En Sıcak Konular

SAÇAKLI DARBE VE ''POST-MODERN DEMOKRASI''

2 Mart 2012 22:50 tsi
SAÇAKLI DARBE VE ''POST-MODERN DEMOKRASI'' Post-modern durum esas alınırsa o tarihte alınan kararlarla oluşan durumu saçaklı darbe, yaşanan sürecide post-modern demokrasi olarak adlandırmak daha doğru olur.

Saçaklı Darbe ve "Post-modern Demokrasi"

28 Şubat 1997'de MGK'da alınan kararların ardından "oluşan durum" post-modern darbe olarak adlandırılmıştır. Post-modern durum esas alınırsa o tarihte alınan kararlarla oluşan durumu saçaklı darbe, yaşanan sürecide post-modern demokrasi olarak adlandırmak daha doğru olur. Çünkü saçaklı darbe "çelişir gibi görünen çift yönlü duruma" tekabül eden bir süreçtir ve bu darbe devam etmektedir.
Saçaklı darbe, İslâm'ı siyasî söyleminin merkezine alan muhafazakâr dindar kesimi / yani Fazilet Partisi'ni tasfiye etmiş yerine liberal-kapitalist sistemin siyasî ve iktisadî esaslarıyla buluşan ABD yapımı Ilımlı İslâm'ı ve bunun siyasî izdüşümü olan AKP'yi üretmiştir. Post-modern düşüncede "Süreç" önemli bir kavramdır. Bu yönüyle saçaklı darbe devam etmektedir. Devam eden darbenin temel özelliği "ileri demokrasi" adı altında her türlü baskı ve şiddeti meşrulaştırmak, "dindarlık" adı altında da İslâm'ın ve bütün değerlerin içini boşaltmaktır.
Saçaklı darbenin nihaî amacı farklı köklere dayalı tüm milli tutum ve duruşları tasfiye etmektir. İslâm'a dayalı milli tutum birinci aşamada tasfiye edilmiş, seküler köklere dayalı ulusalcı tutum ve duruşu tasfiye etmek AKP'ye bırakılmıştır. Hem kültürel hem de modern çağın ufkunu buluşturan Türk Milliyetçiliği fikriyatı ve siyaseti tasfiye hareketinin nihaî hedefi olarak belirlenmiştir.
İleri demokrasinin yoğun bir şekilde dile getirildiği bir ülkede "tutuklamaların ve hapishanenin itibarının bu kadar yükselmesi" post-modern durumla birebir örtüşür. Süreç açısından bakılırsa saçaklı darbe yoluyla batı siyasetine uyumlu geniş taban üretme faaliyeti çift yönlü dille işletilmektedir. Mevcut siyasî iktidarın kendini üreten karşıt dili kullanarak her şeyin içini boşaltması bunun göstergesidir. Demokrasinin içini boşaltmıştır. Siyasî ilkeler ve ahlakî değerler geçerliliğini yitirmiştir. Bir taraftan sürekli olarak demokrasi kelimesini dillendirip diğer taraftan parmağıyla ötekini hedef gösteren bir anlayış "ne söylersen gider, yeter ki sen çıkarını ve taraftarını koru" şeklindeki post-modern kalıba cuk diye oturmaktadır. Post-modern siyasette prensip ve değer algısı geçerliliğini yaşanan şartlardan alır. Şartlara ve kendi lehine olmayan hiçbir inancın, ahlakî değerin anlamı yoktur. Siyasî pratiğimiz fiilen belirtilen çerçevede yürütülmektedir.
Yoğun darbe karşıtlığı kendi çıkarına olan radikal kararları almanın ve en aşırı saldırıları yapmanın dayanağı olarak geçerlidir. Saçaklı darbenin ürettiği bu yapı esasen darbeye karşı değildir. Mevcut siyasî iktidar, saçaklı / post-modern darbeye karşı olsa siyasî pratiklerini karşıtlık esası üzerine gerçekleştirmez. Yargıdan eğitime kadar her şey karşıtlık esası üzerine oturtulmaktadır. Zaten post-modern siyaset; tutarlılık kaygısından boşanmış bir dille söylediğinin tersini icra etme sanatıdır. Sürekli haktan bahsedip haksızlık yapmak, hukuk deyip hukuksuzluk üretmek, yoksul-gariban deyip seçkinci taife ve güçlerle ittifak kurmak, batı karşıtlığı üzerinden İslâm coğrafyasını batılı güçlerle ittifak ederek tanzim etmek post-modern tutumun göstergeleridir.
Sosyo-politik olgular, yoğun darbe karşıtlığının ya da demokrasi tutkusunun karşılıksız çek olduğunu ifşa etmektedir. Demek ki yoğunlaşmış demokrasi tutkusu post-modern adamın "görünüyorum o halde varım" kalıbının bir uzantısıdır. Bir başka deyişle demokrasi söyleminin hiçbir gerçekliği yoktur. Görüntüden ibarettir.
Post-modern durum kendisini bürokratik alanda daha somut hissettirmektedir. Meselenin bu yönünü biraz açarsak şu tespiti yapabiliriz: Post-modern tutumu belirleyen ana unsur iktidardır. Bu gün açık ve kaba, ince ve işlevsel bir dille iktidarı övüp selam gönderenler o dönemde aynı selamı 28 Şubatçılara çaktılar. O gün "istersen yufka açarım, börek yaparım diyenlerin" önemli bir kısmı şimdi mevcut siyasî iktidara "hem yufka açarım hem börek yaparım hem de istediğin kalıba ve duruşa uygun kuyruk sallarım" diyenlerdir. İktidarın diline uyum gösterme adına yazı yazan gazetecileri de bürokrat kapsamına alarak o dönemin gazete manşetlerine ve bu günün "medya tilkilerine" bakmamız "saçaklı darbenin" ne olduğunu anlamamız için yeterlidir. Dün 28 Şubatı alkışlayan ve kutsayan tilkilerin, şimdi mevcut iktidarın baskı ve tasfiye politikalarını alkışlayıp ve kutsamaları bir rastlantının eseri değildir.
Saçaklı darbenin süreç boyutu henüz nihayete ermemiştir. Nihaî hedef hem dini hem de kültürel ve siyasî anlamda tutum gösteren Türk Milliyetçiliği ve bunun siyasî iz düşümü olan MHP'yi tasfiye etmektir. İdeolojik temeli Türk Milleti'nin tarihî, kültürel ve dinî algısıyla buluştuğu için doğrudan bir saldırı yerine dolaylı tutum benimsenmiştir. "Her türlü etnik ve kabileci tutum ve yürüyüş, Türk Milleti'ne hakaret demokrasinin göstergesi" sayılırken Türk Milleti'ne yönelik tehdit ve saldırıları eleştirmenin şiddet unsuru olarak gösterilmesi ve her konuşmada sözün milliyetçilere getirilmesi nihaî amacı tümüyle açığa çıkartmaktadır.
Hepimiz bilmeliyiz ki Ilımlı İslâm / neo-muhafazakâr-liberal ittifakın ötekisi Türk Milliyetçileridir. Yine hepimiz bilmeliyiz ki kaçmak ve saklanmak ya da şirin görünmek ve pay almak tavrı saçaklı darbenin hedefine ulaşmasına yol açar. Saçaklı darbenin amacı; din-liberal kapitalist öğreti karışımından oluşan geniş tabanlı bir kesim üretip Batı'nın siyasî-stratejik hedeflerine bağlamaktır. Uzlaşmaz görüşler ve tutumlara sahip olan kesimlerin oluşturdukları güç sarmalı ve dış güçlerin öncü kuvveti sayılan ajanların sızdıkları yerler ve irtibat kurdukları kişiler (WikiLeaks belgelerine bakınız) dış politikanın hangi parametreler doğrultusunda oluştuğunu göstermektedir. Etrafımızı saran ateş, Türkiye'nin çetin bir süreçten ve ağır bir imtihandan geçtiğinin kanıtıdır. Milli değerlerimiz arasında hiçbir ayrım yapmadan tümünü imân ve güven duvarına dönüştürmenin tam zamanıdır.

 

Nadim Macit - Ortadoğu 


Kaynak: ORTADOĞU GAZETESİ http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=10455


Bu haber 612 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,508 µs