Allahın ayetleri sabit gerçeklerdir, değiştirilemez
Bazı çevrelerde Hıristiyanların da kurtuluşa ereceği, çünkü Ehl-i Kitap olduğu ancak Ehl-i Beyti sevenlerin dini bozmaya çalışan bir akım olduğu şeklinde dedikodular ileri sürülmektedir.
Özellikle Türkiyede bazı kesimlerin seslendirdiği bu tarz dedikoduların kendisi bizzat din dışıdır, sapıklıktır. Bu düşünceleri dile getirenler, İslama göre Yezid mantığı ile hareket edenlerdir. Çünkü ayetle sabittir ki, Hiç şüphe yok ki, Allah katında yegane din İslamdır. (Al-i İmran, 19) ve Kim İslamdan başka bir din ararsa bilsin ki; kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o ahirette ziyan edenlerden olacaktır. (Al-i İmran, 85)
Allah katında tek din İslamdır. Ve Cenab-ı Hak, Hıristiyan ve Yahudiler hakkında ise şöyle buyurmuştur: Şurası muhakkaktır ki, Meryem in oğlu Mesih, Allahın ta kendisidir diyenler küfre girmişlerdir.(Maide, 17)
Onlar Allahı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryem in oğlu Mesihi kendilerine Rab edinmişlerdir. Halbuki onlar da tek ilaha ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmamışlardı. (Tevbe, 31)
Allahın ayetleri ortada iken, kimse İslama göre Yahudiler ve Hıristiyanlar için Cenab-ı Hakkın kafir oldukları hakkındaki ölçülerini değiştirerek onları cennete ve kurtuluş çizgisine sokamaz.
Ve yine Al-i İmran Suresi 61. ayetinin nüzul sebebi de Hıristiyanların kendilerini kurtulmuş görmeleridir: Necran Hıristiyanlarının heyeti, soylularından teşekkül on dört kişi olarak Resululllahın (sav) huzuruna vardılar. Aralarında büyükleri olan es-Seyyid ve el Akıb da vardı. Resulullah (sav) her ikisine de: İslam olunuz diye buyurunca, her ikisi de Biz İslam olmuşuz dediler.
Resulullah, Hayır, sizler İslam olmuş değilsiniz buyurdular.
Aksine biz senden önce İslam olmuşuz dediler.
Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Yalan söylediniz. Sizleri bunda bulunan üç şey İslama girmekten alıkoymaktadır. Haça ibadet etmeniz, domuz eti yemeniz ve Allahın çocuğu olduğunu iddia etmenizdir, siz kâfir oldunuz buyurdu.
Bunun üzerine yüce Allah, Hakikat şu ki, Allah katında İsanın durumu Ademin durumu gibidir ayetini nazil etti.
Senin ne dediğini bilmiyoruz demeye başladıklarında, Hz. Peygambere:
Artık sana gelen bunca ilimden sonra onun hakkında seninle çekişip tartışmalara girişirlerse, deki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım, biz bizzat gelelim, siz de gelin. Ondan sonra karşılıklı lanetleşelim de Allahın laneti yalan söyleyenlerin üstüne olsun. (Al-i İmran 61)
Ayeti nazil oldu. Peygamber (sav) şayet İslamı kabul etmiyorsanız, mübahale (lanetleşme) yapacağım buyurdu. (Sünni, Beyhaki, Delailün-Nübüvve)
Fahrettin Razi, Tefsir-i Kebirde o gün şöyle anlatılmaktadır: Peygamber (sav) üzerinde siyah, yünden dokulu bir parçayla, mübahele için şehirden dışarı çıktı. Hüseyini şefkat dolu kucağına almış ve Hasanın da ellerinden tutmuştu. Hz. Fatıma (as) Peygamber Efendimizin ardından, Alide Fatımanın ardından hareket ediyordu. Peygamber (sav) onlara şöyle buyurdu: Ben Allaha dua ederken siz de amin deyin.
Necran Hıristiyanlarının piskoposu bu heyetin böyle bir azamet ve haşmetli hallerini görünce Hıristiyan cemaate dönerek şöyle dedi: Ben öyle çehreler görüyorum ki, eğer Allahtan bir dağın yok olmasını dahi isteseler Allah onların duasına icabet edecektir. Sakın bunlarla mübaheleye girişmeyin, zira kesinlikle helak olursunuz. Öyle ki kıyamete kadar yeryüzünde bir tek Hıristiyan bile kalmaz.
Ve Hıristiyanların lanetleşmeye çağrıldığı o günde İslam peygamberinin (sav) yanında bugünkü aklıevvellerin din dışı dediği Ehl-i Beyti yani Şiilerin önderleri vardı.
Sad b. Ebi Vakkas der ki: De ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımız ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ayeti nazil olunca Resulullah (sav) Aliyi (as), Fatımayı (as), Hasan (as) ve Hüseyini (as) çağırdı ve buyurdu ki: Allahım bunlar benim Ehl-i Beytimdir. (el-Müstedrek-u alas Sahiheyn, c.3,s.150; Feth-ul Bari, c.7,s.105)
Cabir b. Abdullah şöyle nakleder: Kendimiz ve kendinizden maksat, Resulullah (sav) ve Alidir (as). Oğullarımızdan maksat Hasan (as) ve Hüseyindir (as). Kadınlarımızdan maksat ise Fatımadır (as). (Durr-ul Mensur, c.2, s.38-39)
Yukarıdaki izahlarımızın tamamı kati delillere dayanan İslamın görüşleridir. Yarın bir kısım Sünnilerin din adı altında dil uzattığı Ehl-i Beytin kimler olduğunu ve Cenabı Hakk'ın onları nasıl metih ettiğini anlatacağız.
Prof. Dr. Haydar Baş - Yeni Mesaj
Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ {http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12000125/allah-in-ayetleri-sabit-gerceklerdir-degistirilemez/prof-dr-haydar-bas}
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle