İsmail Çetin hocaefendi Hakk'a yürüdü
Büyük İslam âlimi muhterem İsmail Çetin Hocaefendi, Hakk'a yürüdü.
Isparta ve Antalya'da ilmi hizmetleri ve talebeleri olan ve Ehl-i Sünnet âlimi olan İsmail Çetin Hocaefendi'nin cenazesi dün Isparta Dilara Camii'nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından külliyesinin hemen yanındaki Akyol Mezarlığına defnedildi.
Hocaefendi, 9 Mayıs Pazar günü rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmıştı. Isparta Gülkent Devlet Hastanesi'nde yoğun bakımda tedavi gören Hocaefendi, dün sabaha karşı dünya hayatına gözlerini yumarak Dar-ı Beka'ya irtihal etti. Hocaefendinin Arapça ve Türkçe olarak kaleme aldığı birçok eseri bulunuyor. Bu eserler, Dilara Yayınevi tarafından yayımlanıyor.[1]
Semiyyu'zzebih Alemin ölümü
Cuma günü -bermutad- öğle vaktine yakın telefonu açtığımda Ankara'dan Emre Andaç kardeşim aradı. Biz İstanbul'da ikamete başladıktan sonra Emre kardeşimle yaptığımız bütün telefon görüşmelerinin konusu aynıydı.Bu görüşmenin konusunun da aynı olacağı hissiyle açtım telefonu. Selam verdikten sonra ilk cümlesi "Sabah 7'den beri arıyorum" oldu. İçime ılık bir şeylerin aktığını hissettim. Nefesimi tuttum. "İsmail Çetin hocam vefat etti" diye ekledi hemen. "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râci'ûn."
80'li yılların başlarında Ankara'da üniversite öğrencisiyken tanımıştım Hoca'yı. Hacıbayram'da bir kitapçıda karşılaşmıştık. 4-5 sene önce ikinci kere karşılaşana kadar hep o siyah ve gür sakalıyla hatırladım Hoca'yı. Sonrasında sıklaşması gereken ittisal, bendeki gayret eksikliği sebebiyle bir türlü mümkün olmadı.
İkinci kere görüştüğümüzde Ankara'da tedavi için geldiği hastanedeydi. Yine Emre kardeşim vasıta olmuş, orada olduğunu haber vermişti. Yanına da birlikte gitmiştik. Hoş-beş faslından sonra bana "Aradığın ben değilim" demişti. Yaklaşık yarım saat süren görüşmeden sonra hastane ortamında daha fazla rahatsız etmemek için izin isteyip ayrılmıştım.
Son görüşmemiz telefonla oldu. Mavi Marmara seferine Daru'l-Hikme'den Muhammed Muhlis hoca iştirak etmiş, hareketten önce de Hoca'ya uğramıştı birkaç kişiyle birlikte. Hoca'nın yanından aradılar, birkaç cümleyle hatırlaştık. Sonra bir daha görüşmek nasip olmadı.
Bizi hep bekledi Hoca. Son telefon konuşmamızda da beklediğini söylemişti bir kere daha. Ben de yanına gitme vadimizi yenilemiştim. Ama dünya gaileleri bir türlü bırakmadı yakamızı ve Hoca'ya olan borcumuzu ifa edemedik. Hep öyle olmaz mı zaten!..
Her yönüyle gerçek bir ilim ve gönül adamıydı İsmail Çetin hocam. Yaşantısıyla, eserleriyle, hastalığına rağmen bitmek bilmeyen enerjisiyle, talebeleriyle ve müstakim duruşuyla. Arapça eserlerinin kapağına, adını sarahaten yazmak yerine, Hz. İsmail (a.s) ile adaş olduğunu anlatan "Semiyyu'z-Zebîh" ifadesini kullanmayı tercih ediyordu...
Ona borcumuz var. Bu ülkenin insanının, hassasiyetini kaybetmemişlerin, gelecek adına "sahici" umut besleyenlerin ona borcu var. O hayattayken görmezden geldik; bari vefatından sonra adını, misyonunu ve çizgisini yaşatalım. Onun bize, bizim cılız gayretlerimize ihtiyacı yok. İzzetli bir hayat yaşadı ve görevini hakkıyla yerine getirdi. Yakasını bir türlü bırakmayan hastalığı biraz hafiflediğinde hemen eserlerine, yarım kalan teliflerine ve talebelerine dönerdi. Benim beklentim, Mişkâtu'l-Mesâbîh'e yazdığı şerhi bitirebilmesiydi. İlk üç cildini yazmış, sonra -bildiğim kadarıyla- bir daha bu çalışmaya dönme fırsatı bulamamıştı. Eserleri hakkında, ileride inşaallah kaleme alacağım müstakil bir yazıda daha detaylı bir şekilde durma imkânı olacak.
Evet, İsmail Çetin hoca Hakk'a yürüdü. Bu yazıyı, cenaze namazına yetişebilmek ümidiyle Isparta yolunda yazıyorum. İnşaallah yetişmek müyesser olur. Kabri nur, mekânı cennet olsun.(Dr. Ebubekir Sifil - Milli Gazete) [2]
Kaynak: MİLLİ GAZETE
[1] {http://www.milligazete.com.tr/haber/ismail-cetin-hocaefendi-hakk-a-yurudu-206306.htm}
[2] {http://www.milligazete.com.tr/makale/semiyyu-z-zebih-alemin-olumu-206251.htm}
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle