En Sıcak Konular

TÜRKÇE'NİN ÖZELLİKLERİ VE DİLDE YOZLAŞMA

7 Ağustos 2011 15:18 tsi
TÜRKÇE'NİN ÖZELLİKLERİ VE DİLDE YOZLAŞMA Hacettepe Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (HÜDEL) okutmanı,Ortadoğu Gazetesi yazarı Dr. Hüseyin Yeniçeri'nin, 'Türkçe'nin Özellikleri ve Dilde Yozlaşma' üzerine Çanakkale Bayramiç'te verdiği konferans...

TÜRKÇE'NİN ÖZELLİKLERİ VE DİLDE YOZLAŞMA

Sayın Kaymakamım, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Bayramiçliler!

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulacağını müjdeleyen Çanakkale Zaferi'nin kazanıldığı bu topraklarda, Türkçenin, ulusumuzun geleceği açısından önemini vurgulamak üzere bulunuyoruz. Başta şunu belirtmeliyim ki kültürel bağımsızlığın yitirilmesi, siyasal bağımsızlığın da yitirilmesi sonucunu doğurur. Bugün kültürel varlığımızın dayanağı olan dilimiz birtakım tehlikelerle karşı karşıyadır. Bunların başında aydınların Türkçe karşısında duyarsızlığı gelmektedir.

Atatürk, TDK'yi Türkçeyi bilim, sanat ve öğretim dili haline getirmek amacıyla kurmuştur. Ancak aydınlar bunun bilincinde olmadıklarından yabancı dille öğretim yapan üniversitelerin açılmasını önlemedikleri gibi, bu girişimi desteklemişlerdir. Tehlikenin ikincisi Batı dillerinin söz varlıklarının aşırı bir biçimde dilimize girmeye başlamasıdır. Çevirilerin Türkçeyi olumsuz yönde etkilemesidir.

Öncelikle aydın duyarsızlığı üzerinde durmak istiyorum. Aydınları iki bakımdan uyarmak zorundayız: İlki yabancı dille eğitimden yana olanların "Bilim uluslararasıdır. Uluslararası bilim dili de İngilizcedir. Öyleyse eğitimi İngilizce yapmalıyız." şeklinde özetleyebileceğimiz bu görüşleri. Bu görüşün doğru olmadığını ve ulusal çıkarlarımıza uymadığını belirtmeliyiz. Düşüncenin dayandığı dilin, ana dili değil de bir başka dil olmasını savunmak görüşü üzerine Oktay Sinanoğlu şöyle diyor:

"Bilimin uluslararası yanı yöntemleridir. Bilimin amaçları ulusaldır, toplumsaldır, kişiseldir... Bilim adamı başka ülkelerle fikir alışverişi yapabilmek için birkaç yabancı dili, o bilime yetecek kadar elbette bilmelidir. Ama öncelikle yaratıcılığın temel aracı olan kendi dilinde düşünebilme yeteneğine sahip olmalıdır."

Aydınların uyarılması gereken ikinci nokta yabancı dille eğitim görenlerin öz kültürlerine yabancılaşacakları tehlikesidir. Bunu da kısaca şöyle açıklayabiliriz:

Dil kültürün taşıyıcısıdır. Türkçe de Türk kültürünün taşıyıcısıdır. Türkçe bir dil adı olmaktan başka "evrenin Türk'e göre seslendirilmesi" anlamına da gelir. Bir toplumda yaşayan insanlar, çevrelerindeki dünyayı, gerçekte olduğu gibi değil, kendi dillerinin kendilerine sunduğu biçimde görmektedirler. Her dil gerçeği ayrı bir yönden yansıttığı için, ayrı toplumların dünyaları da birbirinden ayrıdır. Türk çocukları düşünce ikiliğine ve çatışmasına düşmemek için öğrenimlerini, ana dilleri olan Türkçeyle yapmak zorundadırlar.

Her Türk aydınının Türk dili hakkında bilmesi gereken temel bilgiler vardır. Türkçenin eğitim ve öğretim dili olmasına karşı çıkanlara Türkçenin özellik, üstünlük, yeterlilik özelliklerini, bu temel bilgileri, ısrarla anlatmak gerekiyor. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1. Türkçe okunduğu gibi yazılan, yazıldığı gibi okunan bir dildir. Bu özelliği ile öğrenilmesi ve öğretilmesi çok kolaydır. Kuralları kesindir. İstisnalar yok denecek kadar azdır. Matematiksel özellikler taşır. Bu yönüyle ünlü Microsoft'un kurucusu Bill Gates'i Türkçenin bu özellikleri hayrete düşürmüştür. Bill Gates Türkçeye olan hayranlığını, bilgisayar yazılımına en uygun dilin Türkçe olduğunu söyleyerek dile getirmiştir.

2. Türkçe eklemeli bir dildir. Çeşitli görevlerdeki ekler sözcük, kök ve gövdelerine eklenerek konuşulur ve yazılır. Bu durum dilimizin doğal, ruhsal ve toplumsal gerçeklere uygunluğunun bir sonucudur. Çünkü bütün olaylar, araçlar, durumlar parçaların birleşmesinden doğar.

3. Türkçede önemli öğe sondadır. Gerek tamlamalarda, gerek cümlede sözcük sıralanışında hep önemli söz sonra söylenir. Bunun nedeni de dilimizin gerçeğe bağlılığıdır. Evrendeki doğal, ruhsal ve toplumsal olaylarda daima önemli öğe sonra olmaktadır.

4. Türkçede ekleme ve çekim sırasında sözcük kökleri değişikliğe uğramaz. Söz gelişi "say-" eyleminden yapılan türetmelerde hep "say-" kökü değişmeden kullanılır ; sayı, sayaç, sayın, sayım, saygın, sayılı sayısız, sayısal, sayan, saymak, sayış, sayma... Sözcük köklerinin türetme yanında çekim sırasında da değişikliğe uğramaması, dilimizin öğrenilmesi ve öğretilmesi konusunda büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Söz gelişi Arapçada sözcükleri çokluk durumuna sokarken uygulanan yöntemlerden birinde köklerde ses değişmesi dikkat çeker: Devir-edvar, şahıs-eşhas, varak-evrak gibi. Fransızcada eylem çekimlerinde sözcük kökleri tümüyle değişmektedir. Etre eylemi "ol-" yardımcı eylemidir. Çekim sırasında tanınmaz hale girer: suis. es, est, sommes, etes, sont gibi. Hâlbuki dilimizde çokluk yaparken de, eylemleri çekerken de kökler değişmeden hep aynı kalır: Çocuk-çocuklar, iş-işler... Al-ıyor, al-acak, al-dı, al-mış, al-ır, al-malı, al-a, al-sa gibi.

5. Türkçe ahenkli bir dildir. Türkçenin sözcüklerini oluşturan sesler sıralanırken ahenk yaratacak bir düzen esas alınmıştır. Hem ünlüler, hem ünsüzler arasında ses uyumları olduğu gibi ünlülerle ünsüzler arasında da uyum vardır. Ünlülerde kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlık uyumları dikkat çeker. Ünsüzlerde sert seslerden sonra gelen yumuşak ünsüzler sertleşir. Bu durum söyleyiş kolaylığı da sağlar, sesler arasındaki uyumu gerçekleştirir. Söz gelişi çalış-gan demek çalış-kan demekten zordur.

Ünlülerle ünsüzler arasında görülen ses uyumu da bir bakıma harf tasarrufu sağlamak gibi bir kolaylık da ortaya çıkarmıştır. Kalın k(a), g(a), ğ(ı) ve l(a) ünsüzlerinden sonra daima kalın ünlülerin kullanılması, bunların incelerinden sonra daima ince ünlülerin gelmesi alfabe de harf sayısının azaltılmasını sağlamıştır.

6. Türkçe sözcüklerde erkeklik-dişilik ayrımı yoktur. Bu durumdan Türklerin kadın-erkek ayrımına yer vermedikleri sonucunu çıkarabiliriz.

7. Türkçe tarihi derinliğe sahip bir dildir. İlk Türkçe konuşan topluluğun Sakalar olduğu bilinmektedir. Zeki Velidi Togan'ın Umumi Türk Tarihine Giriş adlı eserinde, "Sakaların M.Ö 15.yüzyılda devlet kurdukları, Çin elçilerinin hakanlarına sundukları raporlardan anlaşılmaktadır" denilmektedir. Nitekim en eski Türk destanı Alp Er Tunga sagusu da M.Ö.7.yüzyılda doğmuştur. Demek ki konuşma dili olarak en az 3500 yıllık bir derinliğe sahiptir. Yazı dili olarak da 1300 yıllık bir geçmişi vardır. Sekizinci yüzyılda dikilen Orhun Yazıtları dilimizin geçmişi hakkında fikir verebilecek özellikler taşır. 11. yüzyılda Türkçe, Divan ü Lügati't-Türk adlı sözlüğü ve şiir örnekleriyle birçok dili kıskandıracak bir kültür dili özelliği gösterir.

8. Türkçenin söz varlığı, ifade yeteneği hem bilim, hem öğretim, hem de sanat dili olduğunu, olması gerektiğini ortaya koyacak niteliktedir. TDK'nin yeni sözlüğü 77.000 maddeyi aşmıştır. Her maddede yer alan sözcüklerin kazandığı yan anlamlar, değişmeceli anlamlar ve terim anlamları göz önüne alınınca 500.000'den fazla kavramı karşılayacak bir yapı karşımıza çıkmaktadır.

9. Türkçe yeni kavramları karşılama özelliğine ve gücüne sahiptir. Dilimiz, yeni kavramları karşılarken en çok sözcük türetme yöntemine başvurur. Türkçe köklerden Türkçe eklerle birçok yeni sözcük yapılmıştır: seçim, seçki, seçkin, seçmen, seçil, seçici gibi. Yeni kavramları karşılamada bir yöntem de bileşik sözcük yapmaktır:, denizaltı, denizaşırı, denizbilim, demiryolu, demirkapan, demirbaş, başyapıt, başdanışman, başyazı, başyazar, başbakan,başkomutan, başörtü gibi. Ayrıca yeni kavramlar alıntı yoluyla da dilimizde karşılanmaktadır. Yeni kavramlar alıntı sözcüklerle karşılanırken bu sözcüklerin dilimizin ses yapısına uydurulmasına da özen gösterilmiştir: nerdüban > merdiven, pençşenbih > perşembe, durbın > dürbün; ferraş > faraş, albura > alabora, a la coque > alakok, a la carte > alakart

10. Dilimiz başka dillerden sözcük alırken başka dillere sözcük de vermiştir. Başka dilleri etkileme gücüne de sahiptir.

Alma, arpa, balta, erdem, erk, keçi, gök... sözcükleri Macarcaya;

Ağa, bacı, çadır, kemer, değnek, yakı, tekne... sözcükleri Hırvatçaya;

Araba, boza, damla, yüklük, yalı, kurşun, elçi... sözcükleri Sırpçaya;

Astar, aşık, bayır, bayrak, boya, börek, dizgin... sözcükleri Arnavutçaya;

Ayva, alan, altın, bayram, böbrek, kerpiç, kursak... sözcükleri Rusçaya, dilimizden geçen yüzlerce sözcükten birkaç örnektir.

Arapçaya, Farsçaya, Japoncaya, Moğolcaya, Fransızcaya, İngilizceye, İtalyancaya, Almancaya geçen Türkçe sözcük sayısı yüzlerle ifade edilebilir.

11. Türkçe dünyada en çok konuşulan diller, sıralamasında beşincidir. Yaklaşık 250 milyona yakın insan tarafından konuşulmakta, yazılmaktadır.

Coğrafî bakımdan çok geniş alanlara yayılmış birkaç dilden biridir. Aşağı yukarı 20 milyon kilometrekarelik bir alana yayılmıştır. 24 ülkede Türkçe ya birinci, ya ikinci dildir.

12. Türkçe yazı dili olarak on üç yüzyıllık bir geçmişe sahiptir. Bu yüzyıllar boyunca yüzlerce başyapıt ortaya koymuştur. Böyle bir dili hiç yokmuş gibi bir kenara bırakıp yabancı dille eğitim-öğretim yapmaya kalkışmak, hem varlığımızı inkârdır, hem de bağımsızlığımızı yitirmenin yolunu açmaktır. Sayacağımız daha pek çok özelliği bir tarafa itip Türkçeyi bilim dili olmaktan uzaklaştırmak ulusa ihanetten başka nedir?

Yalnızca yabancı dille eğitimin sakıncası değil üzerinde durduğumuz konu. Türkçeyi konuşanların bilinçsizce özellikle yabancı dillerin etkisiyle Türkçeyi bozan uygulamaları da konuşulmalı, tartışılmalıdır. "Dilde yozlaşma" diyebileceğimiz bu durumun örneklerini de şöyle sıralayabiliriz:

a. Türkçe sözcüklerin söylenişlerini değiştirmek eğilimi. Bazı televizyon programlarında bunun örnekleri sergileniyor. Söz gelişi Avrupa Yakası adlı dizide kimi oyuncular, Türkçe sözcükleri gülünç olsun diye gereksiz uzatarak, yayarak, eksilterek söylemektedirler. Sıla adlı dizide yerel konuşma özelliği rahatsız edici boyutlara varmaktadır. Aynı durum Fırtına için de söz konusudur. Argo hem dizilerde, hem söyleşilerde, hem güldürülerde, hem de haber programları ve alt yazı ile verilen çevirilerde ayyuka çıkmaktadır.

 b. Türk harflerini İngilizceye göre seslendirme eğilimi. Özellikle kısaltmaların okunmasında "Cenene" yerine "Sienen" , "teve" yerine "tivi", "İmefe" yerine "Ayemef" demek gibi. 

c. Kimi kurum ve kuruluş adlarının, Türkçenin önemli öğe sonda bulunur., ilkesine aykırı konulması uygulaması: Kanal D, Hotel Mola, Radyo Tatlıses gibi.

d. Türkçede karşılıkları olduğu halde özellikle Batı dillerinden alınan sözcüklerin kullanılması"İn","out", "station", "trio", "dubleks", "çaw" "okey", "yes" ,"done", "maniplasyon","aktüel","large", "show","feminen", "maskülen"... gibi

e. Türkçe köklere yabancı ekler getirilmesi uygulaması: dokunmatik, işkolik, çiçek's gibi.

f. Ülkemizde üretilen giysilere yabancı yazıların yazılması, yabancı bayrakların özellikle pantolon cepleri üzerine dikilmesi eğilimi.

g. Özellikle işyerlerine yabancı adlar verilmesi eğilimi. "Hint Pazarı" yerine "Indıa Shop", sergi yeri için "show room", iş hanı için "plaza" denilmesi.

h. Kişi adlarında Tükçenin göz ardı edilmesi eğilimi. Çocuklara ad konulurken seçilen sözcüğün Türkçe olup olmamasına özen gösterilmiyor. Arapça ve Farsça kişi adlarına son zamanlarda Batı'dan gelen adlar da eklenmeye başladı. Özellikle yabancılarla evlilik yüzünden yabancı adlar, soy ad olarak dilimize girmeye başladı. "Şol, Krauze, Şefir" gibi.

i. Yer adlarında Türkçeleşmiş adlar yerine, Batılıların dillerindeki adlandırmaları göz önüne alma eğilimi... Nerdeyse İstanbul adını bırakıp Kostantinapol' u diriltecekler.

Sözlerimi burada noktalıyorum. Belirttiğim sorunların çözümlenmesi için yeterli zaman olmadığından konuyu ana çizgileriyle vermeye çalıştım. Sizlerle buluşmamızı sağlayan Türk Dil Kurumuna, bizleri sabırla dinleyen Bayramiç halkına, bu oturumun düzenlenmesinde her türlü özveriyle katkıda bulunan Bayramiç'in değerli yöneticilerine teşekkürlerimi sunarım.

Dr. Hüseyin Yeniçeri - Ortadoğu

Kaynak: ORTADOĞU GAZETESİ {http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=9557}



Bu haber 1,803 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,990 µs