En Sıcak Konular

HZ. ALİ'NİN 32. HUTBESİ

21 Ocak 2012 09:46 tsi
HZ. ALİ'NİN 32. HUTBESİ Hz. Ali, haksızlık kendine ulaşmadıkça susanları, maddi çıkar ve mevki uğruna imanını satanları, din ve iman diyerek insanları aldatanları,'mistik iklim' oluşturup numara çekenleri ve bunların kurduğu dünyayı aşağılamaktadır.

Hz. Ali'nin 32. Hutbesi

Bazı görüntüler, tablolar ve fotoğraflar insana, sözün yetersiz olduğunu öğretiyor. Dün birbirini dinsizlikle itham edip ayrışanları siyasetin bir araya getirmesi, sözü bitiren bir görüntüdür. İnsan haklarından ve özgürlükten bahseden liberallerin etnik ayrımcılık yapan kesimle ittifakı sözü bitiren tablodur. KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkan'ı rahmetli Rauf Denktaş'ın defin töreninde sahnelenen manzara sözün bittiğini gösteren fotoğraftır. Rahmetli Rauf Denktaş'ı ağır bir dille itham edenlerin ön saflarda boy göstermesi, basının bilinçli olarak bu manzarayı öne çıkarması samimiyetin yerine ikame edilen görüntüyü somut bir biçimde yansıtmaktadır.
Atıf yaptığım görüntüler, tablolar ve fotoğraflar üzerine söz söylemek istedim. Sonra baktım ki her ne söylesem ağır bir süreçten geçen, hayatın her türlü oyununa karşı ağır bir sınav veren Hz. Ali'nin sözleri yanında sönük kalıyor. Hepsini sildim. Bir ibret tablosu olarak ilmin ve şecaatin timsali olan Hz. Ali'nin 32. Hutbesini koydum. Sesimizi kesip, onu dinleyelim.
"Ey insanlar, inatçı ve kindar bir dönemde bulunmaktayız. Bu dönemde iyi ve temiz insanlar kötü sayılmakta; zalimler, zulümlerini giderek artırmaktadır. Bildiklerimizden faydalanmıyoruz, bilmediklerimizi sormuyoruz, her yeri kuşatan ezici musibetlerden bizim başımıza gelmedikçe korkmuyoruz.
İnsanlar dört kısımdır;
Birinci Kısım: Kendisi güçsüz düşmedikçe, kılıcı körleşmedikçe, elinde avucunda bir şey kalmadıkça yeryüzündeki kötülüklere karşı durmaz.
İkinci Kısım: Kılıcını çekmiş, kötülüğünün ateşini alevlendirmiş, atlılarını ve yayalarını seferber etmiştir; halkın servetini yağmalamak, ordulara hükmetmek ve minbere çıkmak için kendini satmış ve imânını kaybetmiştir. Aşağılık dünyayı kendi kendinin değerinde görmen ve onu Allah katında göreceğin eza karşılığında alman ne kötü bir tutkudur.
Üçüncü Kısım: Din ameliyle dünyayı talep eder, dünya ameliyle dini değil. Kendini sakin ve vakarlı gösterir, adımlarını yavaş ve birbirine yakın atar, cübbesinin eteğini takvayla toplar kendini doğru iş yapanlardan gösterir, Allah'ın kusurları örtüşünü, günah işlemeye ve kötü işler yapmaya vesile kılar.
Dördüncü Kısım: Kendi acizliği yüzünden güç elde edememiştir, zavallılığı yüzünden zavallılığa alışmıştır. Buna rağmen kendini kanaatkârlık görüntüsü ile bezer, zahitlik giysisi ile süslenir. Oysa ne evde, ne dışarıda, ne kendi içinde ne de hayatta bu işin adamıdır.
Bu dönemde geriye kalan erlerse, dönecekleri yeri anarak gözlerini yumar ve mahşer korkusuyla gözyaşı dökerler. Bunlar toplum sahnesinden sürülmüş olanlardır. Kaygılı, kimsesiz, ağzı dikilmiş, suskun, temiz davetçilerdir. Yaslı ve acılıdırlar. Dehşet ve katliam çağında takiyye ile kaybolmuşlardır, unutulup gitmişlerdir. Zillet ve zavallılık onları kuşatmıştır. Elem ve acı denizinde boğulmaktadırlar. Ağızları kapanmıştır, gönülleri yaralıdır, öğüt vermekten bitkin düşmüştürler. Halkı bilinçlendirme uğrunda yoruldular, bitkindirler; yenildikçe azaldılar ve öldürüldüler.
Böyle bir dünya sizlere deri tabaklayıcılarının boyasını çıkardıkları ağaç posasından ve makaslanıp yere düşen yünden daha değersiz gelmelidir. Gelecek kuşaklar sizin yaşadıklarınızdan ibret almadan önce sizler daha öncekilerden ibret alın. Bu yapışıp bırakmadığınız değersiz hayatı bırakın, özgürleşin; zira o son derece değersiz ve kötüdür. Zira dünya, sizden önce kendisine gönül bağlayıp aşk duyan dünyaperestleri bırakıp terk etti!"
Görüldüğü üzere Hz. Ali, haksızlık kendine ulaşmadıkça susanları, maddi çıkar ve mevki uğruna imanını satanları, dini ve iman diyerek insanları aldatanları ve her türlü haksızlığı gördüğü halde 'mistik iklim' oluşturup numara çekenleri ve bunların kurduğu dünyayı aşağılamaktadır. Demek ki esas mesele görüntüler, tablolar ve fotoğraflar değil. Böyle bir ortamı üreten zihniyet ve değer algısıdır. Öyleyse cevabını aramamız gereken soru şu: Nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz ve bunun için ne yapıyoruz?


Nadim Macit - Ortadoğu


Kaynak: ORTADOĞU GAZETESİ http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?makale=hz-ali-39nin-32-hutbesi&id=10308


Bu haber 803 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,275 µs