''YENİÇAĞ'IN EŞİĞİNDE AVRASYA'NIN KALBİNE BAKMAK''

23 Ekim 2011 11:34 tsi
''YENİÇAĞ'IN EŞİĞİNDE AVRASYA'NIN KALBİNE BAKMAK''

Türk Ocakları Genel Merkezinde düzenlenen Ocakbaşı Sohbetinde bu hafta Doç. Dr. Mehmet Akif Okur Yeniçağın Eşiğinden Avrasyanın Kalbine Bakmak başlığı altında bir konuşma yaptı.

Türk Ocakları Genel Merkezi'nde düzenlenen Ocakbaşı Sohbeti'nde bu hafta Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur "Yeniçağ'ın Eşiğinden Avrasya'nın Kalbine Bakmak" başlığı altında bir konuşma yaptı.

Programın açılışını yapan Prof. Dr. Orhan Arslan şunları söyledi:

"Konuşmacı özgün olmalıdır. Türk Ocakları olarak konuları ve konuşmacıları özellikle seçiyoruz.

Türk Yurdu Dergisi 100. yılını kutluyor. 100. yıl münasebetiyle dergimiz, şimdiye kadar 300'er sayfadan oluşan 10 anıt sayı yayınladı ve bu yazılar 400 bilim adamının kaleminden çıkmaktadır. Bu yüzden bu dergi herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir külliyat niteliğindedir.

2012 yılı da Türk Ocaklarının kuruluşunun 100. yıl dönümüdür. Bunu sadece Türkiye'de değil tüm Türk dünyasında kutlayacağız. Sizleri de bu kutlamalara davet ediyoruz.

Türk Ocakları birbirinden çeşitli faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. Çarşamba günleri saat 10.00'da "Kuşlukta Yazarlar" programında yazarlarımız kendi eserlerini tanıtıyorlar. Salı günleri de Yunus Emre Enstitüsü'nde "Sinema Salı" programı devam ediyor. Pazrtesi günleri de saat 19.00'da Türk Müziği çalışmaları sürdürülmektedir."

Prof. Dr. Orhan Arslan önümüzdeki birkaç haftanın Ocakbaşı Sohbeti konularını duyurarak sözü Doç. Dr. Mehmet Akif Okur'a bıraktı.

Mehmet Akif Okur, Türk Cumhuriyetleri'nin bağımsızlıklarının 20. yılı münasebetiyle yapmış olduğu çalışmadan hareketle konuyu ele alacağını belirterek 'Avrasya'nın kalbi olan Türkistan'a bakınca neyi görüyoruz ve görmeliyiz?' sorusuyla konuşmasına başladı ve şu sözleri dile getirdi:

"Çalışmamızda önce Batılı jeopolitiğin doğduğu coğrafyaya yani Batı'ya gideceğiz, literatüre bakıp tenkit edeceğiz, yapılan çalışmalarla ve zihnî süreçlerle de yorumlarımıza devam edeceğiz.

Kavramlar, bizim inceleme konularına bakışımızı etkiler. Jeopolitik, devlet, askeri araçlar vb. kavramları barındırır. Türkistan'a bakışta jeopolitik konum nedeniyle oluşan bir külliyat vardır. Bu coğrafyaya kavramsal eleştiriden geçerek bakmalıyız. Jeopolitik nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır? Ve Türkistan'la ilgisi nedir? sorularının cevaplarını bulmamız gerekiyor."

Okur, düşünce sistemine tarihi pencereden bakmamız gerektiğini belirterek şu sözleri dile getirdi:

"21. yüzyılın eşiğinde biz, önemli toplumsal çatışmalara kimlikler üzerinden başladık. "Bu kimlik tartışması askeri güçleri bile aştı. Jeopolitik önem, az gelişmişlik yaftasıdır. Batı'da Orta Asya üzerine jeopolitik önemle ilgili yazılmış pek çok esere rastlarız.

Boğazlar, coğrafya vs. bir devlete avantaj sunar, ancak önem denilen şey itibarîdir. Burada konumumuzun yanı sıra büyük oyuncu olmamız önemlidir. Jeopolitik aktör olmak için de dimdik durmalıyız. Böylece kimse konumumuza uzanamaz."

"Jeopolitik" kavramının doğuşundan ve tarihi seyrinden bahseden Okur, değerli açıklamalarına şu sözlerle devam etti:

"Çeşitli dönemlerde, çeşitli stratejik düşünme biçimlerinin gelişmesiyle jeopolitik önem daha da ön plana çıkmaya başlamıştır.

Jeopolitik önemin artmaması için yapılması gerekenler var. Temel problem, Batı'nın coğrafya üzerindeki toplumları toprak üzerinde biten nebatlara benzetmesidir. Batı için kimlik ve tecrübe kıymetli değildi ve ırkçılık yapılmaktaydı.

Yapılması gereken; toprak üzerindeki insan topluluklarının kendilerini "özne" olarak görmelerini sağlamaktır. Bu özne bulunduğu mekânla ve kimliğiyle ilişkisini ortaya koymalıdır ki "biz şuuru"'nu oluşturabilsin. Biz şuuruna erişen insan toplulukları kimliğini bilir ve sürekliliğini sağlar. Kısacası "jeopolitik aktör" olur. Daha sonra da diğer jeopolitik aktörlerle ilişkiler kurar."

Okur, bir toplumun kendi coğrafyasının verdiği "siyasi anlamı" anlaması için tarihi seyri çok iyi bilmesi gerektiğini vurgulayarak Orta Asya'nın tarihi seyrinin "Orhun Abideleri'yle başladığını dile getirdi. Orhun Abideleri'ndeki siyasi politikayı misafirlerle paylaşarak konuşmasına şu sözlerle son verdi:

"Ulusalcı ideoloji, öznenin temsil ettiği büyük millet ideolojisinin temsil ettiği büyük millet ideolojisinin kaybolmasına sebep olur. Coğrafyaya siyasi anlam verip onu ideal olarak ortaya koyacaksak, mekân ve öznenin restorasyonunu sağlayarak dış politikaları yönetebilmeliyiz. "Biz şuuru"na sahip olursak kendi sınırlarımızı, kendi kimliğimizi koruyarak jeopolitik aktör olabiliriz."

Okur'un misafirlerle paylaştığı kıymetli bilgilerin akabinde soru cevap bölümüne geçildi. Sorulardan sonra da Prof. Dr. Orhan Arslan değerli bilgilerinden ötürü Doç. Dr. M. Akif Okur'a ve katılımlarından dolayı tüm misafirlere teşekkür ederek programı kapattı. (Haber: Fidan UĞUR, Ebru AKAY-turkocagi.org.tr)

Kaynak: turkocagi.org.tr http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=News&file=article&sid=4493

Bu haber 861 defa okundu.

Yorumlar

+ Yorum Ekle

kapat

Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.