En Sıcak Konular

KÜÇÜK AMERİKA OLMAYA DOĞRU!

21 Haziran 2011 22:51 tsi
KÜÇÜK AMERİKA OLMAYA DOĞRU! "Küçük Amerika" olmak, gündemimize 1950'lerde girdi demek mümkündür ve mütemadiyen bugüne kadar da sağ iktidarların bir numaralı hedefi, gelişmişlik ölçütü ve üstü örtülü vaadi olarak kullanıldı.

Küçük Amerika olmaya doğru

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından dünya sahnesindeki ağırlığı belirginleşen ve Avrupa'nın güçten düşmesiyle beraber Sovyet Rusya ile küresel iki güç olarak sahne alan ABD, savaş sonrasında Sovyet Rusya'ya karşı yanına çekebilmek adına Avrupa ve dahi Türkiye ile samimi ilişkiler geliştirdi. Avrupa'nın yeniden imarı için akıtılan fonlar, Türkiye'ye gönderilen Marshall Yardımı gibi kaynaklarla başlayan kapsayıcı ve stratejik ilişkiler, daha sonra ekonomik olduğu kadar siyasi, sosyal ve kültürel zeminde de bir etkileşim tarzında devam etti. Bu etkileşimin veya yeri geldiğinde stratejik ilişkilerin veya ortaklıkların karşılıklı menfaat üzerine oturduğu söylense de, her daim sözü geçen de yine ABD oldu.

Siyasi yelpazenin sağında olanların ABD'yi, solunda olanların ise Sovyet Rusya'yı kendilerine kutup yıldızı olarak seçmeleri, pek çok erdemin ve olumlu özelliğin referansı olarak da ikisinden birini göstermeleri de Türkiye ekseninde kabul görmeye başladı o dönemlerde. ABD'nin küresel çapta bir propaganda ile kendisini dünyaya "iyilik perisi" olarak, dünyadaki kötülere karşı çıkan Hollywoodvari bir kahraman olarak ve de müreffeh bir ülke olarak takdim etmesi, ekonomik ve siyasi kalkınma ile gelişmeyi sihirli bir dokunuşta arayan kolaycı kimselere ABD'yi rol model olarak alma fırsatını verdi.

"Küçük Amerika" olmak, gündemimize 1950'lerde girdi demek mümkündür ve mütemadiyen bugüne kadar da sağ iktidarların bir numaralı hedefi, gelişmişlik ölçütü ve üstü örtülü vaadi olarak kullanıldı. Celal Bayar'ın bir gün mutlaka "Küçük Amerika" olacağımız öngörüsü, Adnan Menderes'in bu yolda bir adım olarak "her mahalleye bir milyoner" projesi, "Küçük Amerika" olma hayali tohumlarının atılmasına vesile oldu. Tabii, bu amaca giden yolda Kore'ye asker göndermek de, Sovyet tehdidine karşı NATO'nun ileri karakolu olmak da ve 1948 Marshall Yardımı ile kanatları altına girdiğimiz ABD ile çok sayıda anlaşmalar yapmak (bu şekilde ABD'nin istediği tarzda bir yapıya kavuştuk) da normaldi. İyiden iyiye Atlantik ötesiyle yakınlaşmamız da kaçınılmaz oldu. "Bir bilen"den "son sözü söyleyecek olan"a kadar pek çok rol biçildi Atlantik ötesindeki ülkeye. Bugün de, farklı şekillerde bu ilişkiyi devam ettiriyoruz.

ABD ile ilişkimizde önemli noktalardan birisi, özellikle de bugün geldiğimiz nokta itibariyle, 1980 senesidir. Önce 24 Ocak Kararları, sonra da 12 Eylül darbesi bu sene içerisinde gerçekleşti. İlki, Türkiye'nin ekonomik yapısını dünyada egemen olan kapitalist sisteme uyumlu hale getirmek üzerine kuruluydu, ki etkilerinin sadece ekonomik manada değil aynı zamanda da zihniyet anlamında toplumsal alanda da görüldüğünü söylemek gayet mümkün. Kapitalist ahlakla kuşanan bir toplum haline dönüştük, ki bu dönüşümün de hemen gerçekleşmediği ve sonuçlarının da nereden baksanız 20 ila 30 yıl sonra tam manasıyla alındığını görmek zor olmasa gerek. İnançlı kimselerin bile "hayatın gerçekleri" diyerek faizi, kârı, menfaati ön plana koymaları yeterli örneklerdir herhalde.

1980'deki ikinci önemli olay olan 12 Eylül darbesi ise dünyaya hakim zihniyetin siyasi alandaki bir uygulaması ve Türkiye'yi dönüştürmesi olarak düşünülebilir, ki yine bu konuda da toplumsal etkileri de unutmamak gerekir. Aslına bakılırsa, hem ekonomik hem de siyasi alandaki bu iki gelişmenin topluma yansımaları tam bir zihniyet dönüşümü olmuştur ve bu dönüşüm bahsini ettiğimiz "küçük Amerika" çerçevesine bire bir uyum sağlar. Sorun da buradadır zaten.

Bu "küçük Amerika" olabilme rüyası, projesi veya vaadi, ABD ile olan fiili durumla da birleşince ister istemez ABD fenomeni zihinlerde bir yer kazandı. Siyaset yapanların dikkate alamadan edemedikleri, toplum olarak hemen her ayrıntıda benzeşmeye başladığımız ve son zamanlarda benzeşmenin süratinin de arttığı bir olgu haline geldi.

Son yıllardaki gelişmeler ve önümüzdeki dönem de muhtemelen karşılaşacağımız hadiseleri düşününce bazı noktalardan "küçük Amerika" olmaya epey bir yaklaştığımız bile söylenebilir. Mesela, gündemde olan konulara bakınca bu ortaya çıkar. Başkanlık sisteminin konuşulması, özerklik, federasyon, eyalet tartışmaları ve son seçimlerden önce üzerine epeyce oynanan ve siyasetin kaydırılmak istendiği "iki partili sistem" gibi konular, "küçük Amerika" olma hayalinin önemli noktaları olsa gerek. İnsanların vurdumduymazlığı, bilgisizliği, benmerkezli oluşu, menfaatçi tiplerin sayısının patlaması gibi toplumu ilgilendiren noktalarda yaşanan ve git gide kanıksanan benzeşme durumu, siyasi yapı olarak bir benzeşmeyle yüzleştirecek galiba bizleri. İslam coğrafyasının tarumar edildiği, tüm eski aktörlerin ve yaklaşımların yerine yeni bir bakış açısının (ancak yine aynı hedefle beraber) ikame edildiği bir dönemde, "küçük Amerika" olmayı da değişimle, dönüşümle ilişkilendirenler çıkacaktır muhakkak. Ancak, bu seferki değişim veya dönüşümün yıkımla olan ilişkisine de dikkat etmek gerekecek. Benzeyelim derken kendimizden olmak tehlikesi var ufukta.

Burak Kıllıoğlu - Milli Gazete

Kaynak: MİLLİ GAZETE {http://www.milligazete.com.tr/makale/kucuk-amerika-olmaya-dogru-206585.htm}


 



Bu haber 760 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,971 µs