En Sıcak Konular

TARİH YOKSUNU SİYASETİ-DAR CEMAAT ŞEFLERİ

5 Aralık 2011 13:50 tsi
TARİH YOKSUNU SİYASETİ-DAR CEMAAT ŞEFLERİ İktidarları meşrulaştırmak ve liderleri pohpohlamakla mükellef dinci cemaat şefleri tarihin her kesitinde ekonomik maslahatlarını müstevlilerin çıkarlarıyla özdeşleştirmişlerdir.

Tarih yoksunu siyaseti-dar cemaat şefleri  
 
Dini–dar güruh dışında, Suriye, Lübnan, Irak ve Filistin halkı modern tarihin hiçbir döneminde İslamiyet veya Hıristiyanlığı dar kalıplar içinde, başkalarını yok sayan, tekfirci bir mefhum içinde yaşamamıştır. Batı Emperyalist devletlerin işgallerine, talan projelerine karsı vatanperver dindar kesimlerin azımsanmayacak katkıları olmuştur. Lakin iktidarları meşrulaştırmak ve liderleri pohpohlamakla mükellef dinci cemaat şefleri tarihin her kesitinde ekonomik maslahatlarını müstevlilerin çıkarlarıyla özdeşleştirmişlerdir. Bunun ilk bariz örneğini, Peygambere ve aile efratlarına zulmü, riyakârlığı ve ihaneti mubah gören zalim Muaviye–Yezid tayfası ve onun terbiyesi ile günümüze kadar gelen hasta ruhlu smokinli, şalvarlı veya kravatlı dini–dar, siyaseti–dar cemaat temsilcilerinde müşahede etmekteyiz. 

Haç ve Hz. İsa'yı istismar ederek Anadolu ve Şam coğrafyasına karsı 1097 tarihinde başlayan birinci Frenk (Frengi–Frenci) işgalleri (Haçlı seferleri) esnasında kendi halkı ve yurduna karsı talancı batılı barbarlarla işbirliği yapan dinci cemaat şeflerini tanıdık. 1798–99 tarihlerinde, Şam ve Mısır coğrafyasını istila etmeye kalkışan Fransa diktatörü Napolyon'un en değerli işbirlikçileri dini–dar cemaat şefleri olmuşlardır. Öyle ki, bu güruh Napolyon ve zaferleri için dua etmişler, onu İslam'ın savunucusu ve koruyucusu olarak pazarlamışlardır. 1878'de Kıbrıs'ı, 1881–82 tarihinde Mısır'ı, 1918 de Suriye, Anadolu,  Filistin, Lübnan, Irak ve Arap yarım adasını işgal eden İngiltere ve Fransa'nın en önemli savunucuları arasında bu dini–dar cemaat şefleri vardı. İkinci Cihan Harbi esnasında Balkanlar, Kafkasya ve Orta–Doğu'da Hitler ve Mussoluni diktatörlerinin yayılmacı emelleri için Müslüman kitleler arasında propaganda yapanlar, faşist Nazi radyolarından Müslümanların desteğini talep edenler bu dini–dar cemaat şefleri olmuşlardır. Günümüzde bu devletlerin daha geniş ve etkili araclarinida arkalarına alarak talancı, yayılmacı, ırkçı, nifak, iftira ve fitneci politikalarını meşrulaştıran ayni dini–dar, siyaseti–dar cemaat şefleridir. Londra, Paris, Washington daimi ikametgâhlarıdır. Egemen oldukları medya imparatorluğu yalan makinesi gibidir. Hakkı batıl, batılı meşru gösterirler. Hedefe giden yolda, iblis ile işbirliği yapmak dahil her araç mubahtır. İngiliz kraliyet ailesinin gizli Müslümanlar olduklarını söyleyecek kadar namus ve haysiyet yoksunudurlar. Vicdanlarını kabarık cüzdanlara satacak kadar aşağılık mahlûklar olmuşlardır, ama pozisyonlarını haklı çıkartmak için cambazlıkta mahirdirler.

Aynı kaynaktan beslenen Orta–Doğu uzmanlarımız ekranlardan "Nusayriler" tabirini ağızlarından düşürmüyorlar. Bölgemizde Nusayri mezhebine mensup topluluklar var mıdır, bilemiyorum. Tarihte böyle bir mezhep var olmamıştır. Muhammed Bin Nusayri, her Müslüman gibi İslam tarihine içtihatlarıyla katılmış bir fikir erbabıdır. Tarih onun bir bağımsız mezhep tesis ettiğini not etmemiştir. Tarihte, Irak'ta Karmatlılar hareketinin öncüllüğünü yapmış, Kahire'de Fatımalılar, Halep'te Hamdanlılar gibi çok önemli "Alevi" devletlerini kurmuş olan ve Arapça konuşan Müslüman Aleviler kendilerini İslam tarihinin her döneminde Hak Allah–Muhammed–Ali inancına mensup addetmiştir. "Nusayriler" terimini bilinçli olarak tedavüle sokan bu dini–dar güruhun esas amacı, Anadolu, Suriye ve Lübnan'ın Akdeniz havzasında yoğun olarak hayatlarını devam ettiren ve Arapça konuşan Alevileri, İslam dünyasının merkezi bir kolunu oluşturan Türk–Farisi–Kürt–Şii–Alevi toplumlarından soyutlamaktır. Amaç, bu kesimlerin mezhepsel sempatilerini engellemeye yöneliktir. Bu söylemlerin arkasında, bunlar sizin gibi Alevi değildir, desteğinizi esirgeyiniz niyeti yatmaktadır. Bir başka amaç, Aleviler hakkında mevcut olan önyargılardan henüz kurtulamamış olan Sünnilerin kafalarını bulandırmak, yüreklerini zehirlemektir. Türkiye'de Sünni–Alevi fitneciliğin yarattığı tahribatı, Suriye'de görmek isteyen bu dini–dar, siyaseti–dar Ortadoğu uzmanlarının Suriye üzerine tedavüle soktukları söylemler cehalet ürünüdür. Suriye tarihi ve halkına cahil olan bu kesimlere tarihi ders niteliğinde olan bir hadiseyi anlatalım:

1918 tarihinde Şam coğrafyasının sahil bölgelerini istila eden Fransızlar, 1921 'de böl–yönet projelerine uygun olarak Suriye'nin Akdeniz bölgesinde Lazkiye'nin başkent olduğu Alevi devletini ilan ederler. Aleviler, Şeyh Salih el–Ali önderliğinde bu bölünmeyi ve kendilerine tahsis edilen devleti reddederler. Sünni, Hıristiyan, Dürzî, İsmail'i mezhebine mensup kardeşlerinden ayrılmak istemediklerini ve Suriye'yi asla böldürmeyeceklerini ilan ederler. Suriye Alevilerinin ülkelerinin birliği, dirliği ve huzuru için ortaya koydukları özveri ve fedakârlık tarihçe tescillidir. Bugün, Suriye iktidarını bir "Alevi iktidarı" olarak lanse eden dini–dar, siyaseti–dar çevreler Suriye'ye saldırmak için münafıklığın ve yalanın en çirkefini sergilemekten utanmıyorlar. Ülkemizde Osmanlı fetva makamı sahibi Peygamber ve Ehli Beyt değerlerine çomak sokan Abu Suud Efendi'nin şeytani fetvalarıyla büyüyen dini–dar, siyaseti–dar cemaat şefleri, Alevileri halen daim "tehlikeli" ve "yok edilmesi" gereken topluluklar olarak gören zihniyeti kusmaktadırlar. Onları yargıdan, üniversitelerden, ordudan, emniyetten, devletin merkezi kurumlarından uzak tutmaktadırlar. Ülkelerinde bir Alevi valiye tahammül edemeyenler, Dersim'in hesabını sorma ikiyüzlülüğüne soyunuyorlar.

Dini–dar, siyaseti–dar cemaat şefleri hukuksuzluğun, yolsuzluğun ve tekelci hegemonyanın politikalarını icra ederken Suriye ve Ortadoğu için insan hakları, demokrasi ve özgürlükler talep ederek ne kadar gülünç duruma düştüklerinin farkında değiller. Bahreyn, Katar, Suudi Krallarıyla, Libya'ya musallat ettikleri çetelerle, İngiliz evladı Ürdün Kralı ile bir araya gelmişler, İngiltere–ABD–Fransa bloğunu müttefik bellemişler, Suriye'ye, Irak'a, Lübnan'a, İran'a medeniyet, hak–hukuk öğretecekler. Dünya haramileri Suriye–İran–Lübnan düşmanlığıyla gündem değiştirme, talanlarını, işgallerini örtbas etme derdindeler. İngiltere Sayın Gül'ü sultanlar gibi karşılıyor, Davutoglu Haçlı baharının Ortadoğu'daki kahramanı olarak tanıtılıyor, boyalı medyamız zil takip oynuyor. Suriye'ye demokrasi getiriyorlar.

Rahmetli Menderes de ABD ve İngiltere'nin telkinleriyle 50'li yıllarda Suriye ve Ortadoğu'ya demokrasi götürmek istemişti. Siyasi hayatını İngiltere ve ABD'ye hizmet ederek geçiren Menderes en acılı günlerinde onları yanında göremedi. ABD ve İngiltere için üstün hizmetleri olan İran Sahi Rıza Pehlevi iktidardan uzaklaştırıldığında Meksika'ya kaçtı. Buradan ABD'ye girmek istedi. Karısını, çocuklarını, altınlarını ve İran'ın zenginliğini ABD'ye taşıyan Şah ABD'ye kabul edilmedi. Mısır'a Enver Sedat'ın yanına sığıntı oldu ve orada vefat etti.  Nihayetinde, İngiltere ve ABD'nin ipi ile kuyuya inenlerin kuyunun dibinde yalnız bırakıldıklarını geç fark ediyorlar. Saltanat dini–dar ve siyaseti–dar şahsiyetlerin gözünü ve kalplerini basiretsiz bırakıyor. 

Prof. Dr. Mehmet Yuva-  Yeni Mesaj

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ {http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=11006123&tarih=2011-12-05}

 



Bu haber 694 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,032 µs