En Sıcak Konular

BAHÇELİ GÜL'ÜN İNGİLTERE GEZİSİNİ ELEŞTİRDİ

29 Kasım 2011 18:03 tsi
BAHÇELİ GÜL'ÜN İNGİLTERE GEZİSİNİ ELEŞTİRDİ Bahçeli,''Dersim isyanının tartışıldığı ve Suriye’de suların iyice ısındığı bir dönemde Birleşik Krallığa yapılan ziyaret her açıdan dikkat çekicidir'' dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın son bölümünü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçen hafta İngiltere'ye yaptığı ziyarete ayırdı.

Bahçeli Gül'ün ziyareti ile ilgil şu değerlendirmelerde bulundu. 

"Türkiye'nin ağırlaşan gündemi içinde, Cumhurbaşkanı'nın Birleşik Krallığa ziyareti ve bu esnada dile getirdiği beyanları, düşünceleri bizim açımızdan önemli bulunmuştur.

Öncelikle diyebilirim ki, Sayın Gül'ün seyahatine çok fazla anlam yüklemesi, kendi fıtratınca makul olabilir.

Ancak bu ziyaretin milletimize hangi kazanımları sağladığı ve ne gibi faydalar getireceği ise belirsizliğini korumaktadır.

Özellikle Dersim isyanının tartışıldığı ve Suriye'de suların iyice ısındığı bir dönemde Birleşik Krallığa yapılan ziyaret her açıdan dikkat çekicidir.

Saraylardaki iltifatlar, şatafatlı karşılamalar, verilen hediyeler, giyilen franklar, takılan şövalye nişanları, gerçekleştirilen kadetral ziyaretleri, tokuşturulan kadehler en çok akıllarda kalan hususlar olmuştur.

Ayrıca Sayın Gül'ün, Birleşik Krallık Başbakanı'nın ayağına kadar gitmesi ve makamında onu ziyaret etmesi doğru ve sineye çekeceğimiz bir gelişme değildir.

Türk devletini temsil eden Sayın Gül'ün bu tercihi, milletimizin saygınlığı ve devletimizin itibarı açısından yaralayıcıdır.

Bütün ayrıntılarının düşünülmesi gereken bu ziyaret sırasında, böylesi bir durumun anlık ve olağanüstü gerçekleştiğini söylemek çok zordur.

Türkiye'de, Suudi Kralı'nın ayağına gidenlerin, bunu başka bir yabancı yöneticiye de tekrarlamaları kendileri bakımından sorun teşkil etmeyebilir.

Ancak Türk milletini temsil ettikleri sürece, taşıdıkları sorumlulukların manasına ve derin sırrına vakıf olmaları çok büyük önemdedir.

Sayın Gül'ün, Birleşik Krallıkla ülkemizin ezelden ebede bir dostluk ilişkisi içinde bulunduğunu söylemesi ise doğruları ve tarihi hadiseleri karartmaktan başka bir anlama gelmemiştir.

"Türkiye artık yoktur" sözlerinin, bu ülkenin en etkili ağızları tarafından kendi parlamentolarında ilan edilmesinin üzerinden çok geçmemiştir.

"Şark Meselesi"nin hamisi olarak, iki yüz elli yıldır peşimizde olan bu ülkenin neler yaptığını, hangi kumpaslarla altımızı oymaya çalıştığını idraki mefluç olmamış her vatandaşımız bilebilecektir.

Eski hâkimiyet havzalarımızdaki isyanları ve bağımsızlık hareketlerini organize eden, gizli antlaşmalar vasıtasıyla topraklarımızı ittifak içindeki devletlerle bölüşen ve içinde bulunduğumuz bölgede istikrarsızlığın kök salmasını sağlayan bu ülkeden Türk milletinin alacağı ve öğreneceği bize göre hiçbir şey yoktur.

Anlaşıldığı kadarıyla, Birleşik Krallığa yılda iki devletin ziyareti kabul edilmektedir.

İçinde bulunduğumuz yıl için ABD ve Türkiye şanslı ve talihli ülkeler olmuşlardır.

Yakın coğrafyalarımızdaki halk hareketlerini ve yönetimlerin birer birer devrilmesini hesaba kattığımızda; yapılan ziyaretlerden çıkacak anlamlar meselenin içyüzünü deşifre edebilecektir.

Kuşkusuz BOP; ABD ile Birleşik Krallık arasındaki derin, tarihi ve kadim ilişki çerçevesinde adım adım yürütülmektedir.

Bu iki ülkenin Türkiye'yi, AKP eliyle ateşe sürüklediği gün gibi meydandadır.

Dün kışkırttığı isyanlarla sonuç alamayan, kardeşliğimizi ne yaptıysa bozamayan, Müslüman coğrafyasına pençesini geçirerek zulmü yaygınlaştırsa da sömürü heveslerine tam olarak erişemeyenler bu defa daha farklı bir yöntemi devreye sokmuşlardır.

Görüldüğü kadarıyla AKP boşuna ikram görmemekte, boş yere desteklenmemektedir.

Saraylardaki ağırlanma, masalları andıran takdimler rastlantı değildir.

Sömürü defterinin boş kalan sayfalarını yazacak ve arkasından da taşıyacak yeni bir kâtibe ihtiyaç vardır.

İşte bu konuda AKP aranılan özelliklere ziyadesiyle sahiptir ve müracaatlar içinde şartlara en uygun kriterler bu kafa yapısında içler acısı bir biçimde mevcuttur.

Cumhurbaşkanı Gül'ün Suriye konusunda, "en kötü senaryoya hazırlıklıyız" ibaresi AKP'nin gizli gündemini ve BOP'un gerçekleşmesi için neleri yapabileceğini iyi bir şekilde özetlemiştir.

Başbakan Erdoğan; tıpkı Mısır, Libya liderlerine aşama aşama getirerek olgunlaştırdığı "görevden çekil" ihtarını bu defa da Suriye için kullanmaya başlamıştır.

Bununla da yetinmemiş, Kaddafi'nin akıbetini hatırlatarak insanlık dışı vahşi saldırıları neredeyse koz olarak kullanan bir kırılmanın dibine yuvarlanmıştır.

Ne hikmetse, Başbakan'ın bu yıpratma taktiğinden hemen sonra, Batı'nın bombaları komşu coğrafyalara atılmış, muhalif unsurlar silahlandırılarak iç savaşın çıkması sağlanmıştır.

Endişemiz, Libya muhalefetine ev sahipliği yapan AKP'nin, şimdi de Suriyeli yönetim karşıtlarına destek vermesiyle milletimizi şiddet sarmalının doğrudan tarafı haline getirecek olmasıdır.

Üzülerek görüyoruz ki, Türkiye değişkenleri hızla sabitlenen bir denklemin içindedir ve çatışma dinamikleri bir bir harekete geçmektedir.

Bunun sonucunda başkalarının içişlerimize müdahalesi, iç dengelerimizle oynamaları çok kolay hale gelecektir.

Bu takdirde, Kandil'e, İmralı'nın kanlı mektubunu taşıyan, katil elleri muhabbetle sıkan AKP hükümeti, bölücülükle ilgili bir dış dayatmayı veya uluslararası karışmayı nasıl önleyecek ve böylesi bir açmazı ne şekilde karşılayacaktır?

Gelişmelere bakılırsa ülkemiz geri dönüşü çok zor bir sürece doğru gitmektedir.

Küresel hesaplar, AKP'ye altın tepsi içinde verilmiş ve biçilen vade içinde her şeyin tamamlanması istenmiştir.

Başbakan ve partisi; BOP'un müzahir kadrosunda dönemsel de olsa son derece göz dolduran önemli bir aktör haline gelmiştir.

Bu ortamda, İran'ın tehditleri ve 'ilk Türkiye'yi vururuz' açıklamaları herkesçe işitilmiştir.

Rusya'nın, füze savunma sistemiyle ilgili sert tedbirleri bölgesel kaygıları arttırmıştır.

Ortadoğu kaynamakta, Mısır'ın Tahrir Meydanı yine kalabalıkların, protestoların ve gösterilerin merkezi olmuştur.

Çember daralmakta, süreç kısalmaktadır.

Bölgemizde neye mal olacağı az çok belli olan bir istikrarsızlık ve kanlı çekişmenin göbeğine Türkiye hızla itilmektedir.

Başbakan Erdoğan ya bu süreçte Türkiye'yi tasfiye edecektir, ya da Türk milleti buna fırsat vermeden kaderine sahip çıkarak bu siyaset karaborsacısına dersini verecektir.

Ya Başbakan küresel hedefler çerçevesinde Türk milletini Ortadoğu'da dağıtacak ve büyüterek bölecektir; ya da Türk milletinin asırları aşan kudreti bu zihniyeti geldiği gibi gönderecektir.

Ya Cumhuriyet'le birlikte üniter yapıyı tasfiye edip Türk milletini etnik ve mezhep gurupları arasında taksim edecektir; ya da Türk milleti kutlu varlığına musallat olan belalardan, Türkiye sevdalıları aracılığıyla dün olduğu gibi yine sıyrılıp kurtulacaktır.

Dış gelişmelerin yanı sıra, bölücülüğün alacağı seviye, yeni anayasanın varacağı nokta, ekonomideki tablo, yeni cumhurbaşkanın kimliği ve şüphesiz milletimizin iyiye ve güzele bağlılığı geleceğimizi yakından etkileyecektir.

Bu itibarla Dersim isyanı bağlamında yürütülen kampanyanın ve kutuplaşmanın; geçmişimizin masaya yatırılarak tarumar ve taciz edilmesinin, dış ziyaretlerin belli bir takvim ve plan dâhilinde yürütülmesinin arkasında ve önünde gizli hesaplar olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

Bu şartlar altında Milliyetçi Hareket olarak gücümüzü aziz milletimizden, ilhamımızı şerefli tarihimizden, azmimizi ecdadımızın kahramanlıklarından alarak yolumuza devam edeceğiz.

Allah'ın izniyle, milletimizin hisarını yıktırmayacağız, devletimizin tekliğini bozdurmayacağız, millet aşkıyla çarpan yürekleri feryat ettirmeyeceğiz."

 


Kaynak: mhp.org.tr http://www.mhp.org.tr/gbk.php?content=3148&cat=52


Bu haber 656 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,847 µs