşı darbe ofisi kurulduğu" ileri sürüldü.
Bu iddiayı ortaya atan gazeteci, elinde belge olduğunu ileri sürerek, "Komutanlar eğer 'saat 9'da darbe yapıyoruz' deseydi, saat 9 olmadan öldürüleceklerdi. Evlerinden karargâha varamayacaklardı" dedi.
Kuşku yaratan ve pek çok soru işaretini de beraberinde getiren iddiayı, özellikle Balyoz davası konularındaki haberleriyle öne çıkan gazeteci Mehmet Baransu ortaya attı.
Duayen Gazeteci Hulki Cevizoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Ceviz Kabuğu'nda  "Gazeteciliğin Sınırları" tartışıldı. Karadeniz TV'de canlı yayınlanan Ceviz Kabuğu'nun bu haftaki konukları Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Bulut, Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu ve gerçekgündem.com internet sitesi sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş'tı. 

 "Balyoz davasındaki belgeleri askerden aldım" 
Taraf Yazarı Mehmet Baransu, gazeteci olarak yazdıklarının doğru ya da yanlışlığının tartışılmadığını, sadece gizli bilgileri yayınladığı için toplamda 800 yılla yargılandığını söyledi. Balyoz Davası kapsamında savcıya bavul dolusu belge vermesi ile dikkat çeken ve eleştirilen Baransu, verdiği belgelerin kaynağının asker olduğunu açıkladı. Önce kopya CD'leri, sonra da belgelerin orijinallerini savcıya verdiğini kaydeden Baransu, daha sonra askeri savcılığa da aynı belgelerin birer kopyasını verdiğini belirtti. Baransu, Balyoz operasyonu hakkında ilginç açıklamalar yaptı:

"Evlerinden karargaha gidemeyeceklerdi" 
 "Yapılanlar cemaat operasyonu değil. İçinde MİT var, devlet var, asker var. Ve hatta  Dışişleri Bakanlığı var. Operasyonların arka planında devletin 2023 vizyonu var. Ekonomik olarak yapılmak istenen atılımın  önünde Kürt sorunu ve derin devletin engel olduğu görüldü. Ve 2012 hedefini 2023'e revize etti. Mehmet Baransu'nun bildiğinden daha fazlasını herkes biliyor. Başbakanlık'ta darbeye karşı oluşturulan ofis, benden bin kat daha fazla şey biliyor. O ofiste, Genelkurmay 'Saat 9'da darbe yapıyoruz' deseydi, o komutanlar saat 9'u görmeden öldürüleceklerdi. Evlerinden karargaha gidemeyeceklerdi." 

"Türk medyası Amerikan medyasına eklemlenmiş" 
6 saat süren Ceviz Kabuğu programında konuşan Arslan Bulut, şunları söyledi:
 "Gazetecilik Türkiye'de değil dünyada da tartışılıyor. Türkiye'deki değişimler basını da etkiledi. Bana göre gazeteciliğin yeniden tanımlanması gerekiyor. Gazeteciler haber kaynakları tarafından yanıltılabilir. Gazeteci haber kaynakları tarafından mutlaka kullanılıyordur. Ancak dikkat etmesi gereken objektiflik ve kendi vicdan duygusudur. Medya şu anda tamamen kullanılan bir güç durumundadır. Türkiye'deki medya, siyasi sisteme entegre olmuş. Amerika'daki medyaya eklemlenmiş. Kaynağı Amerikan medyası." 

Habercilikte "kamu yararı" tartışması 
 "gerçekgündem.com" adlı internet sitesinin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş ise, gazetecinin elindeki bilgi ya da belgeyi haber yaparken öncelikle kamu yararı olup olmadığını düşünmesi gerektiğini söyledi. 
"Elinizde bir belge varsa, kamu yararı varsa ve siz bunu yayınlamıyorsanız gazetecilik yapmıyorsunuz" diyen Yarkadaş, CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu açıkça desteklemesine rağmen Kılıçdaroğlu'nun Soros tarafından desteklenen TESEV'e üye olduğu haberini yazdığını kaydetti. 
Yarkadaş "Kılıçdaroğu'nun TESEV'e üye olduğunu yazmak zorundaydım. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu desteklememe rağmen. Bir parti lideri, sosyal demokrat kimlikli bir partinin lideri, Soros destekli bir vakfa üye olamaz. Gazetecinin görevi kamuoyunun yararına olan her şeyi yazmaktır" dedi.
Barış Yarkadaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hastaneye yattığı bilgisini alınca bunu haber yaptığını ancak hastalığın detaylarını bilmesine rağmen açıklamadığını da belirtti. "Burada hasta hakları devreye girer" diyen Yarkadaş, gazetecinin durması gereken yeri de şöyle açıkladı: 
 "Güvenilir bir gazeteci iseniz haber size gelir. Kaynağını açıklayamaz gazeteci, açıklarsa bir daha haber gelmez ki. Kaynak gazeteciyi yanıltırsa, bilerek maniple etmişse o zaman çıkar açıklar. Bir, mesleğe saygı açısından bir de o kaynak başkasını da yanıltmasın diye. Gazeteci belge nereden geldi diye bakmaz. Doğru mu değil mi diye bakar. Kime yarar diye de düşünmez, kamu yararı var mı yok mu diye bakar." 

 "Türkiye'de gazetecilik mayınlı arazide yürümek gibi" 
Gazeteciliğin sınırları, haber kaynağı ile gazeteci arasındaki mesafe gibi konuların bugün olduğu gibi geçmişte de tartışıldığını dile getiren Taraf Gazetesi Yazarı Mehmet Baransu, "Gazeteciliğin sınırları teorik olarak çizilmiş durumda aslında. Ama durum, Türkiye'de olunca mayınlı bir arazide yürüyor gibisiniz" dedi.
Haber kaynağının gazeteciye bilgi vermesinde kesinlikle bir amaç olduğunu vurgulayan Baransu, "kaynağın amacının değil, haberin doğru ya da yanlış olmasının önemli olduğunu" söyledi. 
Baransu "Bir insan birine bir belge ya da haber veriyorsa kesinlikle bir amacı vardır. Birini yıpratmak istiyordur... Siyasi amacı vardır. Ben bunlara çok bakan biri değilim. Bakmayı da doğru bulmuyorum" dedi.
Cevizoğlu'nun, "Genellikle her dönemde hükümete yakın isimlerin gazetelerin üst kademelerine getirildiği"  düşüncesine katılmadığını belirten Baransu, gazetecilerin siyasilerin uçağına binmesini de eleştirdi. Baransu şöyle konuştu:
 "Ben hükümetten haber veren bir gazete göremiyorum şu anda. Siyasi partiler hakkında da haber verilmiyor. Hükümetten demeç vermeniz için bir atama yapmanıza gerek yok. Zaten çıkıyorlar. Grup toplantıları canlı yayınlanıyor. Açıklama yapmak için can atıyorlar zaten. Bir gazeteci ya da yayın yönetmeni başbakanın uçağına neden biner? Cumhurbaşkanının, ana muhalefetin uçağına neden biner? Aleyhte bir yazı yazamaz bence. Bir kere yazarsa bir daha uçağa binemez." 

"Susan gazetecilere anlayış gösterilmeli" 
Mehmet Baransu, askeri darbe ya da farklı baskı dönemlerinde sessiz kalan gazetecilere anlayış gösterilmesi gerektiğini söyledi. 28 Şubat'ta medyanın da etkili olduğunu kaydeden Baransu, "Baskı dönemlerinde suskun kalıyorsanız bu anlaşılabilir. Ama siz bu projenin içindeyseniz, güç odağına yakınsanız, kullanıldığınızı biliyorsanız, bu doğru değil" dedi. Baskı dönemlerinde sessiz kalınabileceğini kaydeden Baransu, ekonomik gücü olan gazetecilerin bunun dışında olduğunu ifade etti. Baransu, devlete bağımlılığı olmayan ve ekonomik güce sahip kişilerin susmaması gerektiğini savundu.

"Gazeteci kimle görüşür kimle görüşmez?" 
Hulki Cevizoğlu'nun gazetecilik sınırları açısından "gazeteci kimle görüşür, kimle görüşmez" sorusuna genel olarak "herkesle görüşür" fikrinde birleşen konuklar, gazetecinin durması gereken yer konusunda farklı düşünceler belirttiler.
Mehmet Baransu "Gazetecilik halk için mi yapılacak, yahut siyasetçi için mi, asker için mi yapılacak? Biz görüşeceğiz ama sen yazmayacaksın denen bir görüşmeye gitmem. Gizli bir görüşmeye çağırılıyorsam gitmem. 12 gazeteci de gitse gitmem" dedi. Baransu gazetecinin belli bir kesime haber alabilmek için yakın olabileceğini,  ancak durması gereken yeri geçmemesi gerektiğini de söyledi.
Arslan Bulut, bu konudaki düşüncelerini "gücün uzağında durmak gerekir" sözleriyle ifade etti.
Barış Yarkadaş ise, gazetecinin herkesle her yerde görüşebileceğini, ancak görüşmeyi saklamaması gerektiğini ifade etti. Yarkadaş "Gazeteci bilgi almaya gider bilgi vermeye gitmez. Size her anlatılan şeyi yazmak mecburiyetinde değilsiniz. Gazeteci büyükelçilik ya da kamuya gidip bilgi vermemelidir. Elçiliğe gidip haber almak yerine Türkiye'de ne yapması gerektiğini anlatıyorsa gazeteciliğin dışına çıkmışsınız demektir" şeklinde konuştu. 

"Medya, Türkiye'yi savaşa götürüyor" 
Barış Yarkadaş, medyanın manipülasyon aracı olarak kullanıldığını Suriye'den örnek vererek anlattı ve "Suriye'de her gün 200 kişi öldürülüyorsa neden cenazeleri yayınlanmıyor?" diye sordu. Yarkadaş medyanın rıza üretimi için yani halkı belli konuda ikna etmek için araç olarak kullanıldığını söyleyerek şöyle devam etti:
 "Cep telefonları ile bu görüntüler yayınlanırdı, olsaydı. Bizim medyamız Amerika'nın çıkarlarını kendi çıkarları sanıyor. Irak savaşında ekranına Amerikan bayrağı koyan gazeteciler vardı. 5-6 milyon dolar paralardan söz ediliyor. Türkiye'de gazetecilerin psikolojik savaş için kullanıldığına dair... Türkiye bir savaşa girmesine ön ayak olunuyor. ABD seçim sonuçlarını bekliyor. Biz o zamana kadar gönüllü çığırtkanlık yapıyoruz." 
Hulki Cevizoğlu, Barış Yarkadaş'ın bu açıklaması üzerine önemli bir noktaya değinerek, şunları söyledi:
 "Türkiye, o Suriye'ye, Saddam'a yataklık yaparken bile saldırmadı. Asıl o zaman Suriye'den hesap sorulmalıydı, ülkemizin çıkarları açısından. Bugün ise başkasının çıkarı için bunlar yapılıyor.
Evet, o ülkelerde demokrasi yok doğru. Gelmesi gerekir. Ama bu, dünyadaki tek bir güç tarafından, kendi çıkarları için yapılırsa çok tehlikeli. Amerika, elinde bir sopa ile vura vura geliyor." 

"Avrasya feribotunun kaçırılması devlet işi mi?" 
Arslan Bulut, geçmiş yıllardaki Avrasya feribotunun kaçırılması ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. O tarihte Akşam Gazetesi'nde çalışırken, bir muhabirin bilgi almak için Boğazlar Komutanlığı'nı aradığını, dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ile asker arasındaki bir konuşmaya şahit olduklarını kaydeden Bulut, konuşmada Müsteşar Köksal'ın "Gemideki o kişi bizim adamımızdır" dediğini söyledi. Bunu haber yaptıktan sonra kendilerinin Telekom'danmış gibi birilerinin aradığını, ancak kendisine göre bunun büyük olasılıkla MİT görevlileri olduğunu kaydetti. Bulut, bu olaydan sonra askeri iletişim sisteminin tamamen değiştiğini ifade etti.
Mehmet Baransu, bu olayda gemiyi kaçıranların 'sadece Uğur Dündar'ı' isteriz demelerinin tartışılması gerektiğini söyledi. Hulki Cevizoğlu ise, bunun gazeteci için gurur duyulacak bir olay olduğunu ifade etti.
Ceviz Kabuğu'na telefonla bağlanan Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Şahin de, Avrasya feribotu kaçırıldığında Arslan Bulut'un şahit olduğu, asker ve MİT arasındaki konuşmaya Anadolu Ajansı Trabzon Bürosu'nun da şahit olduğunu açıkladı. Şahin, "Bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Baransu: Yüzde yüz dinleniyorum
Mehmet Baransu, bir izleyicinin sorusu üzerine, emniyet ve jandarmanın kendisini dinlediğinden yüzde yüz emin olduğunu söyledi. Daha önce Kürtçe bilmediği halde, Kürtçe biliyor diye PKK'lı diye takip edildiğini dile getiren Baransu "MİT casus diye suçlayacak, jandarma PKK'lı diye suçlayacak. Polis başka bir kılıf bulacak" dedi.
Barış Yarkadaş, Baransu'nun bu iddiası üzerine, gazetecilerin bilgi kaynağı olduğunu, dinlenmek istenecek kişilerin başında geldiğini söyledi.  
Mehmet Baransu, Taraf Gazetesi'nde askerle ilgili iddiaları haber yapmadan önce Genelkurmay'ı mutlaka arayıp not bıraktıklarını, ancak Balyoz'da "nasılsa cevap vermiyorlar" diye aramadıklarını söyledi. Baransu, "Basın toplantısında parmağını sallayarak bizi tehdit eden Genelkurmay Başkanları'nı da çok gördük" dedi.

"Özkök'ün ses kaseti var! Darbeleri biliyordu" 
Mehmet Baransu, Genelkurmay başkanları içinde Hilmi Özkök'ün bugün kıymeti bilinmese de, gerçekler ortaya çıktığında heykeli dikileceğini iddia etti. Baransu, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e ait ses kaseti olduğunu, buna göre Özkök'ün darbe planlarını bildiğinin ortaya çıktığını ileri sürdü:
"Hilmi Özkök'ün darbelere nasıl karşı çıktığı ortaya çıkacak. Bugün kıymeti bilinmiyor ama ileride heykeli dikilecek. 

Hilmi Özkök'ün bugün konuşamamasının iki nedeni var. Birincisi darbe yapacak olanlara karşı durması, ama gereğini yapamaması. Bir de, aldığı devlet terbiyesi ile 'darbe ne var, ne yok' diyor. Gizli ses kayıtlarına göre, darbeden haberi olduğu ortaya çıkacak, darbe var derse."

 

Kaynak: YENİÇAĞ GAZETESİ  http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=64953



Bu haber 965 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,111 µs