AYNI HİZAYA DÜŞMEK YA DA HIZACI BAŞI OLMAK

MİT-Siyasi İktidar, Emniyet-Yargı arasında yaşanan iç hesaplaşmayı MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli haklı gerekçelerle eleştirdi. Bunun üzerine AKP Dış İlişkiler Başkanı Ömer Çelik "bu tavrınızla kimlerle aynı hizaya düştüğünüze bakın" şeklinde bir açıklama yaptı.

Bilindiği gibi demokratik devlet sistemi hukukî esaslar ve kurumlar etrafında örgütlenmiş bir yapıdır. Eğer bu sistem, demokratik bir sistemse kişiye ve siyasî yandaşlığa göre işlemez. Eğer işlerse bunun adı hukuk devleti olamaz. Kişiye ve siyasî yandaşlığa özgü oluşturulan devlet sistemi şu iki husustan ayrı olarak düşünülemez:

(a) Ayartılmış bağımlı bir siyasî söylem devrededir.

(b) Ötekini baskı altına almak için mihne / sorgulama düzeninin zemini oluşturulmaktadır.

Belirtilen tablo açısından "Dış Güçlerle Aynı Hizaya Düşmek" hangi anlama gelmektedir? Bu sorunun cevabı siyasî pratiğe ve bu pratiğin dayandığı sosyo-politik olgulara dayalı olarak verilebilir. Mevcut siyasî pratiğin kimlerle aynı hizaya düştüğünü gösterme adına birkaç soru yönelmemiz gerekmektedir.

BİR: Irak'a müdahale eden Amerika askerlerine işlerini bir an evvel bitirip evlerine dönmeleri için dua eden bir anlayış kimlerle aynı hizaya düşmüştür? Binlerce kadına tecavüz eden, masum insanları öldüren, Sünni-Şii çatışmasına zemin oluşturmak için her türlü entrikayı çeviren bir gücün müdahalesini "demokratikleşme" hurafesi adı altında meşrulaştırmak hangi hizaya işaret etmektedir? Batılı güçler hedeflerine ateş etmek için hangi hizacı başını esas almaktadır?

İKİ: Libya'ya müdahaleye karşı çıkıyormuş gibi yapıp sonra 5 su üstü ve bir denizaltı ile denizden yapılacak silah ambargosu denetiminde yer almak Fransa, İngiltere, İtalya ve ABD ile birlikte müdahale etmek hangi hizaya işaret etmektedir? Bütün ömrünü Batı karşıtlığı üzerinden geçiren ve bunu İslâm'ı kullanarak yapan bir anlayışın sömürgeci güçlerle ittifakının bir hizası var mı? Bir otoriter sisteme karşı olmak egemen güçlerle ittifak ederek bir ülkeye müdahale etmeyi mi gerektiriyor? Keza sömürgeci küresel otorite müdahale meşruiyetini nereden almaktadır?

ÜÇ: Demokratikleştirme palavrası altında ABD'nin bölgedeki püriten aktörü Suudi Arabistan'ın Suriye'de demokrasi araması küresel ölçekte bir kara mizah değil mi dir? Suudi Arabistan'ı bez gibi sıksan bir gram demokrasi çıkmaz. Demek ki Tunus'ta "Suriye'ye ne yapalım konusu üzerine yapılan toplantı" egemen güç adına üçüncü tip bir davranış sergilenmiştir. Toplantının göbeğinde yer alan ve ikinci toplantı için İstanbul'u öngören bir siyasî söylem gerçek anlamda hangi projenin parçasıdır? Eğer mesele demokrasi ise Arap Birliği'ni oluşturan ülkelerin hangisinde nasıl bir demokrasi var söyler misiniz?

DÖRT: Önleyici Savaş Modeli etrafında Afganistan'ı kana bulayan, vicdanları ve bedenleri yaralanmış insanların kutsal değerlerini aşağılayan ve inandıkları dinin kutsal kitabını, Kur'ân'ı yakan conilerin ağa babalarıyla el ele, kol kola giren bir anlayış hangi hizaya düşmektedir? Dikkat ediniz! Kur'ân, NATO'nun Begram üssünde yakılıyor. Bu bir tesadüf değil. Kur'ân'ı yakma işgalin derinliğini test etmek için yapılıyor. Böyle bir vahim olaya tepki gösteren insanlar silahlarla taranıyor. Ne yazık ki sizden ses çıkmıyor. Siyasî varoluşunuza dokunan herkese kininiz var. Fakat imanınıza / kitabınıza dokunan küresel ellere karşı kininiz yok. Bu tutum, nasıl bir zihniyetle aynı hizaya düşüyor?

BEŞ: ABD, BM kararı olmadan Suriye'ye müdahale hazırlığı yapıyor. Suriye'nin hava sahasını kapatacak olan ABD, Türkiye sınırından bir koridor açarak mültecilere insanî yardım adı altında Suriye'ye girecek. Türkiye'den giriş yapacak NATO ekipleri de operasyona katkı sağlayacak. Tunus'ta yapılan ve ardından Türkiye'de gerçekleştirilecek buluşmanın konusu bu. Böyle bir durumda mevcut siyasî iktidar kimlerle aynı hizaya düşmektedir? Eğer mesele demokrasi ise Suudi Arabistan ve benzerlerinin bu toplantılar da işi ne? Bu kelimenin tam anlamıyla dış askerî müdahaleye kapı aralamak değilse, nedir?

ALTI: Şike davasında savunmasını yapan teknik direktör Bülent Uygun "Eşiyle yaptığı özel konuşmaların tapelerinin iddianameden çıkarılmasını talep ediyor." Bu talep reddedilince sinirlenip ağlamaya başlıyor. Şimdi soruyorum: Diyelim ki bu insan suçlu. Eşiyle yaptığı özel konuşmanın bu davada yeri ne? Böyle bir yöntem hem insanın bedenini hem de ruhunu yok etmektir. Ve böyle bir yönteme ancak sorgulama düzenlerinde rastlanır. Yargıyı böyle bir zemine taşıyan bir siyasi anlayış hangi siyasi sistemin hizasına düşmektedir? Hangi İslâmî, insanî ve ahlakî tutumla bağdaşmaktadır?

Dış müdahalenin parçası olduğu açık-seçik ortada olan bir anlayışın başkalarını eleştirmek adına hizadan bahsetmesi, her ağzını açtığında Türk Milliyetçilerine saldırması sadece komik değil düşündürücüdür. Dış askeri müdahaleye kapı aralama politikası açığa çıkmış ve somutlaşmıştır. Hiçbir çuvala sığmaz hiçbir tevil götürmez. Suudi Arabistan'ın rol aldığı bir demokrasi arayışı menteşesinden boşanmış dünyada egemen güçler adına hoyratlık yapmaktan başka bir şey değildir.

Güneşin ışıkları ikindi vakti uzanır, çünkü güneş artık batmak üzeredir.

Nadim Macit - Ortadoğu