Avrupa ve Batıdaki değişimler ve yeni ruh hali
Avrupa ve ABD, son yıllarda hiç beklenilmeyen bir dönüşüm içine girmiş olup toplum olarak farklı bir psikoloji sergilemeye başlamışlardır. Batı deyince genelde akla Avrupa devletleri, ABD ve Kanada gelmektedir. Bu günlerde daha da çok hissedilen bu değişimler, zararlı ve tehlikeli gelişmelere yol açmaya başlamıştır.
Uzun süre, Batı ülkelerindeki insanların yaşam tarzları, şehir düzenleri, eğitim birimleri, siyasi yapıları ve sosyal gelişimleri, dünyanın birçok yerinde örnek alınmıştır. İnsanlar, modernliği veya gelişmişliği bu Batı ölçülerine göre değerlendirmişdir. Yani, Batı birçok konuda "idealize" edilmiş, hatta gerekenden çok övgüye layık görülmüştür.
Birçok kişi için Batı, varılmak istenen bir "vaha", ulaşılmaya çalışılan ama bir türlü ulaşılamayan bir "serap" gibi algılanmıştır. Uzaktan görülen ışıl ışıl bir masal diyarı veya ulaşıldığı anda "tüm isteklerin gerçekleşebileceği" zannedilen gizli bir vadi gibidir.
Ama ne yazık ki bu algılamalar sadece hayali ögelerdir. Hatta övgüye layık görülen hususlar, zaman içinde değişmiş, sıradanlaşmış ve bazen de olması gerekenin çok gerisinde kalmaya başlamıştır.
Son aylarda Batı ülkelerinin, özellikle, dış politikada sergiledikleri saldırgan tutum ve davranışlar ile Batı ülkelerinin içinde gelişmekte olan yeni tehlikeli akımlar, dünyada oldukça ciddi endişelere yol açmaya başlamıştır.
Aslında, bu değişim 1990'lardan beri gelişmekte olan sinsi ve tehlikeli bir "geriye dönüş" olayıdır. 2001'den sonra olaylar tüm belirtileri ve uygulamaları ile su yüzüne çıkmıştır. Kontrol edilmezse ve bir şekilde bu gidişat durdurulmazsa, durum şu andaki mevcut "uluslararası düzen ve dengeler" açısından çok zararlı olacak gibi görünmektedir.
Bahsedilen bu siyasi davranış değişiminin ve yeni saldırgan ruh halinin bazı öğeleri:
Batıda gittikçe artan bir "etnik ayırımcılık" görülmektedir:
II. Dünya Savaşından sonra bitti zannedilen "ırkçılık" kavramı ve bununla harekete geçen çağ dışı davranışlar Avrupa'da ve Batıda yeniden filizlenmeye başlamıştır. Bunun en çarpıcı örneği Bosna-Hersek savaşı olup, Avrupa'nın ortasında yapılan katliamlarla Boşnaklara karşı uygulanan soykırımdır. Bu eğilim ve akım Kosova olayları ile devam etmiştir. Bunlar Avrupa'da başlayan ve gelişen değişimin en büyük işaretidir.
Batıda artan "dini bağnazlık" ve "yükselen bir İslam düşmanlığı" müşahade edilmektedir: Yani İslamafobyanın yayılması. Bosna, Kosova olayları yanı sıra Yunanistan ve Bulgaristan'da da Müslüman azınlıklara karşı baskı ve dışlamalar yeniden artmaya başlamıştır. Balkanlardan sonra, Avrupa'nın ortasında İsviçre ve Almanya'da camilerin yanına minarelerin yapımına yasak getirilmiştir. v.s.
İslamafobya'nın Avrupa'ya yayılışı ve (Danimarka, Hollanda, Belçika ve hatta Almanya gibi) Avrupa ülkelerinde "Karikatür Krizi" şeklinde ifadesini bulması. Demokrasi ve insan haklarını üstün tuttuklarını beyan eden bu ülkelerde en tabii insan hakkı olan "inanç hakkına" pervasızca ve sınır tanımadan yapılan saldırı ve hakaretlere karşı hiçbir önlem alınmayarak devamına izin verilmiştir. Hatta, "ifade özgürlüğü" çerçevesinde olayın müdaafası bile yapılmıştır.
Eski sömürgeci tutumların depreşmeye başladığı gözlenmektedir:
Özellikle, hedefteki ülkeler etkin silah ve teçhizat açısından Batı kadar gelişmiş değilse ve bir de Batının muhtaç olduğu enerji kaynaklarına sahip bulunuyorsa, bu tehlikeli bir karışımı ortaya çıkartmaktadır. Avrupa devletlerinin bazılarında "sömürge edinme-baş eğdirme" arzu ve eğilimi dayanılmaz bir istek şekline gelmeye başlamıştır. Bu değişimi yaşayan ülkelerin başını da Fransa, İngiltere, İtalya, Hollanda ve ABD gelmektedir.
Yani, kısacası "güç'ün ve güçlünün siyasette hakim olması" politikaları uluslararası ilişkilere yeniden geri dönmüş bulunmaktadır.
Kendi gibi olmayanlara karşı duyulan "nefret ve küçük görme" eğilimi:
Yukarıda sıralanan gelişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir ruh halidir. Bu durum Avrupa ve Amerikalı birçok Batılı siyasetçi, asker ve idarecide rastlanmaya başlayan bir durumdur.
Bu "ben merkezli" bir dünya görüşünün, zaman içinde "ben üstünüm"
görüşüne dönüşmesinin sonucudur. Bu görüşe sahip olanlar, kendilerini üstün ve haklı görmek eğilimine girerler. Kendileri dışındakilere tepeden bakarlar ve sebepsiz nefret ederler. Bunun en uç örneği Nazi Almanyasında, Nazi idaresi döneminde yaşanmıştır.
İşte, bu garip ve tehlikeli ruh hali adeta Batıda yeniden canlanmakta olup, kendine başka harekat sahaları oluşturmaya çalışmaktadır.
Silah üstünlüğüne dayanarak hak üstünlüğünü de iddia etmek eğilimi artmaya başlamıştır: Bu durum, özellikle 2001'den itibaren kural haline gelmeye başlayan bir durumdur. 19. ve 20. yüzyılların özelliği olan "kuvvet ve orman politikaları"nın yeniden canlanması gibi. Bu gelişimin en çarpıcı örneklerinden bazıları:
- Afganistan'ın 2001'den beri devam eden işgali, tam 10 yılını tamamlamıştır. Batı güçleri hâlâ Afganistan'dadır ve orayı bırakmaya niyetli görünmemektedirler.
- Irak'ta 2003'den beri devam eden işgalin sekizinci yılına girilmiştir. ABD ve koalisyon güçleri (Avrupa devletleri) halen Irak'ta olup en az 50,000 kişi ile Irak'ta kalmaya devam edeceklerdir.
- Son iki buçuk aydır Libya'da meydana gelen gelişmeler ise tam ibret alınacak bir durumdur. Libya'nın bir petrol denizi üstünde olan toprakları, her yanı çöl olsa bile, Batı'ya gayet cazip görünmekte ve onların saldırgan politikalarına hedef olmaktadır. Libya, herhangi bir ülkeye savaş açmış değildir. Buna rağmen Fransa, İngiltere, İtalya ve NATO içinde ABD, Libya'ya saldırmaktadırlar. Batı'nın bu seferki bahanesi "sivilleri korumaktır". Tabii korunan siviller sadece "isyancılar"dır.
- Batı devletlerinin eski Koloni (sömürgecilik) dürtüsü o derece kabarmıştır ki, artık ne mantık, ne insan hakları ve ne de uluslararası hukukun geçerliliği kalmamıştır.
AB devletlerinin son yıllardaki ekonomik sıkıntıları:
Euro kuşağında bulunan Avrupa ülkeleri epey sıkıntılı bir dönem geçirmektedirler. Bugün Yunanistan iflas durumuna gelmiştir. Sırada İrlanda ve Portekiz bulunmaktadır. Onların da durumu son derece kritik bir noktadadır. Hemen arkasından Fransa ve İtalya'nın ekonomik sıkıntıları ve kritik gidişatı, AB kulislerinde konuşulmaktadır.
Bilindiği gibi 2012 birçok ülke için genel seçim yılıdır. Bunların arasında Fransa da vardır. Bu ekonomik sıkıntıların ve mali krizlerin, eski sömürgeci düşünce ve tavırları tekrardan tetiklemiş olduğu ihtimal dahilindedir.
Avrupa devletlerinin "kendilerini beğenmişlikleri ve kibirleri".
Bu durum tamamen ben merkezli ve salt maddi kazanç üstüne kurulmuş bir dünya görüşünün ifade ve sonucudur. Kendileri ve benzerleri dışında her şeyi küçük görme şeklinde bir ruh hali oluşturmaktadır. Bunu kendileri dışındaki ülkelerin çoğuna karşı kullanmaktadırlar. Türkiye de bunlar arasındadır.
Türkiye, Batıda gerçekleşmekte olan bütün bu değişimleri ve yükselen sömürgeci, kibirli ruh halini dikkatle incelemelidir. Gerekli tahlilleri yapılmalıdır. Dış ilişkiler konusunda alınacak kararlar, milli çıkarları çerçevesinde ve gerçekçi olarak alınmalıdır.
Batıdaki bu büyük değişimler gözden kaçmamalı ve olayların uzun vadede oluşturabileceği sorunlar iyi hesaplanmalıdır.
Prof. Dr. Oya Akgönenç - Milli Gazete
Kaynak: MİLLİ GAZETE {http://www.milligazete.com.tr/makale/avrupa-ve-batidaki-degisimler-ve-yeni-ruh-hali-206017.htm}
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle