KOMŞULARLA SIFIR SORUN POLİTİKASI BİTTİ

12 Eylül 2011 19:32 tsi
Türkiye'nin dış politikası son 9 yılın en sıkıntılı ve problemli dönemecine girdi. ' Komşularla sıfır sorun' politikası iflas etti.

Dış politikada 'Komşularla sıfır sorun' politikası iflas etti

Sıfıra sıfır, elde var sıfır

Türkiye'nin dış politikası son 9 yılın en sıkıntılı ve problemli dönemecine girdi. ' Komşularla sıfır sorun' politikası iflas etti.

 Ermenistan'a verilen tavizler, Yunanistan'la yumuşama politikası, Suriye ile vizelerin kaldırılmasıyla başlayan yalancı bahar, Mavi Marmara katliamının sorumlusu İsrail'e karşı izlenen yanlış strateji nedeniyle bir anda sonbahara dönüştü. Akdeniz'deki Seyrü Sefer serbestliği ile ilgili karardan sonra İsrail ve Rum Kesimi ile birlikte Yunanistan teyakkuza geçti. Bu süreçte ABD müttefiki İsrail'in, Avrupa Birliği ise üyesi Yunanistan'ın yanında yer alırken, 'sıfır sorun' politikası ile izleyen Türkiye dış politikada hızla yalnızlaşıyor.

'Arap Baharı' ismi verilen Ortadoğu'daki halk hareketleri ve BM'nin Mavi Marmara baskını ile ilgili BM Palmer Komisyonu'nun hazırladığı raporun basına sızdırılmasından sonraki gelişmeler, Türkiye'nin dış politikasını gergin ve gerilimli bir yola soktu. AKP hükümetinin izlediği sıfır sorun ve toleranslı yaklaşım, muhatap devletler tarafından bir anda silinip atıldı. Türkiye'nin; yılların kangren sorunlarında verdiği tavizler, adeta birer koz olarak diğer ülkelerin eline geçti. Gelinen noktada, Türkiye'nin, Akdeniz'deki seyri seferi denetleme ve Gazze'ye yönelik insani yardımlarda donanmanın eşlik etmesine ilişkin kararı, yeni sıcak gelişmeler ile özellikle provokatif saldırılar için tehlike kapısını araladı.

Rum kesiminden tehdit
İsrail'e yönelik Seyrü sefer serbestisi kararı Akdeniz'i iyice ısındırırken, devreye üçüncü ülkelerinde girmesine neden oldu. Annan Planı'na evet diyerek Rum Kesimi'ne karşı tarihi bir koz veren Türkiye, halen Kıbrıs sorunun çözümü için iki kesim arasındaki görüşmelerin sürdüğü bir ortamda Rum kesiminin savaş tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Akdeniz'de Türkiye ile Kıbrıs Rum kesimi ve İsrail'i karşı karşıya getirecek doğalgaz arama anlaşması bölgede gerginliği iyice artıracak. Öte yandan Türkiye'nin, doğalgaz arama projesine dahil olan Amerikan Noble şirketinin anlaşmadan çekilmesine yönelik isteği, ABD tarafından reddedildi. Seyrü sefer kararı sadece İsrail ve Rum kesimini etkilemeyecek. Ortaya çıkacak problemler, BM, ABD ve AB'ye yansıyacak. Çünkü Güney Kıbrıs, Yunanistan ve AB bu yaptırımı, doğrudan bölgedeki egemenliklerine müdahale olarak gördüklerini açıkladılar. Bu bölgeden gemileri geçecek diğer Akdeniz ülkeleri için de uluslararası ticarete tehdit olarak görülme tehlikesi de kapıda. Öte yandan Ege adaları ve kıta sahanlığı gibi konularda önemli tavizlerin verildiği Yunanistan, doğal olarak hemen Rum Kesimine desteğini açıkladı. Yunanistan Başbakan Yardımcısı Teodoros Pangalos, ülkesinin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yapılacak her türlü saldırıyı, Yunanistan'a karşı da yapılmış bir saldırı kabul edeceğini söyledi. Doğu Akdeniz'de gerilimin yükselmesi üzerine Avrupa Birliği'nden Türkiye'ye çağrı geldi. AB, Yunanistan'ın yanında yer alarak "Türkiye'yi iyi komşuluk ilişkilerini ve sınır anlaşmazlıklarının barışçıl yollarla çözümünü olumsuz etkileyecek tehdit ve sürtüşmelerden uzak durmaya çağırıyor" açıklaması yaptı.

İSRAİL'E GÜVENİLMEZ
Türkiye-İsrail ilişkileri, hiçbir zaman ekranda görüldüğü gibi olmadı. İsrail Cumhurbaşkanı Peres ilk defa TBMM'de konuşan Yahudi yetkili oldu. Gazze'ye yönelik katliama tepki gösteren Başbakan Erdoğan'ın One Minute çıkışından hemen sonra Türkiye, kapalı kapılar ardında İsrail'in OECD üyeliğine evet dedi. Başbakan Olmert'in, Ankara ziyareti sonrası Gazze'ye operasyonun başlaması ise akıllara birçok soru işareti bıraktı. Alçak koltuk krizi dahil ekrandaki bütün krizler ve son BM raporuna kadar hiçbir şey, iki ülke arasındaki ne askeri ne de ekonomik ilişkileri etkilemedi. Askeri ihaleler, İsrailli silah şirketlerine verilmeye devam etti. Bu ülkeyle ticaret, Gazze saldırısından sonra yüzde 30 arttı. Neticede kamera önündeki sert çıkışlar, dış işleri bakanlığı koridorlarına ulaşamadı. Ancak İsrail'e hiçbir zaman güven olmayacağı Mavi Marmara saldırısı ve BM'nin Palmer raporuyla bir kez daha ortaya çıktı. ABD ve İsrail etkisindeki BM'nin raporu, Türkiye  dış politikasını yönlendirenleri ters köşeye yatırdı.

İsrail ve hamisi ABD'nin, kendi menfaatleri ve çıkarları sözkonusu olduğunda herkes gibi Türkiye'yi bir çırpıda gözden çıkarabileceği bir kez daha görüldü. BM'nin raporuna karşı yaptırım kararı alan Türkiye'nin karşısına çıkan ülkelerden birisi de 'model ortağı' ABD oldu. İsrail'e adeta toz kondurtmayan ABD'li dış politika sözcüleri, hemen Palmer raporuna destek verdiklerini açıklayarak, "Rapor için BM'ye minnettarız" ifadesini kullandılar.

SIFIR SORUN POLİTİKASI BİTTİ

İsrail'e yaptırım kararı ve Suriye'de köprüleri atan Türkiye, bir anlamda 'sıfır sorun' politikasının tamamen bittiğini kabul etmiş oldu. Libya'da açıktan muhaliflere destek veren, Suriye'de ABD ile birlikte hareket ederek Esad'a net tavır alan Türkiye, seyrüsefer kararıyla başta İsrail olmak üzere Rumlarla ve Yunanlılarla provokasyona açık bir pozisyona geldi.  Türkiye'nin özellikle İsrail'le ipleri koparan politikaya rağmen, ABD'nin desteklediği füze kalkanı projesine onay vermesi ise büyük bir tutarsızlık oldu. Kalkan sistemi, Şii-Sünni çatışması çıkarılmasına yönelik projede Türkiye ile İran'ı karşı karşıya getirecek. Neticede, Türkiye'nin dış politikası adım adım çöküşe sürükleniyor. Faturayı ise sorumlu olan hükümet değil halk ödeyecek.

 

Kaynak: MİLLİ GAZETE {http://www.milligazete.com.tr/haber/sifira-sifir-elde-var-sifir-215577.htm}

Bu haber 781 defa okundu.