En Sıcak Konular

İSLAM BÜYÜKLERİNİN MALLARIYLA YAPTIKLARI ''CİHAD''I NEREYE KOYACAKSINIZ?

5 Temmuz 2011 21:54 tsi
İSLAM BÜYÜKLERİNİN MALLARIYLA YAPTIKLARI ''CİHAD''I NEREYE KOYACAKSINIZ? Geçmişin mücahidleri, kendileri alışveriş merkezleri, "lüks" siteler inşa ediyorlar ve oralarda oturuyorlar, her türlü gösteriş, şatafat, büyüklenme unsuruna yapışıyorlar.

Aliyyül âlâ

Bir zamanlar, muhafazakar insanların sohbetlerinde, birisi kazara "falanca alışveriş merkezine gittim" veya "Caddebostan'a, Bağdat Caddesi'ne, Moda'ya uğradım" türünden ifadeler kullansa garip karşılanır, hatta gizliden ayıplanırdı. Bunu söyleyen kimse de, söylerken muhakkak bir şerh düşer veya işi olduğundan ya da geçerken gördüğünden falan bahsederdi. Bilhassa, oraya gitmek veya misal bir alışveriş merkezine gitmek bir zaaftı adeta. Tuhaf karşılanma sebebi, herhalde bahsedilen yerlerin tüketim kültürüne (dolayısıyla Batıcılık dalgasına) kendini kaptırmış, dünyevileşmiş tiplerin çoğunlukta olduğu yerler olmasıydı.

Zamanla, elde avuçta yokken mücahidliğin hasını yapanlar da "zenginlikle imtihan" edilmeye başlanınca, güce, imkana, azamete, kibre sahip olunca, onlar da "kurulu düzeni değiştiriyoruz" veya "sermaye el değiştiriyor" sloganlarıyla ilk iş olarak eski mütehakkimlerin yoluna ram oldular. Onların sürdükleri yaşamın kötü birer kopyalarını, güya kendi inanç soslarını katarak hayata geçirmeye giriştiler. Bir yerde, milyon dolarlık evlerin olduğu, prestij sembolü lüks bir site mi var, fırsat bulunca karşısına kendi "elitlerinin" yaşayacağı rakip ve "alternatif" bir yenisini inşa ettiler. (Bu örneğin canlı örneği Altunizade Mesa ile Kiptaş'ın Hilal Konutları'dır) Eski düzenin zenginleri evlerini pahalı ve soyut resimlerle, heykellerle mi döşedi, yeniler de araba fiyatına her tarafı işlemeli klasik parçalarla, Osmanlı sarayına öykünen pahalı aksesuarlarla doldurdular.

Gün geçtikçe, "alternatif" kelimesi de ilk zamanlardaki anlamını yitirmeye başladı normal olarak. Çünkü, ilk başta kastedilen de bir iddia vardı, bir amaç ve dava söz konusuydu. Daha sonra bakıldı ki, amaçlar ve yeri geldiğinde de araçlar arasında hiçbir fark yok, "alternatif" olmaktan vazgeçildi ve aynı yolun yolcusu olmaya girişildi. Bugünkü, lüksü hak olarak gören, malının çokluğuyla övünen, fakiri, fukarayı görüntüyü bozmasın diye yaşadığı yerlere yaklaştırmayan, kale duvarlarının ve güvenlikli sitelerin ve dahi kurtarılmış birtakım yapay ilçelerin (bkz. Başakşehir) içine kendisini hapseden, bazı şekli vasıflara sahip diye (inancın özü anlamında giderek uzaklaştığı halde) kendisini "cennetlik", şeklen uymuyor diye ise diğer insanları da "günahkar" olarak gören bir anlayış böylece kurumsallaştı. Farkında olmadan da, antitezi olduğunu iddia ettiği, gerçekte ise zihniyet bakımından tıpa tıp aynı olduğu tiplere benzediler iyice. Bugün, başı kapalı (tabii ki pahalı bir eşarpla) bir hanım ablamızın bir alışveriş merkezine veya mesela Fatih'teki lüks bir mağazaya gidip de birkaç bin liralık alışveriş etmesi ve akabinde de gıcır gıcır jipine binmesi normal karşılanıyor artık. "Müslüman en iyisine layıktır" derler bir şey söyleyecek olsanız. Aksini söyleyen yok, ancak o zaman İslam'ın kutlu büyüklerinin mallarıyla yaptıkları cihadı nereye koyacaksanız o zaman?

Bugün, geçmişin mücahidleri, kendileri alışveriş merkezleri, "lüks" siteler inşa ediyorlar ve oralarda oturuyorlar, her türlü gösteriş, şatafat, büyüklenme unsuruna yapışıyorlar. Bağdat Caddesi'nde, elinde alışveriş yaptığı lüks mağazaların torbaları ile gezmekten başka bir işe yaramayan sarışın kokana teyzeler, muhafazakar kesimde de şekil değiştirerek de olsa hayat bulmuş durumda. Bazı aklı evveller, özden ziyade şekle takılıp kaldıklarından ve içi boş olanın görüntüsünün de pek bir mana içermediğinin farkında olmadıklarından, başında örtü olan herkesi en üstün Müslüman belleyip en ufak bir eleştiri getirmeyi bile neredeyse günah sayıyorlar, o ayrı tabii. Giderek istikametten sapan, inancıyla uygulaması arasında 180 derece fark olan, her fırsatta ranta çevirdiği ve adeta istismar ettiği inancı kendi uyduruk menfaatlerine göre esnetebileceğini zanneden tipler türedi ve artık lüks de, gösteriş de, moda da "tu kaka" iken, hak oldu.

Bir dergi çıkmış ve kendi bulunduğu kadın-moda vs dergileri kategorisinde ilk sırayı kapıvermiş. Kapağında türbanlı bir kızımız var ve "güzel yaşam tarzını" hedefliyormuş. Örtünmenin, kadınlar açısından ziynetlerini saklama, göstermeme ve ilgi odağı olmayacak şekilde giyinme olduğunu basitleştirerek hatırlarsak (kim ne giyecekse giysin, herkesin kendi kararı), tesettür kavramı ile moda kavramının temelde çeliştiklerini de söyleyebiliriz. Derdimiz, kadınlar şöyle giysin, böyle giysin değil, zorluğu çeken onlar, erkeklerin kalkıp da akıl vermesi çok da manalı değil. Ancak, söz konusu bir prensipse, ona uygun davranmak da gerekir. Başını bağlayıp da (tekrar söylemek gerekir, isteyen bağlar, istemeyen bağlamaz. Kimse, kimsenin imanını sorgulama noktasında değil), en cafcaflı, en dikkat ve ilgi çekici şekilde giyinmek de meselenin mantığına ters düşüyor.

Bahsini ettiğimiz karşı tarafı önce kıyasıya eleştirip sonra da ilk fırsatta ölümüne benzeşme tam gaz devam ediyor demek ki. Artık geçer akçe "güzel görünmektir", anlamını bilmeden ve üzerine çokça düşünmeden alıntı "güzel sözler" söylemektir. İçi boş olsa bile ambalajı güzel olanın anlam ve değer ifade ettiği bir dönemde, lüksün, dünyevileşmenin, gösterişin daha da dibine vurma zamanı gelmiştir artık. Çıkan tesettürlü moda (!) dergisinin adı Âlâ imiş, Aliyyül âlâ'ya doğru bir gidiştir bu, servet düşmanlığı veya "bir lokma, bir hırka"nın yutturulmuş bir zoka olduğunu (bkz. Müsiad eski başkanlarından birisi) iddia ederek ferahlayan gönüllere duyurulur.

Burak Kıllıoğlu - Milli Gazete

 

Kaynak: MİLLİ GAZETE {http://www.milligazete.com.tr/makale/aliyyul-âlâ-208354.htm}



Bu haber 745 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,396 µs